4 Ekim 2008

Atletik Değildi Madrid

Hafta boyunca normal olarak bir boks maçı gibi lanse edildi İspanyol medyasında. Messi Aguero'ya karşı. Biraz da Maradona'nın körüklediği bir rekabet bu. Önceleri öve öve bitiremediği Messi'yi son zamanlarda olur olmaz eleştiren ve Katalanların hışmına uğrayan Maradona. Aynı zamanda Aguero'nun kayınpederi... Forlan, Simao ve Maniche'siz geldikleri Camp Nou'dan kolay çıkabileceklerine ihtimal vermiyordum ama bu kadarını kim tahmin edebilirdi ki? Gollü geçer diyen bile 3-1 olmadı 4-2 diye tahmin yürütürdü. Şampiyonlar Liginde kalede Leo Franco vardı ne oldu da Coupet geçti bilmiyorum ama Fransız bu akşam futbolu bıraksa yeridir. O.Lyon'da 7 şampiyonluk görmüşsün; ne işin var yap jübileni, iç şarabını izle maçını. Hadi ilk gol erken geldi de, penaltı penaltı mıydı? Messi'nin sinsi gülüşü, Güntekin Onay daha maça dahil olmamıştı. Bu iki takımın maçları gollü geçeri toparlamaya çalışıyordu ki; Gonzalez çaldı düdüğü. Ardından frikik. Bence nizami. Giggs de vurmuştu aynısını;(edit). 8. dakikada 3-0 olduğunda ringin öteki tarafındaki Aguero'nun ayağına top değmiş miydi? Sanmıyorum. İyi maç olmasını diliyordum, 80 dakika daha vardı ve bu gidişle olmayacaktı. Maxi'nin golüne o yüzden sevindim. İtalyanlar "maç tekrar açıldı" derler bu dakikada. Yarım saat olmadan 5 oldu. Güntekin de "bu maç nereye gidiyor?" dedi zaten. Gudjohnsen'in golünden sonra Messi'nin kaçırdığı 2 pozisyon var ki; onlar da olsa Frente Atletico takımı Madrid'den içeri sokmazdı. Hala da şüpheliyim ya. Atletico Madrid yıllardır defans hattından, kaleciden çok çekiyor. Bu sezon Heitinga, Ujfalusi takviyesiyle bellerini doğrulttular dedik ama Gökhan Zan bunları gözü kapalı keser. Heitinga gitsin striptizci olsun Miami'de. İlk yarının sonuna doğru Atletico Madrid'liler biraz krampon göstermeye başlayınca Barça mesajı aldı. İkinci yarıda Messi ve Xavi oyundan çıktıktan sonra az buçuk tempo yapmaları da bunun kanıtı. Hız kesmeseler, tekmeler yağmaya başlayacaktı. Güntekin Onay her zaman söyleyecek çok lafı olan spikerdir. Keita'nın 18 kardeşi var gibi detaylarla boğmaz ekran başındakini. Atletico Madrid sevgisini bilmeyen de yoktur sanırım. O da baktı olmuyor; başladı Barça'yı övmeye. Keita ve Toure'nin neden kenarda oturduğu hakkında bir tahmin yürüteyim. İki futbolcu da müslüman ve muhtemelen Ramazan'da oruç tutmuşlarsa Guardiola bu yüzden Busquets'i tercih etmiştir. Katalanların keyfi yerindedir ama 6-1 ve bu futbol yerine; ben 2-1 ve harika bir mücadele, direkten dönen toplar, kurtarışlar beklerdim. Tenis maçından emanet set skorları futbolun şanına yakışmıyor. 90 dakikada futbol namına aldığım keyif, Messi'nin 2 slalomu, Iniesta'nın uzak direğe plasesi, Henry'nin gelişine vurup attığı gol ve Xavi'nin boyu hizasındaki topu ayağıyla terbiyeleyip üstüne bir adam eksiltip verdiği ara pası oldu.
Marquez saçları kestirmiş, Messi ve Bojan ile aynı kuaföre gidiyorlar galiba Barselona'da. Eto'o oyundan çıkarken yine bin kapristi. Guardiola çaktı bir tane ensesine; "havan kime koçum" der gibi. Meksikalı Aguirre takım kaybedince falakaya yatıran tipte bir hoca. Muhtemelen de ben bu satırları yazarken Heitinga'nın iki kaşının ortasına kafayı koymuştur. Herşeye rağmen De las Cuevas süper futbolcu ismi kardeşim. Haftaya Madrid derbisi yok, program yapmayın, milli maç arasına giriyoruz... "Messi vs Agueno" iyi pankarttı.

Milan Curva Sud

3 yıl önce, 2005 Aralık'ta oynanan Milano derbisinde Inter evsahibiydi. O derbinin tribün açısından özel bir anlamı vardı. Milan'ın taraftar grubu Fossa dei Leoni 37 yıl sonra Curva Sud'de yoktu. O günlerde "Milan tribünleri biter" yorumları da yapılmadı değil. Brigate Rossonere liderliği aldı. Hala Curva Sud'de farklı gruplar var ama eskiden olduğu gibi pankartlarla "biz buradayız" da diyemiyorlar. Tek yürek meselesine takmışlar kafayı bu tribünde. Fotoğraflar 1-0 kazandıkları Inter derbisinden...
Arşiv: Milan Curva Sud

Fernando Torres

"The Kid" alıştırma turlarında.

Barcelona vs Atletico Madrid

Barcelona vs Atletico Madrid ya da Messi vs Kun Aguero. İki takım da Şampiyonlar Ligi'nde 2'de 2 yaptılar. İkisi de iki genç Arjantinli'nin sırtında yürüyor. Messi'nin 7 maçta 6, Aguero'nun 5 golü var. Messi 1.69 cm, Aguero 1.72. Messi 21, Aguero 20 yaşında... Atletico Madrid'in ligde deplasman performansı pek parlak değildir. Hangisi daha iyi anketleri yapılıyor Messi ve Aguero için lakin bu elma-armut meselesedir. İyi maç olacak, olmalı... Meraklısı Marca'nın Messi ve Aguero için hazırladığı grafiklere göz atsın, daha önce de blogda yer almıştı.

3 Ekim 2008

Euro 2008 Sonrası İspanyollar

Nihat'ın sakatlığı ve milli takımı Euro 2008 öncesinde çalıştıran Amerikalı ekip konusudan devam edeyim. Bilindiği üzere bu ekip Almanya'yı da 2006'ya hazırlayan ekip. Klinsmann'ın ABD sevdasının bir ürünüydü bu işbirliği. Darbeyle ortaya çıkan sakatlıkları bir kenara koyalım Euro 2008'den dönen birçok milli oyuncu adele ve kasık bölgesinden ağır sakatlıklarla boğuşuyor. Semih'ten Sabri'ye, Emre Güngör'den Aurelio'ya, Nihat'tan Mehmet Topal'a, Arda'dan artık sakatlık haberlerini kanıksadığımız Emre ve Tümer'e kadar. Her büyük organizasyon sonrasında yıldız oyuncuların birkaçının ertesi sezonu yatarak geçirdiğine şahidiz elbette futbol dünyasında. 2002 sonrası Hasan Şaş, 2006 sonrası Ronaldinho, Cannavaro mesela. Bu adamlarınki de can elbette. İnsafsızca bir sorgulama değil benim ki. Elbette ki her dakika sağlıklı ve formda olacaklar diye bir mecburiyet yok. O zaman başka bir pencere açalım. Şampiyon İspanya'ya bakalım. 23 kişilik kadrodan 15 oyuncu Şampiyonlar Ligi maçlarında forma giydi. Güiza dışında hepsi La Liga ve Premier Lig'de forma giyiyor. İspanyol takımları Şampiyonlar Ligi'nin ilk 2 haftasında 24 puanın 22'sini aldılar. İngiliz takımları ise 18 puan topladı. İspanyol milli takımı oyuncularının da alınan bu puanlarda katkısı büyük. De La Red, Cazorla, David Villa, Casillas, Xavi uçuyor misal... Sakatlık yaşayan 3 futbolcuları oldu yanılmıyorsam: Sergio Ramos (ki bu düz yolda yürüyemiyor!) ve Fernando Torres. Bunların sakatlığı 15 gün sürdü. En ağırı Valencia'dan David Silva oldu o da 3 ay yok denildi operasyonu sonrasında. Güiza, gözümüzün dibinde 90 dakika kendini yırtıyor, taraftarın en sevdiği adam oluyor bu özverisinden dolayı. Bir tarafta Euro 2008 şampiyonu İspanya diğer tarafta yarı final oynayan Türkiye. Bizimkiler revirlik olduysa aradaki fark; Mistır Sıkat ve ekibidir demekten başka birşey gelmiyor aklıma.

Bol Keseden Temenniler

"Kadıköy'de UEFA Kupası'nı kaldırmak istiyoruz". S.Bükreş'e elendikten sonra Galatasaray yönetiminin açıklamaları böyle başlıyordu. Ardından Beşiktaşlıların açıklaması geldi. Finali "Galatasaray ile oynarız, oynayalım..." Bloga düşülen not: "Dikkat etsinler de fıtık olmasınlar" idi. Galatasaray bir alt kupaya düşmüş, Beşiktaş seri başıyken elenmiş, Kayseri, 2 sezondur sürünen, aldığı yıldızları sakatlıkları yüzünden kullanamayan PSG'e boyun eğmiş, Fenerbahçe iki maçta 1 puan almış, ilerisi için umut vermemiş, 3. torbadan kuraya girecek olan Galatasaray, Bellinzona'dan 2 maçta 4 gol yemiş, taraftar daha gruplarda aman o gelmesin bu gelsin telaşında. "Avrupa'nın en büyük 6. ligiyiz, olacağız "diye kim sayıklıyorsa selam ederim. 3 büyükler tek kuruş transferden kazanmadan bu sezon yaklaşık 100 milyon euro para harcadılar. Teknik adamların da çapı ortada; oynanan futbolun da. Bu temenni meselesine dönersek; hani bizde böyle de diğer ülkelerde farklı mı? İspanya'da da Real Madrid başkanı Calderon konuşmuş. "Şampiyonlar Ligi'nde 2. takımım Atletico Madrid. Ezeli rakibimizle Roma'da final oynamak isteriz." O söyleyince biraz daha inandırıcı gelmiyor mu? Hiç olmazsa adamın takımı da, ezeli rakibi de kupaya 2 galibiyetle başlamış. Final oynarlar mı? Bence hayır. Kadıköy'de finale gideceğiz elbette. UEFA, 2009'ın ilk aylarında biletleri satışa çıkartır, 2005 ŞL. finali gibi bastırır parayı alırız yerimizi...

Nihatsız Haftalar ve Mistır Sıkat

Milli takımı Euro 2008 öncesinde çalıştıran Amerikalılarla şahsen tanışmak istiyorum. Ne yaptınız kardeşim siz bizim futbolculara? diye soracağım. Milli takımda sakatlananlar; takımına dönüp sakatlananlar... Adele sakatlıkları, kasık sakatlıkları. İsim isim sayalım mı! Nasıl bir yüklemeyse bu; Mistır Sıkat dağıttı milleti! Nihat kupayı erken kapamış, 3 ay sahalardan uzak kalmıştı. Tam döndü derken yine sakatlandı. Bu kez 1.5 ay yok diyor Villarreal kulübü. Hem takımının Şampiyonlar Ligi&La Liga maçları hem de Milli takımın iki maçı. Sezonun yarısı heba oldu gitti Nihat için. Yazık...

Haftasonu Futbol

4 Ekim Cumartesi
14.45 Birmingham - QPR (Futbol Smart)
15.00 D. Moskova - Saturn (Spormax)
15.00 Orduspor - Altay (D Spor)
16.30 Stuttgart - W. Bremen (24)
17.00 Sunderland - Arsenal (Spormax)
17.00 Celtic - Hamilton (Futbol Smart)
19.00 Lazio - Lecce (Ntv Spor)
19.20 Coventry - Suthampton (Futbol Smart)
19.30 Blackburn - M. United (Spormax)
20.00 Marsilya - Caen (Kanal A)
20.00 Konyaspor - Trabzonspor (Lig Tv)
21.00 Villarreal - R. Betis (Ntv Spor)
21.00 PSV - De Graafschap (Futbol Smart)
21.45 Naval - Belenenses (Spormax)
22.00 Lille - Valenciennes (Kanal A)
23.00 Barcelona - A. Madrid (Ntv Spor)
01.00 Velez - San Lorenzo (Ntv Spor) Bant
5 Ekim Pazar
15.30 Feyenoord - NEC (Futbol Smart)
15.30 Westham - Bolton (Spormax)
16.00 Juventus - Palermo (Ntv Spor)
17.30 Heerenveen - Ajax (Futbol Smart)
18.00 Valladolid - Valencia (Ntv Spor)
18.00 Everton - Newcastle (Spormax)
18.00 Bursaspor - Galatasaray (Lig Tv)
18.00 Rennes - Lyon (Kanal A)
18.00 Schalke 04 - Wolfsburg (24)
20.00 Erciyes - Diyarbakırspor (D Spor)
21.00 Fenerbahçe - Kayserispor (Lig Tv)
21.45 Sporting Lizbon - Porto (Spormax)
22.00 R. Madrid - Espanyol (Ntv Spor)
22.00 PSG - Nancy (Kanal A)
23.55 Chelsea - Aston Villa (Spormax) Bant
02.00 S. Moskova - K. Sovietov (Spormax) Bant
6 Ekim Pazartesi
20.00 Beşiktaş - Hacettepe (Lig Tv)
20.00 Rizespor - Malatyaspor (D Spor)
21.30 Guimares - Braga (Spormax)
23.00 Lexioes - Benfica (Spormax)

UEFA Kupası Torbalar

Kurlar 7 Ekim'de çekiliyor. Biz o günü beklemiyoruz tabii. Valencia, Ajax, Galatasaray, Nancy, Lech Poznan diyorum ben...
1. TORBA
Milan Sevilla Valencia Benfica Schalke 04 CSKA Moskova Tottenham Hamburg
2. TORBA
Stuttgart Ajax Olympiakos Deportivo Club Brugge Sp.Moskova Paris Saint Germain Heerenveen
3. TORBA
Rosenborg Udinese Feyenoord Sporting Braga Slavya Prag Manchester City Galatasaray Sampdoria
4. TORBA
Hertha Berlin Partizan Nancy Portsmouth Aston Villa R.Santander FC Kopenhag Dinamo Zagreb
5. TORBA
Saint Etienne Wolfsburg Standart Liege Twente NEC Nijmegen Metalist Kharkiv Lech Poznan MSK Zilina

2 Ekim 2008

Zenit vs Real Madrid

Pideci Albert Luque

Ajax'ın transfer politikası başlığında hikayesine virgülü 31 Temmuz'da koymuşum blogda Albert Luque için. Ajax "git kardeşim" diyordu. 9 yıl önce formasını giydiği Malaga onu açıkta bırakmadı. Luque'ye futboldan kazandığı yetmiyor işte, pide ustalığında da iyi para var İspanya'da(!) Bu öğlen ne yiyeceğiz sorusuna da cevap bulmuş olduk bu arada...

Şampiyonlar Ligi #2

San Siro, Inter'i ıslıkladı Werder Bremen beraberliği sonrasında. Mourinho'nun yere basmayan ayaklarını bir haftada toprağa indirdiler. Önce derbide Milan şimdi de Almanlar. Kıbrıs mucizesi devam ediyor. Anorthosis'in Olympiakos'dan sonra Pana'yı da tokatlayacağına ihtimal vermiyordum. Tesadüf değilmiş. Sahalarında Werder Bremen'i de yenerlerse bu gruptan çıkarlar. Bir başka bomba Cluj. Önce Roma'ya devirdiler sonra Chelsea'ye kafa tuttular. Roma, Bordeaux deplasmanında kazanıp Fransızların bu gruptaki ipini çekti. St. Jordi Barça için iyi çalışıyor. Önce Espanyol derbisi şimdi de Şaktar deplasmanı. Messi +94'de 3 puanı getirdi. S.Lizbon bu gruptan Barça'nın ardında çıkar bence. Atletico Madrid-Marsilya maçını seyrettim, keyifli maçtı. Marsilya taraftarı fena dayak yemiş Calderon'da. Bu grup da erken çözüldü. Atletico Madrid-Liverpool elele çıkar, Marsilya da UEFA'ya gider.
Man United ve Villarreal kolay gruptalar ve ilk ikideler. Klinsmann ceylan gibi sekiyor, bakalım ne zaman gidecek. Fiorentina, S. Bükreş'i yenseydi bu grup karışırdı ama O.Lyon işi bitirecek. Arsenal, Porto normal sonuç. Aragones'in Dinamo Kiev'in maç kasetlerini seyrettiğine inanmıyorum. İkiye birlerle kanattan gelmeye çalışan bir rakibe karşı çakılı 2 ön liberoyla oynamanın başka bir açıklaması yok çünkü. İspanyol kulüple bir bağ da kuramadı. Röportajlarda bile bitse de gitsem bakıyor ekrana. Real Madrid'i yine St. Casillas kurtardı. Başka bir takım Zenit'ten son 15 dakikada 2 gol yerdi. (Zenit'in kazandığı UEFA Kupası'nda yarı finalde 4-0 biten B. Munih maçı için Rus mafyasından Almanlara 50 milyon gittiği iddiası var. Soruşturmayı mafianın telefonlarını dinleyen İspanyol savcılığı yürütüyor.) İtalyanlar için kötü haftaydı. Roma kazandı, gerisi berabere. İngilizler 3 galibiyet, 1 beraberlik. (edit)İspanyollar ise tulum çıkardı...

1 Ekim 2008

Prison Break

Dün Fenerbahçe-Dinamo Kiev maçının ardından Prison Break "S4E6"yı izledik. Fırından taze çıkmıştı. İlk sezondan beri yokuş aşağı koşuyorlar. Ailecek seviyoruz bu diziyi de; eskiden saçmalıklara daha fazla tahammülümüz varmış demek. Artık kredilerini bitirmişler gönlümüzde. İzlerken "Hadi bee"; "yavaşş" diyoruz bol bol. CNBC-E, Cumartesi günü saat 14:00'den itibaren 3. sezonun tamamını (13 bölüm) yayınlayacakmış. İzlemeyenlere duyurulur. Theodore Bagwell'e selamımızı söylesinler...

Mourinho'nun Yıllık Kazancı

Mourinho'nun ülkedeki varlığı İtalyan medyasına bayram ettiriyor. Portekizli hergün bir manşet veriyor, söyledikleriyle bir sayfa doluyor. Ranieri için "5 yılda İngilizce öğrenemedi, ancak "good morning" diyebiliyordu, ben 3 ayda günde 5 saat italyanca çalıştım" demeci mesela bir günü kurtarıyor gazetelerde. Son bombası yıllık kazancına dair. Gazeteci soruyor: "Yıllık 9 milyon euro kazanıyorsunuz ve....". Mourinho gazetecinin sözünü kesiyor ve düzeltme yapıyor: "9 değil yılda 11 alıyorum. Sponsor gelirleriyle bu 14 milyona geliyor."

* Inter, Mourinho'nun bu açıklamasını yalanladı. Malum vergiler...

29 Eylül 2008

Boixos Nois ve Meşaleler

Barselona derbisinde Barçalı taraftarların Espanyol tribünlerine attıkları meşaleler oyunun durmasına sebep olmuş, diğer tribünlerdeki Espanyol taraftarı buna tepki gösterince de ortalık karışmıştı. İspanya'da tribün olayları deyince ilk akla gelen elbette ki ırkçı tezahüratlar. Stad dışında ya da içinde uzun zamandır büyük kavgalara rastlanmıyordu. İtalyanlar gibi meşale yakmak gibi bir keyifleri de olmadığından bu olay ülkede bomba etkisi yarattı. Medya elbette meşaleler içeriye nasıl sokuldunun peşinde. Polis de meşaleleri atanların... Boixos Nois üyesi 5 taraftar olayları çıkarmaktan dolayı tutuklandılar. Bu grup Barcelona kulübünün de başına bela bir gruptur. Başkan Laporta döneminde bedava biletleri kesilince ölüm tehditlerini mektup ya da telefonla değil; direkt Laporta'nın evinin duvarlarına yazmışlardı. Karikatür de gündeme dair.
- Oğlum beynini unuttun.
+ İhtiyacım yok, maça gidiyorum.
****
Herkese iyi bayramlar...

Pini Zahavi ve Tottenham

4-5 satırda anlatılacak adam değil Pini Zahavi. En kısa zamanda hakkında uzun uzun yazmak niyetindeyim. İsralli eski bir spor gazetecisi olan Zahavi, bugünün de menejeri. Rüştü'yü Barcelona'ya götüren de, Chelsea'nın Abramovich'e satışına aracılık eden de, Rus oligarkların Corinthians operasyonundaki kilit adam da o. Şimdi de Tottenham'ı satmak için ter döküyor! Benim artık midem bulanmaya başladı bu Premier Lig takımlarının satış hikayelerinden. Tottenham ligin dibine demir attı. Ramos yönetiminde o kadro, orada ne arar o da başka bir yazı konusu. Zahavi, Londra kulübüne 400 milyon sterlin verecek bir para babası arıyor.Tottenham'ın başkanı Daniel Levy de Zahavi'den gelecek iyi haberleri bekliyor. İsrailli menejerin görüştüğü yeni patron adayı Singapur'lu. Daniel Levy, Amerika'da arka arkaya batan yatırım bankalarının mağduru bir yatırımcı. Bear Stearns'in batmasıyla 400 milyon sterlini uçmuş gitmiş. (edit: Parası uçan Levy'nin patronu J.Lewis) Onları düzlüğe çıkartacak olan da; eldekini yani Tottenham'ı satmak. Tabii akla gelen soru şu: Singaporlu zengin ne alıyor satıyor da ligin dibindeki Tottenham'a 400 milyon vermek için hazır bekliyor? Öğrensek de biz de satsak... Zahavi, Abramovich, Glazer, Daniel, Levy, Roma'yı bir türlü ele geçiremeyen George Soros. Yahudi sermayesi futbolu çok seviyor çok...

Predrag Mijatovic ve Bizimkiler

Futbolu bırakanların pek sıcak baktığı meslek değil sportif direktörlük. Ya teknik adam oluyorlar ya da yorumcu. Kimi de futbolun adını anmıyor. Predrag Mijatovic de teknik direktörlüğün kenarından geçmeyen bir futbol eskisi. Real Madrid'e başkan Calderon ile adımı attı. Capello ile göreve başladığında transferde bilanço -60 milyondu. Ardından gelen Schuster ile iyi anlaştığı söylenemez ama başkana sırtını dayadığı kesin. Tarih onun döneminde 2 şampiyonluk kazanıldı yazıyor. Bu 3. sezonu. Takımın yarısı İspanyol diğer yarısı Hollandalı. Bu transferlerin mimarı da Mijatovic. Pası bize atarsak; Fenerbahçe'de Van Hooijdonk Rıdvan Dilmen, Galatasaray'da Popescu, Hakan Şükür; Beşiktaş'da Şifo Mehmet, Mijatovic'in yaptığı göreve soyunsa fena mı olur?

Eye Of The Tiger

risin' up, back on the street
did my time, took my chances
went the distance now i'm back on my feet
just a man and his will to survive
so many times it happens too fast
you trade your passion for glory
don't lose your grip on the dreams of the past
you must fight just to keep them alive
it's the eye of the tiger
it's the thrill of the fight
rising up to the challenge of our rival
and the last known survivor
stalks his prey in the night
and he's watching us all
with the eye of the tiger


Ezeli Rakibinden Kimi Alırdın?

Futbol sohbetlerinde geçendir: "Ezeli rakibinden hangi futbolcu(ları) kendi takımında, ilk onbirde görmek istersin?" Geride kalan 5 haftanın da özeti sanki bu soru ve cevabı. 3 yıl önce bu soru Galatasaraylılara yöneltildiğinde 4 isim üzerinde duruyordu taraftar: "Tuncay, Appiah, Alex ve Aurelio'yu tereddütsüz Galatasaray ilk onbirine koyarım". Fenerbahçeliler ise aynı dönemde Song ve Ümit Karan'ı ilk onbirlerinde görmek istiyorlardı. Bu sezona başlayan kadrolara bakıldığında Galatasaraylı, Fenerbahçeli kimi isterdi kendi onbirinde? İki iş arkadaşıma sordum. Fenerbahçeli, "Nonda, Kewell, Meira, Arda ve Mehmet Topal'ı gözüm kapalı alır ilk onbire koyarım" dedi. Galatasaraylı ise tek isimle yetindi: Gökhan Gönül. Yorumlarla daha da derinleşir bu konu...

Serie A'ya Hoşgeldin Mourinho

MILAN-INTER 1-0 (79 bin seyirci/1.930 milyon euro)
Gol: Ronaldinho (M) al 37' p.t.
Milan (4-3-2-1): Abbiati; Zambrotta, Maldini, Kaladze, Jankulovski; Gattuso (Bonera dal 43' s.t.), Seedorf, Ambrosini; Kakà, Ronaldinho (Shevchenko dal 39' s.t.); Pato (Flamini dal 28' st). (Dida, Cardacio, Antonini, Emerson). All: Ancelotti
Inter (4-3-3): Julio Cesar; Maicon, Burdisso, Materazzi (Cruz dal 14' s. t.), Chivu; Vieira (Stankovic dal 35' s.t.), Cambiasso, Zanetti; Mancini (Adriano dal 14' st), Ibrahimovic, Quaresma. (Toldo, Cordoba, Rivas, Balotelli). All. Mourinho.

28 Eylül 2008

Romanya Liga 1


Messi Attı Ramon Çıldırdı(!)

Barselona derbisine Real Madrid'li Ramon'un gözüyle bakalım. Real Madrid, Real Betis deplasmanında uzatmalarda kazandı. Ramon'un keyfi yerinde tabii. Ardından Barselona derbisi. İlk yarıda Espanyol 1-0 öne geçip üstelik maçı da 10 kişi önde götürünce Ramon, Barcelona ile dalgasını geçmiş yorumlarda. Sonra olaylar... Los Boixos Nois'un Espanyol tribünlerine attığı meşaleler. La Liga vukuatsız bir ligdi, hayret! Sonra Henry ile gelen beraberlik golü ve uzatmaların son dakikasında Eto'o'nun yerde kalmasına penaltı çalan hakem Medina Cantalejo. Ramon'un yorumu maçın özetidir: "Hakem Cantalejo 'San Jorge'den daha Katalan çıktı." Espanyol'un golünü göremedim. Marca, bu gol için de hakemin hediyesi diyor.

Ancelotti vs Mourinho #2

Carlo Ancelotti: "Şampiyonlar Ligi kazandım ama ben özel biri değilim. Ufak bir kulüpte çalışan ve onu kümede tutmayı başaran teknik adam da benim başardığım kadarını başarmış sayılır."
Jose Mourinho: "Elbette ki özel biriyim. Kendi işinizde benim son yıllarda başarılı olduğum kadar başarılı olmak mı istiyorsunuz? Şansınız yok bence..."

Haşmet Babaoğlu

"... Böyle kıyaslama ve benzetmelere hiç yakınlık duymuyorum. Hele şu “futbol hayata benzer” lafları falan! Bunları söyleyenler de hayatta yedikleri golü ömrü billah çıkartamamış insanlardır ama nedense ille de futbolu hayata benzetirler. Futbol oyundur kardeşim, ne hayat ne aşk oyun değildir. Adama ya görmemişsin ya da sopa yememişsin derler ama nedense bu benzetmeler çok yaygın!" Haşmet Babaoğlu

Harika bir plase uzak direk dibine. Gol Haşmet Babaoğlu