6 Mart 2010

Krampon Yoksa Taş Var #2

Diyarbakırspor-Bursaspor maçını hakem tatil edene kadar izledim. "Bursaspor bir gol atsa ne olacak?" diye düşünüp durduk 17. dakikaya kadar. Bursalı futbolcu da düşünmüştür elbet.
Bazen yeni şeyler söyleyemiyor insan. Tekrara giriyor ne söylense... Değişen birşey yok. Benim de kurabileceğim yeni bir cümle yok maalesef... Elimizden gelen buydu: Krampon yoksa taş var arşivden... 17 Kasım 2009 tarihli...

5 Mart 2010

Hafta Sonu Futbol

6 Mart Cumartesi
13:30 Giresunspor-Boluspor / D Spor
15:00 Diyarbakırspor-Bursaspor / Lig TV
16:30 Köln-B.Münih / TRT 3
17:00 Arsenal-Burnley / Spormax
19:00 Fiorentina-Juventus / NTV Spor
19:00 Trabzonspor-Gençlerbirliği / Lig TV
19:30 Wolves-Man United / Spormax
21:00 Almeria-Barcelona / NTV
21:45 Roma-Milan / NTV Spor
22:00 St Etienne-Lille / Kanal A
23:00 Real Madrid-Sevilla / NTV
7 Mart Pazar
13:30 Samsunspor-Adanaspor / D Spor
16:30 Nurnberg-Leverkusen / TRT 3
18:00 Everton-Hull City / Spormax
18:00 Marsilya-Lorient / Kanal A
18:30 Hoffenheim-Mainz / TRT 3
19:00 Fenerbahçe-Antalyaspor / Lig TV
21:45 İnter-Genoa / NTV Spor
22:00 Bordeaux-Montpellier / Kanal A
22:00 Sao Caetano-Corinthians / Spormax
8 Mart Pazartesi
20:00 Konyaspor-Karşıyaka / D Spor
20:00 Eskişehirspor-Galatasaray / Lig TV
22:00 Wigan-Liverpool / Spormax
22:00 Valencia-Santander / NTV Spor

Foto: Balıkçı Sabahattin

4 Mart 2010

Arjantin'de Racon

"Terry bu yaptıklarının Arjantin'de yapsa ölmüştü. Benim memleketimde bunu yaptığında ayaklarını kaybedersin ya da ölürsün" Carlos Tevez

Arjantin ve Anılar 9

1. boat on the river- styx
2. hotel california- eagles
3. suddenly- billy ocean
4. el condor pasa andy williams
5. forever and ever- demis roussos
6. diamonds and rust- joan baez
7. let it be- the beatles
8. lady d'barbanvile- cat stevens
9. michelle- the beatles
10. girl- the beatles
11. angie- mick jagger
12. hey jude- the beatles
13. the rain- jose feliciano
14. and i love her- the beatles
15. the sound of silence- simon and garfunkel
16. goodbye my love goodbye- demis roussos
17. the professional- ennio morricone
18. love story- richard clayderman
19. yesterday- the beatles
20. morning has broken- cat stevens
21. if you leave me now- chicago

3 Mart 2010

7 Milyon

Bu teşekkür mesajını her tatile giderken ve her bir milyonda bir yazıyorum. Bu kez tatil yok. 39 ayda 7 milyon kişinin yolu geçmiş buradan. 4.766 post var. Birini okuyup geçmişi silip asan da var; yıkan da, sağolasın diyen de. Futbolu, gözleri kararmadan sevenlere selam ederim. İş yoğunluğundan, eskisi gibi olmasa da buradayım. Nefes ve klavye yettiği sürece...

Galatasaray'a Al Pacino Darbesi

İspanyollar motivasyon videolarıyla işi bitiriyorlar, belli oldu artık (!) Barcelona Şampiyonlar Ligi finalinden önce Gladyatör ile hazırlamıştı Manchester United'a. Hafta sonunda da Himalayalar'da 5 gün hayat mücadelesi verip kurtulamayan dağcı Inaki Ochoa de Olza'nın röportajını izlettirmişti Guardiola takımına. Bir okuyucunun dediği de doğru alsında. Barcelona bu! İbo Şov da seyretseler çıkar yenerler.
Gelelim yeni hikayeye. Atletico Madrid teknik direktörü Sanchez Flores de bir aydır her maçtan önce Any Given Sunday 'dan Al Pacino'nun meşhur tiratını seyrettirmiş takıma. Ali Sami Yen'e cehennem diyorlardı. Metini de bu vurgu ile okuyun. Bence yakışmış. Demek ki Galatasaray'ın Avrupa Ligi'nden elenmesinde Al Pacino'nun da payı var(!) Al Pacino'nun tiratının orijinali burada. Ekşi sözlükte yapılmış çevirisini de eklemek lazım oldu tabii. "Yok, okuyamam, izlemek istiyorum" diyenler için ise video burada.
"ne soyliyecegimi bilemiyorum uc dakika sonra profesyonel kariyerinizin en onemli mucadelesi basliyor. her sey bugune bagli. ya takim olarak duzelir. yada parcalaniriz. santim santim*. taki biz bitene dek. su anda cehennemdeyiz. inanin. burada kalabilir ve kendinizi harciyabilirsiniz yada tekrar isiga ulasiriz. cehennemden yavas yavas cikabiliriz. bunu sizin icin yapamam. cok yasliyim. etrafa bakiyorum ve bu genc yuzleri gordugumde, orta yaslarda bir erkegin yapabilecegi tum hatalari yaptigimi dusunuyorum. tum parami savurdum. beni seven herkezi uzaklastirdim. aynada gordugum surata bile dayanamiyorum.yaslandiginizda sizden birseyler alir. bu hayatin bir parcasi. ama birseyleri kaybetmeye basladiginizda ogrenirsiniz. hayatin santimlerden ibaret bir oyun oldugunu anlarsiniz. macta hayatta ve futbolda hata payi okadar dusuk ki. erken yada gec atilan bir adim, sizi hedefinizden uzaklastirir. yarim saniye yavas yada hizli kalirsaniz, yakalayamazsiniz. her yerde santimler onemlidir, hayatin her molasinda, dakikasinda ve saniyesinde. bu takimda o santimler icin savasiriz. bu takimda biz ve etrafimizdaki, herkes, o santim icin savasir. o santim icin tirnaklarimizla bogusuruz. cunku birbirine eklendiginde kaybetmek ile yenmek arasindaki farki belirliyecek! olmek ile yasamak arasindaki farki!sunu bilin: her oyunda olmeye hazir olanlar o santimi kazanacaktir. bundan sonra bir hayatim olacaksa nedeni, o santim icin savasmaya ve olmeye hazir olmamdir. yasamak budur iste. yuzunuzun onundeki onbes santim! bunu yapmanizi sagliyamam. yaninizdakine bakin! gozlerine bakin! sizinle beraber o santim icin savasacak birini goreceksiniz. kendisini takim icin feda edebilecek birini goreceksiniz. gerektigi zaman ayni seyi sizin de onun icin yapacagini bildigi icin. iste bu bir takimdir. ya takim olarak duzeliriz. yada birey olarak oluruz..."

Materazzi vs Zidane

Zinedine Zidane'a sorulacak soru kalmış mıdır, bilmiyorum ama her röportaj için kafasını çalanın doğal olarak ısıtıp ısıtıp sorduğu tek soru var. 2006 Dünya Kupası finalinde Materazzi'ya attığı kafa. Üzerine bin sayfa yazıldı. Zidane yeni bir laf etmedi. Son olarak "Özür dilemeyi asla düşünmüyorum" dedi geçenlerde. Materazzi çatlak herifin tekidir. Zidane'dan sonra Sampdoria maçında Delvecchio'dan da kafa yemişti. Zidane özür dilemem deyince resmi sitesinden kendince cevap vermiş İtalyan, fransızca olarak: "Merci beaucoup monsieur" (Çok teşekkürler") demiş. Aklı sıra gider yapmış Zidane'a...

Futbolda Meşru Müdafaa

Elano'ya Londra Havası

Fotoğraf altı kısa olur ben biraz uzun yazayım: Elano, Atletico Madrid maçının ilk yarısında ayağına darbe aldı. İkinci yarının başında işaret etti. Oyundan aldındı. Ayak bileği bağlarda yırtığa saptandı. Kopma yoktu. İki hafta sahalardan uzak kalacağı açıklandı. Kasımpaşa maçında oynamadı. Milli takım aday kadrosundaydı. Sakat da olsa milli takım doktorunun kontrolünden geçeceğinden Londra'ya gitti. İstanbul'daki sakat Elano'ya Londra'nın havası iyi geldi. Şifa buldu. Bu fotoğraf Pazartesi günü yapılan antrenmandan. Beşe iki oynamadıkları kesin. As kadro yeşil yelek giymiş. Elano, Kaka ile ikili mücadelede. Elano dün gece forma giymedi. Bugün, yarın İstanbul'a döner. Bu fotoğraftan ne çıkar? "Hastalık yoktur, hasta vardır..."

2 Mart 2010

Dereağzı-Samandıra Mithat ve Gökhan Töre

Alt yapı maçlarını izlemenin en keyifli tarafı, olmuşları, olacakları ya da olmazları birbirinden ayırabilmektedir. Birkaç yıl önce izleyip de futbol sohbetine katık ettiğin genç adam, gelip A takıma çıktığında inceden futbol sevgisi okşanır insanın. Bunu elbette menajerlik oyunu vasıtasıyla ekran başında yapanlar da var ama kabul edelim ki, herkes bir alt yapı maçının oynadığı sahaya yakın oturmuyor ve gündüz saatlerinde oynanan maçları izleyecek vakti yok. Bir zaman önce Fenerbahçe-Galatasaray derbisi izliyorum Dereağzı'nda. Yetenekli oyuncuyu sahada seçebilmek pek de öyle marifet gerektirmez. Yıllarca binlerce topçu izleyen bir adam ayağına top yakışan, topu kırmayan, iftira değil pas atan, top ayağındaki kafası toprağa bakmayan ve sahada nerede duracağını bilen adam(lar)ı diğerlerinden ayırır. Mithat da öyle bir gençti. Öyle bir yetenek ki; izlerken top hep onun ayağında olsun istiyorsun. Teknikse teknik, oyun zekası ise işte ondan. Fizik desen; o işte yok. Tipik yere yakın, kıvrak orta saha oyuncusu. Mithat çok kulüp gezdi, bugün Rizespor'da. Fenerbahçe alt yapısından yetişen onlarcası gibi o da sarı-lacivertli formayı giyemedi ağabeyleriyle. Elbette ki detayını bilmiyorum. Mithat belki de profesyonel yaşamadı, takım içi ilişkileri ya da hocalarıyla arası iyi değildi. Vesaire, vesaire...
Dün Lig Tv'de bizim programda bir röportaj yayınlandı. Chelsea'nin kadrosundaki tek Türk, Gökhan Töre ile konuşmuşlar. Milli takım için gelmiş İstanbul'a. Kadroya 35 kişinin çağrılmış olması hoşuna gitmemiş Gökhan'ın. Seçmelere gelmiş gibi kendini hissetmiş. Reserve takımda oynuyor, A takımla antrenmana çıkıyor. "Kimlere yakınsın?" diye soruyorlar. "Joe Cole, Essien ile aram iyidir, yemeğe gideriz. Ancelotti her antrenmandan sonra konuşur, uyarılarda bulunur" diyor.
"Yıllardır alt yapıdan neden oyuncu çıkmıyor?" (Çıkıyor bal gibi) diye soran Fenerbahçe camiası aslında önce bu soruyu sormalı. Alex ile hayatında bir kez olsun yemeğe çıkabilen alt yapı oyuncusu kim? Bırakın yemeği, Alex'i antrenmanda seyreden kaç 15'lik var? Fenerbahçe'de alt yapı Deraağzı'nda. A takım ise çok uzaklarda, Samandıra'da. Lille maçı öncesinde sakatların çokluğu yüzünden gençleri bir otobüse doldurup takviye için Samandıra'ya yollandığı söylenmişti. Nerede, ne olmak istiyorsan, ustaların yanında olacak, nefesini ensende hissedeceksin. Alex 5 yıldır Fenerbahçe'de. Alt yapıdaki gençler, onu bizler gibi televizyondan izliyor. Gençlerin rol modeli alacağı adamın, idmana çıkarken ne yaptığından, idmanda ne çalıştığından, ne kadar terlediğinden, ne kadar kaytardığından haberleri yok gençlerin. Aynı formayı taşıdıkları kahramanlarına taraftar uzaklığında bakıyorlar. (Samandıra'nın ulaşımı zor bir yer olması ve alt yapı oyuncularının antrenmanlara gidiş gelişlerinin problem olması elbette unutulmamalı) Samandıra'yı ayrı bir krallık olarak inşa eden Aziz Yıldırım'ın tarihi hatalarından biridir bu. Gençlerden uzak olan A takım futbolcularının da kalkıp Dereağzı'na maç izlemeye gelecek halleri yok. Halbuki onlar kenarda otursa, o gençler bir başka türlü oynayacak. Hagi, Emre'nin kramponlarını temizlerdi türünden bir hikayeye sahip Galatasaray, alt yapısından oyuncu çıkartabiliyorsa biraz da sebep budur. Florya'da tüm alt yapı, bir alt ya da bir üst sahada aynı tesiste. Ha bir de Mithat büyük futbolcu...

Hangi Oğuz Çetin?

Neyin hazırlığı olduğunu bilmediğimiz, yarın akşam kimsenin de izlemeyeceği bir milli maç var programda. Honduras ile oynayacağız. Bugün Oğuz Çetin'in basın toplantısını izledim. Fatih Terim'den sitayişle bahsettiğini görünce de ağzım açık kaldı. Çok değil iki ay önce Aksiyon Dergisi'nde Behram Kılıç'a röportaj veren Çetin bakalım Terim için neler demiş:
"Fatih Terim’in yanındaki antrenörleri korumadrğını belirten Oğuz Çetin, “Terim dominant biri. Çalışırken zorlandınız mı?” şeklindeki soruya, “Zorlanmadım dersem yanlış olur. Ama kamuoyunda görünen Fatih hoca ile bizim içimizdeki Fatih hoca çok farklı. Çalışmalarımızda, inan bana, işleyişin direkt içinde olan benim. Her zaman, ki Metin hoca da öyle, Müfit hoca da öyle ama ben daha aktif, her zaman fikrini söyleyen, direten, konuşan, etkin olmaya çalışan bir yapıdaydım. Fatih hoca bu konularda dışarıya karşı bizi korumamış olabilir, ki korumadı.Çünkü bizim için söylenen çok şeyler oldu. ‘Bunlar konuşmaz, susar’ gibi eleştiriler oldu. O tip şeyler söylendiğinde ekip başı çıkıp ‘Bir dakika kardeşim! Siz ne diyorsunuz? Oğuz şöyledir, Metin böyledir’ falan demeliydi bana göre. Demedi.” şeklinde yanıt verdi. Oğuz Çetin Fatih Terim’in egosunun kendisini rahatsız edip etmediği şeklindeki bir soruyu, “Kendimden örnek vereyim. Ben Avrupa gördüm, eğitimliyim, belli bir tarzım var. Ama Türkiye bu değil ki. Şimdi Türkiye’de ben hocamı yadırgamıyorum ki. Hoca bu tarzla Türkiye’de bu başarıları elde etti. Hoca kavgacı kimliğini öne çıkarmasa bunları nasıl elde edecekti ki?"

Futbol ekip oyunudur. Başarıyı da, başarısızlığı da paylaşırsın. Beraber gelirsin. Beraber gidersin. Kazanılan kupalarda da ikinci adamlar, yardımcı antrenörlerin kaderidir. Adları fazla anılmaz. Ten Cate değil, Rijkaard; Carlos Quieroz değil, Alex Ferguson; Oğuz Çetin değil, Terim konuşulur. 2010 Dünya Kupası'na gidememenin bir faturası olmalıydı. Terim ve ekibi bu faturayı ödedi ve istifalarını verdiler. Oğuz Çetin'e göre kendisi de istifa etmiş. Süper Lig'de çalışmaya karar vermiş ama Hiddink göreve gelince kendisiyle çalışmak konusunda ısrarcı olmuş. Böyleyse böyle. İnanmak zorundayız.

Lakin geçmiş hikayeler bize hiç de öyle demiyor. Oğuz Çetin'in teknik adamlık kariyeri oportünizm üzerine kurulu. Mustafa Denizli'nin ayrılığı sonrasında Lorant ile yola devam eden, Alman teknik adamın gidişinden sorumlu tutulan ve koltuğa kurulan bir Oğuz Çetin hatırlıyoruz Fenerbahçe tarihinde. Büyük futbolcuydu Oğuz Çetin, aynı zamanda da efendi. Tüm kariyerine tanıklık etmiş biri olarak, Metin Tekin ve onun gibi üniversite diplomasına cebine koymuş eski futbolcuların da teknik adamlığa bir adım önde başlayacaklarını ümit ettim. Futbol tarihi büyük futbolcudan büyük teknik adam olmaz'ın örnekleriyle dolu. Maalesef Oğuz Çetin de hiçbir zaman Türk futbolunda kendine teknik adam olarak bir yer edinemedi. Anadolu macerasında iz bıraktığı söylenemez. Diyarbakırspor'a da rica minnet gittiği yazılıp çizilmişti.

Bugün futbol kamuoyunun önüne "Hiddink ile telefon, e-mail ile iletişim kuruyoruz, ona tüm futbolcuları geçmişin önyargıları olmadan anlattım" diyerek çıktı. Burada da Terim dönemine bir dokundurma var ama kendisiyle çelişiyor. Sadece İbrahim Toraman'ın çağrılmaması bile söyledikleriyle icraatlarının çeliştiğinin göstergesidir. Anlamı olmayan bir hazırlık karşılaşmasına 2.5 aydır maç oynamamış Sabri'yi çağırmanın da bir anlamı olmadığı gibi. Basın toplantısının sonunda "Her ne kadar yaşım, tecrübem gereği tek sorumlu olmam gerekiyorsa da şartlar beni buraya itti." diyor. Yaş meselesi anlayamadım ama o şartları hazırlayan ta kendisi. Kusura bakmasın; ayağında krampon varken attığı paslara da, efendiliğine de saygımız sonsuz. Ama oportünist Oğuz Çetin hayat boyu bize hep şu soruyu sordurttu, sordurtmaya devam ediyor: "Acaba Ali Şen haklı mıydı?" Galiba...

Tezahürat

Ruhsuz İ..ler...

Deloitte Money League 2010

(1) Real Madrid 401,4
2 (3) FC Barcelona 365,9
3 (2) Manchester United 327,0
4 (4) Bayern Munich 289,5
5 (6) Arsenal 263,0
6 (5) Chelsea 242,3
7 (8) Liverpool 217,0
8 (11) Juventus 203,2
9 (10) Internazionale 196,5
10 (7) AC Milan 196,5
11 (15) Hamburger SV 146,7
12 (9) AS Roma 146,4
13 (12) Olympique Lyonnais 139,6
14 (16) Olympique de Marseille 133,2
15 (14) Tottenham Hotspur 132,7
16 (13) Schalke 04 124,5
17 (n/a) Werder Bremen 114,7
18 (20) Brussia Dortmund 103,5
19 (n/a) Manchester City 102,2
20 (17) Newcastle United 101,0

» Major Adında Bir Köpek
» Perez'in Bilmecesi

Naklen Yayınlar

2 Mart Salı
14:00 Türkiye-Slovakya (U21) / NTV Spor
22:00 Brezilya-İrlanda / NTV Spor
00:10 Velez S.-Boca Juniors / NTV Spor
3 Mart Çarşamba
20:00 Türkiye-Honduras / NTV Spor
21:00 Hollanda-Amerika / Futbol Smart
21:45 Almanya-Arjantin / Kanal A
21:50 İtalya-Kamerun / Rai Uno
22:00 Fransa-İspanya / TV8

1 Mart 2010

Gelecekte Futbol Topu


Neyse ki "Top yuvarlaktır" demeye devam edeceğiz! Buyurun söz sizde...

Guardiola ve Motivasyon

Guardiola, Roma'daki Şampiyonlar Ligi finalinden önce futbolcularına Gladyatör'den bölümler içeren bir video izletmişti. Bu motivasyon yöntemini sürekli kullanıyor. Malaga maçından önce de takımın karşısına bir başka video ile çıkmış. Himalaya'larda 5 gün hayatta kalma mücadelesi veren ve 7400 metrede donarak ölen İspanyol dağcı Inaki Ochoa de Olza'nın röportajının yer aldığı bir video. Meraklısı bu linkten videoyu izleyebilir...
Guardiola ve Hayat Bilgisi
Guardiola Neyi Değiştirdi?