25 Aralık 2011

Çakma Milan

"2006 Dünya Kupası'nın kötü adamıydı Vikash Dhorasoo. Elemelerde formasını giydiği Fransız Milli Takım formasını Almanya'da Domenech sadece 16 dakika verdi. Bütün kupa boyunca elinde kamera bir yedek oyuncunun Dünya Kupası macerasını Super8 ile filme aldı Dhorasoo. Takım arkadaşları ve Domenech finaller sonrasında onu ekibi satmakla suçladılar. Milan'da yaşadığı hayalkırıklığı sonrasında PSG de baskılara dayanamadı ve sezonun daha ilk haftalarında yol verdi."
Bu satırlar blog arşivinden. Dhorasso için yeni olan ne? Carlo Ancelotti büyük bir ihtimalle Paris Saint Germain'in başına geçecek. Dhorasso için ikisi de tanıdık. 2005 Şampiyonlar Ligi finaliniİstanbul'da yedek kulübesinde izlemişti, o sezon birçok Milan maçını kulübede ve tribünde izlediği gibi.. O da buna vurgu yapmış?
"Ben Ancelotti uzmanıyım. Onu yedek kulübesinden ve tribünden bol bol inceleme şansım oldu."
Ancelotti, Leonardo, Beckham belki de yakında Kaka... Paris'te AC Milan çakması bir kulüp olma yolunda Paris Saint Germain...

4 Büyükler'de Omurga

Total futbol, 4-3-3, tek pas futbolu.... Gider böyle. Total futbol, Bojan Krkiç, yemek masasında tuzluğu istediğinde Puyol’un uzanıp vermesidir demiştim ki Krkiç de valizi toplayıp gitti. Olsun orada ağabeylerin tuzluğu uzatacakları gençler bitmek bilmiyor...

Oyuna elbette 3 hat üzerinden bakıyoruz. Çokça dörtlü defans, son yıllarda iki defansif orta saha, kreatif bir üçlü ve bir son vuruşu. Ya da sahte 9, kanat adamsız oyun, üçü defans, 4-4-2 vs... Onbirin kalitesi için kriterim omurgası. Kaleciden başlayan, stoper, ön libero, orta sahanın pas atan adamı, forvet arkası ve santrfor.. Bu beşlinin arasındaki kalite dengesi takımın da gücünü ortaya çıkartıyor. Sezonun ilk yarısına böyle bakmak istersek eğer...

Bu sezondan geriye son 3 sezonda hatları arasında kalite farkı olan bir Galatasaray vardı sahada. Manav tezgahında üstte tazeler, altta çürükler hesabı, ön taraf fiyakalı, orta saha ve gerisi ise vasat ve vasatın altı. Bu örneğin bu sezon takipçisi Atletico Madrid, Öndeki Arda, Diego, Falcao, Reyes (Adrian) dörtlüsü kağıt üzerinde rakip defanslar için kabus gibiyken arka tarafta genç bir kaleci önünde beli dönmeyen Miranda ve onun önünde rakibi 3 metre uzaktan kovalayan Gabi vs... Teknik adamını kovan, kupadan elenen, ligde yine hüsran yaşayan fiyakalı ama sorunlu Atletico Madrid...

Geçen sezon aldığı 16 mağlubiyetin ardından Fatih Terim Galatasaray’ın omurgasın söküp attı. O hatta bir tek adamın gözünün yaşına bile bakmadı. Muslera, Ujfalusi, Melo, Selçuk ve Elmander... Beş yeni adamla takımın omurgasını kuran Terim, bek problemini bu sezon 3 yıl sonra oyuna geri dönen Hakan Balta ile ve önceleri çok gezdirdiği Eboue ile çözdü ama iki kanadın verimsizliği sezonun ilk 10 haftasında da beklemediği puan kayıplarını getirdi. 17 maçta 11 gol yiyen savunmanın başarısı da bu omurgadaki adamlar arasındaki kalite dengesi ve beşlinin sürekli olarak forma giymesinde yatıyor...

Fenerbahçe’nin omurgasında değişen tek isim Niang yerine Bienvenu. Fenerbahçe’nin geçmişte santrfor tercihleri şöhreti ve istatistiğiyle gelen adamlardı. Bienvenu ise Niang’ın ayrılık kararı sonrasında belki de bir mecburiyet. Volkan, Yobo ve Emre tüm devre boyunca standartın üzerinde kaldılar ki Emre’nin olmadığı maçlarda da Cristian kendi çizgisinin üzerine çıktı. Alex, çok iyi sezonların ardından sallandığı sezonların ilk yarılarından birini ortaya koydu. Bu omurganın en zayıf halkası Bienvenu’nun yerine bir ismi de Aykut Kocaman zaten bugünlerde arıyor.

Beşiktaş’ta omurgada adı geçmeyen Quaresma’sız bir cümle kurmak kolay değil ama bu hattın üzerinde yeni gelen Egemen, kariyerinin en iyi günlerini geçiriyor. Kalede Cenk ve Rüştü de çokça büyük oynadılar. Ernst bu lig için marka orta saha. Sakatlık sonrasında çabuk toparladı ve bir daha da düşmede. Guti’nin valizi toplana kadar çözülemeyen omurga problemi Fernandes’in dönüşüyle, son haftalarda Simao ve Quaresma’nın yokluğuna rağmen çözüldü ve Beşiktaş kazanmaya devam etti. Fenerbahçe gibi Beşiktaş’ta da omurganın zayıf halkası santrfor. Bir yabancının Mustafa Pektemek’ten kötü olmaya hakkı yok. Almeida bu noktada takım içindeki Portekiz lobisiyle o formayı kaptı ama büyük hedeflerin golcüsü bu kadronun içinde yok.

Trabzonspor’un omurgasında kaleci Tolga harikalar yaratırken, Glowacki vasatı aşamadı. Zokora, Şampiyonlar Ligi’nde yapılan iyi savunmanın belkemiğiydi ama takımdaki yabancıların kalitesi onun yarısı kadar olunca liderden beklemedikleri bir puan farkını yediler. Burak, dörtlünün en iyi santrforu.. Ancak onun arkasında oynayan adam Alanzinho ya da Adrian farketmez, hep soru işareti olarak kaldı...Ara transferde Fenerbahçe ve Trabzonspor, omurgaya mutlaka yeni bir isim ekleyecekler. Beşiktaş’ın Almeida ve Edu -bir de sakat Bebe- varken yeni bir yabancı santrfor peşine düşeceğini söylemek zor. Galatasaray ise omurga problemini çözmüş bir takım olarak iki kanadına bal yapan arı bulmak zorunda.

"Dört büyüklerin omurgasından banane; futbolumuzun omurgası çökmüş" derseniz; siz de haklısınız... Haftada 6 gün, günde 12-15 saat bu çöküntüye kafa patlatmak zorunda olan meslek grubunun omurgalı kalmaya çalışan bir üyesi olarak beş yıldır nefes aldığım bu blog, hep futbola ait olsun istedim...

19 Aralık 2011

Naklen Yayınlar


20 Aralık Salı
19.00 Siena – Fiorentina @Euro Futbol
21.00 Real Madrid – Ponferradina @TRT Haber
21.45 Cagliari – Milan @Euro Futbol
21.45 Wolverhampton – Norwich City @Lig TV3
22.00 Nancy – Marsilya @Lig TV2
21 Aralık Çarşamba
18.00 Antalyaspor – Fenerbahçe @Lig TV
18.00 Mersin İY – Eskişehirspor @Lig TV3
18.00 Kayserispor – Ankaragücü @Lig TV2
19.00 Udinese – Juventus @Euro Futbol
20.30 Galatasaray – Manisaspor @Lig TV
20.30 Sivasspor – Samsunspor @Lig TV2
21.00 A.Madrid – Albacete @TRT Haber
21.45 Man. City – Stoke City @Lig TV3
21.45 Inter – Lecce @Euro Futbol
22 Aralık Perşembe
18.00 Gençlerbirliği – İstanbul BŞB @Lig TV2
18.00 Trabzonspor – Orduspor @Lig TV
20.30 Gaziantepspor – Bursaspor @Lig TV2
20.30 Beşiktaş – Karabük @Lig TV
22.00 Tottenham – Chelsea @Lig TV3

Papa'dan Sonra...


CNBC-E Business dergisi Ocak 2012 sayısına İspanya La Liga'da 2000 yılından beri Real Madrid, Barcelona, Villarreal, Valencia ve Sevilla'nın yaptığı transferleri ve harcamaları yazdım. Sevilla, 11 yıl önce iki sezon arka arkaya transferde sıfır harcama yapmış bir kulüpken ilerleyen yıllarda 30 milyonun altına düşmedi. Tabii bu arada sattığı oyuncular da var ama Valencia gibi hep bir değirmenin suyu nereden geliyor sorusu da o rakamlarla birlikte at koşturuyordu. Sevilla'nın son yıllarına damgasını vuran başkanı Jose Maria del Nido ilginç bir adam.La Liga'nın yayın haklarında Barcelona ve Real Madrid'in pastanın yarısını yutmasına isyan eden ve o isyanı diğer kulüplere de yayan Del Nido idi. Şimdi adamın sesini mi kısıyorlar bilemem de bugün açıklanan mahkeme kararı Sevilla'nın başını çok ağrıtacak. İspanyol futbolunda kolay paranın kaynağı bir kez daha Marbella.. Atletico Madrid'in bugün hayatta olmayan efsane başkanı Jesus Gil de Marbella'nın içini boşaltmıştı. Del Nido da yolsuzlukla suçlanıyordu ve 7.5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Karara imza atan hakim acaba Del Nido'nun şu sözünden haberdar mıdır?: "Sevilla Başkanı, Papa'dan sonra dünyanın en önemli ikinci adamıdır."

Adam Haklı

16 Aralık 2011

Hafta Sonu Futbol

16 Aralık Cuma
20:00 Orduspor - Galatasaray @Lig TV
21:30 Bayern Münih - Köln @TRT HD

17 Aralık Cumartesi
13:00 Ankaragücü - Gaziantepspor @Lig TV
13:00 Karabükspor - Mersin İY @Lig TV 2
13:30 Kartalspor - Adanaspor @TRT 6
16:00 Eskişehirspor - Kayserispor @Lig TV
16:30 Freiburg - B. Dortmund @TRT Haber
17:00 Newcastle United - Swansea City @Lig TV 3
17:00 Fulham - Bolton @Lig TV 2
19:00 Bursaspor - Antalyaspor @Lig TV
19:00 Mallorca - Getafe @NTV Spor
19:30 Schalke 04 - Werder Bremen @TRT HD
19:30 Wigan - Chelsea @Lig TV 2
21:00 A. Bilbao -Zaragoza @NTV Spor
21:45 Milan - Siena @Euro Futbol
22:00 Lyon - Evian @Lig TV 2
23:00 Sevilla - Real Madrid @NTV Spor

18 Aralık Pazar
09:30 Kashiwa Reysol - Al Sadd @TRT HD
12:30 Santos - Barcelona @TRT HD
13:00 İstanbul BŞB- Sivasspor @Lig TV
13:00 Manisaspor - Gençlerbirliği @Lig TV 2
13:00 Atletico Madrid - Real Betis @NTV Spor
13:30 Karşıyaka - Akhisar Belediyespor @TRT 1
14:00 QPR - Manchester United @Lig TV 3
16:00 Samsunspor - Beşiktaş @Lig TV
16:00 Sakaryaspor - Kayseri Erciyesspor @TRT 6
16:00 Konyaspor - Göztepe @TRT Anadolu
16:00 Juventus - Novara @Euro Futbol
16:00 Cesena - İnter @Smart 3D
16:05 Aston Villa - Liverpool @Lig TV 2
18:00 Bordeaux - Sochaux @Lig TV 3
18:10 Manchester City - Arsenal @Lig TV 2
18:30 B.Mönchengladbach - Mainz @TRT HD
19:00 Fenerbahçe - Trabzonspor @Lig TV
19:00 Bucaspor - Elazığspor @TRT Anadolu
19:00 Osasuna - Villarreal @NTV Spor
21:45 Napoli - Roma @Euro Futbol
21:45 Lazio - Udinese @Smart 3D
22:00 PSG - Lille @Lig TV 3
22:30 Valencia - Malaga @NTV Spor

14 Aralık 2011

Totti Roma'dan Gider Mi?

Francesco Totti: "Juventus maçında Panenka penaltısı atacaktım. Karşımdaki arkadaşım Buffon olunca ayıp olur dedim. Keşke atsaydım, kaçırmazdım.. Maçtan sonra hiç hoşuma gitmeyen şeyler duydum. Roma'dan ayrılmayı düşünüyorum. Roma'da problem bensem giderim."

Gider mi? Bence gitmez. Giderlerin gazını alıyor. Tribün bir sonraki maçta ayağa kalkar...

Nedved Olunmaz
Nedved Doğulur

Fikstürü ters bir ligden geldi, Juventus'ta bir yılı doldurduğunda takım arkadaşlarından 15 maç daha fazla oynamıştı. Geçen sezon da topun kralını oynuyordu ki ligin ikinci yarısında ortalıktan kayboldu. Bu sezon Serie'da 4 maçta onbirde sahaya çıktı, iki maçta da kulübeden geldi.. Milos Krasiç, Torino'da bozdu kendini diyeceğim, Torino da insanın kendini bozacağı bir şehir değil... Conte sezona bu kadar hızlı başlamışken ve eli kuvvetliyken kafayı taktığı bir adamın fazla şansı olmaz. Krasiç muhtemelen devre arasında Juventus'tan ayrılacak. İtalyanlar 15 milyon Euro ödemişti bonservis bedeline.. Manchester United sezon başında da istiyordu. Daha 27 yaşında... Orada da Karel Poborsky olur mu?


"Nedved 2.0" da güzel manşetti, "Krasiç yazılır Nedved okunur" da... Biz ne anladık bu 1.5 sezondan peki? Nedved olunmaz; Nedved doğulur...

13 Aralık 2011

Üç Yıl Sonra Emre

Emre Belözoğlu, Fenerbahçe yönetimi tarafından kadro dışı bırakıldı. Şimdi herkes ona vuracak. Şimdi hep Emre haksız... Yeni bir sözüm yok... 13 Eylül 2008'de bloga yazdığım Emre Belözoğlu portresinden birkaç pasaj:
* 14/Aralık: Emre kadro dışı kalmamış. Emre, Aykut Kocaman'dan özür dilemiş.
**************
Futbolseverden önce Emre kendinden memnun değil ki. Emre kendini sevmiyor ki artık. Aynaya bakıp, "ben o Emre olamayacağım galiba" dediğinde de Fenerbahçe'nin teklifini kabul edip Avrupa defterini kapattı.

Sorun, Emre Barcelona'nın Luis Enrique'si olacak mı Fenerbahçe'de? Real Madrid'den Barça'ya giden ve Barça'lıların kucakladığı adam. Yoksa Ronaldo mı olacak? Barcelona'da oynayan ve Real Madrid'e transferinin ilk gününden itibaren tribünlerin içine sindiremediği, iki tarafın da sevmediği adam. Bunu zaman gösterecek.

Tam bir yıl önce 12 Eylül'de, basın tribününe kol çıkartan Emre; "90'ların bebek yüzlü Sezercik'i" Şehremini'de ortaokul arkadaşlarının sırtında taşıdığı Emre değil artık.

Artık burnunu mu sürter; yoksa ruhunu mu bilmem ama bildiğim; bu sezon imza törenine katıldığı tek futbolcu Emre olan Aziz Yıldırım ve Fatih Terim' in olmadığı bir Türk futbolunda, bu kalkanlarını da yitirdiği gün; sahada ve yolda verkaça gireceği insan sayısı; bugün oynadığı oyunun kuralları gereği sahaya çıkmak zorunda olanların sayısından az olacağı... O herkesin kendini beğenmiş sandığı adam; aynaya bakıp daha fazla kendinden nefret etme.



12 Aralık 2011

Karembeu-Mancini-Veron

Şimdi Manchester City maçlarında kenarda o meşhur atkıysıyla cool takılıyor ya Roberto Mancini, bu kareyi görse bugün, nerden çektirdim diye söylenir.. Uğur Orak kardeşim bulmuş. Nefis bir kare. Roberto Mancini, Karembeu ve Seba Veron. Sampdoria'da beraber oynadılar. Artık hangi amaçla bu kostümleri giydiler bilmiyorum ama iyi hatıra olmuş. Futbolcular şöhret basamaklarını çıkarken kaprisleri de beraberinde büyür. Genç yaştaki futbolculara kostüm de giydirir, istediğin mizansende poz da verdirirsin. Bir gün yıldız olduğunda hayatında vermeyeceği pozları verirler. Bu fotoğrafta Mancini, kariyerinin sonunda. Sene 1996... Veron, Sampdoria'dan yürüyecek, Serie A turu yapacak, Premier Lig havası; sonra da memlekete dönüş... Konuyla alakalı alakasız, Adriana Karembeu ne güzel ablamızdın sen...

11 Aralık 2011

Real Madrid: 1 Barcelona: 3

Şampiyonlar Ligi’nde Premier Lig’in zirvesine oynayan iki Manchester takımı, gruplarındaki son maçlarda kan kusarken, Real Madrid ve Barça çoktan turu cebine koymuştu. Son maçlara ideal onbirlerinden 8 adamı kesip çıktılar. Schuster döneminden bu yana Clasico’ya önde çıkmayan Real Madrid, Valencia deplasmanından da çıkmış, 10 seri galibiyetle gelirken, Barça, Getafe deplasmanında 3 puan bırakıp, 6 deplasmanda 2 galibiyet alabilince, eksik maçı da hesaba katarsak artı altı ile yürüdü santra noktasına Mourinho’nun takımı...Guardiola’nın hafta başında El Clasico sorusuna verdiği yanıt güzeldi. Memleket işsizlikten kırılırken ve 2 yıldır krizden belini doğrultamazken yine hayat bilgisi dersiyle çıktı medyanın karşısına. Merkel ve Sarkozy’e selam yolladı, Euro’yu kurtarın diye. Bu sabah Madrid’e gelirken yardımcısı Tito Vilonova uçağa binmesine izin vermedi doktorlar. Şampiyonlar Ligi’nde Milan maçının günü takımı duyurulan tümör ameliyatından çıkan Tito Vilanova, (Abidal vakasından sonra yeteri kadar moral bozucu) takımın yanında olabilmek için Barselona’dan trenle Madrid’e geldi. Barcelona'yı bunlar besliyor.... On gündür Barselona gazetelerinin çarmıha gerdiği Mesut, Ajax maçında kadroya alındı. Takımın ağaları Madrid’de idman yaparken, o takımla birlikte Amsterdam’a gitti. Hafta boyunca da Real Madrid’in sahaya Mesut’suz çıkacağı ve orta sahada Xabi ile Lass’ın oynayacağı haberleri sızdırıldı Mourinho’nun odasından! Altı puan değerindeki maça, 6 puan önde çıkarken Mourinho’nun Xabi’nin yanına iki çok koşan adam koyup önde Ronaldo, Di Maria, Benzema’yı oynatması bekleniyordu ama Madrid taraftarının “Tam zamanı şimdi” havasının etkisinde kaldılar galiba.Coentrao takıma başarılı bir sol bek olduğu için dünya para verip alındı ama geldiğinden beri oynadığı yer orta sahanın göbeğiydi. Maç öncesinde de kadro dağıtıldığında Real Madrid, Coentrao’yu Casillas’tan sonra yazmış olmasına rağmen, Mourinho’nun sağ bekte denediği Lass’ın defansta oynayacağını varsaydı İspanyollar. Yazıldığı gibi çıktı Real Madrid ve Coentrao sağ bekte oyuna başladı.
Maç başlarken çay ya da bira almak için mutfağa gittiyseniz golü kaçırmışsınızdır. El Clasico tarihinin en erken atılan golü Benzema’dan geldi. 24. Saniye! Valdes’in, yapma Valdes anı. Hafta boyunca taraftarına stadı cehenneme çevirin, oyuncularına asla ilk golü biz yemeyelim ve kırmızı görmeyelim diyen Mourinho daha ne istesin?
İlk 20 dakika önde bastılar ve Barça’nın rakip 30’da yaptığı pas trafiğini orta saha göbeğine çekip dönen topları da alınca, “İkiyi bulurlarsa bu kez kazanırlar”a getirdiler oyunu. Oluyordu da. Cristiano Ronaldo, rezalet bir vuruşla auta attı topu. Maçın Real Madrid için birinci kırılma anı budur. Villa’dan daha hareketli olan Alexis’i tercih eden Guardiola, Messi’den aldığı sahte dokuzu Fabregas’a vermişti. Onun ters koşusu, Messi’nin slalomu presi bir anlığına çözdü ve göbekten Sanchez’e kanal açıldı. Zor pozisyondu, iyi vurdu.

Real Madrid’in tekrar maça dönmesi için öndeki dörtlünün kötü oynamaya hakkı yoktu. Di Maria, kasığını tuttuğu pozisyondan sonra bir daha görünmedi. Ronaldo, Real Madrid kariyerinin en kötü maçlarından birini oynadı. Önde Benzema çok çalıştı ama nafile... Mesut ise geçen sezonun ikinci yarısındaki El Clasico sağanağında olduğu gibi yine ortalıkta yoktu... Sarı kartlı orta saha oyundan düşünce ikinci yarı Barcelona için kolay oldu. En iyi bildiklerini yaptılar. Pas... Topu kaptırdıklarında da Guardiola’nın “Koşmayanı yakarım” direktifi gereği topun arkasına geçtiler 10 kişi. En büyük silahı bu sezon kontrataktan 14 gol atan Real Madrid’in dikine toplardı ama Barça’nın kademesi nefes aldırmadı. Xavi’nin golünde şans var ama şans da deneyenin yanındaydı.
Real Madrid için maçın ikinci kader anı 2-1 iken Ronaldo'nun dışarı attığı kafaydı... Mourinho’nun Coentrao kumarı üçüncü golde patladı. Hücuma çıkan Portekizli rakibin ayağından topu sökemeyince kalesinden 60 metre uzakta kaldı. Geri döndüğünde Fabregas, kafayı vurmuştu bile... Kaka ve Higuain değişiklikleri, Barça gibi geriden gelip 3 atan bir takım karşısında adet yerini bulsun değişiklikleriydi. Üçüncü golden sonra oyundan kopan Real Madrid’e Avrupa’nın en kısa takımı Barcelona, Xavi ile de bir kafa golü atıyordu.Şimdi ne olur? Santiago Bernabeu tribünleri maçın son dakikalarında Mourinho’ya büyük destek verdiler. Zaten hocanın falan tartışıldığı yok Madrid’de... Lakin medyanın birilerini kurban etmesi lazım. O kurban da bizim Türkler olur. Pazartesiden itibaren beklediğim budur. Mesut’u ağır eleştirecekler, Mesut onbirden düşecek... El Clasico’nun 18’inde olmayan ve maçı tribünden izleyen iki yeni transfer Nuri ve Hamit’i topa tutacaklar. Barça, bu sezon en önemli iki transferini -üstelik Alexis'in uzun sakatlığına rağmen-El Clasico’da sahaya sürüp; Fabregas ve Alexis Sanchez ile gol bulurken; Mourinho’dan yeni transferlerin hesabını sormamaları düşünülemez... Real Madrid: Casillas; Coentrao, Pepe, Ramos, Marcelo; Xabi Alonso, Lass (Khedira, min.63), Özil (Kaká, min.58); Di María (Higuaín, min.68), Cristiano y Benzema.

Barcelona: Víctor Valdés; Alves, Piqué, Puyol, Abidal; Busquets, Xavi, Iniesta (Pedro, min.89); Alexis (Villa, min.84), Cesc Fábregas (Keita, min. 78) y Messi.


Gol: 1-0. Min.1. Benzema; 1-1. Min. 30. Alexis; 1-2. Min. 54. Xavi. 1-3. Min. 66. Cesc.

9 Aralık 2011

Real Madrid vs. Barcelona


Süper Kupa 2011
Barcelona: 1 Real Madrid: 1
Real Madrid: 0 Barcelona: 2
Real Madrid: 1 Barcelona: 1
Barcelona: 5 Real Madrid:0
Real Madrid:0 Barcelona: 2
Barcelona: 1 Real Madrid:0
Real Madrid:2 Barcelona:6
Barcelona: 2 Real Madrid: 0
Real Madrid:4 Barcelona:1
El Clasico'da İhanet
Laporta döneminde Barcelona vs. Real Madrid
Barça ve Kaçan Yıldızlar
Ben Luis Figo

Hafta Sonu Futbol

9 Aralık Cuma
21:30 Hertha Berlin - Schalke 04 (TRT HD)

10 Aralık Cumartesi
13:30 Akhisar Belediyespor - Denizlispor (TRT Anadolu)
13:30 İstanbul Güngörenspor - Sakaryaspor (TRT 6)
16:30 Werder Bremen - Wolfsburg (TRT Haber)
17:00 Arsenal - Everton (Ligtv 2)
19:00 Gaziantepspor - Eskişehirspor (Ligtv)
19:00 Levante - Sevilla (NTV Spor)
19:00 Adanaspor - Konyaspor (TRT 6)
19:30 Hannover 96 - Bayer Leverkusen (TRT HD)
20:00 Sochaux - Paris Saint Germain (Ligtv 2)
21:00 Real Betis - Valencia (NTV Spor)
21:45 Inter - Fiorentina (Euro Futbol)
22:00 Marsilya - Bordeaux (Ligtv 2)
23:00 Real Madrid - Barcelona (NTV Spor)

11 Aralık Pazar
09:00 Esperance Tunis - Al Sadd (TRT 3)
12:30 K.Reysol/Auckland - Monterrey (TRT HD)
13:00 Antalyaspor - MKE Ankaragücü (Ligtv)
13:00 Gençlerbirliği - Orduspor (Ligtv 2)
13:00 Rayo Vallecano - Sporting Gijon (NTV Spor)
13:30 Giresunspor - Çaykur Rizespor (TRT 1)
13:30 Boluspor - Karşıyaka (TRT Anadolu)
14:30 Sunderland - Blackburn Rovers (Ligtv 3)
16:00 Beşiktaş - Büyükşehir Bld (Ligtv)
16:00 Mersin İdman Yurdu - Samsunspor (Ligtv 2)
16:00 Elazığspor - Tavşanlı Linyitspor (TRT Anadolu)
16:00 Bologna - Milan (Euro Futbol)
16:00 Udinese - Chievo (Smart 3D)
16:30 B. Dortmund - Kaiserslautern (TRT Haber)
17:00 Villareal - Real Sociedad (NTV Spor)
18:00 Stoke City - Tottenham Hotspur (Ligtv 3)
18:30 Stuttgart - Bayern Münih (TRT HD)
19:00 Malaga - Osasuna (NTV Spor)
19:00 Trabzonspor - Galatasaray (Ligtv)
19:00 Göztepe - Bucaspor (TRT Anadolu)
22:00 Lorient - Lyon (Ligtv 3)
22:30 Espanyol - Atletico Madrid (NTV Spor)

12 Aralık Pazartesi
18:00 Kayserispor - KDÇ Karabükspor (Ligtv 2)
18:00 Sivasspor - Manisaspor (Ligtv 3)
20:00 Bursaspor - Fenerbahçe (Ligtv)
20:00 Gaziantep BŞB - Kartalspor (TRT 6)
21:45 Roma - Juventus (Euro Futbol)
22:00 Chelsea - Manchester City (Ligtv 2)
credit: tribündergi

8 Aralık 2011

Panel: Medyanın Spordaki Rolü

Buna Kaç Tolerans Platini?

Ajax ile O.Lyon arasında oynanan iki karşılaşma da 0-0... Real Madrid, Ajax deplasmanında. El Clasico yüzünden 7 as oyuncu Madrid'de bırakılmış. Ajax'ın iki nizami golüne (altta) ofsayt bayrağı kalkıyor. Zagreb'de maçın ilk yarısı 1-1. İkinci yarıda 6 gol atıyorlar. Averajları +2'ye yükseliyor. Ajax da Real Madrid'den 3 yiyip grubu averaj hanesinde 0 ile bitiriyor. Ajax bu işi peşine ne kadar düşer bilemem. Yukarıdaki kare İspanyol medyasından. Lisandro Lopez'in attığı 5. golden sonra Dinamo Zagreb'li oyuncunun kaşı gözü de oynuyor, eliyle de işler yolunda çekiyor Gomis'e... Hadi bunu bırak, maçın ikinci yarısı "Kaç lazımsa o kadar" hesabıyla geçmiş... Göreceğiz bakalım sıfır tolerans neymiş? Platini çıksın anlatsın...Fransızların "saygın"" gazetesi L'Equipe, "Mucize" diye manşet atmış. Spotunda da O.Lyon, Hırvatistan'da imkansızı başardı diyor. Ben de hadi lan diyorum...
***
UEFA da maçta şüpheli bir durum görmemiş. Soruşturma açmıyorlar...
"Aldım, verdim; ben seni yendim..."

Ujfalusi Röportajı

Ujfalusi'nin AS Gazetesi'nde bugün yayınlanan röportajından aktarıyorum.. Reyes'in Galatasaray'a transferi hakkında önemli ipuçları var...

Atletico Madrid'den Galatasaray'a transferim benim için sürpriz oldu. Atletico Madrid'de çok mutluydum ve kariyerimin en iyi günlerini geçiriyordum. Bu forma altında da futbolu bırakmayı düşünüyordum ama futbol sürprizlerle dolu. Milli takımdana arkadaşım Milan Baros'un Galatasaray'da forma giymesi, Fatih Terim gibi bir teknik direktörün beni ısrarla istemesi.. Tüm bunlar bana bu kararı aldırdı ve Galatasaray'a imza attım.

Galatasaray'da çok mutluyum. Ligin zirvesine oynuyoruz ve kulüpte gelecek yıllar için büyük bir proje var. Galatasaray, Türkiye'nin en başarılı kulübü ve takımın 2000'de UEFA Kupası'nı aldığı günlere dönmesi gerekiyor.

Galatasaray ile kontratım bittiğinde 36 yaşında olacağım. Bir yıl belki ABD'de futbol oynarım ama bugünden ne olacağını bilmem mümkün değil.

Atletico Madrid'in maçlarını, kendi maç ve idman programım müsait oldukça izliyorum. Avrupa Ligi'nde iyi gidiyorlar. Kun Agüero, Forlan, De Gea, Simao ve ben takımdan ayrıldık. Fakat kaliteli oyuncular alındı. Arda, Falcao, Diego, Adrian, Miranda önemli transferler. Diego'nun yeteneğiyle Atletico Madrid daha da iyi yerlere gelebilir. Reyes de çok büyük futbolcu...

Reyes ile büyük bir ihtimalle Galatasaray'da buluşacağız. Onunla Atletico Madrid'in sağ kanadında iyi ortaktık. Çok zekidir ama yeteneklerini sahaya koyabilmesi için her zaman topla buluşabilmesi lazım. Birebirde çok iyi adam geçer. Atletico Madrid, Reyes'i satarsa çok şey kaybeder. Galatasaray'da kanatta da oynayabilir. İkinci forvet olarak da görev yapabilir.

Reyes ile sürekli konuşuyoruz. Bana İstanbul ve Galatasaray hakkında birçok soru soruyor. Reyes geldiğinde, Avrupa Ligi Kupası'nı kazanan Atletico Madrid'in sağ kanadı, Galatasaray'a geçmiş olacak.

Arda lider bir oyuncu, sahada her zaman sorumluluk alır. Onunla gurur duyuyorum. Atletico Madrid'de çok lider futbolcu var ama Arda çok cesur bir karaktere sahip..

Galatasaray 3 - Fenerbahçe 1

Derbiden bir gece önce iki takımın da antrenörleri Lig TV canlı yayınında elbette ki onbirleri ve taktiği vermediler ama alt metinlerde nasıl oynayacaklarının ipuçları vardı. Tahmini kolay olan Galatasaray’ın taraftarını arkasına alıp maça hızlı başlayacağı, Fenerbahçe’nin antrenörü İsmail Kartal’ın dediği gibi; “Biz oyunu dengede tutup geçen yıl ikinci yarıda kazanmayı bilmiştik” hesabı.. Aykut Kocaman’ın onbirini şekillendiren, muhtemelen 60’dan sonra gelen değişiklikleri skor yüzünden ikinci yarı başına çeken de bu senaryoydu...

Üç yıldır Fenerbahçe derbisi kazanamayan Galatasaray bu dönem içinde kağıt üzerinde çok kaliteli forvet hatlarına sahipti ama her seferinde orta sahası rakibinden eksikti. Orta sahadadaki kalite farkı da derbilerin sonucunu belirliyordu. Bu sezon transferlerle o dengeyi bulan Galatasaray karşısında Aykut Kocaman, Mehmet Topuz’un olmadığı, Sezer’in sakat, Özer’in de kayıp olduğu orta sahayı Selçuk ile sağlamlaştırdı. Kadroyu kara tahtaya yazarken, Bekir’in yokluğunda Bilica tercih edilince de Stoch kenarda kaldı. En formda adamı; Alex ile birlikte tahtaya önce yazsa, son iki maçın uçan adamı Stoch’a yer açılacaktı. Futbol kalitesi olarak ne Orhan Şam ne de Semih, Bilica ve Bievenu’den eksik adamlar değiller.

Galatasaray tarafında gol sıkıntısının sebebi tek ya da çift santrfor oynamakla alakalı değil elbette. Kanat adamlarının sıfır katkı yaptığı bir de Engin’in cezalı olduğu takım için Terim büyük bir risk aldı. Teknik adamları büyük yapan da bu tercihleri zaten. Yağmurlu bir akşamda ağırlaşan bir zeminde, üstelik de bir derbide Emre Çolak ile başlamak, Ayhan’ı kenarda tutup, Kazım da soru işaretiyken, sağlam Fenerbahçe orta sahasının karşısına Baros ve Elmander ile çıkmak... Tutmayabilirdi de ama tuttu... Bunun sebebi Galatasaray’ın ilk dakikadan itibaren Fenerbahçe yarı sahasında rakibe pas yapmasına olanak vermeyen presiydi. Hücum girişimlerinden dönen bütün topları kendi yarı alanına geçmeden toplayan Galatasaray’ın koşu mesafesi düşünce daha zinde kaldılar. İlk 20 dakikada kaçan fırsatlar, Bilica’nın bireysel hataları... Fenerbahçe kroke olduğu bu bölümden ancak geçmişte örnekleri çok olan ilk atakta gol ile çıkabilirdi. Bu da olmadı... Yobo kademesiz yakalandı, Eboue’nin karşısına çıkması gereken ilk adam Ziegler’di...

Ardından Bilica’nın bireysel hatası. 2-0’ın ardından Aykut Kocaman’ın oyunu tutarım ikinci yarıda Stoch ile 3 puan için denerim senaryosu çöpe gitti. 3 puan önde geldiği bir derbide iki ihtimal benim diyen bir hocanın “Önce kaybetmeyelim, fırsatını bulursak atar kazanırız” taktiği geçmişte çok iş yapmıştır...Başka bir ihtimal kalmayınca değişiklikleri ikinci yarı başına çeken Kocaman’ın Stoch yanlışı bir kez daha ortaya çıktı. İlk yarıdaki yüksek temponun ardından 45-60 arasında oyunun ritmini Fenerbahçe’ye bırakan Galatasaray, sezonun ve hatta son iki yılın en iyi futbolunu oynadığı maçta, Stoch’un direkten dönen topunda kendisi de direkten döndü. O pozisyon maçı değiştirebilirdi. Melo farkı üçe çıkardığında bu ihtimali de ortadan kaldırdı...

Maçın yıldızı Emre Çolak, Galatasaray’a ufak fiziği ve gençliğiyle dinamizm getirdi. Melo ve Elmander de farkı yarattı... Kazım yine vasatı aşamadı. Riera’nın kenardan gelip yine sıfır katkı yapması da skoru 3-1’e getirdi. Fenerbahçe’de Volkan Demirel kalesinde 3 gol görmesine rağmen muhteşem oynadı. Kenardan gelen Stoch vasatı aşan tek isimdi ama iş işten geçmişti artık...

2 Aralık 2011

Hafta Sonu Futbol

2 Aralık Cuma
20:00 Sivasspor - Trabzonspor //Lig TV
21:00 Caen - Marsilya //Lig TV 3
21:30 Leverkusen - Hoffenheim //TRT HD
21:45 Genoa - Milan //Euro Futbol
3 Aralık Cumartesi
13:00 Gaziantepspor - Samsunspor //Lig TV
13:30 Tavşanlı Linyitspor - Göztepe //TRT 3
14:45 Newcastle United - Chelsea //Lig TV 2
16:00 Konyaspor - Gaziantep BŞB //TRT 3
16:00 Gençlerbirliği - Galatasaray //Lig TV
16:30 Bayern Münih - Werder Bremen //TRT Haber
17:00 Man. City - Norwich City //Lig TV 2
17:00 Wigan - Arsenal //Lig TV 3
19:00 Fenerbahçe - Ankaragücü //Lig TV
19:00 S.Gijon - Real Madrid //NTV Spor
19:00 Kasımpaşa - Sakaryaspor //TRT 3
19:30 Stuttgart - Köln //TRT HD
19:30 Aston Villa - Man. United //Lig TV 3
20:00 Ajaccio - Lille //Lig TV 2
21:00 Barcelona - Levante //NTV Spor
21:45 Inter - Udinese //Euro Futbol
21:45 Napoli - Lecce //Smart 3D
22:00 Nice - Rennes //Lig TV 2
23:00 Valencia - Espanyol //NTV Spor
4 Aralık Pazar
13:00 Atletico Madrid - Rayo Vallecano //NTV Spor
13:00 Antalyaspor - Karabükspor //Lig TV 2
13:00 Kayserispor - Büyükşehir Bld //Lig TV
13:30 Bucaspor - Adanaspor //TRT 1
16:00 Mersin İY - Manisaspor //Lig TV
16:00 Fiorentina - Roma //Euro Futbol
16:00 Juventus - Cesena //Loca Portal
16:30 Hamburg - Nürnberg //TRT 3
17:00 Real Sociedad - Malaga //NTV Spor
17:00 Everton - Stoke City //Lig TV 2
18:00 Wolves - Sunderland //Lig TV 3
19:00 Bursaspor - Eskişehirspor //Lig TV
19:00 Denizlispor - Boluspor //TRT 3
21:00 Mallorca - Athletic Bilbao //NTV Spor
21:45 Parma - Palermo //Euro Futbol
22:00 Lyon - Toulouse //Lig TV 2- (Yorum)
5 Aralık Pazartesi
20:00 Beşiktaş - Orduspor //Lig TV
20:00 Karşıyaka - Giresunspor //TRT 3
21:45 Lazio - Novara //Euro Futbol
22:00 Sevilla - Getafe //NTV Spor
22:00 Fulham - Liverpool //Lig TV 3

1 Aralık 2011

İkinci Sezonunda Mesut Özil

Tamam yetenekli, Alman Milli Takımı'nın da lideri ama Real Madrid bir başka kulüp.. Onun yaşında birinin gelip daha ilk sezonunda Santiago Bernabeu tribünlerini ayağa kaldırıp, onbirin değişmezi olmasını beklemek fazla iyimserlik olurdu. Mesut başardı. Beklenilenden çok daha fazlasını yaptı. Çıtayı çok yükseğe koydu. Kaka'nın sakatlıklarından yaka silken Real Madrid taraftarına da "Gidersin gitsin" dedirtti Brezilyalı için... İki El Clasico'da tribünden izledim. Sezon içinde Şampiyonlar Ligi dahil, Barcelona maçlarında vasattı. Süper Kupa finalinde Mourinho'nun en önde pres yaptırdığı adamıydı Madrid'de.. Ronaldo bile aktif dinlenme için orta sahaya gizlenirken sürekli Mesut saldırıyordu. İnsaf demek lazım... Maçın son 15 dakikasında ayakta duramayacak hale geldi..Bu sezon o çok yükseğe koyduğu çıta başının belası. El Clasico'ya da 8 gün kala iki taraf da bel altı vurmaya başladı. Bugün Barselona tarafında ilginç bir haber var. Real Madrid'in geçen sezonki performansından sonra bu sezon düşen ya da düştüğü iddia edilen Mesut'un gece hayatından rahatsız olduğu... Madrid gecelerinin yeni Guti'si diyorlar onun için...

How....



Çabuk Eve Dön!

Her ligden ağır diz sakatlıkları haberleri geliyor. WBA'dan Zoltan Gera sezonu kapadı. Liverpool'dan da Lucas Leiva için çok iyi haberler yok. (... sezonu kapadı) O da Chelsea maçında yıkıldı. Steven Gerrard bir var bir yok artık. Orta sahada iki yeni transfer Charlie Adam ve Jordan Henderson var ama yetmez elbette. Dalglish, Blackpool'a kiralık gönderdiği Jonjo Shelvey'i geri çağırmış. Ada futbolunda sözleşmeler de ilginç. Shelvey kiralık gittiği kulüpte kilit adamlardan biri olmayı başarmış, 6 gol atmış ama bonservisini elinde tutan kulüp gel dediği anda geri dönmek zorunda. Kiralık sözleşmelerinde bu bir opsiyon mudur yoksa ülke içinde tüm kiralık sözleşmelerinde geri çağırma hakkı var mıdır? Buna bir pas atabilirsiniz... Blackpool, Shelvey'i yollladı ama ümitlerini yitirmemişler, Liverpool ara transferde adam alırsa, tekrar isteriz diyorlar... Al-ver, al-ver...

30 Kasım 2011

Real Madrid'in Albümü

Sander Van Doorn, Ray Foxx, The Faith Keepers, The Good Men.. Vallahi bu isimlerin hiçbiri benim için bir şey ifade etmiyor. The Faith Keepers'ı da yine içinden Real Madrid geçen bir hikayede duymuştum. Barcelona Cold Play dinliyor ya, Real Madrid'in otobüsünde de bu grup çalıyordu. 7 Aralık'ta Real Madrid albüm çıkartıyor. Itunes'da olacakmış.. İsteyen blog arşivinden "Don´t worry ´bout later"ı dinlesin... Barcelona bir ara resmi mağazasında konserve balık satıyordu, üzerinde Barça amblemi vardı işte... Bu da o hesap...

29 Kasım 2011

Naklen Yayınlar

29 Kasım Salı
22:00 Barcelona - Rayo Vallecano @ NTV Spor
22:00 Arsenal - Manchester City @ Skytürk (Kupa)
30 Kasım Çarşamba
20:00 Celtic - Atletico Madrid @ Euro Futbol
20:00 Braga - Birmingham @Smart 3D
21:45 Manchester United - Crystal Palace @ Skytürk (Kupa)
22:05 Standart Liege - Hannover 96 @ Loca Portal
1 Aralık Perşembe
20:00 Schalke 04 - Steaua Bükreş @Euro Futbol
20:00 Twente - Fulham @ Smart 3D
22:05 Maccabi Tel Aviv - Beşiktaş @ Star
22:05 Stoke City - Dinamo Kiev @ Euro Futbol
22:05 Salzburg - PSG @ Smart 3D

27 Kasım 2011

Napoli İşi

Bir vukuatın ardından taraftar için konuşur ya yöneticiler: "Bunu yapan bizim taraftarımız olamaz" diye.. Bu harbiden o işte... Napoli'de bu hafta iki soygunda kurbanlar futbolcu eşleri. Hamsik'in karısının arabasını çalıyorlar, neyse sonra bulunuyor araba... İkincisi daha fena.. Dün akşam Lavezzi'nin nişanlısına sokak ortasında silah doğrultuyor ve saatini gasp ediyorlar. Cavani'nin de evi soyulmuştu yakın tarihte... Yanlış mı hatırlıyorum ama Maradona'nın arabasını çalıp, ona ait olduğunu öğrenince geri getiren hırsızlar vardı Napoli'de... Napoli de değişmiş; hırsızlar da...

26 Kasım 2011

Real Madrid: 4 A. Madrid: 1

Ekim 1999’daki Atletico Madrid, Santiago Bernabeu’da 3-1 kazandığında bu akşam sahaya çıkan kadrodan çok daha mı kaliteli bir kadroya sahipti? Hayır. O sezon sadece 8 maç kazanabildiler. Biri de bu derbiydi ve sezon sonunda Real Betis ve Sevilla ile birlikte küme düştüler. Berbat bir sezon geçiren Real Madrid, küme düşen Atletico Madrid’i Vicente Calderon’da da yenemedi ve maç 1-1 berabere bitti.

O günden bu yana Camp Nou’da kazanmayı başaran, Barcelona’ya Vicente Calderon’da defalarca arıza çıkartan Atletico Madrid, İspanya Ligi tarihinde bir derbide en uzun süre kazanamayan takım oldu. Patetik Madrid de bu dönemin bir tezahürüdür. Maçın sonlarına doğru kale arkasında Real Madrid taraftarının açtığı ve derbinin anlamını yitirdiğine dair vurgu bir derbi hatırası olarak kalır. Madrid şehri sahadaki dengeler değişse de bu rekabeti yaşamaya devam eder. Mourinho’nun bir gün önce mütevazi tavrı de bu yüzden.... Bundan sonrası sahadaki gerçekler tabii.

Real Madrid bu sezon hiçbir maçta ilk 15 dakika bu kadar tutuk değildi. Pozisyon geçen çeyrek ve Adrian’ın cezalandırdığı takım, benim her zaman saçma bulduğum kuralla oyuna döndü. Son adam kırmızı kart ve penaltı. İki ceza birden. Kaleci Courtois atılınca, Diego da kenara geldi ve maç orada bitti aslında. Tiago’nun olmadığı bir orta saha sert ama futbol garibi adamlarla dolu olunca yine sırıttılar ve bu sezon tüm büyük maçlarda olduğu gibi yine teslim oldular. Beklendiği gibi...

Real Madrid’de Xabi Alonso’nun 5. sarı kartını görüp El Clasico’da forma giymeyi garantilemesi maçın skoru kadar önemli Real Madrid tarafında. Nuri’nin kulübede, Hamit’in tribünde başladığı derbide Arda Turan geçmiş maçlarda olduğu gibi yine iyi oynadı ama Real Madrid-Barça ölçeğinde takımlara meydan okuyabilmesi için çeyrek sezon elbette ki yeterli değil. Atletico Madrid tarafında oyun 2-1 iken Reyes neden girmez; Falcao olsaydı böyle mi olurdu tartışmaları yürür gider. Manzano bir maç daha kaybetsin yine gidiyor manşetleri atılır... Real Madrid ise 10 Aralık’ı bekler... Barcelona, Getafe deplasmanında 1-0 mağlup... Puan fark 6... Santiago Bernabeu'da Mourinho kazanırsa, +9'dan vermez artık...

Madrid Derbisi 26K2011

İki kez direkten döndü Manzano. Atletico Madrid geleneği bu. Jesus Gil yok ama ruhu kulübün içinde. Teknik direktörlerini ipten aldılar ama büyük maç oynayamıyorlar çünkü hatlar arasındaki kalite uçurumu sert rakipler karşısında sırıtıyor. Barcelona deplasmanında da Bilbao'da orta saha ve defansın yetersizliği sonları hazırladı. Atletico Madrid, geçen iki yıldaki Galatasaray ya da son iki yılın Beşiktaş'ına benziyor. Ön tarafta assolist Falcao, alt kadrosu da iyi ama arkada orkestra dökülüyor bir geride servis rezalet... Derbide Falcao da yok.. Real Madrid, Avrupa'da bu sezon en iyi futbolu oynayan takım... Gevelemeden, dikine en hızlı çıkan takım ve yediğin golü nasıl yediğini idrak edene kadar ikinciyi atıyorlar... Atletico Madrid, son derb galibiyetini Santiago Bernabeu'da aldı 1999'da... Barcelona'ya bile geride kalan 10 yılda bela oldular ama Real Madrid karşısında olmuyor, bu akşam da olması zor. Real Madrid'de Cristiano Ronaldo, D.Zagreb maçını pas geçti. Mourinho, devrede 3 değişiklik yaptı Şampiyonlar Ligi maçında. Şimdi, 1-0, 2-1 olsun bizim olsun diyor. Çakallık tabii. Şehrin havasını iki yıldır soluyan, La Liga'da geçmişi çok eski olan Portekizli, yine "manita" ya da fazlasının peşinde... Atletico Madrid tarafında herkes kazanırsak mucize diye başlıyor söze. Fazla kaybedecekleri bir şey yok. Madrid derbilerinin klasiği ilk 10 dakikada goldür... Barcelona ve Real Madridlileri bir kenara koyarsak, ligin asist kralı olan ve Madrid'in bir yakasında büyük saygı gören Arda Turan için de ilk derbi.. Asıl kıyamet elbette 10 Aralık'ta kopacak. El Clasico'da...31 Ekim 1999/// Real Madrid: 1 Atletico Madrid: 3

25 Kasım 2011

Hafta Sonu Futbol



25 Kasım Cuma
20:00 Gençlerbirliği - Fenerbahçe (Lig TV)
21:30 Köln - B.Mönchengladbach (TRT HD)
21:45 Udinese - Roma (Euro Futbol)

26 Kasım Cumartesi
13:00 Samsunspor - Antalyaspor (Lig TV)
14:45 Stoke City - Blackburn Rovers (Lig TV 2)
16:00 Orduspor - Mersin İY (Lig TV)
16:30 B. Dortmund - Schalke 04 (TRT Haber)
17:00 Manchester United - Newcastle United (Lig TV 2)
17:00 Chelsea - Wolves (Lig TV 3)
19:00 Galatasaray - Sivasspor (Lig TV)
19:00 Vallecano - Valencia (Ntv Spor)
19:30 Arsenal - Fulham (Lig TV 3)
20:00 Adanaspor - Tavşanlı Linyitspor (TRT 3)
21:00 Real Madrid - Atletico Madrid (Ntv Spor)
21:45 Lazio - Juventus (Euro Futbol)
21:45 Atalanta - Napoli (Smart 3D)
22:00 Lille-Brest (Lig Tv 2)
23:00 Getafe - Barcelona (Ntv Spor)

27 Kasım Pazar
13:00 Real Betis - Real Sociedad (Ntv Spor)
13:00 Eskişehirspor - Ankaragücü (Lig TV)
13:00 İstanbul BŞB- Gaziantepspor (Lig TV 2)
13:30 Boluspor - Kartalspor (TRT 3)
13:30 Giresunspor - Denizlispor (TRT 1)
15:30 Swansea City - Aston Villa (Lig TV 2)
16:00 Manisaspor - Kayserispor (Lig TV)
16:00 Sakaryaspor - Çaykur Rizespor (TRT 3)
16:00 Gaziantep BŞB - Bucaspor (TRT 6)
16:00 Siena - İnter (Euro Futbol)
16:00 Palermo - Fiorentina (Smart 3D)
16:30 Werder Bremen - Stuttgart (TRT Haber)
17:00 Levante - Sporting Gijon (Ntv Spor)
18:00 Liverpool - Manchester City (Lig TV 3)
19:00 Trabzonspor - Beşiktaş (Lig TV)
20:00 Göztepe - Kayseri Erciyesspor (TRT 3)
21:45 Milan - Chievo (Euro Futbol)
22:00 Marsilya-Paris Saint Germain (Lig TV 2)
22:30 Zaragoza - Sevilla (Ntv Spor)

28 Kasım Pazartesi
20:00 Karabükspor - Bursaspor (Lig TV)
20:00 Elazığspor - Kasımpaşa (TRT 3)

24 Kasım 2011

Spor İletişimi Sertifika Programı

Kadir Has Üniversitesi bünyesinde bu yıl üçüncü kez düzenlenecek olan Spor Hukuku & Yönetimi Sertifika Programı ve bu yıl beşinci kez düzenlenecek olan Spor İletişimi Sertifika Programı kapılarını yeni dönem öğrencilerine açıyor.

26 Kasım Cumartesi günü Kadir Has Üniversitesi, Cibali Kampüsü’nde yapılacak burs sınavlarının ardından, 10 Aralık günü yapılacak ilk ders ile programlar başlayacak ve 2012 Nisan sonuna kadar devam edecektir. Burs sınavları sonucunda ilk 20 arasına giren öğrencilere de çeşitli burs imkanları tanınacak. Sınava giriş ücreti ise 25 TL. Sınav için online kayıt programın web sitesinden sınav gününe kadar yaptırılabiliyor.

Spor İletişimi Sertifika Programı’nın kontenjanı 50 kişiyle sınırlı. Eğitim bedeli ise 2.750 TL olup, lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencilerine 1.750 TL’dir. Yüksek sayıda katılım ve kısıtlı kontenjan sebebiyle, Spor İletişimi Sertifika Programı’na katılmak isteyenlerin Burs Sınavı’na mutlaka girmeleri gerekiyor.

Spor Hukuku ve Yönetimi Sertifika Programı kontenjanı ise 80 kişiyle sınırlı. Eğitim bedeli 2.750 TL olup, lisans, yüksek lisans, doktora öğrencileri, stajyer avukatlar, Spor Genel Müdürlüğü ve spor federasyonları çalışanları, öğretim üyeleri ve lisanslı sporculara %20 indirim imkanı vardır. Spor Hukuku ve Yönetimi Sertifika Programı için Burs Sınavı’na katılmak mecburi değil. Ama yine de programın kapsamı hakkında bilgi sahibi olmak için sınava girmekte fayda var.

Spor Hukuku & Yönetimi ve Spor İletişimi olarak iki ayrı programı bünyesinde barındıran Spor Hukuku Araştırma ve Uygulama Merkezi, bu programlar kapsamında FIFA ve UEFA gibi seçkin uluslararası kuruluşlardan konuşmacıları üniversitemize davet etmektedir. Program süresince Levent Bıçakcı, Şenes Erzik, Atilla Gökçe, Adnan Türkkan, Kemal Kapulluoğlu, Tanıl Bora, Fuat Akdağ, Yiğiter Uluğ, Mehmet Demirkol, Okay Karacan, İbrahim Altınsay, Mert Aydın gibi spor dünyasının birçok önemli ismi derslerde yer alacak.

Derslerin Cumartesi ve Pazar günleri saat 10:00 ile 14:00 arasında yapılacağı program 15 hafta devam edecek. Programların ders içerikleri ve katılımcı listelerinin tamamına aşağıdaki adreslerden ulaşabilirsiniz.

Spor İletişimi Sertifika Programı;
http://shaum.khas.edu.tr/spor-iletisimi-sertifika-programi.html

Spor Hukuku ve Yönetimi Sertifika Programı;
http://shaum.khas.edu.tr/spor-hukuku-ve-yoenetimi-sertifika-programi-2.html

23 Kasım 2011

Anzhi-PSG-Malaga

Siyah Ferrari Enzo, Nice Havaalanı’nın çıkış kapısında onu bekliyordu. İsviçre’den bir avukat arkadaşının gönderdiği otomobilin direksiyonuna geçti ve Promenade des Angles’ye doğru sürdü. Yanında oturan Tinatine Kandelaki, ülkesinde talk-show programlarının aranan yüzüydü. Nice’in lükse boğulmuş caddesi Promenada des Angles’de onun kullandığı otomobil çok da lüks değildi! 600 bin dolar değerindeki Ferrari Enzo, 25 Kasım 2006 günü öğleden sonra alev alev yanmaya başladı. Otomobil alev aldığında önce kaldırıma çarptı, ardından da bir ağaca.. Televizyon yıldızı Kandelaki şanslıydı. Kaldırıldığı hastanede sadece 3 saat ayakta tedavi gördü ve polis sorgusunu beklemeden Fransa sınırları terk etti. Nice polisi yanan Ferrari’den çıkan ikinci kişinin adının Süleyman Kerimov olduğunu öğrenince ayağa kalktı. Kerimov, dünyanın en zenginler listesinde yer alan bir oligarktı ve Rusya’da Putin’e en yakın isimlerden biriydi. Ferrari’ye sabotaj ihtimali yapılan araştırma sonrasında ortadan kalktı ama vücudunun yüzde 70’i yanan ve yapay solunumla hayatta kalan Kerimov, Marsilya’da kaldırıldığı hastanede hayata tutunmaya çalışıyordu. Tutundu da. Yedi milyar dolarlık servetini son 20 yılda elde eden Kerimov’un hayata bakışı da bu kazadan sonra değişti. Ayağa kalktığı gün çocukların yanık tedavisini üstlenen bir vakıfa bir milyon dolar bağışladı. Ardından kurduğu Kerimov Vakfı bugüne kadar 200 milyon doların üzerinde bir parayı yardım amaçlı ihtiyaç duyum kurumlara aktardı. 1993’de Fedprombank ile adını duyuran ve düşük rakamlara aldığı şirketleri ayağa kaldırdıktan sonra satarak servetini katlayan Kerimov, Rusya’nın en iyi girişimcilerinden biri olarak kabul edildi. Petrolden, madene, altından, doğalgaza kadar yatırımlarını genişleten ve son olarak turizm yatırımlarıyla dikkat çeken Kerimov’un tüm dünyada tanınmasını sağlayan ise ne o kaza ne de başarılı girişimciliği oldu. Abramoviç gibi Kerimov da futbol sayesinde tüm dünyanın konuştuğu bir isim olmayı başardı.

Oligarkların futbolu her zaman sevdiler. Moskova kulüplerine büyük paralar harcayanlar, ardından battıklarında geride gözü yaşlı taraftarlar bırakanlar. Aralarında en ünlüsü hiç şüphesiz Roman Abramoviç oldu. Chelsea’ye 7 yılda bir milyar euro para aktaran Rus işadamı aslında kolay olanı seçmişti. Yıldız futbolcuları Londra’ya getirmek kolaydı! Rusya Federasyonu’nda Dağıstan delegesi olan Süleyman Kerimov ise zor olanı seçti. Büyük bir takım kurmak istiyordu ve transfer teklif ettiği futbolcuların paradan önce kabul etmesi gerken bir şart vardı. Moskova’dan iki bin kilometre uzaklıkta olan Makhachkala’nın takımı Anzhi’de forma giymeyi kabul etmek! Şehrin eski adı olan Anzhi inci demekti ve Kerimov adına yakışır bir kadro kurmaya kararlıydı. Sadece 20 yıl önce kurulan ve Dağıstan şampiyonu olduktan sonra Rusya’nın ikinci ligine kabul edilen Anzhi, 2011 yılına kadar kimsenin adını hatırlamadığı bir kulüptü. 1999’da Rusya Premier Ligi’ne yükselen üç yıl sonra küme düşen Anzhi yedi yıl boyunca tekrar büyüklerle kapışmak için bekledi ve geçen sezonu 11. sırada tamamladı. Anzhi taraftarı için peri masalı Ocak 2011’de başladı. Süleyman Kerimov kulübü bir bedel ödemeden yatırım yapacağı sözünü vererek satın aldı. Sözünü de sekiz ay içinde fazlasıyla tuttu. Fenerbahçe’den ayrıldıktan sonra emeklilik günlerini ülkesi Brezilya’da geçiren ve formayı sırtından çıkarmamaya kararlı olan Roberto Carlos’u transfer eden Kerimov, futbolun radarını üstüne çevirdi. Haftalık 65 bin pound’a evet diyen Roberto Carlos’un ardından Dağıstan kulübüne yıldız yağmaya başladı. Stoper Joao Carlos, orta sahaya Brezilya’lı genç yetenek Jucilei, Avrupa’da bir büyüğe gider denilen sambacı Diego Tardelli ve PSV Eindoven’da yıldızı parlayan Balazs Dzsudzsak, 14 milyon Euro karşılığında Anzhi’nin yolunu tuttu. Asıl bombayı sona sakladı Kerimov. Olmaz denilen transferin dedikodusu çıktığında İtalyan medyası önce dudak büktü ama Inter’in golcüsü Eto’o, Anzhi’ye “evet” dediğinde bükülen dudakların yerini açık ağızlara bıraktı Çizme’de. Kamerunlu yıldız için Inter’e 30 milyon ödeyen Kerimov, Eto’o’yu yıllık 20.5 milyon Euro’ya ikna etti. Dünyanın en çok kazanan futbolcusu Cristiano Ronaldo’nun 12 milyon Euro aldığı futbol dünyasında Kerimov deprem etkisi yarattı. Rus yıldız Zhirkov’u da Londra’dan ülkesine döndürten Kerimov’un hedefi Real Madrid, Barcelona ve Manchester United gibi devleri Dağıstan’a getirmek. Bunu hazırlık maçlarıyla da yapabilir ama Kerimov zoru seçen adam. Anzhi’yi Şampiyonlar Ligi’ne taşımak isteyen Kerimov, UEFA standartlarında bir stadyum için de 200 milyon Euro’yu gözden çıkardı. Takımın başına getirmek istediği Jose Mourinho’ya yıllık 25 milyon Euro teklif eden Kerimov, Portekizli’den –şimdilik- “Hayır” cevabını aldı.... Yıldızlarla dolu kadroyu Makhachkala’ya sadece maç günleri gidiyor. Moskova’da yaşayan Roberto Carlos ve Eto’o’lu kadro iç saha maçları için iki bin kilometreyi her seferinde gidip gelmek zorunda... Bu paraya değer, değil mi?

Javier Pastore

SARKOZY’NİN PSG AŞKI VE 
KATAR SERMAYESİ
Premier Lig’deki beş Londra kulübünden biri olan Fulham’ın Mısırlı patronu Mohamed Al Fayed denildiğinde ilk akla gelen oğlu Dodi ve sevgilisi Prenses Diana’nın Paris’te geçirdikleri trafik kazası ve Londra’nın alameti farikalarından Harrods mağazalarıdır. Harrods Group ve Paris şehrini bugün aynı cümlede kullanmamıza izin veren ise Katar Investment Authority (QIA). Süpermarket zinciri Sainsbury ve Volkswagen hisselerinin de çoğunluğunu elinde bulunduran Şeyh Al Thani, bir futbol kulübüne sahip olmak istediğinde yola kimilerine göre Sarkozy’nin aklıyla çıktı, kimilerine göre ise İspanya ve İngiltere’nin büyük kulüpleriyle başedebilecek bir takım yaratmak yerine daha kolay olanı seçti. 15 yıldır büyük paralar harcamasına rağmen bir türlü başarıyı yakalayamayan, tribün teröründen çok çeken ve stadı Parc de Prince’te ancak %60 doluluk oranıyla oynayan Paris Saint Germain’i satın almaya karar veren Al Thani, Fransız kulübünün yüzde 70 hissesini Amerikalı yatırım ortaklığı Colony Capital’den satın aldı. 2022 Dünya Kupası’nın ev sahibi olan Katar, ülkedeki futbol sevgisini artırabilmek için işe Barcelona’ya forma reklamı vererek başlamış ardından Malaga kulübü Katar sermayesinin kontrolünü geçmişti. Sıkı bir Paris Saint Germain taraftarı olan Nicolas Sarkozy’nin Katar sermayesini davet ettiği ve bu satın almanın Paris ile Doha arasındaki sıcak diplomasinin bir tezahürü olduğu uzun süre Fransız medyasının manşetlerinde yer aldı. Satın alma operasyonu yaz aylarında manşetlerde yerini görkemli transferlere bıraktı. Milan’da sembol olmuş ancak teknik adamlık koltuğunda tutunamayan Brezilyalı Leonardo’yu takımın başına geçiren ezeli rakibi Inter, sambacının geçen sezon sonunda verdiği kararla büyük bir şok yaşadı. Leonardo daha bir yıl dolmadan görevinden istifa ettiğini açıkladı. Üstelik artık hocalık yapmayacaktı. Paris Saint Germain’in sportif direktörlüğünü üstlenen Leonardo’nun önüne Şeyh Al Thani, her futbol adamının rüyasını süsleyen sınırsız bütçeyi koydu. Fransız liginin uluslararası yayın haklarını satın alan Katarlı yayın devi El Cezire, Fransız futbolunun eski popülaritesini kazandırmak için projenin bir parçasıydı. Palermo Başkanı’nın “Tek ayağına 50 milyon isterim” dediği Arjantinli genç yıldız Javier Pastore’yi uzun pazarlıklar sonrasında 42 milyon Euro’ya kadrosuna katan PSG, Fransızların yeni gol umudu Kevin Gameiro için 13, Matuidi için 10 milyon ve Roma’dan ülkesine dönen Jeremy Menez için 8 milyon ödedi. İki ayda 15 futbolcu transfer eden ve kasasından 89 milyon Euro çıkan Paris Saint Germain 16 futbolcuyla yollarını ayırdı ve sadece 3.3 milyon Euro gelir elde edebildi. Katar sermayesinden en az nasiplenen ise sözleşmesine “3 milyon Euro karşılığında gider” maddesini koydurtan Lugano’dan piyasa değerinin neredeyse beşte biri para kazanan Fenerbahçe oldu. Anzhi gibi Paris Saint Germain’in de hedefi bu sezon şampiyonluk ve seneye Şampiyonlar Ligi’nde yeni bir fırtına kopartmak!..

Cazorla

ENDÜLÜS’TE RAKS!
2011’in ilk aylarında Manchester United’ın Amerikalı patronu Glazer Ailesi’ne 1.5 milyar Euro teklif ettikleri söylentisi resmi kaynaklardan doğrulanmadı ama 3 yıl önce de Everton’u satın alma girişimi başarısızlıkla sonuçlanan Katar Yatırım Ortaklığı, İspanya’nın borç içinde yüzen ve 90’larda battıktan sonra küllerinden doğan Malaga kulübünü geçen yıl 36 milyon Euro’ya satın aldı. Real Madrid’de Florentino Perez’in Los Galakticos projesi öncesinde başkanlık koltuğunda oturan Lorenzo Sanz’ın kontrolünde olan ve sadece 14 milyon Euro borcu yüzünden küme düşma hattında dolaşan Malaga’ya Katar piyangosu bir vurdu pir vurdu. Teknik direktörlüğü Manuel Pellegrini’yi getiren kulübün yeni patronları, işe Villarreal’den aldıkları Santi Cazorla için 21 milyon Euro ödeyerek başladılar. Arjantin’den gelen Buonanotte için River Plate’e 4 milyon Euro giderken, Valencia da Joaquin için kasasına 4 milyon Euro’yu koydu. Fransızların en işbilir kulüp başkanı olan O.Lyon’un patronu Jean Michel Aulas, Toulalan için Katar Yatırım Ortaklığı’ndan 10 milyon Euro’luk bir çek alırken, futbol dünyasının süper menajeri Jorge Mendes de paranın kokusunu çabuk aldı. Endülüs kulübü kısa zamanda kadrosuna Van Nistelrooy, Mathijsen, Isco, Demichelis ve Monreal gibi yıldızları kattı ve İspanya’da iki büyük Real Madrid ve Barcelona’nın ardından en çok para harcayan kulüp olan Atletico Madrid ile transfer borsasında neredeyse yarışır hale geldi. Yıllarca küme düşme korkusuyla tribünleri dolduran Malaga taraftarının bu sezonki hayali takımlarının Avrupa Ligi’ne gitmesi... Rüya ise elbette ki dördüncü sırayı alıp Şampiyonlar Ligi’ne gitmek... Katar sermayesinin iştahına bakılırsa, imkansız yoktur, mucizeler ise biraz zaman alacak!... 
(Cnbc-e Business Dergisi Ekim 2011)

Trabzonspor: 1 Inter: 1

Kimse adının hakkını veremedi bu grupta. Tahminlerin de ötesinde düşen bir Inter, geçen sezonun finalinden uzak bir Lille ve bir dönem ligini kavuran CSKA Moskova. Trabzonspor için ise Avni Aker'de maç kazanamamış olmak... Sneijder'siz Inter bir Türkiye deplasmanında daha özellikle maçın ikinci yarısında çaresiz kaldı. Trabzonspor, Şampiyonlar Ligi'nde oynadığı 4 maçta elde ettiği istatistikleri, bu gece sildi süpürdü ama yetmedi. 360 dakikada 5 net gol pozisyonuna giren takım bu gece 4 net fırsat yakaladı. Ofsayt hastalığından kurtuldu ve 4 maçta attığı şutun yüzde 70'i kadar girişimde bulundu. Kademinin kaybolduğu pozisyonda yenilen gol ve Halil'in bizim takımların klasiği golü. Rakibe çarpıp giden füzeler...

Son maç öncesinde durum kritik. Gruptan lider çıkmış Inter'in hocası Ranieri, maçın ardından "Bize güvenin" diyor ama Milano'ya ayak bastığında bu sözünü unutur. CSKA Moskova maçı öncesinde Udinese ile, sonrasında ise Fiorentina ile Milano'da oynayacaklar. Ligin dibine çökmüş bir takım için iki kritik 90 dakika. Ranieri'nin de takımdaki geleceğini belirleyecek maçlar. Galatasaray-Fenerbahçe derbisinin, Trabzonspor'un kader maçıyla aynı akşam olması hoş olmadı. Bunun Avrupa'da bir örneği yok ama bizim Federasyon ne yapsa eline gözüne bulaştırdığından ne desek boş. Trabzonspor, Lille deplasmanında kaybetmemek zorunda. Fransızlar, Moskova'da umduklarından fazlasını buldular ve giden tur artık avuçlarında. Trabzonspor, San Siro'da yaptığından çok daha fazlasını yapması lazım...

21 Kasım 2011

Naklen Yayınlar

22 Kasım Salı
19.00 CSKA Moskova – Lille //Star TV
21.45 Trabzonspor – Inter //Star TV
21.45 Man. United – Benfica //EURO Futbol
21.45 Napoli – Man. City //SMART 3D
23 Kasım Çarşamba
19.00 Zenit – Apoel //EURO Futbol
21.45 Milan – Barcelona //EURO Futbol

Beşiktaş: 0 Galatasaray: 0

Bugün Galatasaraylı, haftaya Beşiktaşlı, sonra Fenerbahçeli ve Trabzonlu. Yönetim topsuz alanda taraftarını sırtından sakatlamış. Kendileri birlik ve beraberlik adına bir minibüse doluşup deplasman deplasman gezebilirler ama iş taraftara gelince “evde oturun”a imza atmak da memleket meselesi!

İki teknik adam için de onbir karmaşası yoktu. Beşiktaş’ta tek soru işareti, “Cenk mi Rüştü mü?” idi. Genç olan kaleyi kaptı. Galatasaray ise kağıt üzerinde en zor deplasmanlarından birinden, Kayseri’de iki cezalısına rağmen iyi futbol oynayan onbirini seçmişti. Ayhan’lı orta sahayla daha fazla direnç, rakibin kanat adamlarına daha fazla kademe... Tabii hepsi kağıt üzerinde...

Geride kalan 10 haftada en fazla 2-3 maçta taraftarını tatmin etmiş iki takımdan Galatasaray iyi başladı. Deplasman derbisinde topa sahip olan ama sezon başından beri çözülemeyen pozisyona girememe hastalığından kurtulamayan bir takım. Ayhan sol çaprazda yakaladığında ağır kaldı. Diğerinde Kazım voleyi tribüne yolladı. 20-45 arasında ev sahibi sahne aldı. Guti’nin ayrılık sebebinin olağan şüphelisi Quaresma kanat değiştirdiğinde Kazım’ın geriye gelmemesiyle Eboue teklemeye başladı. Engin, Ayhan ve Kazım’ın saklambaç oynadığı, Simao ve Quaresma’nın ise yakantopa çevirdiği ilk yarının son çeyreğinde Beşiktaş maçı koparabilirdi. Önce Almeida’nın Semih’ten sekip direğe vuran topu, ardından çaprazdan Simao’nun direği öpücük kondurup auta giden topu...

Kalede Muslera ve defans göbeğindeki ikiliyle direnen Galatasaray’da erken sarı kart Melo’yu oyundan düşürdü. İkinci yarının ilk çeyreği Beşiktaş için önemliydi. Son 30’da düşüyorlardı ve golü bulamazlarsa kendilerine akan oyun dengelenebilirdi. Terim, Sabri hamlesiyle 4-4-2’ye döndü ama plan 8 dakika sonra Sabri’nin sakatlığıyla bozuldu. Maçın kader anı Terim’in "Beni 10 kişi bırakacak" diye düşündüğü Melo’yu oyundan alıp Baros’u soktuğu dakika... Doğrusu büyük kumardı. Rakip orta alanı tazelemişken -ki Necip de Sabri gibi kendini kenarda buldu- Selçuk-Engin ile göbekte yumuşayan Galatasaray’da hesaplar Portekizlilerin oyundan düşeceğiydi. Düştüler de.

İlk yarıdaki Simao ve Quaresma olmayınca, Beşiktaş çoğalamadı. İki takımın da forvet arkasına koyduğu Engin ve Veli, derbiyi sırtlayacak kadar tecrübeye sahip olmadıkları için oyun şans ya da hata golüne bakmaya başladı. Oyuna kenardan gelenlerin bir şey katmadığı derbiden gol çıkmadı.

Galatasaray, ikinci yarıda Hakan Balta ile bulduğu pozisyonu değerlendirse, evinde son 4 maçında sadece bir kez kazanabilen Beşiktaş’a cezayı kesebilirdi. Deplasmanda derbi kazanamama sıkıntısını devam ettirdiler. Almeida-Elmander ile Kazım-Quaresma’ya forma değiştir, kim kazanırdı bilemem ama derbi tabelasında iki tane kocaman sıfır yazmazdı...