Arsenal'de Arda Sesleri başlıklı yazının sonunda dipnottur. Galatasaray'ın 87-88 kuşağı üzerine yazmak niyetindeydim. Gecikti, araya bir Beylerbeyi yazısı sıkıştı. Bu sabah Beylerbeyi'nin en yetkili ağzından telefon geldi. Düzeltme yapmamı, yanlış bilgilendirdiğimi söylüyordu. "Beylerbeyi'nin Galatasaray'ın pilot takımı olmadığını; Galatasaray'ın sahip olduğu 2. kulüp olduğunu" belirtti. Hedefin de Bank Asya ligine yükselmek olduğunu ekledi. Bu durumda Beylerbeyi hakkında yazdığım yazı yırtılabilir. Öyle değil mi? Amaç bir üst lige çıkmak ve bunun için Galatasaray altyapısından Anadolu'da kendine üst liglerde takım bulamayan 12 futbolcu alınmış. Amaç Bank Asya Ligi'ne çıkmaksa oraya çıkılınca ne olacak peki? Altyapıdan yetişen oyuncular kademe olarak 3. ligde forma giymek istemiyorlarmış. Bu yaşta bu kapris, pes! Peki tamam 1. lige çıkıldı. Orada ne yapılacak? Her maça galibiyet parolasıyla çıkan bir futbol takımı Süper Lig'e çıkmamak için özel bir çaba mı sarfedecek(?) Ortada bir Oftaş örneği varken; "Hacettepe" deyince saçmalığı yok edemiyorsunuz! Üstelik bu ülkede, kulüplerin B takımları alt liglerde şampiyon oldukları takdirde Süper Lig'e çıkamazlar diye bir kural da yok. Burası İspanya değil ki! 2. Ligdeki Beylerbeyi'nde elbette ki hakeden formayı giyer de; 25 futbolcudan oluşan bir takımda 12 Paf takım oyuncusunu alıp, kadroda 74-81 arası doğumlu 5 futbolcu (Fadıl, Bülent, 2 Uğur, Şener) bulundurmak ne demektir? Kuşaklar arası bağlantı mı?
***
Beylerbeyi'nin amacını saygı duyarım, ama katılmam. Konuyu da 87-88 kuşağına getirmenin vaktidir. Bu ülke medyasında ucuz bir empatidir her daim gençleri savunmak: "Gençler oynasın, gençlerin hakkı yeniyor, Galatasaray muhteşem bir 87-88 kuşağına sahipti" böyle gider bu... Zordur elbet kariyerinin başındaki çocukları eleştirmek. Hayatlarında Paf ligi maç seyretmeyenlerin, gidip geldikleri takımlardaki performanslarından bihaber olanların "Arda, Uğur iyi ise; hepsi iyidir" tümevarımı ile nereye kadar peki?
***
3 yıl arka arkaya şampiyon olmuş, dördüncüsünde Sivas'ın gençlerinin gerisinde kalmış, milli takımlara iki elin parmaklarından fazla oyuncu vermiş, Arda-Uğur gibi Galatasaray onbirine vazgeçilmez iki genç sunmuş bir altyapının başarısı ortada. Peki ne oldu bu 87-88 kuşağının diğer yeteneklerine, yıldız adaylarına? Birşey olmadı. Olamadılar. Su yolunu buldu sadece. Sadece yetenek ise futbolcunun kariyerini belirleyen; burada son noktayı koyup gidelim. Peki ne o zaman?
1- Galatasaray altyapısında Ferhat, Uğur, Sabri gibi seçmelerle gelen gençler olduğu gibi Özgürcan, Arda, Oğuz gibi yeteneklerini başka takımlarda kanıtlayan ve Galatasaray altyapısının takibiyle takıma kazandırılan futbolcular var(dı). Galatasaray altyapısı işleyen bir makine olduğundan yurdun dört bir tarafından gençler ve aileleri ve altyapı oyuncuları bu yetenekleri Galatasaray'a sundular. Özgürcan, Cafercan Antalya'dan, Oğuz Şabankay, Akhisar'dan geldi. Reklamı efektif kılmak için Hürriyet'e vermek gibi. Pis lokantayı Uğur Dündar'a ihbar etmek gibi.
2- 14-15-16-17 yaşlarında kendi yaş gruplarında diğer takımdaki yaşıtlarına hem çalışma şartları gereği, kimi zaman da erken gelişim sonrasında fizik olarak üstünlük kuran gençler, A takım düzeyine geldikleri zaman 2 gömlek aşağıda kaldılar. Karşılarında artık stoper olarak Servet, Gökhan Zan ve Edu'yu bulanlar; 1.70'lik stoperlerin üzerinden vurdukları kafaları vuramadılar elbette. Ya da defansta, kanatta tam tersi!.. (İlker vardı aka R. Carlos. Sol bek. Pinto sırtında taşırdı topla giderken)
3- 21'den başlayan ve 15 yaşa kadar devam eden "yaşaltı" milli takımlar 3 büyüklerin altyapısıyla beslendi. Anadolu'dan futbolcu çağırmak yerine; (Mehmet Topal GS'a gelene kadar milli takımların yanından geçmedi) Galatasaray'ın 87-88 kuşağı paket halinde sahadaydı. Bu gençler dünyayı dolandı, 4-5 pasaport bitirdi, aynı sezon içinde 2 farklı milli takıma çağrıldılar ama gelişim çağında ne fitness çalışacak vakitleri oldu ne de rejenerasyon antrenmanı yapmaktan dayanıklılık ve teknik çalışma yapabildiler sahada. Cafercan kaça pasasport eskitmiştir mesela? Özgürcan kaç ülkeyi görmüştür? Erkan Ferin kaç kez milli formayı giymiştir farklı yaş gruplarında?
4- Galatasaray altyapısında yetişmek; avantaj olduğu kadar da dezavantajdır da kimi zaman. Paf takım yaşın dolduğu tarihte, madem bu ülkede rezerv lig yok, madem bir pilot takımın yok, tek şansın A takımdaki ağabeylerinden birilerini altetmektir ya da onlardan birkaçının takımdan ayrılmasını beklemektir. Pires transferi olsa, Carrusca futbolcu çıksa Arda bu şansı bulabilir miydi? Bilinmez. Özgürcan'ın-yeteneği bir tarafa- Hakan Şükür-Necat-Ümit Karan-Hasan Kabze'nin arkasında şansı neydi? Aydın'ın patlama yapmasını görmek için Hasan Şaş'ın belinin ağrımasını, Kewell'ın sakatlamasını beklemek ne büyük paradoks öyle değil mi?
5- Bugünün futbolunda 17 yaş yıldız olmak ya da ışığını vermek için yeterli. Burada ya da Patagonya'da! Işık varsa, büyük yeteneksen illa ki çıkarsın A takıma. Okan için de böyleydi, Tugay için de, Bülent Korkmaz için de, Emre Belözoğlu için de, PAF takıma iki gömlek büyük gelen Arda için de. Yok mu aksi örneği? Var elbette. Koskoca Barcelona, Fabregas'ı kaçırmış elinden. Elbette ki bu kuşaktan da kaybedilen yıldız adayları olacaktır. Ceyhun, İlyas, Mehmet Eren gibi örnekler mi olacaklar; yoksa Luca Toni gibi 27'sinden sonra mı yıldız olacak içlerinden biri? Bunu zaman gösterecek.
6- Galatasaray'ın 87-88 kuşağı için Baros geldiğinde kullandığım tanımlamayı kullansam yeridir: "Adı, kariyerinden önde giden." Bu gençler milli takım düzeyinde kazandıkları başarılar sonrasında kimbilir belki de bir bilgisayar oyunun kurbanı oldular. "Cafercan kral" diyorlardı o oyunda. Emek verilen her işe saygım vardır ama özellikleri hakkında puantaj yapan arkadaşlar çok mu renklere sevdalıydı acaba? Çok mu şişirdiler kendileri de bu oyunu oynayan adı geçen gençleri? Bu değerlendirmeleri yapanlar Cafercan, Hagi zamanında Malatya maçından sonra "heyecandan adalelerim kilitlendi" dediğinde nerelerdeydiler? CM oynayanlar hayatlarında sahada bir kez izlemedikleri bu çocukları nasıl da gönüllerinine ekranında geleceğin yıldızı yaptılar acaba? "CM yanılır mı?" kimi zaman? Oyun değil ki; bu hayat!
7- Evet, Galatasaray altyapısı başarılı ama üretim fazlası var. Elindeki malı satamadıktan, pazarlayamadıktan sonra 3 vardiya çalışsan ne olur? Galatasaray altyapısından kimi sattı? Kiraladıkları oyunculardan ne gelir elde etti ya da bilabedel hangi takımlara oyuncu verdi? Orduspor ve Gaziantep Büyükşehir Belediye'ye (Suat Kaya) geçmiş ve bu sezonda giden oynayan/ oynamayan oyuncuların hangisinden geri dönüş sağlandı? Beylerbeyi'nden Galatasaray A takımına girebilen oyuncu kim? Oyuncuyu yolladığın takıma, bonservisin 3.takıma satışı halinde bir yüzde versen; kiralayan o futbolcuya başka gözle bakmaz mı? "Konsinye" mi diyelim şimdi bu dünyada uygulanan örneğe...
***
Arda ve Uğur yetenekliydi, üstüne koydular, inatçıydılar, kiralandıkları takımlarda iyi çalıştılar, formayı kaptılar, fizik olarak Süper Lig seviyesine çıktılar, oynamanın özgüveni ile yetiştikleri kulübe döndüler ve artık olmadıkları maçta Galatasaray taraftarını tedirgin getiriyorlar stada...
Ya diğerleri? Hangisinin yeteneği bu kadardı? Hangisinin fiziği gelişmedi? Hangisinin bu yaşta kilo fazlası var? Hangisi iyi çalıştı? Hangisi sabretti? Hangisi vazgeçmedi? Hangisi disiplinden taviz vermedi? Hangisi havaya girmedi? Hangisi doğuştan özgüvene sahipti? Hangisi kendini geliştirmek için kiralık gitmedi? 15 değil; 20 ve 21 yaşındaki futbolculardan bahsediyoruz!
***
Sedat Debreli ile kapatayım bu konuyu. Galatasaray altyapısında golcüydü, olmadı forvet arkası oldu, Suat'ın jübilesinde ön libero oynuyordu. Biraz daha dursa stoper olacak oradan da kale arkasından sahayı terkedecekti. Sedat Debreli, Galatasaray'ın yıldız adayıydı, yetenekliyidi. 1983 doğumlu. TFF. 2. lig'de Türk Telekom forması giyiyor artık! Ben bu satırları yazmaya başladığımdan beri dünya üzerinde kaça baba çocuğunu futbolcu yapmaya karar verdi? Kaç yetenek dünyaya geldi? Kaç gol oldu? Kaç teknik adam, kaç futbolcunun adının üzerine bir çizik attı?
***
Zaman bu akıyor işte.
Barış gelir, Emre Güngör gelir, Yaser gelir, Serkan Kurtuluş gelir; yarın da Ali-Veli gelir. O formayı alır.
Galatasaray'ın 87-88 kuşağı bu kez sahaya değil; sokağa baksın:
"Boğaziçi Üniversitesi iş bulmaz. Boğaziçi mezunu işi alır"
Zaman bu akıyor işte.
Hala Galasaray'da "96 ruhunu" arayan, "geri geldi, gelmek üzere, eli kulağında" diyenler de önüne baksın. "21 gram" (Benicio del Toro'ya selam ederim) ile dönmüyor artık futbol...
53 yorum:
buna tokat derler.adamın yuzune oyle bir vururki neye ugradıgını şaşırırsın
yazı kanıma dokundu aq. emeğine saygım sonsuz..eyvallah aceto
yürü be aceto baba
yazıyla fazla alakalı olmayarak bir cafercan değerlendirmesi yapmak istiyorum. adanalıyım, adanaspor-antep belediyespor maçında izledim, ancak bank asya birinci lig topçusu olur izlenimi aldım açıkçası, tek maçta futbolcu değerlendirmenin acımasızlığını bir kenara bırakacak olursak. extra bir yeteneğini göremedim 90 dakika boyunca. ayrıca pek bir artistti kendisi, ben galatasaray alt yapısından gelmeyim uleen diyordu adeta tüm hareketleri. adanalı futbolculara diklendi bir iki kere. tribünlerden de baya küfür yedi. penaltıyı kaçırınca küfürler iltifat olarak döndü kendisine, o ayrı.
şapka çıkarıyorum bu yazıya :)
İyi hatta mükemmel yazıyorsun, gerçekten spor yazıyorsun, ortalıktakiler spor yazarı ise sen spor ordinaryususun ama gelgelelim çoğu kez duyduğun bu tarz laflar içinde sen Kapalıdaki bilinçli taraftarın çağlayan sesisin...
Bülent Abi;olayı çok güzel anlatmışsın.
Tüm Galatasaraylılar için övünç kaynağı olan alt yapımız maalesef o beklenen adımı atamadı.Belki fazla şişirildi,belki şanssızlıklar yaşandı.
3 sene şampiyon olan takım sadece Arda ve Uğur'u çıkarıyorsa vay diğer takımların haline.
Ben en çok Erkan Ferin'den ümtliydim.
Fatih
rezerv lig olsa bile altyapı oyuncularının kalitesinin fazla artmayacağını düşünüyorum...bizim takımlar rezerv ligde oynatmak için güney amerikadan afrikadan oyuncu denemeye getirir...
galatasaray alt yapısı hakkında okuduğum en baba yazıdır bu işte. aydın yılmaz konusuna gelelim birde. ayfın bildiğimiz gibi gerets zamanında konya maçında golü attı manşetlerde 18 yaşındaydı. ne oldu sakatlandı 1 sezona yakın forma giymedi. gitti büyüksehir belediyede oynadı tekrar göze geldi. röportajını okudum 1 sene boyunca kondisyon çalıştım diyor. bugün performansı ortada. form grafiği yükseliyor. U21 maçını stadda izledim bana göre deli topçu. belki de şansı sakatlanması oldu kim bilir. ama alt yapıda dediği gibi bay acetonun üretim fazlası var. bir şekilde halledilmeli. nasıl olur ? tek kelimeyle belerbeyine göndermekle olmaz. bir irfan başaran vardı gitti beylerbeyine bu sezon inşalalh döner oynar görürüz. eli öpülecek adamsın bay aceto.
bu iş piramid misali yukarıya çıkıldıkça şans azalıyor.uğur ve arda bile çok büyük başarı aslında bir altyapı için.
Herkesin baktıgı ama bakıpta göremedigi bir konuya gercekten çok güzel degindin aceto teşekkür ederim..
Bahsettiklerimizin topu birden ya forvet ya da ortasaha - kanat.
Ukalalık olarak almayın ama işte bir Türkiye gerçeği daha.Gerekmeyen yerlerde isthidam fazlası, gereken yerlerdeyse boşluk.Plansızlık, programsızlık diz boyu.Bu çocukların hocalarının emeğine saygım sonsuz ama hiç mi yönlendirme yapılmaz, hiç mi biri defans veya defansif ortasaha olarak değerlendirilmez?
Bu iş baştan yapılmalı, kademeli olarak değil.Ülke futbolunun o mevkilere ihtiyacı var.
Merhabalar ;
Blog'unuza internette dolanırken orda burda yazılarınıza rastlayarak denk gelmiştim önceleri.Fakat blogu bir kenara not etmeyi akıl edemmekten ve ismini hatırlamayı becerememekten bir türlü blogu takip etmeye muvaffak olamadım.Şimdi ise ismini ezber yaptım ve linki sık kullanılanlara ekledim :) Her gün düzenli takip ediyorum eşsiz leziz yazılarınızı.Öncelikle bu yazınız için size teşekkür etmek istedim bir Galatasaylı sonra futbolsever olarak.Umarım bu yazınızı Beylerbeyi yetkilileri görür de Galatasaraylı yetkililere çıtlatırlar.
Blogunuzu okurken keyiflenmemek elde değil,aynen devam etmeniz dileğiyle...
tebrikler...cok basarili bir yazi
arkadaşlarla tartışırken uefa ve süper kupadan sonra kozum buydu.bizim altyapımız var derdim ama şimdi ona olan güvenim sarsılmadı değil bu yazıdan sonra.Düzeltilebilir mi tabiki evet ama bir an önce adım atılmalı bu konuda.Hemde geniş bir çalışmayla...
aceto uzun uzun yazmış. Güzelde yazmış.Ondan daha iyi kimse bilemez. Ama fitness ve teknik çalışamama olayına yüzde yüz katılıyorum...
güzel bir yazı ancak burda altyapıların işleyişine ve amacına da bakmak lazım. sanırım bu altyapılar futbol akademileri olarak da geçiyor. yani bir çeşit meslek okulu ya da üniversite. durum böyle olunca bu altyapılardan A takıma oyuncu çıkarılmasından çok klübün felsefesine uygun, eğitimli, centilmen sprocular çıkarmak önemli olmalı. Zaten ülkelerin baş takımlarında altyapıdan tamamiyle bir takımın a takıma monte edilebileceğini sanmıyorum. Sonuçta futbolcular da bir insan ve her insan potansiyelini gerçekleştiremiyor hayatta. Hele konu futbol gibi vahşi bir rekabetin döndüğü olunca, şans çok önemli oluyor. Sonuç olarak bir galatasaray fanı olarak takımdaki 5 yerlinin de altyapıdan ( ki ucuza kapatılmış iyi oyuncu da diyebiliriz buna) çıkmış olmasını görmek güzel olurdu ama 1 ligde bu altyapıdan çıkmış ve oynadıı zaman duruşuyla, oyun zekasıyla işte bu çocuk gs eğitimi almış dedirtecek gençler görmeyi tercih ederim. Tabii önümüzde emre ve sarbi gibi iki örnek varken, böyle şeyler beklememek lazım.
egemen
Bana göre paf takımdaki eğitim, paf ligi baz alındığında üst düzeyde kalıyor galatasaray da. ancak bir üst seviyeye ulaşmalarına yetecek kadar değil. kendi hırsı olmayanlar kaybolup gidiyor malesef...
Ali Yavas'in etkinligini cok olarak bilmemekle beraber, GS'da calistigi donemde tum altyapi calismalarini ve scout dosyalarini beraberinde FB'ye goturen Tamer Güney'in tekrardan GS'a kabul edilmesi, bir süre daha GS alyapisindan bir halt olmayacaginin ifadesidir.
yonetimlerin genc nesli harcamasina canak tutacagim diye ne yazacaginizi bilememissiniz.
peki 2005lerde bu cocuklarin alt ettigi yasitlari olan diger ulkelerin genc oyuncularinin hepsinin bugun birer yildiz olmasina ne diyeceksiniz?
tesaduf? ya da yorumumu yayinlamazsiniz en temizinden.
Anonim @ 1:52
"emre ve sarbi"???
Su Sabri baska seyden cekmedi isminden cektigi kadar, formasina bile yanlis yazildi :)
Türkiye gençlere pek önem verilmiyor bunun sebepleri; Biz günlük yaşıyoruz,yani herşey başarı bügün Süper ligde ki hiçbir TD,takımında 2 veya 3 tane genci oynatmaz çünkü bu riski alamaz. Kiralananların çoğu bir yıllık geliyor ve Anadolu klüpleri sadece gerektiği zaman oynatıyor bu oyuncuları bununda sebebi; oyuncular çok gelişmesin bana ne olsa bir faydası olmaz düşüncesi... Bügün Geretsin yollamak istediği ardayı, Ersun Yanal sag bek oynatıyordu. Arda sol kanat oynadı bizde... Acaba gerçek yeri neresi bilen varmı?
bu kadar zevkle ve üzüntüyle okudugum yazı azdır. gönülden teşekkürler böyle bir yazıyı bizle paylaştığın... REZERV lig bu kadar mı zor ki yapılmıyor bu ülkede anlamadım... Bu kadar paralar sacma sapan transflere harcanırken bunun yarı parası bile etmeyecek cüzi bir miktara Ardalar Nihatlar Tugaylar kazanmak acaba yabancı almaktan kötü mü? İnsan sormadan edemiyor
sabri ne diyordu;
biz bunları u17 iken sahaya gömdük(tam olarak böyle değildi tabi)
bahsettiği takım portekiz. cristiano ronaldo falan karşıdaki adamlar da...
peki portekiz kötüydü ronaldo adam değildi de futbolu mu öğrettiler ona.yoksa bizde ciddi bir yetiştirme problemi mi var?
arda ilk zamanlarına göre ne koydu kendine bana göre kaybı daha büyük..kondüsyonu yetmiyodu hala da yetmiyo 90 dakikaya..
medyamız ayrı bi güzel zaten..sürekli pohpohla sonra kaldır bi yerlerini bakın batuhana ne şımarık..muhammed daha kaç yaşında şımartılmaya başladı bile yeni ronaldinho falan diye..kendini geliştirseler gençler şımarmak yerine keşke.ç
sabri'ye de değinmek istiyorum.ilk çıktığında kötü müydü şimdi o kadar insanın küfür ettiği sabri. geleceğin yıldızı olarak gösteriliyordu hepimiz kabul etmiştik bunu da..
üstte de değinildiği gibi ben gs altyapısındayım diye havalı olmaları ayrı bi konu.o şekilde şımarmaya başladı mı futbolcu durdurulamıyor..kötü futbol da getirisi..
uzun oldu kusura bakmayın..
İlk önce Bülent abiye doğru tespitleri ve eleştirileri nedeniyle teşekkür ediyorum ancak arşive alınacak güzellikte bir yazı olmasına rağmen ben yorumlar hakkında bir-iki kelam etmek istiyorum.
Bu yazıda kanınızı donduracak, ya da Galatasaray altyapısının çok kötü, rezil bir durumda olduğunu anlayacak ne buldunuz, açıkçası çok büyük bir merak içerisindeyim. Bülent abi overrated gençlerden bahsetmiş, yetenekli ama fizik olarak eksik(Cafercan), erken gelişmiş ama sonradan çuvallamış (Özgürcan) gençlerin neden üst seviyede başarılı olamadıklarını anlatıyor bu yazıda.
Galatasaray altyapısı Türkiye'de belli bir seviyenin üstünde olduğu için her yetiştirdiği oyuncu A takıma çıkacak kalitede olduğu düşünülüyor, bu miti bozmak için yazılmış bir yazıdır bu. 87 kuşağından bir avrupa çapında oyuncu (Arda Turan) bir tane takım kaptanı düzeyinde oyuncu çıkarmış bir takımın altyapısı kusura bakmayın ama gerçekten iyidir. "Bu altyapıdan çıkan her oyuncu olmuyor" demek o altyapıyı kötü yapmaz.
Ben de son bir-iki örnek vereyim madem. Fabio Pinto, U17 kategorisinde dünya çapında bir oyuncu olması beklenenlerden. Brezilya milli takımında 10 numarayı giyiyor, topu alıp sahayı baştan başa katedip gol atabiliyor, düşünün. Yolu Galatasaray'dan geçmese adını bile bilmiyor olabilirdik, en son Özbekistan'da oynuyordu.
U17 takımında bir de arkadaşı vardı Pinto'nun, adı Ronaldinho. Pinto'nun domine ettiği takımda "yancı" rolündeydi.Bundan iki sene önce dünyanın gelmiş geçmiş en iyi oyuncusu mu değil mi muhabbetleri dönüyordu. Yani neymiş, her "altyapı yıldızı" büyük futbolcu olmuyormuş.
Galatasaray bu ülkenin en büyük genç akademisine sahip, bu açık ve net. Potansiyeli doğru yönetememek, yanlış kariyer yönlendirmeleri vs. vs., bunlar da yaşanmıyor değil ancak Galatasaray bu işte doğru yolda. Beylerbeyi projesi de doğru bir hamledir, o da yolunu bulacaktır bir-iki senede.
Galatasaray bir şeyler deniyor ve bu oyuncu havuzunun en iyileri, en kalitelerini seçme hakkına sahip, bunu hiç bir zaman unutmamak gerek. "Arkadaşlarınızla muhabetlerinizde kullandığınız koz" yerinde duruyor yani. Galatasaray altyapısı kusursuz değildi hiçbir zaman, hataları da var ancak bu ürün veren bir altyapı olduğunu değiştirmiyor ki.
Ben bugün formamın arkaasına 3 Uğur Uçar yazdırabiliyorsam, en çok satan Galatasaray forması 66 Arda Turan ise o kadar da karamsar olmamak lazım. Bülent abinin de dediği gibi, "su yolunu buluyor"...
Şimdilik galiba bu çocuklara Beylerbeyi'nde yedek kalmayı öğretiyorlar.
Gün gelir, başka bir yerde de fizik-kondüsyon-mental olarak gelişmeyi öğretirler, kim bilir.
Batuhan mesela, zebellah gibi, maşallah.
PAF Ligi'nde başına beş kişi versen, beşi birden omuz atsa, beşi birden yere yıkılır.
Ama Süper Lig'in en çelimsiz savunma oyuncusu Batuhan'la lastik top gibi oynar mı, oynamaz mı?
Yazi cok guzel olmus yine, elinize saglik.
Televizyonda bir yorumcu da 150 cesit milli takimi elestirmisti.
"15 yasinda bir cocugun 50 kez milli olmasi ayiptir sadece" tarzi konusmustu.
Yurtdisinda klupler "Altyapimiz son 10 senede 7 kez sampiyon oldu" diye ovunmez diye dusunuyorum. 10 senede su yildizlari cikardik diye atar havasini.
Yorumlarda bir arkadas deginmis,
Bu futbolcularin psikolojisi de onemli.18 yasinda u19 oynayan bir futbolcu,klubunun paf takimda oynuyor.18 yasindasiniz, 80 kere milli formayi giymisiniz, ama paf takiminda oynuyorsunuz:)
Bana 90larin ortasindaki iclerinde appiah'in da bulundugu ganalilari hatirlatti bu olay. halen esprisi yapilir "altyapidaki ganalilar paf takiminda jubile yapti" diye.
Degise degise bu degismis sanirim.
Altyapi yerine beylerbeyinde jubile yapacaklar.
teşekkürler, çok güzel bir yazı...
Yazida cok onemli bir konuya deginilmis: Elimizdeki genc oyuncu portfoyu ve bu portfoyun cok verimsiz kullanilisi. Bu sene Galatasaray'in kadrosunda tam 27 oyuncu kiralik gozukuyor ki, bunlarin arasinda yaziya konu olan kusaktan ve hatta daha oncesinden isimler de var. Bana gore bu sayi basli basina bir basarisizlik gostergesi. Ustelik her gecen sene bu sayi artis gosteriyor ve problem giderek buyuyor. Bu trend devam ederse ikinci bir Beylerbeyi'ne ihtiyac duymamiza cok da kalmamis olmali. Ayrica, Bulent Bey'in yazisinda da belirttigi gibi PAF'dan cikan oyuncularimizi Beylerbeyi'ne gondermek de cozumun bir parcasi degil.
Bence yapilmasi gereken, bu oyuncularin gelisim potansiyellerine dogru bir sekilde deger bicecek bir ekibin kurulmasi ve bu ekibin gelistirecegi stratejiler dogrultusunda bu oyuncularin gruplandirarak degerlendirilmesi. Bu gruplar kabaca soyle olabilir:
1) Galatasaray A takimina alinacak potansiyelde olanlar,
2) TSL'de oynama potensiyeli gosterip, 1-3 sene icinde A takima cikma potansiyeli olanlar,
3) Galatasaray A takimina alinacak potansiyelde olmayip, TSL'de oynama potensiyeli olanlar,
4) BAL'da oynama potensiyeli olanlar,
5) Beylerbeyi, diger pilot takimlar ve BAL altinda oynama potansiyeli olanlar,
6) Adi gecen liglerde oynama potensiyeli gostermeyenler.
Bu gruplandirma her sezon basinda tekrarlanmali ve oyuncularin yillik gelisimleri dogrultusunda ust gruplara cikip/cikmama yada alt gruplara kayma durumlari degerlendirilmeli. Orneklemek gerekir ise, Arda ve Ugur altyapidan ilk ciktiklarinda 2. gruba girerken, Manisa ve Kayseri'deki kiralik donemleri sonrasi 1. gruba cikis yaptilar. Sabri, Tugay, Emre B. ise altyapidan ilk ciktiklarinda 1. gruptalardi. Yine Cafercan altyapidan ilk ciktiginda 2. gruba yakin gozukurken su anda ancak 4. veya 5. gruba girmeye aday. [ornek degerlendirmelerin tamami subjektivdir ]
Gruplandirma sonrasi yapilmasi gerekenlere gelince:
1) Bu gruplardan ilk ikisi "stratejik" onemi olan gruplar olarak bir ust sinifta toplanabilir. Bu iki gruba girecek oyuncular U-16/19'da gosterdikleri performans, A takiminin ihtiyaclari ve diger etkin faktorler de goz onune alinarak secilmeli. Bir diger onemli kriter de bu iki gruba girecek oyuncularin her grup icin 2-3 kisiyi gecmemesi. 1. grup icin ne yapildigi acik, 2. gruba girenler elden cikarilmamali ve gelisim gosterebilecekleri takimlara kiralanmali. (Bu takimlar TSL, BAL veya daha alt liglerden takimlar da olabilir, zira TSL oynama potensiyeli gostermek altyapidan cikar cikmaz, TSL'de oynayabilmek anlamina gelmemeli.)
Burada onemli olan kriter, 2. gruptaki oyuncularin gelisimlerinin duzenli olarak - onceden sinirlari cizilmis bir surec boyunca - takipte tutulmasi ve kendilerine gelisimleri icin yeterli sansin taninmasi. Bunun icin belirli bir sezon sayisi ve/veya yas limiti konulabilir. Ornegin, 1-3 sene icerisinde ya da X yasini gecmeden ilk gruba giremeyenler bir daha ilk grup icin degerlendirilmemeli ve alt gruplara kaydirilarak alttan gelenlere yer acilmali. Ornek vermek gerekir ise Ozgurcan'dan A takim potensiyeli beklemeyi bir noktada kesmeyi ve bu tip oyunculari baska sekilde degerlendirmeyi bir sekilde ogrenmeliyiz (bakiniz madde 2).
2) 3., 4., ve 5. grupda olanlar icin ilk onceligin elden cikarma oldugu hem altyapida, hem de basin yoluyla taraftar ve camia icinde vurgulanmali. Bu gruplar da "risk" grubu olarak bir ust sinifta toplanabilir. Burada risk, bu oyuncularin pozitif gelisme gosterip ilk iki gruba sicrama yapma olasiligi olarak tanimlanabilir. Yapilmasi gereken, su anda Galatasaray klubu olarak hicbir sekilde almadigimiz bu riski alip, bu oyuncularin pazarlanmasina odaklanmak olmali. Bu yine gruplara gore, Galatasaray'in transfer oncelikleri ve transfer listesi goz onune alinarak yapilmali. Burada dikkat edilecek bir diger faktor de bu pazarlamayi yurutecek olan alt bir transfer komitesinin olusturulmasi. Yani, Ustunel ve Sezgin'den Baros, Meira, Kewell gibi transferler icin ugrasirken ayni anda Erkan Ferin, Cagri Yarkin'i pazarlamalari beklenmemeli. Bu pazarlama su sekilde yapilabilir;
3. grupta olanlar oncelik sirasina gore:
i) TSL'den transfer edilmesi dusunulen (M. Topuz, M. Yildiz gibi) oyuncularin takasinda kullanilmaya calisilmali,
ii) TSL'de teklif veren bir aliciya satilmali,
iii) BAL'de teklif veren bir aliciya satilmali,
iv) Ilk uc sik olmadigi taktirde oncelikli olarak TSL'de daha sonra asagi liglerde uygun bir takima kiralanmali,
Benzer sekilde 4. ve 5. grupta olanlar oncelik sirasina gore:
i) BAL'den ve asagi liglerden (Yaser Yildiz gibi) transfer edilmesi dusunulen oyuncularin takasinda kullanilmaya calisilmali,
ii) BAL'de teklif veren bir aliciya satilmali,
iii) BAL asagisinda teklif veren bir aliciya satilmali,
iv) Beylerbeyi ve/veya diger pilot takimlara kirlanmali,
v) Ilk dort sik olmadigi taktirde uygun bir takima kiralanmali.
Yine bu 3 gruptan kiralik giden oyuncular icin (3. grup iv ve 4., ve 5. grup iv ve v), ilk iki grupta oldugu gibi belirli bir sezon sayisi ve/veya yas limiti belirlenmeli. Ornegin, 1-3 sene icerisinde ya da X yasini gecmeden ilk iki gruba sicrama yapamayanlar bir daha 3-5 gruplari icin degerlendirilmemeli ve 6. grupa kaydirilarak alttan gelenlere yer acilmali. Ornek vermek gerekir ise Zafer Sakar (85 dogumlu) 'dan Galatasaray icin herhangi bir deger olmasini beklemeyi bir sekilde birakip, bu tip oyuncular ile yollari ayirmayi ogrenmeliyiz (bakiniz madde 3).
3) 6. grupta olanlar sozlesmesiz olarak serbest birakilmali ve klubun insan ve maddi kaynaklari ust gruplarda olan oyuncular icin kullanilmali. Bir baska deyisle bu oyuncular icin mesai harcanmamali.
Yorumlarinizi beklerim....
@ibramovic said
"ardanın kondüsyonu yetmiyodu hala da yetmiyo 90 dakikaya.." demek ferraride arabamı be kardeşim demek gibi birşey olsa gerek... Arda ları karıştırdın herhalde. Arda Vekiloğlundan bahsediyor olmalısın sanırım...
@ibramovic said
"ardanın kondüsyonu yetmiyodu hala da yetmiyo 90 dakikaya.." demek ferraride arabamı be kardeşim demek gibi birşey olsa gerek... Arda ları karıştırdın herhalde. Arda Vekiloğlundan bahsediyor olmalısın sanırım...
Altyapısından GS kadar oyuncu çıkaran dünyada başka kaç takım var ?
Ajax'ı listenin en başına koyuyoruz tabii ki.
Elinizdeki 27 futbolcuda A takıma çıkamaz zaten bunun imkanı yok.
Ama bu oyuncuların yollandıkları yerlerde hemde kendi pilot takımınız Beylerbeyi'nde yedek kalması elbette mantıksızdır.
Arda,Sabri ve Uğur Uçar... Bunların yanına bu sene tutarsa Aydın eklendiğinde son 5 senede altyapıdan 4 oyuncu oldukça iyi bir istatistik olur.Hemde Türkiye şartlarına göre.
Önemli olan tabii ki önümüzdeki 5 sene kaç genç göreceğiz yükselen veya bu devam edecek mi ?
Bu durum birazda büyük takımların kaderidir. Juventus, Milan gibi takımlar İtalya'da yıllarca genç oyuncuları her sezon başka takıma kiralarlar. sonrada bir bakmışın adam bonservisiyle gitmiş. Sonra tekrar bakmışın, düşmemeye oynayan bir takımın yıldızı olarak geri dönmüş. Sonra tekrar bakmışın orta sınıf bir takıma transfer olmuş. En sonunda baktığında alt yapısında yetiştiği kulüp nilyon dolar bonservis ödeyerek onu geri almış.
öncelikle bu güzel yazi için tesekkürler. insallah ulasmasi gereken yere ulasir.
bu rezerv lig ne yazikki türkiye'de zor görünüyor. onun yerine isviçre'deki sistemi çok iyi bir alternatif olarak görüyorum. öncelikle isviçre'deki lig sisteminin kisa bir özetini geçeyim;
en üst ve tam profesyonel liglerden baslayarak alt alta yaziyorum:
axpo super league
dosenbach challenge league
1. liga (bu lig 16'sar takimdan olusan 3 gruba ayriliyor,
2. liga interregional (bu lig 14'er takimdan 5 gruba ayriliyor)
2. liga regional (bölgesel ligler ya da sehir ligleri diyebiliriz)
3. liga
4. liga
5. liga
isviçre'nin budu neki ligi de o kadar çok olsun?
neyse deginmek istedigim su. mesela fc basel örnegini ele almak istiyorum. fc basel'in fc basel u-21 diye bir genç takimi var. yillardir 1. liga'da mücadele ediyor ve yillardir da o ligi lider olarak tamamliyor. ama yükselme sansi yok. her grubun ilk 2 sirasindaki takimlar 6'li bir turnuva sonucu challenge lige çikma savasi veriyor. ama bu turnuvaya fc basel u-21 dahil edilmiyor.
simdi bizim türk takimlarini ele alalim. bir galatasaray u-21 olsa ve tff 3. ligden baslasa (bu diger takimlar için de geçerli) en fazla tff 2. lige yükselebilse. ben bunun rezerv ligden daha faydali olabilecegini düsünüyorum. sakatliktan yeni çikan futbolcular bu takimda maç eksiklerini giderse, takima giremeyenler bu takima gitse. bunlar mümkün. her yil fc basel u-21'den a takima oyuncular gidiyor. buna son örnekler eren derdiyok, ivan rakitic.
Merak ediyorum ikinciliğin başarısızlık sayıldığı,;
3-4 maçla teknik direktörün yetersizliğine karar verildiği;
sadece 2 maçlık ön elemeyi geçemedi diye takımın tüm dişlilerinin ayrı ayrı sorgulandığı;
A'yı yaparken eleştirilen biri B'yi yapınca birden karaktersiz kararından döndü diye daha da bir eleştirildiği bir ülkede kimden nasıl bir cesaret örneği bekliyoruz ki her sene 3-5 tane genci A takımlara kazandıralım..
Tolga,
Bilimsel bir dille güzel bir yazı yazmışsın. Bu olaya kafa yorduğun belli.
Yazdıklarına genel olarak katılıyorum ama bir iki farklı görüş belirteceğim.
Bana göre Galatasaray ya da başka bir büyük takım, A takıma çıkma potansiyeli taşımayan oyuncuları elinde tutmamalı, kiralık vermeye de gerek yok. (Senin yazdığın 6. kategoriye kadar düşmüş olmasa bile) Ayrıca bu tarz oyuncuları pazarlamak Türkiye koşullarında imkansız. Pazarlama konusunda düşündüklerin ancak bütün takımların zengin olduğu Premier Lig'deki gibi bir ligde doğru olurdu.
Sonuç olarak, kategoriye ayırdığın sınıflarda ilk ikisi dışındakileri elden çıkarmak en iyisi olur büyük takımlar için. Böylece onlardan yaşça daha küçük oyuncuların şansları göreceli olarak biraz daha artar. Sirkülasyon daha çabuk olur, büyük yetenekli gençlerin kendini ispat etmeleri daha çabuk bir süreçte olur.
her yıl 10 futbolcu çıkarmayacak ki alt yapı. bülent de onu diyor yazısında. yorumlara bakıyorum, alt yapı daha iyi olacak diyorsunuz. yok öyle bir şey. iki sezonda bir futbolcu çıkar öp de başına koy.
kimin siteminin, kime ve neye olduğunu anlayamadım. kewell, baros, linderoth, meira, de sanctis gibi adamları oynatmak varken, üç otuz paralık gençleri mi çıkaracağım sahaya? yarısı beyler beyine gitsin, kalan yarısı da nereye giderse gitsin, bana ne!
bana 2-3 sezonda bir hakikaten üst düzey 1-2 futbolcu çıksın aşağıdan yeter. uğur uçar'dan bahsetmiyorum, arda'dan da... daha üst düzey, 16-17 yaşında gelsin bi messi, saviola, santos olsun. owen, roney filan olsun. mertesacker, kehl olsun. casillas olsun.
ben büyük takımım, gençlerle harcayacak zamanım yok. alt yapıdan gelip servet'i kesemeyecekse gelmesin mümkünse. gelirse de kessin.
o ho, hem endüstriyel futbolu destekleyeceksin, hem gençler harcanıyor diye racon keseceksin.
o zaman, sol açıkla kafa bulmayın. endüstriyel futbol karşıtlarına aptal muamelesi yapmayın.
hem ensütriyel futbolu destekleyeceksin, hem gençlere üzüleceksin. büyük iki yüzlülük.
ha ayrı bir nokta var. ben galatasaray müşterisiysem de ferhat öztorun, uğur uçar, arda turan, mehmet güven, topal, barış, çalık filan görmek istemem takımımda. madem endüstriyel futbol, madem para basıyorum ben taraftar olabilmek için, demek ki aynı zamanda müşteriyim de... isteme hakkım var o halde. ben kewellleri, barosları, bastianları, agüeroları isterim takımda.
bu yazıya eklenmesi gereken bir madde de sene başında "bizden yıldız transfer beklemeyin, kendi kaynaklarımızla büyüyeceğiz" diyip sonra malum transferleri yapan başkan Adnan Polat olmalı.
Su an kiskandigim takim besiktas. 2 dunya yildizi yaratmak uzere, batuhan ve aydin karabulut. Nacizane kanaatimce dunyada 2. bir batuhan yok, nerdeyse 2 metre, hizli ve teknik, saka gibi:) eger teknigini cok az daha gelistirebilirse bir dunya yildizi olmamasi icin hic bir neden yok, hatta olamazsa sasiririm.
Ancak sorun besiktasta bu cocuklar varken hala yedek kalmalari, nobre, bobo, tello, cisse gibi 5. sinif adamlarin oynatilarak bu cocuklarin geleceginin calinmasidir. Tabi bununda bir nedeni var, bulent abi yazmisti, sivok ve zaponun italya da borsaya aciklanan degerleriyle, turkiyede aciklanan ve odendigi iddaa edilen para arasindaki fark gerekli ipuclarini fazlasiyla veriyor aslinda. Neyse fazla dagittim ozur dilerim.
Bulent abi yazin her zamanki aceto klasini tasiyor, cok tesekkurler.
jd
Bence Baros, Meira, Lincoln, Kewel, Karan, Servet gibi isimleri turkiye sartlarina göre oldukca iyi olan bir kadro icinde takim yaparken ilk arda'nin ismini yaziyor sonra takimi diziyorsak ve bugun ugur ucar'in yoklugunu hücrelerimizde bile hissediyorsak bence bu buyuk basarili bir alt yapi calismasidir. Bakin 2 sene oncesinin Bundesliga yildizinin bugun kadro disi kalmasi herkez tarafindan kabul edilirken, hatta ve hatta Kewell icin bile catlak sesler cikmaya baslamis iken kimse ardanin yedek beklemesi gerektigini söylememektedir. Soru ardanin yaninda kim oynayacak? noktasina geldiyse bence tamamdir.
Galatasaray, Fenerbahce, Besiktas gibi kuluplerde alt yapidaki bir jenerasyondan 6-7 oyuncunun direk oynamasini beklemek bence cok iyimserlik olur ama diyebilirsiniz ki Barcelona'ya baktigimizda orada ayni kusaktan bir kac isim direk oynuyor ama ispanyanin son 6-7 senedir milli takimlar duzeyinde her yas guruplarinda kazandigi ( ya da final'e yaklastigi) avrupa ve dünya sampiyonalarina bakmak yeterli bir cevap olabilir.
Bu yas gurubundan arda, ugur, aydin (eli kulaginda)takimda oynamalari bence cok buyuk bir basaridir. Aslinda her yas gurubundan 1 oyuncunun girmesi bile büyük takimlarimiz icin bence basaridir.
sadece iki cümlenin altını çizmek istedim
"oyun değil ki; bu, hayat! "
"Boğaziçi üniversitesi iş bulmaz, Boğaziçi mezunu işi alır"
AnAvArzA
bu yazının üstüne bişey yazılmaz ama nacizane bikaç bişey yazalım bizde neticede cm ye güvenip de göt olanlardan biriyiz,,bu işi yapan insanların bir an evvel arjantine gidip kurs almaları lazım boca gibi river gibi galatasaraydan daha üst mertebede olan takımların nasıl 17-18 yaşındaki oyuncuları oynatabildiğini ayrıca 2 sene sonra nasıl bol sıfırlı paralara satabilidiğini ögrenmeleri gerekiyor bence..
@ aceto
ellerine sağlık, dünyada altyapı organizasyonlarını anlatan, Türkçe, İngilizce bir kitap var mıdır? Futbol'un yazılı kültürü neden hala bu kadar azdır. Endüstirileşmiş futbolda bizimkiler hala internet sitesi olmayan KOBİ gibi, bilgiden uzak mıdır?
Bir de, elinde para, şan şöhret olan ve sürekli avrupa'da başarıya endekslenmiş bir takimda, iyi yabanci alabiliyorken, alttan gelenler için pek sabrının olmamasını doğal karşiliyorum.
@ tolga kurtoglu
ellerine sağlık. ama diğer yoruma da katılıyorum, kluplerin çoğu büyüklerden topçu almak yerine kendileri üçe beşe ne bulurlarsa alıyorlar parasızlıktan. büyük takımında 2 sezonda 1-2 büyüğün maliyeti olarak görmesi lazım, diğer takımlara beleş gönderdiği futbolcuları.
**
Bir de bu, altyapının gözlemcisidir, antrenörüdür, nedir, ne yer ne içer. dünyada bu iş nasıldır, bilen varsa anlatırsa sevinirim.
öncelikle yazı harika, eline sağlık aceto abi [bülent abi mi demeliyim? =)]
ikinci olarak batuhan'a değineyim,gazetecilerden kız msn'i istemesi, bobo gibi bir topçuyu küçük görerek "kral yapmayacaksın kral olacaksın" demesi, masör'e saldırması ve en sonunda tribüne nouma hareketi çekmesi. yıldız futbolcu dediğinin bu adam olmadığına eminim, beklenti içinde olanlar yanılacak gibime geliyor.
@sıtkı sıyrılmış, endüstriyel futbolu desteklediğini söyleyen kimseyi göremedim, zaten aceto abinin olduğu yerde kimsenin de destekleyeceğini sanmıyorum. endüstriyel futbolun canı cehenneme, açıkçası...
yıldız olması beklenen ama bekleneni veremeyen oyuncular için suçu önce medyada,sonra oyuncunun kendisinde sonra da kulüpte aramak lazım gibime geliyor.
Hiç kimse annesinin karnından futbolcu olarak doğmuyor. Türkiye'den geçmiş iki serbest vuruş ustası van Hoijdonk ve Hagi bu yeteneklerini çok fazla çalışmakla kazanmış futbolculardı mesela. Altyapılarla ilgili de bunu dikkate almak lazım. Eğer 3 sene boyunca PAF takımda oynamış olan genç futbolcu yeteneğinin üzerine koyamamışsa burada altyapıyı çok fazla suçlamamak gerekir bence.
"bana 2-3 sezonda bir hakikaten üst düzey 1-2 futbolcu çıksın aşağıdan yeter. uğur uçar'dan bahsetmiyorum, arda'dan da... daha üst düzey, 16-17 yaşında gelsin bi messi, saviola, santos olsun. owen, roney filan olsun. mertesacker, kehl olsun. casillas olsun." demiş mesela Sıktı Sıyrılmış. İşte tam da bunu anlatmaya çalışıyorum. Ne Messi, ne Saviola, ne Rooney sırf potansiyelleriyle büyük futbolcu oldular, herkesten daha çok çalıştıkları kendilerini herkesten daha çok geliştirdikleri için büyük futbolcu oldular.
Tekrar ediyorum, 15 yaşındaki bir gence "İleride kesin yıldız olur." damgası basmak çok saçmadır, fiziki gelişimini tamamladığında kendini ne kadar tanıdığı ve yeteneklerini ne kadar geliştirdiği önemlidir. Altyapının görevi ise futbolcuya bu karakteri aşılamaktır.
87-88 kuşağına gelince, gerçekten de 'overrated' olduklarını itiraf etmek lazım. Yıldız, genç, U-21 milli takımlarda onlarca maç oynamış adamlar 22'sine bastığında TSL'de oynayacak kulüp bulamıyorsa kendisini yeterince geliştiremediği anlamına gelir bence. Ancak, milli takımda çok fazla seyahat edip çok fazla maç oynadıklarından fizik olarak zayıf kaldıkları görüşüne katılmıyorum. Maç oynamayan, sadece idmanla kendini geliştiren futbolcu olmaz bence. Üstelik genç milli takım düzeyinde maçlar oynamak çok önemli bir fırsattır..
87-88 kusagindan daha fazla oyuncu cikmamasinin musebbibi Gerets'tir. Aylarca klubede oturtup bir anda Saracoglu'nda Fenerbahce macina atilan Ferhat, Turkiye Kupasi disinda dogru durust dakika verilmeyen Ozgurcan, Liverpool maci sonrasi gunah kecisi Mehmet Topal...Gerci Topal altyapidan degil ama zihniyeti gostermesi acisindan muhim. Bu cocuklarin ozguvenlerini, psikolojilerini alt ust etti adam. Cikisini kirada yapan Arda'nin mantalitesi en saglam genc olmasi da tesaduf degil.
Herseye ragmen su hali ile bile GS altyapisi cok basarilidir. Altyapi olayinin kitabini yazmis Barcelona'da senede kac topcu cikariyor altyapidan?
"Futbolun içinde Beylerbeyi kulübümüz var. Geçen sene el birliği ile 3.ligden 2.lige çıkardık. Orayı almamızın amacı Galatasaray’da oynayamayan oyuncuların oynayabileceği bir ortam yaratmak. Hedef 1.lige yükselmek. Bunun için imkânlarımızda var. Çıkamazsak başarısızlıktır zaten. Stadyumlarını da elden geçirdik. En iyi alt yapı bizde. Futbol akademi yaptık adını. Buranın amacı a takıma her sene direkt oynayabilecek bir oyuncu vermek. Bu şampiyonluklardan daha önemli. Önümüzdeki sene 24 kişilik kadronun 8 kişilik kontenjanını alt yapıdan oluşturmayı düşünüyoruz." Adnan Polat-Divan Kurulu Toplantısı
muhteşem...
Bugünkü Fanatik'te şöyle bir şey var.
http://fanatik.ekolay.net/Fanatik/index.aspx?aType=Detail&CatId=32&ArticleId=115040
fanatik de aceto abiyi takip ediyor heralde. yoksa onların böyle bi haber yapması imkansız =)
Ne Antep Belediye ne de Beylerbeyi ile olacak iş değil bu. Düşünsenize elinizde yeteneği olan bir çocuk var. Bu çocuğun yeteneğini geliştirmek için neye ihtiyacı var:
- Yeteneğini geliştirebilecek antrenörler
- Gelişimini sağlayacak araçları bulabilmesi yani donanımlı antreman tesisleri
Ne Antep'de ne de Beylerbeyi'nde Galatasaray A takımına oyuncu çıkartabilecek donanım olmadığı aşikar iken genç oyuncuları bu takımlara göndermek oyuncuların Florya'daki günlerinin dolduğunu tebliğ etmenin bir başka yolu olsa gerek.
Cafercan örneğinde düşünelim. Kendisini en fazla u19 milli takımında seyretme fırsatı buldum. Yaşıtlarına göre yetenekliydi. Özellikle topu yana çekip sert vuruşlar çıkartabiliyordu. Bu özelliği ile o yıllarda dikkat çeken isim oldu. Yetenekleri olduğu kadar eksikleri de vardı. Yavaş top sürüyordu, fizik olarak yetersizdi. Geliştirilmeye ihtiyacı olan yıllarda Rize,İBB,Ordu'da sürgünde geçirdi. Yaş 21'e vardığında ne yeteneklerini geliştirebilmiş ne de eksiklerini giderebilmiş bir Cafercan vardı elimizde. Forvet olarak başladı. Forvet arkasına,orta sahanın soluna ve sol beke kadar farklı bölgelerde oynadı.
Hiçbir mevkinin özelliklerine hakim olmayan , eksiklerini kendisine öğretecek kişilerden yoksun bir oyuncunun kariyeri nereye kadar gidebilir.
2010 yılında sözleşmesi sona erecek olan Cafer'in sonunun serbest bırakılmak olduğu açık.
Gelinen noktada olması gereken de bu. Cafercan'ın büyük bir patlama yapacağını kimsenin beklediğini sanmıyorum. Yetenekli bir oyuncuydu. Ama süper yetenek değildi. Galatasaray'da forma giyebilecek bir potansiyele sahipti ama Galatasaray'ın yeni yıldızı olacak bir oyuncu da değildi.
Galatasaraylılar bilir. Böyle gençleri bir süre sonra sırra kadem basar. Önce bir genç yaşta hazırlık maçında belirir. Taraftar heyecanlanır. Ertesi sene kiralık haberi gelir. Taraftar umutlanır. Bir sonraki sene yine kiralık haberi gelir. Taraftar artık umudu kesmiştir. Ertesi sene ise haber gelmez. Kiralandı mı satıldı mı bize mi döndü serbest mi kaldı bir muammadır.
Ordu,Gaziantep BB,Beylerbeyi gibi takmılara oyuncular kiralandıkça bu vakalarla daha çok karşılaşacağız. Bana göre çözüm yurtdışındadır. Galatasaray Beylerbeyi'ni satın alacağına Belçika Liginden bir 1.lig takımı satın almalı ya da anlaşmalıdır. Potansiyeli olan oyuncular bu takıma gönderilmelidir. Yurtdışındaki klüp, tesis ve antrenör olarak sınırlı bile olsa futbolcunun Türkiye'de alt liglerde edindiği tecrübeden daha fazlasını elde edeceği, en azından kültürel bir kazanım elde edeceği düşüncesindeyim.
Ben bu yazıyı nasıl kaçırmışım hayret ettim, tesadüf eseride ek$i'de rastladım bu yazının linkine.
Ayrıca; Sagopa Kajmer misin be mübarek :D
"Dünya üzerinde kaça baba çocuğunu futbolcu yapmaya karar verdi? Kaç yetenek dünyaya geldi? Kaç gol oldu? Kaç teknik adam, kaç futbolcunun adının üzerine bir çizik attı?"
KAç kaç kaç eheh, sagopa style olmuş çok.
şu ana kadar okuduğum en iyi futbol yazısı... rastlantıya bakın abi en iyisi de acetodandı :) ellerine sağlık aceto.
Yorum Gönder