27 Şubat 2018

Ricardo Quaresma
Superman vs. Clark Kent

Zidane'ın 2006 Dünya Kupası finalinde Materazzi'ye kafayı atıp oyundan atıldığı an en güzel cümledir: "Bir adamı gettodan çıkartabilirsiniz ama içindeki gettoyu çıkartamazsınız." Quaresma'ya da futbol sahasında defansa yardım etmesini, basit oynamasını, bencil olmamasını, rakiplerle ve hakemle dalaşmamasını söylersiniz. O, ne diyorsanız tersini yapar ama sahada bazen yaptıkları da hiçbirimizin aklına gelmeyen, nice yetenekli futbolcuların denemeyecekleridir.
Delilik ile dahilik arasındaki ince bir çizgide yaşayanlardan Quaresma... Yoksa kim geride olduğu bir derbide iki trivela dener ve birini uzak köşeye mıhlar ki... Rüştü, Ronaldinho ile birlikte Barcelona'nın kapısından girmişti. Net adamdır Quaresma, hocası Rijkaard ile anlaşamadığında "O varsa ben yokum" dedi. Barça'da kim kalmak istemez ki! O, yetiştiği Sporting'in rakibi Porto'nun yolunu tutarken, Katalanlar karşılığında Deco'yu aldılar.
Çok satan bir romanın yazarının da bazı cümlelerini anlayamayabiliriz hayatta, bir rock yıldızının giyim tarzını da garip bulabiliriz. Zor adamlardır, işin doğrusu her seferinde anlaşılmak, kabul görmek de hoşlarına gitmez... Futbol sahası da bir sahne ve sahneye çıkıp ürettiklerini sergileyenlerin o olmazsa olmaz egosu var Quaresma'da. Makas ortalarını, ayağının dışıyla vurduğu topları başkalarında göremeyeceğinin farkında. 18 yaşından beri oynadığı her kulüpte assolist... Assolist altı olan bu adam bir taraftan milyonlar kazanırken Beşiktaş'ta parayla satın alınamayacak olanı bulmuştu. Siyahbeyazlı formayla ilk ve ikinci döneminde Beşiktaş tribünlerinin ve takım arkadaşlarının ona hissettirdikleri sevgi ve şefkat ve de en önemlisi zorda olduğu zamanki hoşgörü...
Burak Yılmaz bir zamanlar Fenerbahçe'nin sağ kanadında oynarken yuhalandığı maçlarda başını öne eğer sonra da ruh halinin tezahürü gidip o başını sıfıra vurdururdu. Quaresma da geçti o günlerden. Inter forması giyerken San Siro'nun tribünleri üzerine çöküyordu Portekizli deli-dahi adamın. Burak da Quaresma da sonra sığınacak bir yuva buldular. Babam ve Oğlum'daki gibi; Beşiktaş bir oda verdi ona... F.Bahçe derbisinde Fernandao'nun golü sonrasında Mehmet Topal'ın alnının kanayıp yerde kaldığı pozisyonda tribünleri sakinleştirmeye çalışan adamın, Beşiktaş'a derbiyi iki golüyle kazandırması tesadüf değil. 
Portekiz'de ona genç yaşlarında "Mustang" lakabını takmışlardı. Sonra sahada akıllara ziyan hareketlerle yeteneğini konuşturduğunda "Harry Potter" dediler. Quaresma, kariyerinin başından beri "Superman" olduğunun farkında. O sadece  olduğu anlarda sevgiyi arayan, anlaşılmak, kabul görmek isteyen biri... Zaten kim bu siyah-beyaz aşk hikayesinde sevdiği için çabalarken, sevildiğini duymak istemez ki?

25 Şubat 2018

Cengiz Ünder



Yirmi yaşında okul arkadaşlarınızla üç gün Roma’ya gitseniz yapacaklarınız bellidir. Aşk çeşmesine para atar, İspanyol merdivenlerinde oturur bir dondurma yer, Kolezyum’un önünde gladyatör kostümü giymiş hatıra fotoğrafı için emekçilik yapanlarla bir poz verir, makarnaların annelerimizin pişirdiğinden daha sert olduğuna karar verir, ailenizden aldığınız harçlığı hele de futbol seviyorsanız Roma ya da Lazio maçında açık tribün biletini yatırsınız. Tarihi eserler, müzeler, neşeli dakikalar, keşfetmek de güzeldir arkadaşlarla birlikte olmak da, sonunda turistsinizdir, memleket hasreti basar, ailelerinize kavuşursunuz…


Bu yaz 20 yaşında bir Türk genci Roma’ya ilk adımını attığında karşısında onlarca gazeteci ve televizyon kamerası buldu. Francesco Totti’nin veda ettiği sezonun ardından yeniden yapılanma için İtalyan kulübü, dünyanın bir numaralı sportif direktörü İspanyol Monchi ile anlaşmıştı. Dani Alves’den Rakitic’e, Negredo’dan Gameiro’ya onlarca ismi üç kuruş paraya Sevilla’ya transfer eden ve “olduklarında” da 5-10 katına satan Monchi’nin İtalyan futbolunda yaratacağı devrim merakla bekleniyordu. Cengiz Ünder’i uzun zamandır takip eden Monchi, Manchester City ile girdiği transfer yarışında Roma adına son sözü söyleyen oldu. O ısrarcı olmasa Roma’nın patronları, bizim ligimizde sadece bir sezon forma giyen 20 yaşındaki bir gence 15 milyon Euro vermezlerdi. Kısaca Monchi’nin bir bildiği vardı da İspanyol sportif direktör takımın para eden isimlerini, Salah, Rüdiger ve Parades’i toplam 100 milyona satınca ortalık karıştı. Monchi, Roma’yı şampiyon yapmaya mı gelmişti, yoksa takımı satmaya mı? 

Kulübün eski futbolcusu ve İtalya’da son dönemin yükselen teknik admalarından Eusebio de Francesco, Monchi referanslı Cengiz için sezon başında temkinliydi. İlk gün Totti ile hatıra fotoğrafı çektiren Türk gencinin öğrenmesi gereken çok şey vardı. Kendini ispatlamak için ayağında fazla top tutuyor, takım oyununa uymuyor ve İtalyan futbolunun olmazsa olmazı taktik disiplin için tecrübesi sıfıra yakındı. Yakın geçmişte Salih Uçan’ın Roma’da yaşadığı bozgunu çok iyi hatırlayan Roma taraftarının da Cengiz’den büyük beklentisi yoktu doğrusu… Salah, İngiltere’de harikalar yaratınca Monchi’yi Cengiz Ünder transferi için eleştiren İtalyan gazeteciler, vatandaşları teknik adam Di Francesco’nun bu transferi istemediğini de yazdılar.


Başakşehir kulübüne veda töreninde anne ve babasıyla mikrofonlar karşısına geçen Cengiz için doğrusu zor günlerdi. Spor gazeteleri Juventus’un Arjantinli starı Dybala’yı örnek gösterip ona “Türk Dybala” demiş beklentilerin çıtasını çok yükseğe koymuştu. Cengiz’in devre arasında bir takıma kiralık gideceği konuşulmaya başlanmıştı. Bir taraftan İtalyanca dersler alan, bir taraftan da idmanlarda hocasının dediklerini yapabilmek için çırpınan Cengiz’in kulaklarını tüm bunlara kapamış olması onun İtalya kariyerinde çıktığı ilk basamaktır.
İtalya futbolunda devrim yaratan adam olarak bilinen Zeman’ın öğrencisi olan Di Francesco genç oyunculara inanan ve şans veren hoca olarak bilinirdi. Daha 18 yaşındayken vitrine çıkardığı Marco Verratti bugün PSG orta sahasında. Santrfor Luis Muriel, rekor ücretle Sevilla’ya gitti. Lecce günlerinde yetiştirdiği Juan Cuadrado bugün Juventus forması giyiyor. Hırvat sol bek Vrsaljko ve İtalyan futbolunun son dönem golcülerinden Domenico Berardi de, Eusebio Di Francesco’nun parlattığı genç oyuncular…
Bazen ne kadar çalışsanız ne kadar yetenekli olsanız da futbolda size inanan, sizdeki futbolculuk kumaşını gören ve genç yaşınızda ayaklarınız titrediğinde, taraftar ve medya üzerinize geldiğinde bir baba şefkatiyle size koruyacak, kollayacak insanlara ihtiyacınız var. Onlar size sadece futbolu değil, hayatı da öğretirler… Cengiz Ünder ile Monchi-Di Francesco ikilisini bir araya getiren kader değil, kariyer yönetimidir…