8 Kasım 2014

Hafta Sonu Naklen Yayınlar


8 Kasım Cumartesi
13:00 Konya - TSK @Ampute Futbol Süper Lig @TRT Spor
14:00 Altınordu - Antalyaspor @TRT 1
14:30 Mersin İdmanyurdu - Balıkesirspor @LigTV
14:45 Liverpool - Chelsea @LigTV3
16:30 Bayer Leverkusen - Mainz 05 @Tivibu
16:30 Eintracht Frankfurt - Bayern München @TRT Spor
17:00 Almeria - Barcelona @NTVSpor Smart HD
17:00 Manchester United - Crystal Palace @TV8
18:00 Lens - Bordeaux @Tivibu
18:00 Zenit St. Petersburg - Terek Grozny @LigTV2
18:30 Samsunspor - Şanlıurfaspor @TRT Spor
19:00 Sassuolo - Atalanta @Tivibu
19:00 Getafe - Elche @NTVSpor Smart HD
19:30 Werder Bremen - Stuttgart @TRT Haber
19:30 Queens Park Rangers - Manchester City @LigTV3
20:30 Fenerbahçe - Çaykur Rizespor @LigTV
21:00 Toulouse - Metz @A Spor
21:00 Real Madrid - Rayo Vallecano @NTVSpor Smart HD
21:00 Malaga - Eibar @NTVSpor Smart HD
21:45 Sampdoria - Milan @Tivibu
22:15 Sporting Braga - Gil Vicente @Tivibu
23:30 Palmeiras - Atletico Mineiro @LigTV3

9 Kasım Pazar
12:30 Dinamo Moscow - CSKA Moscow @LigTV3
13:00 Sevilla - Levante @NTVSpor Smart HD
13:30 Kayseri Erciyesspor - Bursaspor @LigTV
13:30 Kasımpaşa - Gençlerbirliği @LigTV2
13:30 Adana Demirspor - Karşıyaka @TRT Spor
13:30 Cagliari - Genoa @Tivibu
15:30 Gent - Anderlecht @NTVSpor
15:30 Tottenham - Stoke City @LigTV3
16:00 Trabzonspor - Torku Konyaspor @LigTV
16:00 Empoli - Lazio @A Spor
16:00 Palermo - Udinese @Tivibu
16:00 Juventus - Parma @Tivibu
16:30 Wolfsburg - Hamburg @TRT Spor
18:00 Saint-Etienne - Monaco @Tivibu
18:00 Nacional - Benfica @Tivibu
18:00 Espanyol - Villarreal @NTVSpor Smart HD
18:00 Swansea City - Arsenal @LigTV3
18:30 Denizlispor - Adanaspor @TRT Spor
18:30 Borussia Dortmund - Mönchengladbach @TRT Haber
19:00 İstanbul Başakşehir - Beşiktaş @LigTV
19:00 Fiorentina - Napoli @Tivibu
20:00 Sporting Lisbon - Pacos Ferreira @A Spor
20:00 Valencia - Athletic Bilbao @NTVSpor Smart HD
21:00 Gremio - Internacional @LigTV3
21:30 DC United - New York Red Bulls @Sports TV
21:45 Roma - Torino @Tivibu
21:45 Inter - Verona @Tivibu
22:00 Paris SG - Marseille @Tivibu
22:00 Real Sociedad - Atletico Madrid @NTVSpor Smart HD
23:30 Corinthians - Santos @LigTV3
00:00 New England Revolution - Columbus Crew @Sports TV
02:30 Los Angeles Galaxy - Real Salt Lake @Sports TV

3 Kasım 2014

Beşiktaş: 0 Fenerbahçe: 2

TOLGA                      6/10
İki golde de yapacak bir şeyi yoktu. Caner'in şutunu kurtarırken sakatlandı. Emenike'nin füzesini iyi tokatladı. Oyundan alın demesine rağmen Biliç onu oyunda tuttu. İkinci yarıda F.Bahçe sahasına gömülmese işi daha zorlaşırdı.
NECİP                          3/10
Geçen hafta Erciyes maçının faturası ona kesilmişti. Hamle yapamayacak ağır fiziğiyle Caner-Alper kanadında ilk dakikadan çökmeye adaydı. Öyle de oldu. İlk golde Alper'e refakat etti. İyi niyetli profesyonel ama bu yetmiyor. İkinci yarıya çıkmadı.
SİVOK                          6/10
Beşiktaş savunmasının yine en iyisiydi. Fenerbahçe ilk yarıda kanatlardan gelirken Emenike'yi göbekte bir kere kaçırdılar, o da gol oldu. İlk yarıda vurduğu kafayı Volkan güzel çeldi. Beşiktaş'ın en fazla pas yapan oyuncusu oldu.
ERSAN                          5/10
Necip ve Motta'nın bek olduğu savunma dörtlüsünde oynamak kolay değil. İki bek de yerlerini kaybettiğinden o da savruldu. İkinci yarıda kaptırdığı topu Emenike karşı karşıya kaçırdı. Defanstan çıkartılan toplarda sorumluluk almadı.
MOTTA                     5/10
Hücumu seven Brezilyalı olarak lanse ediliyor ama ileriye çıkan her sol bek bir pas istasyonu arar. Oğuzhan o bölgeye uzak olunca Motta kör dalışlar yaptı. Fenerbahçe'nin ikinci golü öncesinde topu kaptırdı ve tabelayı belirleyen sayı geldi.
VELİ               6/10
Derbi orta sahada çözülecekti ve Raul-Emre-Mehmet Topal'lı Fenerbahçe orta sahasında Atiba kendini çok öne atınca yalnız kaldı. Forma aşkı var, nefes var ama büyük maçlarda karşınızda Emre gibi bir kurt varsa, işiniz çok zor.
ATİBA                          8/10
Beşiktaş'ın en dirisi ve en iyisiydi. İlk yarıda sorumluluk aldı, sağ içten bindirdi, her yere koştu. İkinci yarıya sağ bekte başladı, Biliç, 78'ten sonra onu yine göbeğe çekti. Önünde oynayan adamların ayakları yere sağlam basmayınca Atiba da bir yere kadar.
OLCAY                          3/10
Beşiktaş'ın gizli santrforu, vites kolu ama dün Gökhan Töre'nin yokluğunu kapatmak için ilk yarının ortasında sağ kanada geldi ve sarı kartı varken amatör bir faulle oyundan atıldı. Derbiyi ya kafasına çok takmıştı ya da derbiye gelmemişti bile. Ortası yok.
OĞUZHAN               4/10
Büyük maçların kaderini büyük oyuncular belirleyecekse onun daha büyümesi gerekiyor. Bu güçsüzlükle oyunu yönlendiremezsiniz. Bu problemi pek de dert etmiyor ki, değiştirdiği bir şey yok. Gökhan Töre ile pas bağlantısını aradı ama yıldızlar bazen tek başına parlar.
KERİM FREİ                5/10
Geçen hafta Beşiktaş mağlup olurken attığı iki gol ve Gökhan Töre'nin kırmızısıyla formayı kapan Kerim'e derbi bir beden büyük geldi. Sağda başladı, olmadı sola geçti, Olcay atılınca da o kanatta kaldı. İncesi var ama karşısında da sert savunma var.
DEMBA BA               6/10
Arkasında ideal üçlü olmayınca top almakta zorlandı. Baktı ki olmuyor, geriye top almaya geldi ama bu hamleler de gereksiz nabız yükseltti. İyi savaştı ama tek forvetli oyunda her şeyi yapmak isterseniz 90 dakikaya nefesiniz yetmez. Bir pozisyonu için penaltı tartışması vardı.
SOSA                5/10
Sakatlık sonrasında hazır olmadığı için kulübede başladı ama Oğuzhan bu fizikle oynuyorsa Sosa da hayli hayli oynar bu takımda. 10 kişi kalmış bir takımı, 1-0 gerideyken ayağa kaldıracak yetenek onda var ama daha hala arkadaşlarını tanımıyor.
İSMAİL                      6/10
Necip'in geçen haftaki hataları sonrasında sağ bekte başlaması bekleniyordu ama Biliç, onu kulübede oturttu. İsmail'in oyun kalitesi Necip'ten iyi savunma Motta'dan da iyi hücum yapar. Son 15 dakika sağ bekte görev yaptı ama takımı yorulmuştu.
MUSTAFA                ?/10
Demba Ba'nın arkasında oynayacak futbol aklı onda var ama Biliç'in kafasındaki ideal 11'de ona yer yok. Cenk Tosun ile birlikte işleri çok zor. Slaven Biliç, 4-4-2'yi denemediği sürece dün olduğu gibi hep kulübede başlar. Son 12 dakika oynadı.
VOLKAN                      7/10
Galatasaray derbisinde çıkmayacak iki füzeyi kalesinde gördü ama dün takımı adına maçın kader adamlarındandı. Yüksek topları fiziğinin avatajıyla topladı. Oyuna top geç sokup tepki çekti ama iki kafa şutundaki kritik kurtarışıyla ustalığını konuşturdu.
GÖKHAN      6/10
Sezon başından beri iyi değil, eskisi gibi kanadından bindirmiyor ama dün vasatın üzerine çıkmayı başardı. Beşiktaş onun kanadından gelemedi. İlk yarıda en net çıktığı pozisyonda asisti de iyi hazırladı. Ön libero kademesi giren futbol tecrübesi bile yeter.
BEKİR                7/10
Demba Ba'nın üstün fiziğiyle mücadele etmek kolay değil. İki maç cezanın ardından maç kondisyonunu yitirmediği ve iyi profesyonel olduğu dün derbide gözüktü. Yeteneklerinin sınırını biliyor, tecrübesiyle pozisyon bitirmesi artısı.
KADLEC                     7/10
Galatasaray derbisinde oyun 0-0 iken kaçırdığı golle maçın kader adamlarından biriydi. Alves'in arkasında çok bekledi ama artık forma onun ve bırakacağa da benzemiyor. Beşiktaş, 10 kişi kalmasa gelecek Cenk hamlesi zorlayabilirdi ama olmadı.
CANER                     8/10
Geçen sezon kanadını uçuran Caner de sezon başından beri kendinden memnun değildi ama dün Alper ile Beşiktaş'ın solunu çökertti. Olcay'a ilk sarıyı göstertti. Kendisi de ikinci sarıya görecek diye çekinen Kartal onu oyundan aldı.
MEHMET                     7/10
Savunduğu bölgede gezgin oynayan Oğuzhan, oyundan atılana kadar Olcay, ikinci yarıda Sosa ve zaman zaman Demba Ba. Mehmet bu sezon sallansa da tecrübesi onu ayakta tutuyor, ikili mücadele kazanıyor ve takımına nefes aldırıyor.
EMRE                          8/10
Tam bir derbi figürü. Evet sakatlıklar yüzünden derbileri bitiremiyor ya da oyundan atılıyor ama Emre'nin oyun kalitesi ligin üzerinde. Dün Gökhan Töre gibi İngilizce'sini konuşturdu ama oyunda kaldı. Onu çıkartan yine sakatlık oldu.
RAUL                6/10
Spikerler bile oyun derbide oynayıp oynamadığını devre arasında sorgulamış olabilir. Sorun şu, top rakipteyken bölgesinde iyi savunma yapıyor ama top Fenerbahçe'ye geçtiğinde kimse Raul ile oynamıyor. Oynadıklarında da Portekizli topu kaptırıyor zaten.
KUYT                5/10
Böyle derbileri oynamak onun için kolay, ardında koskoca bir kariyer var ama Kuyt ne yapıyor sahada? Onu bilen yok. Bardağın dolu tarafı, hep mücadele ediyor ama ya boş tarafı; Fenerbahçe'nin hücum üçlüsünden biri rakip alanda bu kadar etkisiz olur mu?
ALPER                          8 /10
Derbi öncesi Sow, "Alper mi Sow mu" diye sordurtuyorsa Alper oynamlı notu düşmüştüm sayfalarda. Sow'dan çok daha hazır, çok daha hareketli. Necip'i geçip Emenike'yi al da at derken zorlanmadı. Kartal, 2. yarıda onu göbeğe çekti.
EMENİKE                     7/10
Webo, derbi sabahı İstanbul'a dönerken o formasının garanti olduğunu biliyordu. Alper'in pasını gol yapmak için büyük golcü olmaya gerek yok. İkinci yarıda karşı karşıya kaçırdığı tabela 1-0 idi. Derbi berabere bitse İsmail Kartal ile hedef tahtası olurdu.
HASAN ALİ               6/10
Caner'in sarısı var, evet kırmızı riski taşıyordu ama Fenerbahçe'nin solu nefis bir mekanik kol saati gibi çalışıyordu. İsmail Kartal o kanadı Caner'i oyundan alıp Hasan Ali'yi sahaya sürerek bozdu. Büyük riskti ama kazanan her zaman haklıdır!
SOW                7/10
İsmail Kartal, Diego'ya o kadar güvenmiyor ki, Emre sakatlandığında rakip 10 kişi, skor 1-0 lehineyken bile Brezilyalı oyuna girmiyor. Sow, bu güvensizliğin kaymağını yedi. Kağıt üzerinde sol kanat için girdi ama ortaya kaçtı. Tabelayı kapatan vuruşu Fransa günlerinden emanetti.
SELÇUK                     ? /10
Fenerbahçe'den maçın en iyilerinden Alper Potuk, 84'te kenara geldiğinde oyuna giren isim oldu. Futbolu bıraktığı gün bu kadar maç yedek kulübesinde oturup, bunca derbiyi nasıl oynadığına kendisi de şaşıracak galiba.

Spor İletişimi
Sertifika Programı

Vincenzo Paparelli

Roma-Lazio derbisinde Curva Sud'dan atılan işaret fişeği Curva Nord'da ona isabet eder. Lazio taraftarı Vincenzo Paparelli hayatını kaybeder. 


2 Kasım 2014

Zengin mahallenin Tanju'su


"Atletico Madrid'in stadında tribünün altından yol geçiyor" diyen çocuğa inanmamıştık o gün. Zaten stadyumun adının Vicente Calderon da olduğunu bilmiyorduk, Calderon'un Atletico Madrid'in eski başkanı da olduğunu. Bilgi bir tık ötede değildi. Gelişim Spor ile dünya futbolunu takip etmeye çalışan bir kuşaktık sonuçta. Onlar bu stadyumun fotoğrafını hiç koymamışlardı. Yıllar sonra altından yol geçen tribünde maç izlemek için geldiğimde uzun uzun o Madrid dışına giden otobana bakmıştım. O zamanların büyük golcüsüydü Marco Van Basten. 

Öyle koltuğu kurulup İtalya Ligi'ni izleyebildiğiniz yıllar değil ama attığı gollerin namı memlekete ulaşmış, zengin mahallelerin çocuklarının favori golcüsü olmuştu. Aşağı mahallenin çocukları da Tanju olurdu zaten. "Van Basten, Van Basten goolll" diye kalede duran topun sahibi çocuğun soluna topu vuran çocuklarla, Tanju-Rıdvan olan çocukların mahalle maçlarında kimse kimsenin aşil tendonuna, bileğine vurmaz en fazla gole gidene çelme takılırdı ama Van Basten'e vurdular. Bir stoper vurmuş olsa belki 28'inde "Bırakıyorum" demezdi ama liste uzundu: Pasquale Bruna, Nela, Galia, Ferri ve Alman Koehler... Futbolun, calcio, calcio'nun tekme manası taşıdığı ülkede ona acımasızca vurdular.



1986'da Ajax formasıyla Avrupa'da en çok gol atan isim olduğunda Milan'ın patronu Silvio Berlusconi'nin gözüne çoktan girmişti bile. Hollanda toprakları santrfor yetiştirmek için her zaman bereketli topraklardır ama mesele en iyi mahsülse onun adı Marco Van Basten'di. 37 gol attığı sezonun ardından Milan'ın yolunu tutarken, futbol tarihinin en iyi üçlüsü bir araya geldi: Van Basten-Gullit ve Rijkaard. Ondan iki sezon sonra 39 gol atıp Avrupa gol kralı olan Tanju Çolak ile Barcelona'nın stadı Camp Nou'da Şampiyonlar Kulüpler Kupası finalinde de kozlarını paylaşbilirlerdi ama buna engel olan da Hagi oldu. G.Saray, S.Bükreş'e yarı finalde elenirken, Santiago Bernabeu'da Real Madrid'in Hugo Sanchez ile bulduğu gole Van Basten ile cevap veren Milan, rövanşta San Siro'da İspanyolları Ancelotti, Donadoni ve üç Hollandalı asıyla 5-0 mağlup etmiş ve finale çıkmıştı. Gullit ve Van Basten ikilisi için Hagi'nin takımı kolay lokma oldu 89 Mayıs'nda. İkişer golle S.Bükreş'i dize getirip en büyük kupayı aldılar. Yetmedi ertesi sezon Bela Gutmann yüzünden lanetli kabul edilen Benfica'yı bir numaralı kupanın finalinde Viyana'da tek golle devirdiler. Gol Rijkaard'dandı ama asist doğduğu şehirden lakabını alan "Utrecht Kuğusu" Van Basten'dendi.

 Çok golcü geldi geçti ama kimse sahada onun kadar zarif değildi. Euro 1988'de Ruslara, üstelik de kalede Dassaev varken sıfırdan vurduğu vole, bugün çok insan için Maradona'nın İngilizleri ipe dizip attığı golün ardından dünyanın en güzel ikinci golü kabul edilir. Marco Van Basten iki gün önce 50 yaşına girdi. Yakın zamanda, kimilerine göre kalbindeki rahatsızlık nedeniyle kimilerine göre ise babasını kaybettikten sonra girdiği depresyondan çıkamadığı için çalıştırdığı AZ Alkmaar'da teknik adamlığı bıraktığını açıkladı. Hollanda futbolunun efsane ismi ve her daim patronu Cruyff, onu futbolculuğu zamanında Barcelona'ya getiremedi ama teknik adamlığında her tercihinde başrolde oldu. 

Ajax formasıyla altı yılda 133 maça çıkan, 128 gol atan ve 23 yaşında Milan'a gelen Van Basten, 1995'te izleyenlerin gözyaşlarına boğulduğu basın toplantısında "Bırakıyorum. Bileğim tedaviye cevap vermiyor" dediğinde 147 maça çıkmış ve 90 kez fileleri havalandırmıştı. Gullit ve Rijkaard ile forse ettiği o dönemin Milan'ı, Guardiola'nın 20 yıl sonra yarattığı Barcelona ile birlikte futbol tarihinin en mükemmel iki kadrosu olarak kabul edilir. Cruyff, Barcelona'da gücünü kaybedince onu Rijkaard'ın yerine getiremedi. Berlusconi istese Van Basten, Milan'ın teknik direktörü olurdu ama Hollandalı teknik adamlığında, ülkesinin sınırları içinde hapsoldu kaldı. Milan, onun gol attığı 85 maçı da kaybetmedi. O yıllarda Van Basten sakatsa, Milan puan kaybeder diyenleri her seferinde haklı çıkardı. Ne ezeli rakipleri Inter ne de amansız rakipleri Juventus taraftarından yıllar boyunca deplasmanda tek bir küfür yemedi, ıslık işitmedi.

Marco Van Basten klas adamdı ama aynı zamanda zor adamdı. Milan tesislerine bir gün Fiat Uno ile ertesi gün Lancia Turbo ile gelen Hollandalı, dişi ağrıyınca soluğu Amsterdam'da alırdı mesela. Berlusconi, çok istediği Vialli'yi Milan'a getirebilse, Van Basten, Sampdoria'nın yolunu tutacak ve Roberto Mancini ile ikili olacaktı ama transfer yattı. Maradona'ya göre o hırsının kurbanı oldu: "Van Basten tüm zamanların en iyi futbolcusu olmak için limitlerini zorladı ve bu yüzden acılar içinde kariyeri sona erdi." 100 metreyi 11 saniyenin altında koşan, piyano çalan, tenis dersleri alan, golf oynayan Hollanda'nın yetiştirdiği en güzel 9, kramponlarını astığı gün gazetecilere "Bana çok büyük futbolcu dediniz teşekkür ederim ama ben büyük bir takımın golcüsüydüm sadece, kötü maçlar da oynadım, çok da gol kaçırdım" dedi. Sekiz yıl önce Milano'ya geldiğinde her yeni transfer gibi o bildik cümleyi "Her zaman Milan'da oynamayı hayal etmiştim"i kurmamıştı ama sonraları bir gerçeği herkes öğrendi: Van Basten, 19 yaşında Amsterdam'da Ajax forması giyerken, Milan'ın santrforu Giuseppe Incocciati'nin formasını evinin duvarına asmıştı.