
Ne zeminin patates tarlası olması, ne teknik adamın tercihleri ne hakem hataları. Galatasaray'ın sözleşmeli 11 futbolcusu, Barcelona ya da Karabük farketmez, rakibinin kalesinde ilk tehlikeyi 61. dakikada yaşatıyorsa, dönüp aynaya ilk bakması gereken yine o sahadaki 11 futbolcudur... Sonrası teferruat...
* 21 Ağustos tarihli
Galatasaray'daki Kangren başlıklı yazının üzerinden 40 gün geçti. O yazıda adı geçenlerin yarattığı tıkanıklığı Galatasaray hala çözemediyse 7 haftada 3 mağlubiyet çok da şaşırılacak bir performans değil.
* Rijkaard'ı babasını kaybettiği günde eleştirilerden muaf tutalım. Yaşadığın üzüntü değil, inkardır o saatlerde. "Ölmedi ki" fikri döner durur beyninde. Peki ya Neeskens? Böyle bir günde "yardımcı" ne iş yapar? "Sen otur kulübeye, kumanda bende" demez mi? Herhangi bir değilsin ki futbol tarihinde. Neeskens'sin işte! Takımın iki kazmasından biri Barış (üstelik sarı kartı var) ve "Sihirbaz" Pino'nun 90 dakika sahada kalıp; Lorik Cana ve Misimovic'in oyundan çıkmasına "teknik adam tercihi"dir demek pek mümkün değil...
* İki yıldır
Rijkaard ve
takım omurgası yazıyorum. Ciğerleri değiştir, mideyle dalağı ters düz et, ne yaparsan yap ama önce ayakta kalabilmek için omurgayı dik tut. Bunu başaramıyor Galatasaray.
Neill-Cana-Misimovic-Kewell marka değerleriyle bu lig için bu maçta yeterli dedirten bir omurga. Misimovic, "bu gerçekten de o mu?" diye sordurtuyor, Kewell'ın o pozisyonun oyuncusu olmadığını herkes biliyor. Cana da garip bir şekilde bu sezon Galatasaray'da günah keçisi. Neill da sakatlanıp (Acaba?) oyundan çıkıyor.
* Galatasaray'da yerli kalitesinde Hasan Şaş-Necati-Mehmet Topal-Hakan Şükür çizgisinden Göhan Zan-Barış-Mustafa Sarp-Aydın Yılmaz çizgisine geriledi. Türk futbolunda bir takımın bittiği gün Aydın Yılmaz'ın "Kurtarıcı" olduğu gündür...
* Ne giden ne de gelen sağlık ekibinin büyücü olmadığını herkes anlamıştır artık. Ne gidenler kötüydü ne de gelenler mucize yaratabilir. Galatasaray'ın çözemediği sakatlık problemiyse eğer, onu dünyanın büyük kulüpleri de çözemiyor. Arsenal, Man. United, Roma'nın da reviri dolu. Bahane bile değildir bu.
* Patates tarlası zemin, zekası hakemlik için yeterli olmayan eline düdük tutuşturulmuş bir adam bile Kardemir Karabükspor'un başarısını gölgeleyemez. Mainz, Caen, Blackpool, Cesena ne yaptıysa bu sezon Karabük de onu yapıyor. Yeni geldiği ligde tutunabilmek için Hull City gibi sezonun ilk yarısında bu çıkışı yaparak sezonun ikinci yarısı için puan kredisi sağladılar kendilerine.
* Juan Pablo Pino'nu lakabı
El Mago'ymuş. Yani sihirbaz. Ben olsam yarın sabah İstanbul'da gösterilerine devam eden
Medrano Sirki'ne kiralardım. Yeteneklerini biz keşfedemedik hiç olmazsa çocuklar keşfeder...

İki bıçak seç kendine
Biri yaralamak için
Biri öldürmek
Pusu kur gözlerinin
Karanlık gölgesine
Biri sevmek için
Biri ihanet
İki yürek seç kendine
Biri yaşamak için
Biri gizlenmek
Bir korkak,bir kaçak,bir firar
Kaç kişisin sen sevdiğim çocuk
İçimdeki bıçak iki kere daha dönüyor
Olduğu yerde
Kalırsan sel basar yataklarımı
Gidersen uçurum çiçekleri açar kalbimde
Kimi zamanlar olur sevgilim
İki bıçak bile yetmez bir tek ölüme /
MURATHAN MUNGAN