26 Aralık 2016

Fransa Ligue 1 Brüt Aylık Maaşlar






Real Madrid 2016-2017 Net Yıllık Ücretler

1Cristiano Ronaldo35,3 (brüt)17 m (net)
2Gareth Bale22,811
3Sergio Ramos20,710
4Toni Kroos20,710
5Karim Benzema14,57
6Zinedine Zidane11,35,5
7Marcelo10,35
8Modric9,34,5
9Coentrao8,34
10James Rodríguez7,83,8
11Pepe7,83,8
12Álvaro Morata6,23
13Casemiro6,23
14Carvajal6,23
15Varane5,82,8
16Keylor Navas5,22,5
17Danilo5,22,5
18Kovacic52,4
19Isco4,12
20Marco Asensio3,11,5
21Nacho3,11,5
22Kiko Casilla2,51,2
23Lucas Vázquez21
24Mariano21
25Rubén Yáñez1,02 0,5

25 Aralık 2016

Dries Mertens


Danimarka'nın yetiştirdiği en klas futbolculardan biriydi Soren Lerby. Ajax'ta patlayan, Bayern Münih ve Monaco formalarını giyen Lerby, Ajax'ın ezeli rakiplerinden PSV'de futbolu bırakmıştı.
Kimi teknik adam olur, kimi kopar gider futboldan. Soren Lerby, Bayern Münih'te 90'ların başında Jupp Heynkess'in veliahtı kabul ediliyordu ama başarısız teknik adamlık deneyimini uzatmadı ve futbolcu menajeri oldu.
Onu yakın tarihte Sneijder'i Galatasaray'a getiren menajer olarak hatırlarsınız. Soren Lerby, uzun yıllar oynadığı Hollanda'daki sıkı dostlukları nedeniyle filiz veren yıldızları portföyüne katıyor. 22 yaşında Utrecht'e gelen sonra PSV'de fırtınalar estiren Dries Mertens'den onlardan biri. Malumunuz son jenerasyonuyla parmak ısırtan Belçika'da Mertens, Eden Hazard, Kevin de Bruyne gibi süperstar kategorisine çıkmış bir oyuncu değil. Napoli bonservisine sadece 9 milyon euro ödemişti. Mertens, Napoli'de ideal 11'in oyuncusu da değildi. Higuain 94 milyona satılmış, Milik gelmiş ve golleri sıralamaya başlamıştı.
Milik sakatlandığında yedek Gabbiadini iş yapmayınca teknik direktör Sarri, Mertens'i 'sahte 9" yaptı. Sonrası rüya gibiydi. Bu sezon Napoli ve milli takımda 18 gol atan Mertens, iki hafta önce hattrick geçen hafta da dört gol birden attı. Napoli'den aldığı yıllık ücret 1 milyon 200 bin euro. Bu parayı Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray sezon boyunca kulübede oturan yedek kalecilerine ödüyor.

Sebastian Perez


Bazı futbolcular vardır, tuttuğun takıma gelir, bir sezon oynar, ağzınıza bir kaşık bal çalar sonra gider. Böyle adamları taraftar 'keşke' başlığı altında aklına yazar ve hiç unutmaz. Sanırım Ribery'den önce bir başka Fransız, Sebastian Perez de Galatasaray taraftarı için böyledir. Lucescu yönetiminde üçüncü yıldızı getiren şampiyonluğun uçan adamıydı Perez.
Tekmeye kafa uzatan, yürekli adamları tribünler hep sever de Perez'in kusuru sık sakatlanmasıydı. Marsilya'ya dönmüştü İstanbul'dan. Sonra plaj futbolu oynadığını da duyduk. Yakın tarihli bir röportajında İstanbul'u, Türk futbolunu sormuşlar Perez'e. Özlediği koku ne diye sorsam size; kebap, balık, Mısır Çarşısı'nın baharatları, denizin kokusu dersiniz öyle değil mi? Ben de öyle derdim ama Sebastian Perez'in özlediği koku tribünlerde yakılan meşalenin kokusu. Sözü ona bırakayım müsaadenizle: "Yakılan meşaleler yüzünden her maç beş-altı dakika geç başlardı ama bu beni hiç rahatsız etmezdi. Böyle bir atmosterde futbol oynamak harikaydı. Holiganizme elbette karşıyım ama o meşaleler var ya! En güzel parfüm kadar güzeldi o meşalelerin kokusu. Evet meşaleleri özlüyorum."