27 Kasım 2010

Rakamlarla El Clasico

0 Cristiano Ronaldo, 4 maçta, Messi de Mourinho’nun takımlarına 7 maçta gol atamadı.
0 Guardiola, futbolcu ve teknik adamlık kariyerinde Camp Nou’da El Clasico kaybetmedi. Sahada, 7 galibiyet, 3 beraberlik, kulübede 2 galibiyet.
2 İki takımı da çalıştıran teknik direktörler: Enrique Fernandez ve Radomir Antiç. Iturralde Gonzalez’in yönettiği El Clasico sayısı.
3 Mourinho’nun kariyerindeki Barcelona’ya üstünlük kurduğu maç sayısı. Camp Nou’da 2 beraberlik, 3 mağlubiyet aldı.
4 Guardiola, geride kalan iki sezonda 4 El Clasico’yu da kazandı ve rekor kırdı.
5 İspanyol futbolunda “Manita” Unutulmaz olanı 17 Şubat 1974’de. Santiago Bernabeu’da Barça, Real Madrid’e 5 atıt.
7 Sekiz maçta Messi’nin Real Madrid’e attığı gol sayısı.
8 Johan Cruyff’un Camp Nou’da çıktığı derbi sayısı. Michels, 6, Rijkaard 5, Van Gaal 4 kez..
9 Camp Nou’da 1-0 biten derbi sayısı. El Clasico tarihinde sekiz 2-1, 7 kez de 3-1 ve 1-2 var. 5-0’ın sayısı 5.

10 Messi’nin gol serisinin sürdüğü maç sayıdı. Attığı gol sayısı 16.
12 6-6 ve 11-1 Real Madrid’in lehine biten derbilerde atılan gol sayısı.
15 Ronaldo’nun ligde attığı gol sayısı. Messi 13 gol.
18 Di Stefano’nun El Clasico’larda attığı gol sayısı.
19 Mourinho’nun Real Madrid karnesi: 15 galibiyet, 4 beraberlik.
20 Fernando Hierro’nun rekoru. 20 sarı kart, 3 kırmızı.
21 Guardiola’nın bu sezon oynanan 21 maçtaki karneesi: 16 galibiyet, 3 beraberlik, 2 mağlubiyet.23 Messi’nin bu sezon tüm resmi maçlarda attığı gol sayısı (Ronaldo, 19 gol)
28 El Clasico'yu 28 farklı ülkeden gazeteci izleyecek.
29 Derbinin günü. 29 Kasım’da oynanan derbilerde 1959’da Barça 2-0 kazandı. Geçen sezon da Barça aynı tarihte 1-0 galip gelmişti.
41 Cristiano Ronaldo’nun La Liga kariyerinde attığı gol sayısı (41 maç)
43 Gento’nun rekoru. Clasico’nun en fazla forma giyen oyuncusu.
51 Cristiano Ronaldo’nun Real Madrid formasıyla 54 maçta attığı gol sayısı.
56 Messi’nin Barça+Arjantin Milli Takımı formasıyla 2010’da attığı gol sayısı.
60 El Clasico tarihinde ev sahibinin kazanma oranı.
80 Camp Nou’da oynanan El Clasicolar. Barça, 46 galibiyet, 16 beraberlik, 18 mağlubiyet aldı. Goller 157/93
101 Messi’nin ligde Barça formasıyla 154 maçta attığı gol sayısı.
150 Messi’nin Barça ile tüm resmi maçlarda attığı gol sayısı. Rekor Cesar (235)
208 Barcelona ve Real Madrid arasında oynanan maç sayısı. Real Madrid, 85 galibiyet, Barça, 81 galibiyet ve 42 beraberlik.
891 El Clasico için akredite olan gazeteci sayısı
1929 Barcelona’nın evinde El Clasico’yu kaybedip şampiyon olabildiği tek sezon. (Kaynak: La Gazzetta)

Hagi vs. Schuster

Yarın derbide ilk kez teknik adam olarak karşı karşıya gelecekler. Geçmişte ise 3 maçta rakip oldular. Madrid derbisinde. İkisi de büyük orta saha ikisi de agresif, ikisi de açık sözlü. Hagi ve Schuster. Sezon başında Rijkaard vs. Schuster karşılaştırması yapmıştım, Hollandalı, derbiye yetişemedi.
Hagi, Real Madrid’e geldiğinde, Akbaba Beşlisi ile 2 sezon top oynayan Schuster, Madrid’de yolun karşı tarafına geçti. Barcelona’dan Real Madrid’e gelirken başkan Nunez ve teknik adamlarla papaz olmuştu. O teknik adamlardan biriyle yolları Atletico Madrid’de kesişti. Huysuz ihtiyar Luis Aragones! Cruyff, Dream Team’i kurmuş, Barça fırtınası esiyordu. İkisi de o yıllarda şampiyonluk göremediler ama Madrid derbilerinde 3 kez karşı karşıya geldiler. 1990-91 sezonunun ilk derbisinde Hagi sahada yoktu. Schuster’in yıldızlaştığı maçta Atletico Madrid, Santiago Bernabeu’da 3-0 kazandı. Rövanşı Real Madrid aynı skorla aldı. İkinci golün asisti Butragueno’ya Hagi’den geldi. İkinci sezonda Atletico Madrid sahasında 2-0 kazandı. Rövanşı Santiago Bernabeu’da Hagi’li Real Madrid 3-2 kazandı. Bulabildiğim tek ortak fotoğraf kareleri de işte bu son derbiden…
Schuster ve 1960'larda futbol
Rijkaard vs. Schuster

26 Kasım 2010

El Clasico'ya Doğru #6

Eduardo Iturralde Gonzalez, El Clasico'nun hakemi. İspanya'nın Avrupa'da en ses getiren hakemlerinden biri. Garip olan kariyerinde sadece iki Barça-Real Madrid maçı yönetmiş olması. (Ondan sadece bir yaş büyük olan Hector Baldassi, Arjantin'de 17 Superclasico yönetti.) Bu düzeydeki bir hakem sadece bizde değil İtalya'da da 12 yılda çok daha fazla derbi yönetirdi. İlk derbisi 1998-1999 sezonunda. Camp Nou'da Barcelona, 3-0 kazandı. (20. dakikada Figo'yu kazıyan Roberto Carlos'u oyundan atmıştı. El Clasico tarihinin en erken çıkan kırmızı kartı) 2005-2006 sezonunda Barça'nın Ronaldinho'nun şov yaptığı ve Santiago Bernabeu'dan 3-0 ile çıktığı derbinin de hakemi oydu. 31 Barcelona maçı yönetti. 20 galibiyet, 7 beraberlik, 4 mağlubiyet aldı Katalanlar. 31 maçta 4 Barcelona'yı, 9 da rakibini oyundan atmış. Real Madrid'in 36 maçını yönetmiş. 22 galibiyet, 3 beraberlik ve 11 mağlubiyet almış Real Madrid. Gonzalez bu maçlarda 6 Real Madrid'liyi, 7 de rakibini oyundan atmış.

El Clasico'ya Doğru #5

Camp Nou'da El Clasico'nun son iki sezonda kazanan ve kaybeden onbirleri ve bu sezonun muhtemel onbirleri.

Hafta Sonu Futbol

26 Kasım Cuma
20:00 Eskişehirspor-Manisaspor / Lig TV
21:30 Mainz-Nurnberg / TRT 3
27 Kasım Cumartesi
14:00 Mersin İY-Giresunspor / TRT 1
14:30 Konyaspor-Kasımpaşa / Digi
14:45 Aston Villa-Arsenal / PL TV
16:00 Gaziantepspor-Trabzonspor / Lig TV
16:30 Bayern Münih-E.Frankfurt / TRT 3
17:00 Stoke-Man City/ Man United-Blackburn / PL TV
17:00 G.Birliği-Sivasspor / Digi
19:00 Zaragoza-Villareal / NTV Spor
19:00 Sampdoria-Milan / Spormax
19:00 İstanbul BŞB-Fenerbahçe / Lig TV
19:30 B.Dortmund-M.Gladbach / TRT 3
21:45 Juventus-Fiorentina / Spormax
22:00 Bordeaux-Lille / Kanal A
28 Kasım Pazar
13:30 Inter-Parma / Spormax
13:30 Karabükspor-A.Gücü / Digi
14:00 Diyarbakırspor-K.Erciyesspor / TRT 1
15:30 Newcastle-Chelsea / PL TV
16:00 Lazio-Catania / TV8
16:30 Werder Bremen-St Pauli / TRT 3
17:00 Bucaspor-Antalyaspor / Digi
18:00 Tottenham-Liverpool / PL TV
18:00 Auxerre-Toulouse / Kanal A
18!30 Köln-Wolfsburg / TRT 3
19:00 Galatasaray-Beşiktaş / Lig TV
19:30 Samsunspor-Orduspor / TRT 1
21:45 Palermo-Roma / Spormax
22:00 O.Lyon-PSG / Kanal A
22:00 Valencia-Almeria / NTV Spor
29 Kasım Pazartesi
19:30 Karşıyaka-Denizlispor / TRT 1
20:00 Bursaspor-Kayserispor / Lig TV
22:00 Barcelona-Real Madrid / NTV Spor

25 Kasım 2010

El Clasico'ya Doğru #4

Sezon başında D-Smart, İspanya La Liga maçlarının HD olarak yayınlanacağını müjdeliyor, decoder pazarlıyordu. Ligin ilk yarısı bitecek neredeyse, El Clasico geldi, çattı, Türkiye, HD yayın falan göremedi. Bizde böyledir, verilen sözler tutulmaz. Pazartesi akşamı El Clasico'yu 6 yayıncı kuruluş, 3D yayınlayacak. Evet bu teknolojiye biz hazır değiliz, açıkçası izlediğim demolarda da 3D bana pek keyif vermedi.
Barcelona-Real Madrid derbisinde 28 kamera olacakmış, 8'i 3D çekecek. Yayında çalışacak insan sayısı 300. Dünya Kupası finalini, FİFA'nın açıkladığı rakama göre 700 milyon insan izlemişti. El Clasico için tahmin edilen rakam 400 milyon. Barça, 2009 yılında Roma'da Şampiyonlar Ligi'ni kazandığında bu rakam 110 milyon, 2006 Dünya Kupası finalinde ise 600 milyonmuş.

Pazartesi akşamı NTV Spor'da 22:00'de başlayacak maç öncesinde saat 20:00'de El Clasico belgeseli var. Maçı da Ercan Taner anlatır büyük ihtimalle...

Real Madrid:2 Barcelona:6
Barcelona: 2 Real Madrid: 0
Real Madrid:4 Barcelona:1
El Clasico'da İhanet
Laporta döneminde Barcelona vs. Real Madrid
Barça ve Kaçan Yıldızlar

El Clasico'ya Doğru #3

"Atina zor deplasman, taraftar baskısı var." Barcelona'ya sorsan vız gelir tırıs gider. Topu rakibe vermezsen nasıl gol atacak sana! Barça'nın Panathinaikos deplasmanında kazanması, skorun ne olduğundan öte bu istatistik dehşet. 746 pas yaptıkları 90 dakikada ev sahibi takım bunun sadece 5'te birini yapabilmiş. %79'a kadar çıkan topa sahip olma acımasız. El Clasico'da Real Madrid bu oranı nasıl düşürecek? Çok koşan, basan bir orta saha ile mi? Yoksa sezon başından beri namağlup gelen Mesut'lu kadro mu? Kritik tercih, 4-2-3-1 mi? Yoksa 4-3-2-1 mi? Madrid medyası da dün bunu tartışmaya açtı. Mesut mu Lass mı? anketi yaptılar. 50 bin kişi katılmış. %90 Mesut oynasın diyor. Xabi ve Khedira'nın yanına Mourinho 3. adamı koyacak mı? Ben sürpriz beklemiyorum. İki takım da ideal onbiriyle gelirler sahaya...

El Clasico'ya Doğru #2

Xavi: "Real Madrid'i yenmek orgazm gibi!"
***
Cristiano Ronaldo: "İyi olan kazanacak. O da Real Madrid."
***
Iker Casillas: "Barcelona moda. Moda da geçicidir."
***
Jose Mourinho: "Camp Nou'da benden nefret ediyorlar. Onların geçen sezon Santiago Bernabeu'da Şampiyonlar Ligi hayalini bitirdim."

24 Kasım 2010

Ultrasur

Real Madrid taraftarı dün sabah rövanşa gitti. Santiago Bernabeu'daki maçın rövanşı değil; Sol meydanında Ajax taraftarının çıkardığı kavganın rövanşı. Madrid Barajas havaalanına geldiklerinde dış uçuşların yapıldığı Terminal 2'de (Ali Okancı iyi bilir orayı) 19 beyzbol sopası ve üzerinde Nazi sembolü olan yedi kaska el koydu polis. 165 kişilik grubun hepsi de Ultrasur üyesi. Kasklar ne işe yarıyor peki? Amsterdam'da motor kiralayacak halleri yok elbette. İtalya'da kask tribün kavgalarında sık kullanılan bir aksesuardır, kelle koltuk kavgaya gitmek yerine kaskı takıp yürürler karşı tarafın üzerine. Neyse her türlü şiddete karşıyız uzatmamak lazım..

Kulaktan Kulağa

Dün akşam Real Madrid, Ajax deplasmanında güle oynaya 4 atarken, Mourinho'nun da canı sıkılmış. Kulübede kulaktan kulağa oynamışlar (!) Sarı kartları temizlemek için sahaya mesaj gidecek. Mourinho'nun ilk konuştuğu isim efsane Chendo. Hey gidi Chendo heyy! Posta güvercini de Dudek. Polonyalı kaleci Casillas'a yanaşıyor. Sergio Ramos'un surata dikkat (!) Sonra gelsin kırmızılar...

Bazen Neşe Bazen Keder

Şampiyonluk kupalarını kaldırdıklarında gülen yüzlerin hüzünlü hikâyesi. Hayat arkadaşlarının yaşam savaşlarına destek veren fedakâr eşler... Hayat, İlhan İrem şarkısı gibidir zaten...
Carlos Alberto Parreira, Türkiye'ye 1994 Dünya Kupası'nı Brezilya'ya kazandıran teknik adam kartvizitiyle gelmişti. Bir sezon çalıştırdığı Fenerbahçe'ye şampiyonluk sevinci yaşattı ve gitti. Hayır, bizim sabırsız kulüp başkanlarımız yüzünden gönderilen biri değildi Parreira. Eşinin rahatsızlığı nedeniyle görevi bıraktı. 2010 Dünya Kupası'nda ev sahibi Güney Afrika'yı çalıştıran Brezilyalı hoca, 2008 yılında da eşinin rahatsızlığını öne sürmüş, Güney Afrika'daki görevinden istifa etmişti. Parreira, Fenerbahçe'de kalsaydı, futbol tarihimiz kimbilir belki de başka türlü yazılırdı. Belki de Galatasaray dört yıl arka arkaya şampiyon olamaz, Fatih Terim yönetimindeki kadro dağılır, gider, bu topraklarda UEFA Kupası sevinci yaşanmazdı. Bazen kader değiştirir tarihi. Kaçan bir gol, sakatlanan bir futbolcu, yağan yağmur, zeminden seken bir topla yazılır futbol tarihi. Kimi zaman da aktörlerinin acılarıyla...
Cesare Prandelli, Manuela Caffi ile evlendiğinde 18 yaşındaydı. Çocukluk aşkıyla 1982 yılında nikâh masasına oturan Prandelli, 80'lerde Juventus orta sahasında oynadı. Teknik adamlık kariyerine 1990'da başladı ve tam 14 yıl boyunca büyük bir kulübün başına geçebilmek için çabaladı. Roma, onu 2004 yılında göreve çağırdı. Prandelli en sonunda kaliteli bir kadroyla şampiyonluk yarışı verecekti. Olmadı. Eşi göğüs kanseriydi ve Prandelli, Roma ile imzaladığı kontratı sezon başlamadan hiç düşünmeden yırttı attı. "Manuela'nın yanında olmak istiyorum," dedi kulüp yönetimine, Roma o sezon üç teknik adam değiştirmek zorunda kaldı.

Eşinin kemoterapi seanslarında yanından ayrılmayan Prandelli, bir yıl aradan sonra Fiorentina'nın başında sahneye döndü. Onun döneminde Fiorentina, Avrupa kupalarında rakiplerinin baş belası oldu. Fatih Terim döneminden sonra ilk kez büyüklere kafa tuttu. Üç yıl boyunca kanserle mücadele eden Manuela Caffi savaşı Kasım 2007'de kaybetti. Cesare Prandelli artık yalnızdı. Tırnaklarıyla kazıyarak zirveye çıkan İtalyan hoca, bu yaz milli takımı Lippi'den teslim aldı. Kuzey İrlandalı Martin O'Neill, ada futbolunun son 10 yıldaki en parlak teknik adamlarından biri. 2000-2005 yılları arasında İskoç ekibi Celtic'i çalıştıran ve beş yılda üç şampiyonluk kazanan O'Neill, 2006'da Aston Villa'nın başına geçti. Bu sezon başında ligin başlamasına sadece beş gün kala ani bir kararla kulüp yönetimine istifasını verene kadar da taraftarın sevgilisi olmayı başardı. Martin O'Neill'ın tek derdi transferler, sahaya süreceği onbir ya da galibiyeti getirecek taktik değildi. Eşi Geraldine, 2005 yılında kansere yakalanmıştı ve 58 yaşındaki İrlandalı futbol dehası, lenfoma ile boğuşan eşine hemşire tutmak yerine her dakika yanında olmayı tercih etmişti Ulrich Stielike, Alman futboluna doğmuş en büyük yeteneklerden biriydi. Sekiz yıl da Real Madrid orta sahasında forma giyen Stielike, 20 yıllık teknik adamlık kariyerinde en prestijli teklif 2006 yılında geldi. Fildişi Sahili Milli Takımı ona emanet edildi. Almanya'daki Dünya Kupası'nda hayal kırıklığı yaşayan Afrika ülkesi, dört yıl sonra kendi kıtasındaki finallere Stielike önderliğinde gitme planları yapıyordu. Olmadı. Ocak 2008'de Alman teknik adam görevi bıraktığını açıkladı. Sebep, kaleye girmeyen top değildi. Oğlu Michael solunum yetmezliğiyle boğuşuyordu. Doktorlar "İmplantasyon şart," diyorlardı. Bir ay boyunca akciğer naklini bekleyen Michael, şubat ayında hayatını kaybetti. Kariyerine oğlu için ara veren Stielike, bugünlerde Katar'da kariyerine devam ediyor.

Jose Mourinho'nun saha içindeki taktiklerini bugün hâlâ çözebilen yok ama saha dışındaki taktikleri çalıştığı her ülkenin medyasının ezberinde. Portekizli polemiği sever, kavgayı sever ve nefretten beslenir. İngiltere'de ve İtalya'da teknik adamından, gazetecisine kadar herkesle bir sorun yaşamayı başarmıştı. Gelenek İspanya'da devam etti. Barcelona deplasmanına yedek oyuncularla çıkan Sporting Gijon teknik direktörü Manolo Preciado'yu sert bir dille eleştirdi. Preciado da az deli değildi ama o günlerde "Mourinho'yu seviyorum," diyerek söz dalaşından uzak durdu. Mourinho geçen hafta Sporting Gijon deplasmanına giderken fitili bir kez daha ateşledi. "İspanya'da Barcelona deplasmanına gidenler nasıl olsa kaybedeceğiz diyor ve mücadele etmiyorlar," diyen Mourinho, Barça'ya karşı yedeklerle oynayan Preciado'nun Real Madrid maçına as kadrosuyla çıkacak olmasını eleştirince en az Del Bosque kadar bıyıklarıyla meşhur bu babacan adam patladı: "Mourinho benim hoşlanmadığım biri, bunu yüzüne karşı da söylerim. Eğer Madrid'de ona saygıyı öğretmezlerse ben öğretirim. O kim olduğunu sanıyor?" Cezası nedeniyle maçı tribünden izleyen Mourinho ve Preciado, o gün hiç karşı karşıya gelmediler. Sporting Gijon taraftarının küfür sağanağı altında geçen 90 dakikada Cristiano Ronaldo başta olmak üzere Real Madridli futbolculara ev sahibi takımın futbolcuları tekme atma yarışına girdiler. Maçı 1-0 Real Madrid kazandı ama medyaya göre galip Manolo Preciado'ydu. Kibirli Mourinho'nun ağzının payını vermişti! Preciado, İspanya'nın en başarılı teknik adamlarından biri değildi ama eti budu belli, bütçesi bir çantayı ancak dolduran Sporting Gijon'u 2006 yılında birinci lige taşımayı başarmıştı. Acıların ve kederlerin değiştirdiği futbol tarihi onun da kariyerini 2004 yılında başka bir yola sokmuştu. O yıl önce eşini kanserden kaybeden Preciado'nun telefonu 3 Temmuz 2004 akşamı acı acı çaldı. Oğlu Raul Preciado Sainz bir motor kazasında ağır yaralanmıştı. Marques de Valdecilla Hastane-si'nde 05.10'da Preciado'ya acı haberi verdiler. Raul Preciado sadece 15 yaşındaydı! Preciado bir zaman sonra "Eşimi ve oğlumu kaybetmiştim. Ya o gün intihar edecektim ya da kendimi futbola verecektim," diyecekti... 21 Kasım 2010/SABAH PAZAR

23 Kasım 2010

Spor İletişimi Sertifika Programı

Bu yıl dördüncüsü yapılacak olan Kadir Has Üniversitesi Spor İletişimi Programı’nın kayıtları başladı. 27 Kasım Cumartesi seçme sınavının yapılacağı program, Aralık ayında başlayacak ve nisan ayında sona erecek.
Bugüne kadar 150 kişinin eğitim aldığı Spor İletişimi Sertifika Programı sonucunda spor medyasına çok sayıda yeni yüz katıldı.

Programımızla İlgili Gerekli Bilgiler
Programa Kimler Katılmalı?

Sertifika programı, medya kuruluşları ve spor endüstrisi içinde bulunan basın-halkla ilişkiler departmanlarında çalışmak ve/veya deneyim sahibi olmak isteyen herkese açıktır.
SINAV
Sınava giriş ücretinin aşağıda detayları verilen hesaba yatırılması ve dekontun (0212) 534 09 65 nolu numaraya fakslanması ya da sınav günü getirimesi gerekmektedir.
SINAV TARİHİ: 27 KASIM 2010 – Saat 10.00 - Afişlerimizde öngörülen sınav tarihi olan 28 Kasım Pazar günü değiştirilmiş, sınavımız 27 Kasım Cumartesi gününe alınmıştır. Önemle duyurulur.
Sınav Yeri : Kadir Has Üniversitesi Cibali Kampüsü
Sınav Ücreti : 20 TL
Sertifika Başlama ve Bitiş Tarihi: 4 Aralık 2010 – 3 Nisan 2011
Ders Saatleri:
Hafta sonları (Cumartesi – Pazar) saat 10:00 ile 14:00 arasında
Sertifika Programı toplam ders süresi 15 hafta (120 saat) olarak planlanmıştır.
Derslerin Yapılacağı Yer:
Kadir Has Üniversitesi Cibali Kampüsü
Kadir Has Caddesi, Cibali / İstanbul 34 083
Eğitim Bedeli: 2.500 TL (KDV Dahil)
Sertifika ücretinin %25’i peşin, geri kalanı anlaşmalı kredi kartlarına taksit şeklinde ödenebilir. Eğitim bedeli ödemesi kesin kayıtlar sırasında okulumuzun kampüsünde yapılacaktır.
ÖNEMLİ NOT: Sınava girmek için katılımcıların aşağıdaki linkten Ön Kayıt yaptırmaları gerekmektedir.
Detaylı Bilgi İçin:
Emir Güney, SHAUM Müdürü
Tel: 0212 533 65 32 / 1483
Fax: 0212 534 09 65
Cep: 0533 399 51 77
e-posta: shaum@khas.edu.tr
Çarşamba ve Perşembe günleri ofis dışındayım, bana cep telefonumdan ulaşabilirsiniz.

SIKÇA SORULAN SORULAR VE CEVAPLARI
Katılmak için ne gerekli?
o Ön Kayıt başvuru formunu doldurun. http://activity.khas.edu.tr/shaum/ (Daha önce doldurduysanız lütfen tekrar doldurmayın)
o Katılım ücretini yatırın. ATM’den ya da internetten yatırın ki anlamsız havale ücreti alınmasın.
Garanti Bankası Balat Şubesi
Kadir Has Üniversitesi
IBAN: TR06 0006 2000 0200 0006 2998 87
o Dekontu (0212) 534 09 65 no’lu faksa fakslayın, ya da shaum@khas.edu.tr adresine mail atın. En kötü ihtimal sınava gelirken yanınızda getirin.
Neden sınav?
o Burs alacakları belirleyebilmek için sınav yapıyoruz. Henüz kaç kişiye ne kadar burs verileceği belli değil. Sınav sırasında belli olacak ama epey miktar burs veriyoruz.
Kaç kişi alınacak?
o 50 kişiyle sınırlamayı öngörüyoruz. Çünkü daha kalabalık olduğunda birbirimizi tanımak ve herkesle ayrı ayrı ilgilenmek zor oluyor.
Öğrenci İndirimi var mı?
o Evet var. Öğrencilere sertifika programı 1500 lira.
Sınava girmek için ne gerekiyor?
o En az liseyi bitirmiş olmak ve üniversitede okumak yetiyor.
Dil bilmek gerekiyor mu?
o Gerekmiyor. Ama sınavda bir dil sorusu var. Ekstra puan demek.
Mail gönderdim, cevap gelmedi. Sınava girebilecek miyim?
o Formu doldurmuş olan, elinde dekontu olan ve onu sınava getiren herkes sınava girecek.
Neden 20 TL sınav ücreti alınıyor?
o Daha önce de sınava giriş ücreti alınmıştı. Bunun nedeni gerçekten bu sınavı ciddiye alanların sınava girmesini istiyor olmamız. Parasız olduğu takdirde burs imkanları fazla olunca ‘bir girip bakanlar’ çok oluyor. O da sınav kağıtlarının değerlendirilmesini zorlaştırıyor.
Sınav Soruları hangi konuları kapsıyor?
o Spor genel kültürü, genel kültür, Türkçe paragraf, anlatım bozuklukları konularından test soruları olacak. Ayrıca bir de kısa paragraf sorusu var. Unsurları verilmiş bir spor olayına dair kısa bir metin yazılacak.
Dersler ne zaman başlayacak?
o 4 Aralık Cumartesi günü saat 10’da başlıyoruz. Tanışmanın ardından programa dair sorularınızı yanıtlıyoruz.
Dersler ne zaman bitecek?
o Nisan sonunda bitecek. 15 hafta ders var. Arada tatiller de var.
Ders saatleri?
o Cumartesi ve Pazar, 10-14 olarak belirledik. Ama arada 15’e uzadığımız, hatta onu da aştığımız oluyor.
Ayrıntılar için: http://www.khas.edu.tr/tr/akademik/arastirma-uygulama-merkezleri/spor-hukuku-arastirma-ve-uygulama-merkezi/spor-iletisimi-sertifika-prg1.html
SPOR İLETİŞİMİ SERTİFİKA PROGRAMI KONU BAŞLIKLARI
Basın Tarihi
Spor Haber Dili
Radyo-TV Tarihi
Spor Basının Tarihçesi
Türkçe
Habercilik Etiği Atölyesi
Karşılaştırmalı Habercilik Perspektifi
Türk Spor Tarihi ve Olimpik Ruh
Olimpiyat Tarihi
Spor Gazeteciliği
Editörlük
Sayfa Düzeni
Haber Dili ve Yazımı
Röportaj Teknikleri
Foto Muhabirliği
Dış Haberler
Radyo Televizyon Haberciliği
Spor Spikerliği
TV’de Spor Editörlüğü ve Kamera Önü
TV Haber Dili
Kurgu, Montaj ve Teknik
Yayın Yönetmenliği
Sponsorluk- Halkla İlişkiler ve Yeni Medya
TV Yönetimlerinin Spora Bakışı
Gazete Yönetimlerinin Spor Bakışı
Halkla İlişkiler
Sporda Sponsorluk ve Proje Üretimi
Yeni Medya
Hukuki/İdari Yapı, Kurallar, Prensipler
Spor Hukuku ve İdari Yapı
Kurallar ve Uluslararası Reglamanlar

El Clasico'ya Doğru #1

El Clasico'ya 6 gün kala bu ilk post olsun. Tanımayan var mı? Bernd Schuster. Futboldan anlamaz ama Barcelona, Real Madrid ve Atletico Madrid formalarını giydi. Çalıştırdığı Real Madrid, 23 yıldır Camp Nou'da Barcelona'yı yenemiyordu. Onun ilk sezonunda Baptista attı 1-0 kazandılar. Futboldan anlamayan adam 1983 yılında Kral Kupası finalinde Real Madrid'e karşı forma giydiler. Finali 2-1 kazandılar. Takım arkadaşının attığı 2. gole Schuster böyle sevindi.

21 Kasım 2010

Barcelona vs. Real Madrid?


Zidane Usulü

Galiba bu kadarı fazla. Derbiden sonra Inter, Chievo deplasmanında da çakıldı: 2-1. Benitez için de geri sayım başladı. Maçın hareketi (!) Eto'o'dan. Hakem ve yardımcıları görmüyor pozisyonu. Zidane usulü kafa, Chievo'lu Cesar'a. Kayıtlar izlenir, Eto'o cezayı alır.

Schuster ve 1960'larda Futbol (!)

Benzer bir transfer politikasının, teknik adam tercihinin kurbanı Galatasaray'dan sonra Beşiktaş oldu. Geçen sezon Galatasaray'ın başına gelenler bu sezon Beşiktaş için geçerli. Kilit adamların sakatlığı, tutmayan oyun sistemi vs... Evet Schuster başarısız, evet derbiyi de kaybederse gidebilir de ama konu bu değil...
Ben Schuster'i severim. Teknik adamlığından değil futbolculuğundan. Yaşım tutar da kaç maçını izlemişimdir ki? Futbol tarihinin sayfalarında gezerken, yazı yazarken yaptığım araştırmalarda, bir türlü bitmeyen İspanyol futbol tarihi kitabı için arşiv taramasında rastlarım ona... Schuster özel adamdır. Rijkaard gittikten sonra yazdığım yazının başlığı "Susma sustukça sıra sana gelecek" idi. Schuster konuşuyor, hiçbir zaman lafını sakınmayan adamdır, işler yolunda gitmeyince söylediklerinden "küstah bu adam" yorumları da çıkartanlar yok değil ama dün onun basın toplantısında söylediklerine dair yazılan bir haberdeki cümle "vay be" dedirtti! Akreditasyon kartı meselesi komiktir. Berbat bir dizayna sahip o kartları teknik adamların boynuna astıran federasyonu eleştireceğimize, Schuster'i yargılıyoruz. Schuster olsam; ben de takmam arkadaşı o neredeyse A5 boyutundaki kartı...
***
Evet gelelim dün akşam Schuster'in dediğine "Buraya geldiğimde 1960’ların futbolunu beklemiyordum. 2010’da böyle oynanması beni şaşırtıyor.” Mutlak kazanılması gereken, üstelik de ilk yarısını önde bitirdiği bir maçtan beraberlikle ayrılan bir ev sahibi takım hocasının, imkanları kısıtlı rakibini "Çanakkale geçilmez" oynattı diye eleştirdiğine ilk kez şahit olmuyoruz. Schuster'in uslubu elbette ki yaralıyıcı... Evet, Konya ve Ziya Doğan'ı zaten başka türlü tarif etmek mümkün değil ama Beşiktaş'ın sezon başından beri maçlarını izleyen ve İnönü'den puan(lar) ile çıkmak isteyen her teknik adam da bunu uygulamak zorunda. Schuster rekabetin daha yüksek olduğu bir lig hayal etmiş olabilir, hoş geldiği İspanya'da da bu durum tersine işlemekte. Ziya Doğan'ın oyun anlayışını, 60'ların catenaccio'suna benzetmiş olabilir Schuster. Peki bunu sayfasına aktaran gazetecinin şu "muhteşem" yorumuna ne diyeceğiz?"1959’da doğan ve 1960’da sadece 1 yaşında olan teknik adamın bu sözleri şaşkınlıkla karşılandı."
Evet görüldüğü üzere Schuster, 1959 doğumlu olduğunu göre 1960'ların futbolu hakkında konuşma ehliyetine sahip değilmiş. 30-35 yıldır bu oyunun içinde olan adamın 45 yıl önce oynanan futbol hakkında hiçbir fikri yoktur yani (!) Schuster, futbolculuğunda ve teknik adamlığında topa vurmak dışında okey masalarından kalkmadığından, futbol tarihinden de habersizdir! Arkadaş mesela sizin gazetenizde 44 yaşındaki Soner Yalçın, 100-150 yıl önce yaşananları yazmıyor mu her pazar (!)
Madem Schuster'in bu sözleri şaşkınlıkla karşılanıyor; peki o zaman bu ülkede 20, 30 yaşındaki adamlar nasıl yazıyor o sayfalarda total futbolu (!) Nasıl astık Aragones'i! Konuş Schuster konuş, müstahakız biz!

Şampiyonlar Ligi&Star TV&RAI

Şampiyonlar Ligi'nde Bursaspor'un grup maçları bittikten sonra, açık kanalda maç izlemek pek mümkün görünmüyor. Star TV'yi geçen sezon başından beri çok eleştiren yazılar yazdım bu blogda. Maçın adı ne olursa olsun, kanal dizileri tercih ediyor uzun zamandır. Bunda elbette yayınlanan maçın o gün reyting listelerinin dibinde kaybolmasının da payı var. O ölçen cihazlar, zımbırtılar kimin evinde, kumandalar kime teslim bilmiyorum ama bildiğim bu tercihlerde topu karakola götüren, spor düşmanı adamların tercihleriyle oluşturuluyor bu listeler. Hal böyle olunca da maçı programına alan kanal, reklam alamayınca tercihini diziden yana kullanıyor. Benzer bir sorun İtalya'da da var. RAI, devlet kanalı uzun zamandır zorda. Bu sezon Çarşamba akşamı yayınladıkları bir Şampiyonlar Ligi maçı ve iki günün özetleri için ödedikleri 27 milyon Euro'nun hanelerine zarar olarak yazdığını ve bu parayı çıkartamadıklarını açıkladılar. 2012 yılından itibaren de RAI, Şampiyonlar Ligi'nden çekildiğini açıkladı. Maçların tamamını zaten Sky İtalia ve Mediaset yayınlıyordu. Bu da aynen bizde olduğu gibi açık kanallarda artık İtalyanların Şampiyonlar Ligi izleyemeyeceği manasına geliyor.