7 Şubat 2009

Türkiye Euro 2016'yı Alır mı?

Türkiye Futbol Federasyonu, Euro 2016'ın evsahipliğini yapmak için UEFA'ya resmi adaylık başvurusunun yapıldığını açıklamış. Stadlardan, ulaşım, konaklamaya kadar birçok konuyu ele almış, yorumlarda tartışmıştık. Üstüne söylenecek yeni bir söz yok. Blog arşivinden ilgili yazıları çıkartalım... Anketteki "yeterli/yeteriz, hazır olmak" fillerinin detayı yazılarda...
Euro 2016'da 24 Ülke

2 Gün 4 Maç

Hafta ortasında milli takımların hazırlık maçları var. Salı akşamı saat 21:45'de Emirates Stadı'nda Brezilya-İtalya oynuyor. NTV Spor naklen veriyor. Çarşamba akşamı program harika. 20:30'da TRT 1'de Türkiye-Fildişi Sahilleri. 22:00'de Marsilya'da, Fransa-Arjantin var. Bu maç da NTV Spor'da. 23:00'de İspanya-İngiltere, Sevilla'da oynuyor. TRT'den naklen. Konudan ayrı ya da beraber, bu Pastis ancak Sophie Marceau'nun gözlerine bakılıp içildiğinde bir şeye benzer galiba. Bizim rakının eline su dökemez..

Buyo & Casillas

Francisco Buyo, 51 yaşında. 28 yaşında Real Madrid'e transfer oldu. Akbaba Beşlisi'nin arkasında forma giydi, Cruyff'un Dream Team, 4 şampiyonluk kazanırken de Real Madrid kalesinde o vardı. 11 yıl kaleyi korudu ve 1997'de futbolu bıraktı. 454 maçta Real Madrid kalesinde oynadı ve bu kulüp rekoruydu. Casillas, Buyo'nun Real Madrid'e geldiği yaşta bu rekoru egale etti. 10 yıldır Real Madrid kalesini koruyor. "Hedefim 1000 maç" diyor...

B.B

Giuseppe Meazza

Milano'da iki kulübün paylaştığı stadı, Interliler onu ismiyle anıyor. Giuesppe Meazza. Teknik adamlığında Beşiktaş'ı da çalıştırdı. Inter'den sonra Milan forması da giydi. Konuyu dağıtalım. İtalya Serie A'daki kulüplerin stadlarını ismi nereden geliyor? Roma-Lazio ve Juventus-Torino'nun ortak kullandıkları stadlar Roma ve Torino Olimpiyat Stadı olarak anılıyor. Cagliari'nin Stadio Comunale Sant'Elia'sı ve Napoli'nin San Paolo adını Aziz'lerden almış. Udinese, Lecce'nin stadları bulundukları adresle anılıyor. 11 takımın stadıns ise kulübün geçmişinde başkanlık yapmış ya da İtalya'da spora hizmet etmiş insanların adı verilmiş. San Siro mu Giuseppe Meazza mı peki? 1979'da Meazza öldüğünde Interliler stadı bu isimle anar olmuş. Milanlılar ise stadın olduğu mahalle olan San Siro'dan vazgeçmiyorlar. Foto ile bitireyim. G. Meazza diş macunu reklamında..

Avni Aker'de 61. Dakika

Trabzonspor için iki ihtimal var Ankaragücü maçının ardından. İki hafta önceki Fenerbahçe maçındaki zinde takım yoktu sahada. Ya fizik olarak düşüyorlar, ki bu dün akşam kaybedilen ikili mücadelelerde yerde kalanlarla bu fotoğrafı verdi. Bunun testi Beşiktaş deplasmanı olacak. Ya da Avni Aker'de taraftarın önünde maça konsantre olamıyorlar. Trabzon'un kendi evinde bu kadar zorlanmasının bir sebebi kesinlikle tribünler ve futbolcular arasındaki iletişim. Tayfun Cora'nın golünden sonra kaptan Hüseyin'in, takımı toplayıp horon teperek golü kutlama tercihi de bir futbol yanlışı. Karşında bir rakip var ve sen sadece 1-0 öne geçmişsin. Sen önce ikinciyi at. Bunun bir dengesi olduğuna inanırım. Bu türden organize sevinçleri skoru sağlama alıp yapmakta yarar var bu oyunda. Rakibe, "atacağım bir golle o sevinci kursaklarında bırakarım" dedirtmemek lazım. 2-0, 3-0'u bulduğunda, horon da tepersin, halay da çekersin, yengeç dansı da yaparsın. Durmayı da bilmek lazım tabii. 4 ve 5 farka ulaştığında, oyunu hezimete götürdüğünde de bunu yaparsan; rakip sana tekme atar, krampon gösterir. (Bakınız Barcelona-Atletico Madrid maçının 30-45 dakikaları.) 61. dakika coşkusu da beklentinin aksine futbolcuları oyundan kopartıyor. 61. dakikada tezahüratın yükselmesi, hadi iki meşalenin yanması hoş da; o uçan balonlar, patlayan fişekler, geride her seferinde oynanmamış 29 dakika var gerçeğiyle birleştiğinde bana pek mantıklı gelmiyor. Kazandıktan sonra kolbastıyı oyna da; bu oyun kendi içinde bu kadar şov tutmaz. Alanzinho ile hiç tutmaz...

Yabancı Madde


6 Mayıs 2001 / Inter-Atalanta

6 Şubat 2009

Ryan Giggs

Ryan Giggs'in otobiyografisini okumaya başladım bugün. Tavsiye edebilecek kadar sayfa ise geride bırakmadım. Çocukluğuna dair bir not düşeyim; sahada az gülen bir adamdır Giggs, belki de bundandır:
"Annem ve babam ben doğduğumda (Cardiff) 17 yaşındaymış. 3 yıl sonra kardeşim doğdu. Evlenmediklerine hiç şaşırmadım. 3 yaşındaydım, kavga ederlerdi, babam annemi döverdi. Annem hemşireydi ve ikinci iş olarak limandaki bir kafenin mutfağında çalışırdı. Beni dedem ve anneanem büyüttü. Ben annemin oğluydum..."

Kötü Çocuk Kezman

Paris Saint Germain, Lig Kupası'nda sahasında Bordeaux'dan 3 yerken Kezman da oyundan çıkarken formasını yere attı. Maçtan sonra "PSG'de kalmak istiyorum" demiş. Bir de şöyle bir açıklaması var, bilmem katılır mısınız?: "Geçen yıl Türkiye'de çok iyi bir sezon geçirdim." PSG, Kezman'ı 15 günlüğüne kadro dışı bıraktı. Üstelik bu kararı; takımın golcüsü Hoarau'nun sakatlığı yüzünden oynamayacağını bile bile aldılar. Kezman şimdi iki hafta tek ayak üzerinde bekleyecek! PSG'nin sezon sonunda Fenerbahçe'den satın olma opsiyonu bulunuyor. (edit) İlk 8'de bitirirlerse parasını ödemek zorundalar. Bu Kezmans sayesinde olmasa bile...

Jardel ve Güiza

Güiza'nın kariyer koşusu bana fazlasıyla Jardel'i hatırlatıyor. Aynı mevkiide oynamak dışında saha içinde ortak bir özellikleri yok. Bir karşılaştırma değil bu. Her ikisi de özel hayatları yüzünden dibe vurdu. Avrupa gol kralı Jardel 'i bitiren eşi Karel oldu. Sporting Lizbon dönemi sonrası kadın terkedince bunalıma girdi, kokain kullandığını itiraf etti vs.. Geçen yaz aylığı 6 bin euroya top oynuyordu. Güiza'nın da sorunu adaptasyon falan değil. Adamın bir derdi olduğu, aklının futbol topunda olmadığı belli. Menajeri, çocuğun annesi Nuria Bermudez ve annesi arasında -şöförrr şöförr tadında gelişen atışmalar var. Güiza'nın evi Tepeören'de, Aziz Yıldırım'ın kulübe verdiği villalarda oturuyor ve gece deplasman dönüşü 40-50 km ötede, Taksim'de alemlere akacak kadar da gece hayatını seviyor. Bu türden futbolcular antrenman kaçırmamaya özen gösterir ama hiçbirini de antrenmandan 10 dakika önce tesiste göremezsin, antrenman öncesinde ve sonrasında fitness çalışmayan futbolcu da rakibin bir omuz darbesiyle yerde kalır. Jardel ile bitireyim. Hala futbol oynamaya devam ediyor. 36 yaşına geldi. 20 yıl önce futbola başladığı, doğduğu yerin takımı Ferroviario Fortaleza'ya imza attı.

Hafta Sonu Futbol

6 Subat Cuma
20.00 Trabzonspor - Ankaragucu (LIG TV)
21.30 Arminia Bielefeld - Hertha Berlin (KANAL 24)
23.00 Tigre - San Lorenzo (NTVSPOR)
7 Subat Cumartesi
14.45 Manchester City - Middlesbrough (SPORMAX)
15.00 Sivasspor - Kocaelispor (LIG TV)
16.30 Schalke - Werder Bremen (KANAL 24)
17.00 Chelsea - Hull City (SPORMAX)
19.00 Galatasaray - Kayserispor (LIG TV)
19.00 Lecce - Inter (NTVSPOR)
19.30 Portsmouth - Liverpool (SPORMAX)
20.00 Nantes - PSG (KANAL A)
21.00 Real Madrid - Racing Santander (NTVSPOR)
21.30 Milan - Reggina (NTV)
22.00 Lille - Sochaux (KANAL A)

8 Subat Pazar
15.00 Konyaspor - Besiktas (LIG TV)
15.30 Tottenham - Arsenal (SPORMAX)
16.00 Roma - Genoa (NTVSPOR)
18.00 Nice - O.Lyon (KANAL A)
18.00 West Ham - Manchester United (SPORMAX)
19.00 Istanbul Belediye - Fenerbahce (LIG TV)
20.00 Barcelona - Sporting Gijon (NTVSPOR)
21.45 Porto - Benfica (SPORMAX)
22.00 Marsilya - Bordeaux (KANAL A)
Credit:Footballlove

En Çok Kazanan 50 Futbolcu

2008-2009 sezonunun en çok kazanan (sadece kulüplerin ödediği) 50 futbolcusu. Listeyi hazırlayan futbol endüstrisi üzerine yayın yapan bir Portekiz sitesi. Ibrahimovic 9 milyon euro ile listenin başında. İtalyanlar kendi gazetelerinde yayınladıkları listelerde Ibra için 12 milyon euro yazıyorlar genelde. Listenin taban rakamı bizim ligin tavanından yüksek. Bizim ligin en çok kazanan futbolcusu bildiğim kadarıyla 4.2 milyon euro ile Roberto Carlos.

1 Zlatan Ibrahimovic Inter 750.000 € - 9.000.000 €
Ricardo Kaka AC Milan 750.000 € - 9.000.000 €
3 Lionel Messi Barcellona 700.000 € 8.400.000 €
4 John Terry Chelsea FC 631.182 € 7.574.179 €
Frank Lampard Chelsea FC 631.182 € 7.574.179 €
6 Thierry Henry Barcellona 625.000 € 7.500.000 €
Samuel Eto´o Barcellona 625.000 € 7.500.000 €
8 Cristiano Ronaldo Manchester United 563.555 € 6.762.660 €
9 Ronaldinho Gaucho AC Milan 541.667 € 6.500.000 €
Andrei Shevchenko AC Milan 541.667 € 6.500.000 €
Michael Ballack Chelsea FC 541.013 € 6.492.154 €
Steven Gerrard Liverpool FC 541.013 € 6.492.154 €
Rio Ferdinand Manchester United 541.013 € 6.492.154 €
14 Raul Gonzalez Real Madrid 533.333 € 6.400.000 €
Ruud Van Nistelrooy Real Madrid 533.333 € 6.400.000 €
16 Iker Casillas Real Madrid 500.000 € 6.000.000 €
Frederic Kanouté Siviglia FC 500.000 € 6.000.000 €
18 Wayne Rooney Manchester United 495.928 € 5.951.141 €
Michael Owen Newcastle United 495.928 € 5.951.141 €
20 Fabio Cannavaro Real Madrid 483.333 € 5.800.000 €
21 Robinho Manchester City 473.386 € 5.680.634 €
22 Francesco Totti AS Roma 458.333 € 5.500.000 €
Luca Toni Bayern Monaco 458.333 € 5.500.000 €
24 Arjen Robben Real Madrid 455.000 € 5.460.000 €
25 Ashley Cole Chelsea FC 450.844 € 5.410.128 €
Deco Chelsea FC 450.844 € 5.410.128 €
Fernando Torres Liverpool FC 450.844 € 5.410.128 €
28 Carlos Tevez Manchester United 428.302 € 5.139.622 €
29 Adriano Inter 416.667 € 5.000.000 €
Patrick Vieira Inter 416.667 € 5.000.000 €
Charles Puyol Barcellona 416.667 € 5.000.000 €
Andres Iniesta Barcellona 416.667 € 5.000.000 €
Xavi Barcellona 416.667 € 5.000.000 €
Sergio Aguero Atletico Madrid 416.667 € 5.000.000 €
Gianluigi Buffon Juventus 416.667 € 5.000.000 €
Willy Sagnol Bayern Monaco 416.667 € 5.000.000 €
37 Dimitar Berbatov Manchester United 405.760 € 4.869.115 €
Andrei Arshavin Arsenal FC 405.760 € 4.869.115 €
Didier Drogba Chelsea FC 405.760 € 4.869.115 €
Nicolas Anelka Chelsea FC 405.760 € 4.869.115 €
Paul Scholes Manchester United 405.760 € 4.869.115 €
42 Alessandro Del Piero Juventus 400.000 € 4.800.000 €
Karim Benzema Olympique Lione 400.000 € 4.800.000 €
Lúcio Bayern Monaco 400.000 € 4.800.000 €
Frank Ribery Bayern Monaco 400.000 € 4.800.000 €
46 Joe Cole Chelsea FC 383.217 € 4.598.609 €
Ryan Giggs Manchester United 383.217 € 4.598.609 €
Xabi Alonso Liverpool FC 383.217 € 4.598.609 €
Jamie Carragher Liverpool FC 383.217 € 4.598.609 €
50 David Beckham AC Milan 375.000 € 4.500.000 €
Juninho Pernanbucano Olympique Lione 375.000 € 4.500.000 €
Sidney Govou Olympique Lione 375.000 € 4.500.000 €
David Trezeguet Juventus 375.000 € 4.500.000 €

İspanya vs. İngiltere

İspanya haftaya Çarşamba, Ramon Sanchez Pizjuan'da İngiltere ile hazırlık maçı oynayacak. Türkiye-İspanya maçları Mart ayı sonunda. Del Bosque'nin kadrosu budur:
Kaleci: Casillas y Reina
Defens:Albiol, Arbeloa, Capdevila, Juanito, Marchena, Piqué, Puyol, Sergio Ramos
Orta Saha:Xavi Alonso, Busquets, Cazorla, Riera, Xavi, Silva, Iniesta, Senna
Forvet:Güiza, Llorente, Torres, Villa

Kayseri Kadir Has Stadı

Kayseri Kadir Has Stadı 23. haftadaki Kayserispor-Fenerbahçe maçıyla açılıyor. 33.500 kapasiteli stadın maliyeti 65 milyon lira olarak açıklandı. Avrupa'da aynı büyüklükte stadların maliyetinin neredeyse yarısı. Helal ve hayırlı olsun, her maç dolsun. Stadyum maliyetlerini araştırmaya gittim, geleceğim...
Foto: Rasim Tekin

Buffon Sonrası İtalya Kalesi

Buffon sakatlıktan döndükten sonra tesadüf ki Juventus kötü gitmeye başladı. Önce Udinese ardından Cagliari mağlubiyetleri. 2 maçta Buffon 5 gol yedi. La Gazzetta dello Sport fırsatı kaçırmamış. İtalyan milli takımında Buffon'un varisi kim olur anketi açmış. Hemen bir hafta sonra oynanacak maç için diye acımasızlık yapmıyorlar. Buffon 31 yaşında, De Sanctis ile aynı yaşta. 2010 Dünya Kupası'nda kalede olacağı kesin. 2014'de kalede kim olmalı olarak okumalı soruyu. En fazla oy Cagliari kalecisi Marchetti'ye gitmiş. Amelia zaten bu takımın 2. kalecisi. Viviano da iyi kaleci ve muhtemelen Inter'e gidecek. De Sanctis ise adaylar arasında en az oyu almış. Bu hem yaşıyla alakalı hem de gözden uzak olan gönülden de ırak olur'un. Pagliuca-Peruzzi, Toldo-Buffon ile yarattıkları ikiliyi Buffon sonrası bakalım hangi ikisiyle devam ettirecekler...

Oasis'in Yeni Bestesi (!)

Habere takla attırmak bir gazetecilik terimi. Kendi dilinde; başka bir mecrada, başkasının imzasıyla çıkmış haberi kendi mecrasında yayınlamak için yeniden kaleme almak. Yabancı bir kaynaktan değil, kendi dilindenin altını çiziyorum. İyi bir şey değil yani, emeğe saygısızlık! Haberin özel bir tarafı yoktu. İtalya'da bir televizyon kanalının sitesinde okudum ve bloga yazdım(3/2/2009). Noel ve Liam Gallagher kankam değil yani! Oasis, Milano konserinde bir şarkılarını taraftarı oldukları Manchester City'e gelmeyen Kaka'ya ithaf edip, söylemişler. Şarkının adı: "Don't look back in anger"

Habere takla attırmak, copy paste yapmaktan tehlikeli tabii. Bakalım Gazeteport'taki haberde ne yazılmış:(4/2/2009) "İtalyanlar tarafından da çok sevilen ve Del Piero'yla yakın arkadaş olan Gallagher, grubun geçen gün Milano'da verdiği konserde Kaka için yaptığı besteyi ilk kez söyledi. Kaka için yaptığı besteye 'Don't look back in Anger' (Kızgın olduğunda arkana bakma) ismini veren İngiliz müzisyen, "Kaka, Manchester City'ye gelmediği için pişman olacak" ifadesini kullandı.

"Don't look back in anger" yeni bir beste değil sayın taklacı arkadaşlar! Oasis'in 95 yılında çıkan 2. albümünün 4. şarkısı. Dünya 14 yıldır bu şarkıyı dinliyor yahu! Anlamı da "dönüp arkana bakma, boşver unut gitsin" mesela!
Habere takla attırırken, dönüp aldığınız yere bir daha bakın, olmadı wikipedia'ya... Kaynak göstermek bu kadar zorsa; hiç olmazsa yanlış bilgiyle okurunuzu yanıltmayın...

Amavisca

90'larda İspanyol futbolunun yıldızlarından. Roberto Carlos ile 2 sezon birlikte oynadılar. Bugün yerinde Robben oynuyor. Amavisca, güzel isimli futbolcular derneği üyesi. Real Madrid'den sonra Santander ve La Coruna formalarını giydi. 2005 yılında 34 yaşında futbolu bıraktı. Ersen ve Dadaşlar'da çalıyor(!)

Tercüman Kardeşler

Türk futbolunda Güzel kardeşler önemli bir figür. Ağabey Samet istikrarlı. Zico ile başladığı Fenerbahçe kariyeri, Zico ayrılmasına rağmen devam ediyor. Kardeşi Furkan ise geçen sezon Gaziantep'teydi, bu sezon Bursa'da. İki kardeşin takımları karşılaştığında onlar da bu pozu veriyor, altına da "Tercüman kardeşler hasret giderdi" yazılıyor...

5 Şubat 2009

Sıfır Bonservis

Ara transfer sonrasında tazelenen son liste. Sezon sonunda sözleşmesi sona erecek futbolcular: p:kaleci; d: defans; c:orta saha; a: forvet.
PREMIER LEAGUE
MIKEL (c, Chesea)
BALLACK (c, Chelsea)
G. NEVILLE (d, Manchester United)
EVANS (d, Manchester United)
GIGGS (c/a, Manchester United)
TEVEZ (a, Manchester United)
HYYPIA (d, Liverpool)
ROSICKY (c, Arsenal)
EBOUE' (d/c, Arsenal)
BALL (d, Manchester City)
GLAUBER (d, Manchester City)
VASSELL (a, Manchester City)
SALIFOU (c, Aston Villa)
D. TRAORE' (d, Portsmouth)
EDGAR (d, Newcastle)
OWEN (a, Newcastle)
LOVENKRANDS (a, Newcastle)
MOKOENA (c, Blackburn)
COLLISON (c, West Ham)
VAZ TE' (a, Bolton)
FULLER (a, Stoke City)
SIDIBE' (a, Stoke City)
RICKETTS (d, Hull City)
LA LIGA
JORQUERA (p, Barcellona)
F. CANNAVARO (d, Real Madrid)
IBANEZ (d, Atletico Madrid)
HUGO VIANA (c, Valencia)
KAMENI (p, Espanyol)
ANDER MURILLO (d, Athletic Bilbao)
DE GUZMAN (c, La Coruna)
JAVIER FLANO (d, Osasuna)
LIGUE 1
FRED (a, Lione)
M'BAMI (c, Marsiglia)
DEMBELE (d, Rennes)
MATHIEU (d, Tolosa)
MANSARE (c/a, Tolosa)
BERGOUGNOUX (a, Tolosa)
PEDRETTI (c, Auxerre)
NAMOUCHI (a, Lorient)
MAIGA (a, Le Mans)
GAVANON (p, Sochaux)
AFOLABI (d, Sochaux)
NIKEZIC (a, Le Havre)
ALASSANE (a, Le Havre)
N'GANGA (c, Grenoble)
DIMITRIJEVIC (c, Grenoble)
BUNDESLIGA
PELLATZ (p, Werder Brema)
KRUSE (c, Werder Brema)
DOMASCHKE (p, Bayer Leverkusen)
HAGGUI (d, Bayer Leverkusen)
KUNERT (c, Amburgo)
ALEX (d, Wolfsburg)
MADLUNG (d, Wolfsburg)
HILL (a, Wolfsburg)
JANKER (d, Hoffenheim)
TEBER (c, Hoffenheim)
INAMOTO (c, Eintracht Francoforte)
LJUBICIC (c, Eintracht Francoforte)
JENSEN (p, Hannover)
MATIP (d, Colonia)
BROICH (c, Colonia)
EHRET (c, Colonia)
STOLL (d, Karlsruhe)
FREIS (a, Karlsruhe)
RAU (c, Arminia Bielefeld)
MARX (c, Arminia Bielefeld)
SHAO (a, Energie Cottbus)
LERCHL (c, Energie Cottbus)
MULLER (c, Energie Cottbus)

Kim Bu Çocuk?

19:25: Doğru cevap: Marcello Lippi ....

Kaybeden

Milano'ya Yar Olmayanlar

Inter başkanı Moratti iyi bir adam. Futbolcusuna da vefalı. Recoba adlı sirk cambazını 10 yıl besledi mesela, o da gitti en iyi futbolunu kiralık olduğu sezon oynadı. Ronaldo sakatlanınca iki yıl takır takır parasını ödedi, "evladım" dedi. Ronaldo, Real Madrid'e firar etti. Ricardo Quaresma, Mourinho'nun özel ricasıydı. Genç yaşta yaşadığı Barcelona bozgununa rağmen Porto'da tekrar toparlayınca, Moratti de bastırdı parayı. Porto'ya 24 milyon euro artı 6 milyon bonservisine sayılan Pele'yi verdiler. 30 milyonluk Quaresma, Moratti döneminin en pahalı ikinci transferi oldu. Listenin bir numarasında Christian Vieri var. Lazio, Cragnotti ile sınırsız bütçeye sahipken, Atletico Madrid'den almıştı onu. 1999'da transfer rekoru kırıldı. Rakamlara euro cinsinden devam edelim. 46 milyon euro ödedi Moratti. İyi zamanları da oldu; Curva Nord'un yuhaladığı; onun da hareket çektiği günleri de... Hatta bir gün taraftarlar sahibi olduğu restorana molotof kokteyli attılar. Besle kargayı oysun gözünü oldu Vieri'nin sonu. Ezeli rakibi Milan'a gitti, Moratti'nin kalbini kırdı. 3 numarada Ronaldo var. Barcelona'ya 26.5 milyon euro ödedi Inter. Zamanın iyi parası tabii. Ronaldo iki büyük sakatlık yaşadı Inter'de. Sonrası malum.
4 numarada bugün yedek kulübesinde oturan kaleci Toldo var. Yüzyılın kazığı denilebilir kendisine. Inter kalesinde Frey vardı. Fiorentina'ya 25 milyon euro ödediler Toldo için. Frey'i de Parma'ya yolladılar. Kazanan Fiorentina oldu. Frey aslan gibi kaleci oldu, geldi Fiorentina'nın kalesine. Toldo, Inter'de kaleyi Cesar'a kaptırdı. Moratti döneminin en pahalı transfer listesinin 5 numarasında İbrahimovic var. Moggi'nin imzası olan skandal yüzünden safra atan Juventus, takımı dağıtırken Vieira ile birlikte onu da Moratti kaptı. 24.5 milyon euro ödediler Juventus'a. Henüz bir yanlışını görmediler(!)
Fransız Vieira bağlantısıyla başka bir kapı açalım. Milano kulüplerinin keşfettiği ya da eşek yükü para ödediği ama kaymağını İngiliz kulüplerinin yediği futbolcular. Inter'li Roberto Carlos'un Real Madrid'e gidişi de ayrı bir güzeldir ama bu listenin başında Dennis Bergkamp var. 1993'te Inter'e geldi. 2 sezon sonra Arsenal'e gitti. 11 sezon futbolun kralını oynadı. 2 numarada Patrick Vieira var. 19 yaşında Milan'a geldi. 96'da Milan'ın teknik direktörü Capello. UEFA Kupası çeyrek finalinde Bordeaux'yu San Siro'da 2-0 mağlup etmişler. Rövanşında Ahmet Çakar 'ın sırtına çarpan Zidane'ın serbest vuruşu ve gol ve 3-0. Maçın ipe çekilen adamı ise Vieira. Onu da vatandaşı Wenger kurtardı. Arsenal'de kaptanlığa yükseldi, bol bol kırmızı gördü ve sıkılınca da Juventus'a gitti. İnter'in yine kazık yediği ve İngilizlere kaptırdığı bir adam İrlandalı Robbie Keane. Hakan Şükür ile aynı sezon gitti Milano'ya. Büyük fiyaskoydu. Yıllar sonra benzer bir kazığı Liverpool yedi ve yarım sezon için 7 milyon euro bonservis ödemiş oldu Tottenham'a gönderdiği Keane için. Bir başka isim Fransız Silvestre, 99'da Inter'e geldi. Yemeyenin malını yiyen Alex Ferguson oldu. Çok da önemli olmayan bir isim. Gresko. Inter'e neden geldiğini kimse bilmiyor. Blackburn Rovers'a gitti.
İşin en garibi ise bir sürü kazık yiyen Moratti'nin, Emre Belözoğlu'nu bir İngiliz kulübüne; Newcastle'a satarken para kazanmış olması. Kaça mı sattı? Galatasaray'dan alırken tek kuruş ödemediğine göre ne önemi var!..

Çakma Roberto Carlos

Bu oyunda herkesin yeri doluyor da gönüllerdeki boşluk doldurulamıyor elbette. Hagi, Nouma, Hooijdonk mesela... Bu da Real Madrid örneği. Zidane'ı da arıyorlar, Makalele'yi de, Roberto Carlos'u da. Tabii saramıyorsun yılları geriye, durduramıyorsun zamanı. Yeni transfer ki Real Madrid taraftarının içine hiç sinmemiş, zaten adam ters kanatta oynuyor. İlk antrenmanında iki depar atmış, "al sana Roberto Carlos" demişler... Yerse...

Muntari vs. Tedesco

Ön liberoların kırmızı kart görmesi sıradan, Inter'in orta sahasında en çok koşan Muntari'nin de kırmızı kart görmesi sıradan. Hatta bu sezon iki kırmızı kart görmesi de. Ve hatta iki kırmızı kartı da Catania maçlarında görmesi de. Sıradan olmayan; iki kırmızı kartta da Muntari'nin Tedesco'yu dağıtması. Ligin ilk yarısında Inter'in evinde kazandığı maçta dirseği patlattı. İkinci yarıda da deplasmanda çift daldı Tedesco'ya ve yine atıldı. Tedesco'nun yerinde olsam bütün mahalleyi toplar giderim Milano'ya... Muntari deyince Appiah ile bitireyim. İlginç bir şekilde takımsız kaldı. İtalya'da, İngiltere'de takımlarla antrenmana çıktı. Milli takıma çağrıldığına göre sağlam. Fenerbahçe'ye de tazminat ödeyecek. Ne oluyursa artık, imza öncesi sağlık testlerini mi geçemiyor nedir, Appiah futbol oynayamıyor..

Arjantin Clausura 2009

Arjantin'de Clausura 2009 bu hafta sonunda başlıyor. NTV Spor bu sezon da maçları naklen yayınlayacak. Boca-River derbisi 10. haftada. 19 Nisan'da oynanacak.
1. Hafta
Huracán - San Martín de Tucumán
Lanús - Racing
Newell’s Old Boys - Gimnasia y Esgrima LP
Gimnasia y Esgrima J - Boca
River Plate- Colón
Estudiantes - Rosario Central
Godoy Cruz - Banfield
Tigre- San Lorenzo (6 Şubat Cuma 23:00 NTV Spor)
Argentinos Juniors - Arsenal de Sarandí
Independiente- Vélez Sarsfield

Arjantin Clausura 2009 Fikstürü

Piksel Piksel Podolski

Bayern Münih'in Podolski'ye attığı büyük kazıktır. Luca Toni transferiyle adamı bunalıma sürüklediler. Kürkçü dükkanına dönüyor sezon sonunda. Avrupa'da bir büyüğün onu istememesi da garip. Juventus ve Real Madrid ile adı geçmişti. Köln taraftarı kampanya düzenlemiş. Maliyeti 10 milyon euro civarında. Piksel piksel çıkartacaklar bu parayı. 8x8 piksel 25 euro. Daha gidecek çok yolları var...

4 Şubat 2009

Azzurri

Bayrağı, yeşil, beyaz, kırmızı olan bir ülkenin milli takımı neden Maviler (Azzurri) olarak bilinir? İtalyan milli takımını mavi tercihi, 1946'da tarihe karışan Savoy Hanedanı'na dayanıyor. Bu takımın forması, Arjantin ile birlikte dünyanın en çok sevilen, satılan milli takım forması. 2009 Konfederasyon Kupası'nda 1930'larda giydikleri mavi formalarla sahaya çıkacaklar. Kappa dururken formaları bir Alman'a, Puma'ya yaptırmak ise "made in italy"'e ihanet tabii. Gelecek hafta da Londra'da Emirates'de Brezilya ile bir hazırlık maçı oynayacaklar...

Real Madrid Tec

İtalya'da en iyi sağlık ekibi Milan'da. Milan Lab, Milanello tesislerinde özel bir bölüm. Sadece sakatlıkların tedavisi değil, sakatlığın oluşmaması için koruyucu hekimlik hizmeti de veriyorlar. Milan Lab'da spor hekimleri ve teknik kadro koordineli çalışıyor. Söz memleketten içeri: Her sakatlık sonrasında tıp adamlarına suç bulmak yerine, takımı çalıştıran teknik adamların ve antrenörlerin de ne kadar bilimsel verilerle hareket ettiklerini, ne kadar yükleme yaptırdıklarını, ne kadar bireysel antrenman programı hazırladıklarına, ne kadar salonda fitness çalışmasına zaman ayırdıklarına, haftada kaç gün takımlarına çift antrenman yaptırdıklarına, antrenmanı veren antrenörlerin oyuncular üzerindeki yaptırım gücüne bakmak lazım.
Dönelim Milan Lab'a. İtalya'da çok popüler bir isim var. Profesör Valter di Salvo. Onu Lazio yıllarından sonra yanından ayırmayan ise Portekizli "2. adam" Carlos Quieroz. Real Madrid'in teknik direktörü iken beraber çalışmışlar. Sonra ver elini Manchester United . Alex Ferguson ile bütün birikimini paylaşmış, özel antrenman programları hazırlamışlar. Cristiano Ronaldo'nun gelişiminde büyük payı olduğunu söyleniyor. Valter di Salvo şimdi yine Madrid'de. Real Madrid'in futbol ve basket branşlarındaki tüm sporcular için tesislerde Real Madrid TEC ( High Performance Centre) adında bir bölüm açıldı. Yapıyor millet...

Kim Şampiyon Olur?

Türkiye, İngiltere, İspanya, İtalya, Almanya ve Fransa. 6 ülkenin 2008-2009 şampiyonu kim olur? Tahminlerinizi x-y-z sıralı şekilde yorum bölümüne (11 Şubat'a kadar) bırakın. Altıda altı yapana bir şişe Aceto Balsamico benden... (5 bilenden fazlasını Varol Döken karşılar. Haberi var mı? Şimdi oldu.)

Togo'da Bir Çocuk

Hikaye 21 yıl öncesinden. Afrika'da Togo'da bir çocuk. 4 yaşında. Doğduğu günden itibaren ilk adımlarını gözleyen ailesi yürüyemeyen çocukları için derman arıyorlar. Nijerja'ya, Gana'ya doktorlara götürüyorlar. Çare bulunamıyor. Annesi; "artık tek çare dua etmek" diyor. Çocuğu kucağına alıyor ve kiliseye gidiyor. Rahip, kadına yedi gün boyunca dua etmesi gerektiğini söylüyor. Kadın yedi gün dua ediyor kilisede. Yedinci gün, bir pazar günü. Kilisenin önünde top oynayan çocuklardan biri topa abanıyor, top kilisenin kapısından içeri giriyor. Dua eden kadının dizinin dibinde oturan çocuk, topu görünce ayağa kalkıyor ve topa doğru yürümeye başlıyor. Hayatında ilk kez adım atıyor. 21 yıl sonra çocuk bunu anlatırken "Biliyorum inanılmaz gibi geliyor ama doğru. Futbol benim kaderimmiş". O çocuğun adı Emmanuel Adebayor. Bugünlerde Arsenal forması giyiyor.

Dentinho

Bruno Ferreira Bonfim. Brezilya'da Dentinho diyorlar ona. Ronaldinho'nun dişleri halt etmiş onunkinin yanında. Bu da İtalyanların yargısı. Juventus peşinde. Ellerinde dört forvet var. Trezeguet, Amauri, Del Piero ve Iaquinta. Sonuncuyu devre arasında postalamak istediler, Zenit talip oldu ama Iaquinta başka bir lige giderse İtalyan milli takımından kesik yiyeceğinin farkında. Bu ülkenin basit bir kuralı bu. Dentinho 1989 doğumlu. Küme düşen ve geri dönen Corinthians'ta parladı. 78 maçta 24 golü var. Alt ligde oynadığından istatistik yanıltıcı olabilir. Juventus, onu Güney Amerika kıtasının U20 şampiyonasında izliyor. Bu turnuva yetenek keşfetmek için hazır dükkan. Türkiye'den giden var mı bilmiyorum. Kaka, Antep'e gelmişti de şehir efsanesiyle yürüyüp gidiyoruz işte. Dönelim Dentinho'ya. Kulubü 10 milyon eurodan açmış kapıyı. Juventus, Milan ve Inter gibi kolay kolay para saçmıyor bu dönemde. Ağırdan alıyorlar. Milan'ın Pato'yu 22 milyon verdiği yerde bu fiyat makul demiş La Gazzetta'dan bir gazeteci ağabey. Al kardeşim o zaman sen bonservis hakkını, değil mi?

3 Şubat 2009

Oasis'den Kaka'ya

"Man. United taraftarının aldığı her litre benzinin bize yeni bir transfer olarak döneceğini bilmek güzel" demişlerdi Dubaili şeyh Manchester City'i satın aldığında. Noel ve Liam Gallagher ya da kısaca Oasis, İtalya turnesinde. Milano'da Mediolanum Forum'da 11 bin kişiye söylemişler. Noel Carragher buralara kadar gelmişken değdirmeden olmaz diye düşünmüş olmalı ki konserde bir şarkıyı Kaka'ya armağan etmiş: "Don't look back in anger". Artık bu şarkı Kaka'ya mı yakışır; yoksa onun yolunu bekleyen Manchester City taraftarına mı, bilmem... Video sadece Kaka sunumunu içeriyor... Futbol Blog programı devam etseydi; bu hafta Ali Okancı ile kesin bu klibi yayınlardık...

İspanya'da Bizimkiler

İspanya'daki Türk futbolcular için sezon iyi gitmiyor. Nihat sakat, İbrahim Kaş'ın sesi çıkmıyor, Ersen Martin ülkeden firar etti. Necati de Real Sociedad'da ilk golünü ne zaman atacak, merakla bekliyorum. Her hafta maç sonuçlarına bakıyorum, nafile. 21 maç oynadı Necati, golü yok, sevince ortak ama. Bu hafta River Plate'den gelen Abreu'nün penaltı golüyle kazandılar Las Palmas deplasmanında. Oktay da ne dolaştı dünyayı demek lazım şimdi. Real Sociedad, 5. sırada, lider Xerez ile puan farkı 5. Ligin bitimine ise 20 hafta var. Atar galiba Necati...

Doğuştan Kartal

Olası bir "Doğuştan Kartalım" röportajı için kenara konulması gereken bir foto. Sporting Gijon teknik direktörü Manolo Precieado vermiş bu pozu. Bu vesileyle İsmail Er'in efsane "Doğuştan Kartalım" başlıklı Kluivert röportajını da anmış bulunuyorum...

Galatasaray'ın Doktorları

Lincoln, Baros, Kewell, Linderoth sakat, De Sanctis idari izinli. Skibbe'yi sezon başından beri taşıyan kadronun yabancıları olmayınca Alman teknik adamın elindeki 16 kişiyle yaratabileceği varyasyonlar da azalıyor elbette. Galatasaray üç siklet aşağı düşmüş boksör gibiydi. Herşeye rağmen elde kalan sağlamlar da; Skibbe'nin sisteminden, üstelik böyle bir zeminde böyle bir rakip karşısında vazgeçmediler. Topu şişirmeden, ayağa tek pas, Nonda üzerinden dağıtılan top. Galatasaray açısından pozitif olan bu. Sezonun en iyi stoperi Bilica cezalıyken; Sivas az pozisyon verdi rakibine. Yeni ve yerinde transfer Kamanan da iki maçın skorunu belirledi. Turu da hakettiler. Kaleci kalitesiyle de penaltılarda üstünlük sağladılar. Mehmet Yıldız'ın kırmızı kartı garip, hoş Ümit Karan da buza küfredip atılmıştı. Futbolcular saha içinde birbirlerine küfür eder, bu da bir ilk oldu futbolumuz adına. Maç sonundaki bayrak dikme operasyonuna (La Gazzetta haberi yorumsuz verdi) bakalım federasyon ne tepki verecek? Galatasaray, 30 kişilik kadrosundan ancak 16 kişi sahaya çıkartabiliyorsa bugünlerde 3 hedefinden birinin imha olması, belki de hayırlı olacaktır bu takım için. Sakatlar çok olunca Galatasaray sağlık kuruluna inanılmaz tepki var tabii. Bugün de iki telefon aldım bu konuda. Oyuncuları tek tek değerlendirmek lazım. Bakalım sağlık ekibi ne kadar suçlu? Sondan başlayalım, Barış ikili mücadelede oyun karakteri gereği savruk daldı ve dizini zorladı, (dizi döndü bilgisi doğru değil) bağ sakatlığı ise en iyi ihtimalle 1.5 ay demektir bu. Doktor mu suçlu, yoksa zemin mi? Linderoth, bırakın futbolu insanın sokakta yürüyüşünü bile etkileyecek bir kalça ameliyatı geçirdi. Futbol dünyasında benzeri yoktur bu sakatlığın. Kewell, kasık fıtığı olmuş ardından operasyon geçirmiş, Mart başından önce oynayamaz, bunu tıp bilimi söylüyor, 3 ay diye. Servet düşmüş, omuz bağını kopartmış, var mı bilen çaresini? Sabri üst adelesine darbe almış, yürürken bile acı çekiyor. Aydın antrenmanda ters basmış, bileğinde zorlanma var. Uğur diz kapağını kırmış, futbol oynaması için önce takımın temposunda düz koşu yapabilmesi lazım. Lincoln, diz kapağının hemen altına tekme yemiş, ödem yüzünden diz kıvrılmıyor bir hafta, bunu da yaşayan bilir. Baros'un bileğine tekme atmışlar, adamın ayağı şişmiş. Tüm bu sakatlık bilgilerinden sonra Galatasaray'ın doktorlarından şikayetçi olan varsa; tavsiyem kırıkçı, çıkıkçı, büyücü bulmaları.

Gelenek #2

İki alt postta Barcelona'ya dair bir gelenek var. Usta-çırak ilişkisi. Guardiola ve Xavi. Bu da rekabetin öteki yakasından bir gelenek. Real Madrid yeni bir futbolcu transfer ettiğinde, imza töreninde mutlaka o vardır: Di Stefano ve yeni transfer Faubert...

Vur Vur


Gelenek #1

Xavi: "Her şeyi Guardiola'dan öğrendim"

Blog İdman Yurdu

Blog İdman Yurdu projesinden futbol blogu sahibi arkadaşlar haberdardı. Kuru kuru rss linklerinden takip etmek yerine, editoryal bir ekibin elinin değdiği futbol bloglarına açılan bir kapı Blog İdman Yurdu. Kontratak ekibiyle ortak projemiz. Oyunu seven, düşünen, üretenler için Yargıcı'nın, AKM'nin önü gibi; bir toplanma noktası. Futbol bloglarındaki içeriği takip etmek eminim böyle daha keyifli 0lacaktır. Bakın; "öte yandan" -spor basını klişesi- diyorum şimdi; hiçbir emek karşılıksız kalmamalı. Hayatını yıllardır yazı yazarak -blogdan değil elbette- idame ettiren biri olarak; futbol bloglarına büyük emek harcayan, vakit ayıran dostların da -evet belki bir Ferrari değil(!)- yıllık kombinesini, iki deplasman kaçamağını reklamlardan kazanması en büyük dileğim. İki yıllık süreçte siteye kayıtlı futbol bloglarında üretilen postlar, Blog İdman Yurdu arşivinde mevcut. Blogunu kayıt ettirmek isteyen arkadaşlar sitedeki ilgili bölüme göz atsın. Dernek kurmayacağımıza; Eurovision'a katılmayacağımıza emin olun. Sadece futbol okumak isteyenlere halı gibi bir zemin yarattık... Her türlü önerinizi bekliyoruz...

Arshavin Arsenal'de

Biten transfer postundan ayrı lazım bunu. Yılan hikayesi halt etmiş yanında. Arsenal ve Arsene Wenger'in platonik aşkında mutlu son. Arshavin en sonunda Arsenal'de. Zenit vermem diye tutturdu ama futbol dünyasında herşeye rağmen en son sözü futbolcular söylüyor. Abbas bağlasan durmaz. Zenit son dakikaya kadar direnince İngilizler de 15 milyon sterlini vermek zorunda kaldılar. Rosicky ve Fabregas'ın sağlam olduğu bir kadroda iş yapar mıydı? Tartışılır, ama onların olmadığı Arsenal'de iş yapacağı kesin...27 yaşında Premier Lig'e geliyor, bu yakaladığı sondan bir önceki tren...
***
Atletico Madrid de bekleneni yaptı ve Meksikalı teknik direktörünü yolladı. Javier Aguirre bardağı taşırmıştı, 3 ay önce direkten dönmüştü, bu kez yırtamadı. Jesus Gil hayatta olsaydı beş kere kovmuştu ya...

Aceto'ya Mektup 3

Sevgili Aceto geleneksel Salı yazılarına devam ediyorum. Yorum yapan arkadaşlara yine teşekkür ederek başlıyorum. Bu arada blog açmamı isteyen arkadaşlara ayrıca "sağolun diyorum" ama Aceto Blasamico'da yazmaktan çok mutluyum. Blog işi ayrı bir disiplini gerektiriyor.Yeterince iyi yapamazsam mutsuz olurum o yüzden uygun görürsen sende şimdilik konuk olarak yazayım.
Barcelona B bahsini açmaya sıra geldi.Bir dönem, Barcelona B forması giyip A takıma seçilemeyenler arasında yeralan Daniel Guiza'nın memleketimizdeki performansını referans alabiliriz.
Sanıyorum konuya yine hemen giremiyorum. Evveliyatını kendi gözlem ve zanlarımla sorgulayarak başlamak istiyorum.
1993-1994 sezonunda Beşiktaş'ın Ajax ile oynayacağı Kupa Galipleri Kupası maçını TRT adına takip ve anlatım için Amsterdam'da bulunmuştum.
Şanslıydım, Hollanda'da yaşayan gazeteci İlhan Karaçay bize mihmandarlık yapıyordu. Karaçay aynı zamanda Show TV'ye profesyonel destek veriyor ve çalışmanın tüm adımlarında yeni birşeyler öğreniyorduk. Karaçay'ın ağzından çıkan her kelimeyi kaydediyordum, İlhan abi konuşuyor, farkında değil ama değerli laflar ediyordi. O dönem internet yok, dergiler kanalıyla takip ediyoruz Avrupa Futbolunu ve tabii ki çok doyurucu detaylara ulaşmak mümkün olmuyor.Yerinde yaşayan bir kişinin kendisi için ilginç olmayan bilgiler sizin için korkunç değer arzediyor. İzlenimlerinizi kaydetmeyi biliyorsanız futbol topunun peşinde yaptığınız yolculuğun her kilometresinde size yeni pencereler açmakta yardımcı oluyor.

Ajax maçlarını eski stadı De Meer'de oynuyor, ama emektar yapı artık iyice dökülüyor. Yeni stadları Arena'ya taşınacakları için yatırım yapılmıyor. Takımın başında bir metod insanı olan Louis van Gaal var, Leo Benhakker'in Real Madrid'e gidişiyle işin başına geçmiş, 80'lerin sonunda Romario denen bir adam yüzünden yarışta PSV'den çok dayak yiyen Ajax, üstüne üstlük son iki yılın gol kralı futbolcusu Bergkamp'ı İnter'e kaptırmış. Neyse uzatmayalım, Van Gaal o yıl Litmanen ve ülkeye geri dönen Rijkaard çevresinde çok iyi bir takım yaratmış ve Ajax şampiyonluk için en güçlü aday durumunda..Son antrenmanı izliyoruz, tesislerde onlarca irili ufaklı yeşil sahada neredeyse tüm yaş gruplarından yüzlerce genç çocuk geleceğin Ajax'ı için yetiştiriliyor. Karaçay, 9 yaşındaki futbolcu namzeti çocukların bile evlerinden alınıp bırakılmalarından, eğitim ve beslenme takiplerine kadar kulübün sorumluk aldığını; hatta üst yaş gruplarında gelecek vaad eden isimlerin eğitimlerinin bile Ajax tarafından karşılandığını anlatıyor. Tabii 1993 şartlarında bu anlatılanlar inanılmaz uçuk şeyler...
Gördüğümüz zenginlik karşısında etkilenmemek mümkün değil, İlhan ağabey; "bu sene şampiyon olacaklar, hatta ülkenin önde gelen yorumcuları Van Gaal'in Ajax'ı Avrupa şampiyonu bile yapabileceğini iddia ediyorlar" diyor, ilgiyle dinliyorum. Ha birde cep telefonları ile ilgili bir muhabbet hatırlıyorum. On sene içinde çok ucuza edinilecek ve tüm dünyada kullanılacak gibi bir teknoloji dedikodusu yapmıştık. Antrenman sonrası tesisleri terkederken belki de takıma Avrupa şampiyonluğu kazandıran Kluivert'ın yanından geçmişizdir kimbilir? (O sene Hollanda şampiyonu, 2 sene sonrada Avrupa Şampiyonu oldular.)

Beşiktaş'ın Şifo'nun golüyle öne geçtiği maçta, Rijkaard ile R. de Boer'in attığı gollerle Ajax 2-1 kazanmıştı. İkinci yarıda oyuna giren İgnacio Tuhuteru'ya bayılmıştım. Recep ile Rıza'nın kanadını çökertmişti çocuk... Sonra o adamdan hiçbirşey olmadı..

Seyahatten aklımda kalan iki önemli cümle vardı. Birincisi, Ajax altyapı sistemini etüd edip mevcut sistemlerini geliştirmek için Cruyff'un Amsterdam'a Barcelona kulübünden adamlar gönderdiğine ilişkin söylenti, ikincisi; İlhan Karaçay'ın Rijkaard'ın Milan'dan geri getirilmesinde gelecekte kendisinden çok şey bekleniyor olması yorumuydu.

Emektar Rijkaard ileride Ajax'ın başına geçebilirdi!
Türkiye'ye dönüşte izleyip, dinleyip gördüklerimizi kim ne kadar; nerede yazıp; nerede konuştu takip edemedim bilemiyorum ama o dönem TRT-3'den yayınladığımız bir Barcelona maçında;
Barcelona'nın Ajax altyapısını eski efsane isimleri Johan Cruyff'un özel direktifi ile izlettiğini ve PSV'de gelen Romario örneğinden de yola çıkılarak Barcelona'nın Hollanda futboluyla yaşadığı etkileşimi vurgulamaya çalışmıştım.

O dönem Show TV'nin Ankara bürosunda çalışan ve tek kanallı döneminin TRT spor servisinde yöneticilik yapan efsane ismi Arman Talay'dan telefonla tebrik almıştım. Sunuculuk hayatımda bir meslektaşımdan aldığım ilk tebrik olduğu için yeri ve önemi bambaşkadır.

Ne garip, Louis Van Gaal Ajax'tan sonra Barcelona teknik direktörü oldu. Rijkaard kariyerinde iniş ve çıkışlar yaşamasına rağmen Barcelona hocalığına kadar yükselip müthiş bir takım yarattı. Hikaye devam ediyor...
Barcelona alt yapısını gelecek Salı yazacağım, bu mektup onun için bir giriş oldu. Adem babadan başlamaya ne gerek vardı diyen kardeşlere selam ederim.

Sevgili Aceto, bugün Avrupa'nın en iyi altyapı akademilerinden birine sahip olan Barcelona'nın büyüklüğünde Cruyff direktifiyle Ajax sisteminin doğru zaman doğru yöntemlerle İspanya'ya transfer edilmiş olmasının bir etkisi olabilir mi acaba?

İşin güzel tarafı böyle bir transfer yer değiştirme değil, doğru uygulanırsa ikiye katlanma anlamına geliyor.
Eski güzel günlerimizden güç almayı bildiğimiz takdirde ayakta kalabiliriz.
Nur içinde yat Arman Talay
Okay Karacan