
Sevgili Aceto geleneksel Salı yazılarına devam ediyorum. Yorum yapan arkadaşlara yine teşekkür ederek başlıyorum. Bu arada blog açmamı isteyen arkadaşlara ayrıca "sağolun diyorum" ama Aceto Blasamico'da yazmaktan çok mutluyum. Blog işi ayrı bir disiplini gerektiriyor.Yeterince iyi yapamazsam mutsuz olurum o yüzden uygun görürsen sende şimdilik konuk olarak yazayım.
Barcelona B bahsini açmaya sıra geldi.Bir dönem, Barcelona B forması giyip A takıma seçilemeyenler arasında yeralan Daniel Guiza'nın memleketimizdeki performansını referans alabiliriz.
Sanıyorum konuya yine hemen giremiyorum. Evveliyatını kendi gözlem ve zanlarımla sorgulayarak başlamak istiyorum.
1993-1994 sezonunda Beşiktaş'ın Ajax ile oynayacağı Kupa Galipleri Kupası maçını TRT adına takip ve anlatım için Amsterdam'da bulunmuştum.
Şanslıydım, Hollanda'da yaşayan gazeteci İlhan Karaçay bize mihmandarlık yapıyordu. Karaçay aynı zamanda Show TV'ye profesyonel destek veriyor ve çalışmanın tüm adımlarında yeni birşeyler öğreniyorduk. Karaçay'ın ağzından çıkan her kelimeyi kaydediyordum, İlhan abi konuşuyor, farkında değil ama değerli laflar ediyordi. O dönem internet yok, dergiler kanalıyla takip ediyoruz Avrupa Futbolunu ve tabii ki çok doyurucu detaylara ulaşmak mümkün olmuyor.Yerinde yaşayan bir kişinin kendisi için ilginç olmayan bilgiler sizin için korkunç değer arzediyor. İzlenimlerinizi kaydetmeyi biliyorsanız futbol topunun peşinde yaptığınız yolculuğun her kilometresinde size yeni pencereler açmakta yardımcı oluyor.
Ajax maçlarını eski stadı De Meer'de oynuyor, ama emektar yapı artık iyice dökülüyor. Yeni stadları Arena'ya taşınacakları için yatırım yapılmıyor. Takımın başında bir metod insanı olan Louis van Gaal var, Leo Benhakker'in Real Madrid'e gidişiyle işin başına geçmiş, 80'lerin sonunda Romario denen bir adam yüzünden yarışta PSV'den çok dayak yiyen Ajax, üstüne üstlük son iki yılın gol kralı futbolcusu Bergkamp'ı İnter'e kaptırmış. Neyse uzatmayalım, Van Gaal o yıl Litmanen ve ülkeye geri dönen Rijkaard çevresinde çok iyi bir takım yaratmış ve Ajax şampiyonluk için en güçlü aday durumunda..

Son antrenmanı izliyoruz, tesislerde onlarca irili ufaklı yeşil sahada neredeyse tüm yaş gruplarından yüzlerce genç çocuk geleceğin Ajax'ı için yetiştiriliyor. Karaçay, 9 yaşındaki futbolcu namzeti çocukların bile evlerinden alınıp bırakılmalarından, eğitim ve beslenme takiplerine kadar kulübün sorumluk aldığını; hatta üst yaş gruplarında gelecek vaad eden isimlerin eğitimlerinin bile Ajax tarafından karşılandığını anlatıyor. Tabii 1993 şartlarında bu anlatılanlar inanılmaz uçuk şeyler...
Gördüğümüz zenginlik karşısında etkilenmemek mümkün değil, İlhan ağabey; "bu sene şampiyon olacaklar, hatta ülkenin önde gelen yorumcuları Van Gaal'in Ajax'ı Avrupa şampiyonu bile yapabileceğini iddia ediyorlar" diyor, ilgiyle dinliyorum. Ha birde cep telefonları ile ilgili bir muhabbet hatırlıyorum. On sene içinde çok ucuza edinilecek ve tüm dünyada kullanılacak gibi bir teknoloji dedikodusu yapmıştık. Antrenman sonrası tesisleri terkederken belki de takıma Avrupa şampiyonluğu kazandıran Kluivert'ın yanından geçmişizdir kimbilir? (O sene Hollanda şampiyonu, 2 sene sonrada Avrupa Şampiyonu oldular.)

Beşiktaş'ın Şifo'nun golüyle öne geçtiği maçta, Rijkaard ile R. de Boer'in attığı gollerle Ajax 2-1 kazanmıştı. İkinci yarıda oyuna giren İgnacio Tuhuteru'ya bayılmıştım. Recep ile Rıza'nın kanadını çökertmişti çocuk... Sonra o adamdan hiçbirşey olmadı..
Seyahatten aklımda kalan iki önemli cümle vardı. Birincisi, Ajax altyapı sistemini etüd edip mevcut sistemlerini geliştirmek için Cruyff'un Amsterdam'a Barcelona kulübünden adamlar gönderdiğine ilişkin söylenti, ikincisi; İlhan Karaçay'ın Rijkaard'ın Milan'dan geri getirilmesinde gelecekte kendisinden çok şey bekleniyor olması yorumuydu.
Emektar Rijkaard ileride Ajax'ın başına geçebilirdi!
Türkiye'ye dönüşte izleyip, dinleyip gördüklerimizi kim ne kadar; nerede yazıp; nerede konuştu takip edemedim bilemiyorum ama o dönem TRT-3'den yayınladığımız bir Barcelona maçında;
Barcelona'nın Ajax altyapısını eski efsane isimleri Johan Cruyff'un özel direktifi ile izlettiğini ve PSV'de gelen Romario örneğinden de yola çıkılarak Barcelona'nın Hollanda futboluyla yaşadığı etkileşimi vurgulamaya çalışmıştım.
O dönem Show TV'nin Ankara bürosunda çalışan ve tek kanallı döneminin TRT spor servisinde yöneticilik yapan efsane ismi Arman Talay'dan telefonla tebrik almıştım. Sunuculuk hayatımda bir meslektaşımdan aldığım ilk tebrik olduğu için yeri ve önemi bambaşkadır.
Ne garip, Louis Van Gaal Ajax'tan sonra Barcelona teknik direktörü oldu. Rijkaard kariyerinde iniş ve çıkışlar yaşamasına rağmen Barcelona hocalığına kadar yükselip müthiş bir takım yarattı. Hikaye devam ediyor...
Barcelona alt yapısını gelecek Salı yazacağım, bu mektup onun için bir giriş oldu. Adem babadan başlamaya ne gerek vardı diyen kardeşlere selam ederim.
Sevgili Aceto, bugün Avrupa'nın en iyi altyapı akademilerinden birine sahip olan Barcelona'nın büyüklüğünde Cruyff direktifiyle Ajax sisteminin doğru zaman doğru yöntemlerle İspanya'ya transfer edilmiş olmasının bir etkisi olabilir mi acaba?
İşin güzel tarafı böyle bir transfer yer değiştirme değil, doğru uygulanırsa ikiye katlanma anlamına geliyor.
Eski güzel günlerimizden güç almayı bildiğimiz takdirde ayakta kalabiliriz.
Nur içinde yat Arman Talay
Okay Karacan