2 Ekim 2010

Xavi: 4 Yılda 258 Maç

Xavi'nin sakatlığı büyük değil, tendinit. İspanyol Milli Takım aday kadrosuna alınmadı, yarın Barcelona-Mallorca maçında da forma giyemeyecek. Sport gazetesi istatistiklerini çıkarmış. O rakamlar ışığında biraz geriye gidelim. Xavi, 2006 Şampiyonlar Ligi finalinde yedek kulübesindeydi çünkü 6 ay önce antrenmanda diz bağları kopmuş (bkz:foto/Aralık 2005) ancak Nisan ayı sonunda takıma dönebilmişti. Sakatlığı sonrasında Barcelonalı futbolcular onun fotoğrafının olduğu tişörtleri formalarının altına giyip maça çıkmışlardı. Bu oyunun iki yönünü de oynayan arkadaş 2006'dan bu yana nefes almadan koşturuyor topun peşinden. Bu sezonun rakamları dahil değil, Dünya Kupası'nın finali dahil olmak üzere Mayıs 2006-Temmuz 2010 tarihleri arasında Xavi'nin çıktığı maç sayısı 258. Barcelona'da üç sezon arka arkaya 35 maça çıktı, geçen sezon ise 34 maça. 4 yılda geçirdiği sakatlık sayısı 4. Şampiyonlar Ligi'nde sadece bir maç kaçırdı. İspanyol Milli Takımı ile 4 yılda 45 maça çıktı. 22 Kral Kupası, 4 İspanya Süper Kupası, 2 UEFA Süper Kupası; gidiyor böyle....
Sezon başına 64.5 maç... 22 bin dakika... Bu rakamları okurken aklıma şu soru geldi? Bırakın Barcelona taraftarını, biz bu 4 yılda Xavi'nin kaç maçını izledik?

Trabzonspor vs. Beşiktaş?


Pino Medrano Sirki'ne

Ne zeminin patates tarlası olması, ne teknik adamın tercihleri ne hakem hataları. Galatasaray'ın sözleşmeli 11 futbolcusu, Barcelona ya da Karabük farketmez, rakibinin kalesinde ilk tehlikeyi 61. dakikada yaşatıyorsa, dönüp aynaya ilk bakması gereken yine o sahadaki 11 futbolcudur... Sonrası teferruat...
* 21 Ağustos tarihli Galatasaray'daki Kangren başlıklı yazının üzerinden 40 gün geçti. O yazıda adı geçenlerin yarattığı tıkanıklığı Galatasaray hala çözemediyse 7 haftada 3 mağlubiyet çok da şaşırılacak bir performans değil.
* Rijkaard'ı babasını kaybettiği günde eleştirilerden muaf tutalım. Yaşadığın üzüntü değil, inkardır o saatlerde. "Ölmedi ki" fikri döner durur beyninde. Peki ya Neeskens? Böyle bir günde "yardımcı" ne iş yapar? "Sen otur kulübeye, kumanda bende" demez mi? Herhangi bir değilsin ki futbol tarihinde. Neeskens'sin işte! Takımın iki kazmasından biri Barış (üstelik sarı kartı var) ve "Sihirbaz" Pino'nun 90 dakika sahada kalıp; Lorik Cana ve Misimovic'in oyundan çıkmasına "teknik adam tercihi"dir demek pek mümkün değil...
* İki yıldır Rijkaard ve takım omurgası yazıyorum. Ciğerleri değiştir, mideyle dalağı ters düz et, ne yaparsan yap ama önce ayakta kalabilmek için omurgayı dik tut. Bunu başaramıyor Galatasaray. Neill-Cana-Misimovic-Kewell marka değerleriyle bu lig için bu maçta yeterli dedirten bir omurga. Misimovic, "bu gerçekten de o mu?" diye sordurtuyor, Kewell'ın o pozisyonun oyuncusu olmadığını herkes biliyor. Cana da garip bir şekilde bu sezon Galatasaray'da günah keçisi. Neill da sakatlanıp (Acaba?) oyundan çıkıyor.
* Servet Çetin için kurulabilecek yeni bir cümle yok. Uzun zamandır sahadan çok saha dışında konuştuğundan bugünlere geldi. Kangrenin öznesi değil miydi?
* Galatasaray'da yerli kalitesinde Hasan Şaş-Necati-Mehmet Topal-Hakan Şükür çizgisinden Göhan Zan-Barış-Mustafa Sarp-Aydın Yılmaz çizgisine geriledi. Türk futbolunda bir takımın bittiği gün Aydın Yılmaz'ın "Kurtarıcı" olduğu gündür...
* Ne giden ne de gelen sağlık ekibinin büyücü olmadığını herkes anlamıştır artık. Ne gidenler kötüydü ne de gelenler mucize yaratabilir. Galatasaray'ın çözemediği sakatlık problemiyse eğer, onu dünyanın büyük kulüpleri de çözemiyor. Arsenal, Man. United, Roma'nın da reviri dolu. Bahane bile değildir bu.
* Patates tarlası zemin, zekası hakemlik için yeterli olmayan eline düdük tutuşturulmuş bir adam bile Kardemir Karabükspor'un başarısını gölgeleyemez. Mainz, Caen, Blackpool, Cesena ne yaptıysa bu sezon Karabük de onu yapıyor. Yeni geldiği ligde tutunabilmek için Hull City gibi sezonun ilk yarısında bu çıkışı yaparak sezonun ikinci yarısı için puan kredisi sağladılar kendilerine.
* Juan Pablo Pino'nu lakabı El Mago'ymuş. Yani sihirbaz. Ben olsam yarın sabah İstanbul'da gösterilerine devam eden Medrano Sirki'ne kiralardım. Yeteneklerini biz keşfedemedik hiç olmazsa çocuklar keşfeder...

İki bıçak seç kendine
Biri yaralamak için
Biri öldürmek
Pusu kur gözlerinin
Karanlık gölgesine
Biri sevmek için
Biri ihanet
İki yürek seç kendine
Biri yaşamak için
Biri gizlenmek
Bir korkak,bir kaçak,bir firar
Kaç kişisin sen sevdiğim çocuk
İçimdeki bıçak iki kere daha dönüyor
Olduğu yerde
Kalırsan sel basar yataklarımı
Gidersen uçurum çiçekleri açar kalbimde
Kimi zamanlar olur sevgilim
İki bıçak bile yetmez bir tek ölüme / MURATHAN MUNGAN

Önder 'Maicon' ve Uğur 'İniesta'

26 Eylül 2010 tarihli Sabah Pazar eki yazısı
****
Geçen sezon Şampiyonlar Ligi kuraları çekilip Barcelona ve Inter, aynı gruba düştüğünde iki ülke medyası için de harika bir malzeme çıkmıştı. İki kulüp golcüleri Eto'o ve İbrahimoviç'i takas etmişti. İki 90 dakika boyunca tribünlerin tepkisi merak ediliyordu. Gruptaki maçları geçtik, Mourinho ve Guardiola'nın takımı yarı finalde de karşı karşıya geldi. Kazanan Eto'o ve Mourinho oldu. Barça'da bir sezon boyunca sorun olan İbrahimoviç de Milan'a transfer oldu. İki kulüp bu takası yaparken 'Aman kurada bize rakip olursanız eski golcümüzü bize karşı oynatmayın,' demedi elbette... Fransa'da durgun geçen transfer sezonunun son günlerinde patlayan bomba Gourcuff'un bir şampiyonluk adayından diğerine imza atmasıydı. İki sezon önce şampiyon olan ve bu sezon Beşiktaş'ın eski hocası Tigana'nın çalıştırdığı Bordeaux, zirve yarışındaki rakibi Olympique Lyon'un cazip teklifine 'Hayır' diyemedi. Lyon, Gourcuff için 22 milyon avro ödedi Bordeaux'ya. Sezona iki takım da kötü başladı ve geçen hafta iki teknik adamın da sırat köprüsünden geçtiği bir maç oynadılar, Bordeaux'nun stadı Chaban Delmas'ta. Attığı gollerle ayağa kaldırdığı Bordeaux tribünleri bu kez yuhaladı Gourcuff'u. En iyi adamını, sahadaki beynini sattığı rakibini 2- 0 mağlup etti Bordeaux. Tigana'nın aklına maçtan önce elbette ki 'Biz bu adamı size 20 gün önce sattık. Bize karşı oynatmayın,' demek gelmedi!
***
Fenerbahçe, Aykut Kocaman'ın gözden çıkardığı ve artık takıma yararlı olamayacağını düşündüğü Önder Turacı'yı Kayserispor'a sattı. Saracoğlu tribünlerinin oynadığında 'Aman Önder' dediği gurbetçi futbolcu, söz konusu Kayserispor- Fenerbahçe maçı olunca 'Maicon'laştı. Fenerbahçe, bonservisiyle sattığı Önder'in kendilerine karşı oynamamasını istemişti Kayseri'den. Önder oynamadı, Kayserispor maçı 2-0 kazandı. Beşiktaş, Necip gibi genci altyapısından çıkarıp üstüne bir de Aurelio'yu kadrosuna katınca Uğur İnceman valizlerini topladı. Yolculuk Antalya'ya idi. Beşiktaş-Antalyaspor maçı öncesinde Mehmet Özdilek 'Beşiktaş'a söz verdik. Yazılı anlaşma yok ama verilen söz her şeyin üzerindedir. Uğur oynamayacak,' dedi. İnönü tribünleri için varlığıyla yokluğu bir olan Uğur sahaya adımını basmayacağı 90 dakika için 'İniesta' kimliğine büründü. İngilizlerin mükemmel zeminlerine bakıp 'Bizde neden böyle çim sahalar yok,' diyoruz ya bügünlerde... O zeminler emin olun düzelir... İşi bilen adamı getirirsin, doğru drenajı yapar; doğru çimi eker; doğru saatte sular, biz de yeşil sahalara kavuşuruz. Peki; bu gözden çıkarıp sattığı futbolcudan çekinip 'Bize karşı oynamasın, gol mol atar,' diyen yöneticilerin endişe yüklü 'sarı' yüzlerini ne yapacağız? (26 Eylül Pazar / Sabah Pazar Eki)

1 Ekim 2010

Zamorano

Aguero'nun dayısı diyen arkadaşa da selam ediyorum ama cevaplar kısa sürede yağdı. Zamorano da yaşlanmış. Real Madrid bu sezon 159 gol pozisyonu yakalayıp (AS gazetesi böyle iddia ediyor) 9 gol atınca Zamorano'nun kapısını çalmışlar. Bu işi en iyi sen bilirsin, 18 maç arka arkaya gol atmamıştın diye? O da ne desin? Sabır demiş. Şilili 43 yaşında. Hayat hırpalamış onu...

30 Eylül 2010

Hafta Sonu Futbol

1 Ekim Cuma
20.00 Karabükspor – Galatasaray (LİG TV)
20.00 Bucaspor – Eskişehirspor (DIGI)
21.30 Hannover – St. Pauli (TRT 3)
2 Ekim Cumartesi
13.00 CSKA Moskova – Rostov (SPORMAX)
14.00 Boluspor – Diyarbakırspor (TRT 1)
14.45 Wigan – Wolverhampton (SPORMAX)
15.30 Manisaspor – Kayserispor (LİG TV)
16.30 Hamburg – Kaiserslautern (TRT 3)
17.00 Sunderland – Man.United (SPORMAX)
19.00 Zaragoza – Sporting Gijon (NTVSPOR)
19.00 Stoke City – Blackburn Rovers (SPORMAX)
19.00 Fenerbahçe – Gençlerbirliği (LİG TV)
19.00 Ankaragücü – Konyaspor (DIGI)
22.00 Santos – Palmeiras (SPORMAX)
22.00 St. Etienne – Marsilya (KANAL A)
23.00 Valencia – Athletic Bilbao (NTVSPOR)
00.30 Botafogo – Flamengo (SPORMAX)
3 Ekim Pazar
14.00 Kartalspor – Karşıyaka (TRT 1)
15.30 Man. City – Newcastle (SPORMAX)
15.30 İstanbul BŞB – Bursaspor (LİG TV)
15.30 Sivasspor – Gaziantepspor (DIGI)
18.00 Sevilla – Atletico Madrid (NTVSPOR)
18.00 Chelsea – Arsenal (SPORMAX)
18.30 B. Dortmund – Bayern Münih (TRT 3)
19.00 Trabzonspor – Beşiktaş (LİG TV)

19.00 Antalyaspor – Kasımpaşaspor (LİG TV)
19.30 Adanaspor – Tavşanlı Linyitspor (TRT 1)
20.00 Barcelona – Mallorca (NTVSPOR)
22.00 Real Madrid – Deportivo (NTVSPOR)

29 Eylül 2010

Rapid Wien vs. Beşiktaş?


Fox Tv'de Serie A Emanetmiş (!)

Geçen sezon bir başka kanalın yayınladığı ligi bu sezon farklı bir kanalda gördüğümüz zaman ne düşünürüz? Yayın hakkı el değiştirmiş, artık bu lig bu kanalda. Değilmiş. Serie A'dan bir Pazar günü maç yayınlayan bir maçı da sabaha karşı banttan veren Fox TV, ligin yayın hakkını falan almamış. İtalya'daki ortakları Sky İtalia'dan 1- maç naklen verelim, bir deneme yapalım demişler. Hepsi bu kadar. Kısaca Serie A hala boşta.

28 Eylül 2010

Şampiyonlar Ligi'nde Samba

Şampiyonlar Ligi'nde kadrosunda Brezilyalı olmayan 7 kulüp var: Ajax, Auxerre, Basel, Bursaspor, Glasgow Rangers, Valencia ve Zilina. Vederson'u Brezilya basını da Türk kabul ettiğini göre yarın Glasgow'da oynanacak maç için önemli bir istatistik bu. Bu sezon Şampiyonlar Ligi'ndeki Brezilyalı futbolcu sayısı 83. Fakat bu onları ilk sıraya taşımaya yetmedi. Milli Takım düzeyinde sürünen Fransızlar, Şampiyonlar Ligi'ne en fazla futbolcu yollayan ülke: 95. Ligde altıda altı yapan Bursaspor'daki 4 Arjantinli'nin sezon başından beri takıma bir katkısını göremedim. Batalla'dan sonra gelen Insua, Steinert ve Nunez üçlüsü bu takımın kalitesini bir üst seviyeye taşıyabilecek futbolcular değil. Ertuğrul Sağlam'ın Arjantin futbolundaki Türk olarak bilinen Noray Nakis ile yakın dostluğu sayesinde yapılmış transferler gibi duruyor bunlar.
Şampiyonlar Ligi'nde iki Portekiz kulübündeki Brezilyalı toplamı: 21! Braga'da 13, Benfica'da 8 Brezilyalı var.Roma'da da 8 Brezilyalı var. Inter ve Shaktar da ise 6 Brezilyalı...
Braga: Arthur,Felipe, Paulão, Moises, Leo Fortunato,Mossoro, Leandro Salino, Alan, Vandinho, Paulo Cesar, Lima, Elton ve Matheus.
Benfica: Julio Cesar, Luisao, David Luiz,Sidnei, Airton, Felipe Menezes, Weldon ve Alan Kardec.

27 Eylül 2010

Mourinho'nun Şovu Bitmez

Bu adamın çalıştığı ülke medyasının hem işi zor diğer taraftan da malzeme bol. Jose Mourinho, Auxerre maçı öncesinde Fransa'daki basın toplantısında yine bombayı patlattı. Daha hafta sonunda söyledikleri tartışılırken,  polemik için o kadar iştahlı ki bir kavga daha çıkardı. Basın toplantısında iki kez Pedro Leon sorulmuş kendisine. Maç kadrosunda olması beklenen oyuncu kadroda olmayınca sorulan ilk soruya Mourinho'nun cevabı klasik: "Kadroda olanlara, oynayacak olanlara bakarım. Spekülasyon medyanın işi, takımı ben seçerim." Basın toplantısı sonra normal seyrinde devam ediyor. Benzema kadroda diyor Mourinho. Bütün sorulara cevap veriyor. Son bir soru yine Pedro Leon! "Pedro Leon ile bir probleminiz var mı?" diyor İspanyol gazeteci ve dediğine de pişman oluyor.
Bu adamın sıfatı belli. Tercüman! Çalıştığı her ülkenin lisanıyla basın toplantılarını yaptığından konusuna hakim. Anında cevabı yapıştırıyor. İtalyancasını bildiğimden, İspanyolcasının kesinlikle daha akıcı olduğunu söyleyeyim. Bildiği İngilizceden de iyi.

İşte bu son soruda kayış kopuyor Mourinho'da. İşte cevabı: "Bu soruya cevap vermem. Bana sorduğun adam Maradona, Zidane, Di Stefano mu? Orada duracaksın. Çalışsın, formayı kapsın." Ve basın toplantısı sona ermeden Mourinho yerinden kalkar ve salonu terkeder..

Naklen Yayınlar

28 Eylül Salı
21.45 Chelsea – Marsilya (HD TV)
21.45 Auxerre – Real Madrid (FUTBOL SMART)
21.45 Ajax – Milan (EURO FUTBOL)
29 Eylül Çarşamba
19.30 Rubin Kazan – Barcelona (STAR TV)
21.45 Inter – Werder Bremen (EURO FUTBOL)
21.45 Schalke 04 – Benfica (FUTBOL SMART)
21.45 Valencia – Manchester United (HD TV)
21.45 G. Rangers – Bursaspor (STAR TV)
30 Eylül Perşembe
20.00 Rapid Wien – Beşiktaş (STAR TV)
20.00 CSKA Sofia – Porto (EURO FUTBOL)
20.00 Utrecht – Liverpool (FUTBOL SMART)
20.00 Borussia Dortmund – Sevilla (HD TV)
22.05 Manchester City – Juventus (STAR TV)
22.05 Atletico Madrid – Leverkusen (EURO FUTBOL)
22.05 PAOK – Dinamo Zagreb (FUTBOL SMART)

Glasgow Rangers vs. Bursaspor?


Krasic Yazılır Nedved Okunur

"Nedved 2.0" yeni bir manşet değil ama "Krasic yazılır, Nedved okunur" manşetini sevdim. Juventus'ta düne kadar 3 asistle oynayan Krasic, Cagliari'ya patladı. Bir orta saha oyuncusunun hat-trick yapması kolay iş değil Serie A'da. Sezon başında Aykut Kocaman'ın transferde ilk tercihi olan adam illa da Juventus diye diye gitti attı imzayı Torino'da. Uzun zamandır hayranlıkla izliyorum. Tek başına maç alabilecek kalibrede olduğunu çok zaman önce ispatlamıştı. Dün de defansı her maçta dağılan Juventus tek başına sırtlamış. Bu "mış"lar insanın canını sıkıyor. İzleyemiyoruz bu adamları...

26 Eylül 2010

Hristo Stoichkov-1990

Sene 1990. Barcelona, Hollanda'da hazırlık kampında. Cruyff'un Dream Team, 4 yıl fırtına gibi esecek. Esas adamlardan biri o yaz Barcelona'ya imza attı. CSKA Sofya'dan gelen Hristo Stoichkov 24 yaşında. Gün gelecek Cruyff ile papaz olacak, İtalya'ya sürgüne gidecek...
***
Barcelona'nın antrenman tişörtlerindeki Meyba reklam değil, 82-92 arasındaki malzeme tedarikçisi...

Olympique Lyon-Aulas-Puel

Fransa Ligi de Alman Ligi gibi başladı. Tepede görmeye alıştığımız, sağlam bütçeli, kaliteli kadrolar ilk 5 haftada dibe vurdular. Şimdi oradan çıkış arayanlar var. Marsilya gibi kirişi kıranlar, Bordeaux gibi mehter marşı çalanlar, Schalke 04, O.Lyon gibi dibe vuranlar. O.Lyon-Saint Etienne derbilerinde uzun yıllar sonra tepede olan yeşillerdi. Saint Etienne, O.Lyon'u 17 yıldır deplasmanda deviremiyordu. Favori gelmediler ama uzun zaman sonra kafa kafaya oynayacakları bir derbiye çıktılar ve 3 puanı alıp gittiler. Gourcuff transferi sonrasında "Daha ne olsun!" dedirten O.Lyon'un geride kalan 7 haftada attığı gol sayısı her şeyi açıklıyor. Sadece 4! Bu kadroya bakıp, yıldızları alt alta dizip "nasıl oluyor bu"nun cevabını şahsen ben bulamam. Teknik direktör Puel de bulamıyor ki sorun devam ediyor. Dün Gerland'da Puel istifa pankartını açan tribünün sağlam çocuklarını maç sonunda ikna eden Başkan Aulas olmuş. Bir klasik işte. "Medyanın gazına gelmeyin" diyor Aulas. O.Lyon, Şampiyonlar Ligi maçları sonrasında da geçmiş sezonlarda bazı haftalarda tekler, umulmadık puanlar kaptırırdı. Bu sezon her zamankinden farklı bir durum var. Teknik direktör ile takım artık aynı dili konuşmuyor. Şampiyonluk yolunda en büyük iki rakibinden birinin ciğerini sökmüş almışsın ama nafile. Aulas, Ekim ayı içindeki sonuçlara göre Puel'i ya tutacak ya da biletini kesecek. Lakin bu pankartta gösteriyor ki akacak kan damarda durmaz. (Şampiyonlar Ligi maçları sonrasında O.Lyon, Nancy deplasmanına gidiyor. Orada hayat bulabilirler. Saint Etienne ise sahasında Marsilya ile oynuyor. Maça bak maça!..)