
Bu bir tercih meselesi, niye öyle yapıyorlar bilmiyorum ama saygı duyuyorum. Memleketin sınırlarını aştığımızda aynı mesleği paylaştığımız bazı insanlarla aynı yerde yemek yemiyoruz. Bazılarımız başka sokaklara sapıyor. Taksim’de hepsini bir arada bulacağınız bildik fast food markalarını arıyorlar. Bazıları da bilmedik dükkanlara atıyor kendini, annelerinin hiç pişirmediği, bizim pazarlarda hiç satılmayanlarla yapılanlarla doyuruyor karnını...
Benim de, senin de, Arda’n ın da bu memleketin pazarlarından taşanlarla karnı çok doymuştur. İsterdim ki Madrid’in bilmediği sokaklarında kaybolsun ve attığı imzanın arkasından bir konuşmuşsa bir daha dönmesin bizim sofralara. Orada geç vakitte otururlar sofraya, öyle doysun karnı, yediğinin o dildeki manasını öğrensin, garsondan hesabı onun dilinde isteyebilsin...
Futbol ortak dil. Yetenekliysen oynarsın.. O en kolayı... İdman dediğin belki biraz daha ağırdır ama yeni olmanın şevkiyle o da koymaz adama... Yapmadı Arda.. Böyle olmasını dilemezdim. La Liga başladıktan sonra Madrid medyasına konuşmasını, topuna bakmasını, İspanyolca öğrenmesini beklerdim... Yapıyorsa bile; bir tarafını koparamadı. Ne oralı; ne de buralı olamamak en zorudur. Çeker durur seni hayat iki yakadan. Paramparça olursun...
Biriktirmiş mecburiyetten Arda. Haksızlığa uğradığı her an söylemesi gerekenler kulüp tarafından ya da otokontrol yüzünden söylenmemiş. Suratına edilen küfürler, sahip çıkmama ya da hiç katılmadığım o takım için gelir -kime ne, kimin ne kazandığı- dengesi. Bunlar orijinal satırlar değil. Galatasaray’da son 3 yılda yabancı futbolculara karşı 2000’de başarıyı getiren yerlilerin futbolu bıraktıktan sonra yaptıkları yorum desteğiyle, Türk oyuncuların Florya’da faşizan bir tavır geliştirdiklerini bilmeyen yok...
Söylediklerine itiraz edersiniz ya da katılırsınız, tek satırı bile sizi yaralar ya da yeter artık sus diye haykırırsınız, uzatmamak lazım çünkü belki de mesele başka...
Almanya maçına 5 gün kala bir röportaj Türkiye Futbol Federasyonu’nun resmi sitesinden yayınlanıyor. Tam Saha dergisi piyasada satılan bir dergi değil. Aylık iş yapmanın sakıncası... Arda ile yapılan röportajın tarihi Avusturya maçının oynadığı Eylül başı. Bir ay önce verilen cevaplar... Soruları soran ise Milli Takım Teknik Direktörü Guus Hiddink’in tercümanı Türker Tozar. Dünyanın hiç bir yerinde milli takımın hocasının tercümanı gazeteciliğe soyunmaz. Türker Tozar tercümanlığı layığıyla yapan bir isim. O işinde başarlı mı, başarılı...Ama Türk futbolunun yöneten yapının tam göbeğinde oturup, federasyondan maaş alıp, milli takımda oynanan bir futbolcuya “Bizim futbolumuzun eksikleri, sana da haksızlık yaptılar kardeş, al pası verdim sana ” temalı provokatif soruları soracak isim değil.
O zaman adama sorarlar dön bir bak aynaya diye! Türker Tozar senin oturduğun masa İstinye'de... Orada batırıyorlar Türk futbolunu!.. Bunu bir gazeteci sorsaydı, sorun olmazdı lakin Hiddink’in -Chelsea ne oldu(!)- tercümanı sorularıyla federasyon kanalıyla milli takım futbolcusuna eski defterleri açtırıyor ve ayrıldığı kulübe eleştirilerine çanak oluyorsa orada dur demek lazım.
Sonunda ne oldu? Almanya maçı gibi hayati bir maç bir öncesinde Pazartesi gününden itibaren Arda röportajı ve yankıları konuşuluyor bu ülkede. Maça iki gün kala da Arda röportajları okuyacaksınız yarın (bugün) gazetelerde. Belki de bu söyledikleri yüzünden Emre'den sonra Arda'da da yuhalanacak o stadyumda... Milli takım tercümanının bir ay önce yaptığı röportaj yüzünden, Arda çıkıp “ Ama bir ay önce konuştum” diyecek, gündem milli takımdan kopacak ve biz kalkıp Euro 2012’ye gitmekten bahsedeceğiz... Sonra ara ki Milli Takım ruhunu bulasın... Bunun adı "Tam Saha" iletişim rezaletidir...