27 Eylül 2013

Güle Güle Dayı

Hani "Ben kaldım kardeş ben kaldım"dı Dayı... Gittin, elimizi, ayağımızı kestin. Yeni sözüm yok ki sevdiklerim gittiğinde... 

yoksa birden fazla siyah ceketin; çoksa, çoğalıyorsa gittiğin cenazeler yıllar geçtikçe. camiden çıktığında yakandan alıp da cebine koyduğun rahmetlinin fotoğrafını ne yapacağını bilmiyorsan, sadece eş dost akraba değil; sevdiğin ama tanımadığın insanların da cenazesinde son bir veda ediyorsan; artıyor bu iğne delikleri. hani bazı kumaşlar tutmuyor da o delikleri, bazıları tutuyor işte. delik deşik oluyor siyah ceketin sol yakası. iğne deliklerine bakıp hangisi hangi cenazeden diye de çıkartamıyorsun anasını satim...
ölüyorlar
delik deşik oluyorsun...
hem siyah ceketin
hem de sen...

Hafta Sonu Naklen Yayınlar


27 Eylül Cuma
20:00 Bursaspor - Akhisar Belediye @Lig TV
21:30 Augsburg - M'Gladbach @TRTHaber / TRTHD
22:00 Valladolid - Malaga @NTV SporSmart

28 Eylül Cumartesi
14:00 Balıkesirspor - 1461 Trabzon @TRT Spor
14:45 Tottenham - Chelsea @LigTV 3 
15.00 Lorient - Marsilya @Tivibuspor
15:00 Terek - CSKA Moskova @LigTV 2
16:30 Bayern Münih - Wolfsburg @ TRT HD 
17:00 Orduspor - İBB @ TRT 1 
17:00 Valencia - Rayo Vallecano @NTV SporSmart
18.00 PSG - Toulouse @Tivibuspor
19:00 Galatasaray - Çaykur Rizespor LİG TV 
19:00 Gaziantepspor - K.Karabükspor @LigTV 2
19:30 Eintracht Frankfurt - Hamburg @ TRT Haber 
19:30 Swansea City - Arsenal @LigTV 3 
19:45 AZ Alkmaar - PSV Eindhoven @ og TV 
21:00 Real Sociedad - Sevilla @ NTV Spor 
21:45 Ajax - Go Ahead Eagles @Fog TV
21.45 Milan - Sampdoria @Tivibuspor
23:00 Real Madrid - Atletico Madrid @NTV SporSmart
00:30 Nautico - Coritiba @LigTV 2

29 Eylül Pazar
13:00 Osasuna - Levante @NTV SporSmart
13.30 Torino - Juventus @Tivibuspor
14:00 Ankaraspor - Adana Demirspor @TRT Spor
15:30 Feyenoord - ADO Den Haa @ Fog TV 
15:30 Stoke City - Norwich City @LigTV 3
16.00 Sassuolo - Lazio @Tivibuspor
16:00 Elazığspor - Sivasspor @LigTV 2
16:00 Trabzonspor - Torku Konyaspor @Lig TV
16:30 Werder Bremen - Nürnberg @TRT HD
18.00 Ajaccio - Montpelliler @Tivibuspor
18:00 Celta Vigo - Elche @NTV SporSmart
18:00 Sunderland - Liverpool @LigTV 3
18:30 Braunschweig - Stuttgart @TRTHaber 
19:00 Gençlerbirliği - Fenerbahçe @Lig TV
19:00 Kasımpaşa - Eskişehirspor @LigTV 2
19:00 Samsunspor - Gaziantep BB @TRT Spor
20:00 Espanyol - Getafe @NTV SporSmart
22:00 Real Betis - Villarreal @NTV Spor
22.00 Reims - Monaco @Tivibuspor
00:30 Atletico Mineiro - Santos @LigTV 3

30 Eylül Pazartesi
20:00 Bucaspor - Boluspor @TRT Spor
20:00 K.Erciyesspor - Kayserispor @LigTV 2
20:00 MP Antalyaspor - Beşiktaş @Lig TV
21.45 Fiorentina - Roma @Tivibuspor
23:00 Granada - Athletic Bilbao @NTV SporSmart

25 Eylül 2013

Terim-Aysal-Kurumsallaşma


Audio and voice recording >> Yazı yazmaya niyetliyken, Lig Radyo'da Uğur Karakullukçu sordu, anlattım: Fatih Terim-Ünal Aysal-Kurumsallaşma-Galatasaray TV

23 Eylül 2013

Diamantes Negros


Fragmandan anladığım çok iyi bir film geliyor. Kara Elmaslar. İspanya'ya profesyonel futbolcu olmak için gelen Afrikalı gençlerin hikayesi. Kısaca Eto'o gibilerin hikayesi...

Gökyüzünde İsmi Gezen Yıldızlar


İş adamı Haluk Semiz, 1990'lı yıllarda Bursaspor'a reklam ve sponsorluk kanalıyla yaptığı ekonomik katkının yanı sıra proje anlamında da ciddi destek vermişti. Bunlardan biri Semiz'in yakın dostu Johan Cruyff aracılığıyla yeşil-beyazlı kulüp ve Barcelona arasında kurduğu köprüydü. Bursaspor'un altyapı antrenörleri, Haluk Semiz'in gerçekleştirdiği işbirliği sayesinde İspanya'ya giderek Barcelona kulübünde uzun süreli eğitim aldı ve işleyişi yerinde gözlemleme şansına sahip oldu. Haluk Semiz'in önemli jestlerinden biri ise o dönem sahip olduğu havayolu şirketine ait üç uçağa Bursaspor'un sembol isimleri Mesut Şen, Ersel Altıparmak ve Sinan Bür'ün isimlerini vermesiydi. Onun sayesinde yeşil-beyazlı yıldızların isimleri göklerde dolaştı. Fotoğrafta Haluk Semiz, Sinan Bür, Mesut Şen ve Ersel Altıparmak ile Sinan Bür'ün adını taşıyan uçağın önünde. // KORAY GÜRTAŞ 
Fotoğraf: Erdal Akçay

22 Eylül 2013

Bir Başka Arda Turan


Bir başka şehre gittiğinde taşıdığın eşyaların değil kendindir aslında. Yaşanmışlıklarını sırtına alır gidersin Arda Turan gibi... Arda, Madrid'e giderken yanında neler götürdü, geride neler bıraktı, orada neler biriktirdi.  10'un hikayesi


Dönüm noktaları vardır hayatın. Hani tıp okurken her şeyi geride bırakıp gidip tiyatrocu olmak gibi... Aileye veda edip bir başka şehirde yoluna devam etmek gibi... Baba olmak gibi. Hani maçın hiç bitmemesini istemek gibi. Onunki de böyle bir hayat. 25 ay önce tam ortadan ikiye bölünen, 24'ünde bir başka ülkenin denizi olmayan o büyük şehrinde devam eden bambaşka hayat. Bir Arda Turan ve iki hayat var önümüzde anlatılacak. Zamanlar farklı, şehirler farklı, insanlar farklı, ağaçlar, yollar farklı. O günlere dair not düşülmüş satırlardan başlamalı. 

 2009... Onun etrafında kurulacak bir takım' sloganıyla başlayan transfer döneminde Galatasaray'ın kaptanlık pazubentini ve 10 numaralı formasını verdiler Arda'ya. Törende formanın Metin Oktay'ın forması olduğu vurgulandı, pazubenti 22 yaşında koluna geçirmesine dikkat çekildi. Bir zamanlar Hagi'nin topunu toplayan bu genç adam Galatasaraylı'ydı. Bunu her zaman, her yerde söyledi. Endüstriyel futbolun coştuğu bir dönemde ülke içi rekabette kendisine açılacak muhtemel iki kapıyı (Fenerbahçe dört yıl boyunca her transfer döneminde transfer teklifini yineledi) ilk günden elinin tersiyle itti. Taraftar her zaman sever böyle futbolcuyu. Emre Belözoğlu'nu da böyle sevmişti Galatasaraylılar. Ta ki Inter'e gidene kadar... Emre dönmedi. Üstelik büyük bir ustalıkla, zor saklanacak bir sırrı vardı. Fenerbahçeli'ydi. İşte bu ihanet ve aldatılmışlık duygusu, Arda'ya 10 numaralı formanın ve kaptanlık pazubentinin verilmesinin sebebiydi. Derin bir kılıç yarasıydı Emre, Boğaz'ın bir yakasında.
Arda ise açık yaraya gazlı bez! Ağır bir ihaneti unutmak isteyen bir adamın/kadının hemen yeni bir aşka yelken açması ve sonrasında hayal kırıklığına uğraması gibi. O gün de bugün, "Arda'ya kaptanlığın verilmesi hataydı" diyenlerin hissettiği, o aşkta aradığını bulamayan adamın hissettiğidir. Bu, Arda'yı kötü yapmazdı. Yapmadı da. Arda o gün seri ilanlara "Hüviyetimi kaybettim. Arda Turan" yazdırsa yeriydi. Bu genç adama kimse ne olmak istediğini sormadı o gün. Bir kostümdü giydirmek istedikleri.
Hayat dedikleri maskeli baloydu o günlerde yönetenlerin. Gitmeliydi Arda Turan, kendinden nefret etmeden... Nerede, nasıl, tekrar gülümseyecekse; oradan bir fotoğrafını yollamalıydı. 



Ne garip tesadüftür ki yine onun etrafında bir takım kuracaklarını iddia eden bir başka Galatasaray yönetimi, 2011'in ağustos ayının 9'unda Arda Turan'ı Atletico Madrid'e sattığını açıkladı. İspanyollar için Galatasaray'ın takım kaptanı, gelecek vaat eden bir futbolcudan öte değildi.
Atletico Madrid, imza atacağı güne kadar onu şehrin dışında bir otele yerleştirdi. Bir otel odasında dizlerini karnına çekmiş adam geldiği toprakların en yetenekli futbolcusuydu ama önündeki hayat tüm bunları yeniden ispat etmesini gerektiriyordu. Bilmediğin bir dil, bilmediğin caddeler, tanımadığın insanlar... Üstelik ardında bıraktığı şehirde "Yapamaz, döner" diyenlerin, başkalarının mutsuzluklarından beslenenlerin kakafonisi... 

- Kralını oynarım ağabey, biliyorsun beni.
- Biliyorum, bilmez miyim, sen de bu özgüven oldukça geçemeyeceğin defans yok. Hatırlıyor musun yıllar önce alt yapıdaydın, bana uçakta bir deplasman dönüşü ne demiştin?
- Hatırlamaz olur muyum abi, ben yeteneğime güveniyorum ama A takıma çıksam bir yarıyı çıkartamam.
Tempo çok yüksek orada. Kendimi geliştirmem lazım, özgüvenimi de böyle toparlarım demiştim.
- Ben de 'kaç pasaport eskittin daha 18'ine gelmeden' diye sormuştum. Üçtü değil mi?
- Burada da en iyisini yapacağım ağabey.
Çok çalışacağım, ben güçlü olduğum sürece bu takımda banko oynarım. Kimse bana yapamadı, diyemeyecek. Aklımda olan tek şey futbol. 
'


Atletico Madrid'in efsane stadı Vicente Calderon'daki kulüp mağazasında imza töreni öncesinde forma numarası belli olmayan Arda Turan'ın satıştaki ilk formasına, çok sevdiği Cruyff'un forma numarası 14'ü yazdırmak istediğimde görevli itiraz etti: "O forma numarası Gabi'ye ait." Haklıydı. Gelenekleri olan bir kulüpte bir başkanın numarasının üstüne Arda yazdıramazdın. "Biliyor musun, bir gün 10 numaralı formayı giyecek Arda bu takımda" dedim. Her kulübün en şık numarası 10 numarayı... "O da Diego'nun" dedi görevli kendinden emin bir gülüşle. İlk basın toplantısında Madridli gazetecilerin karşısına çıktığında ülkenin tüm kupalarına tekellerine almış Real Madrid ve Barcelona'ya meydan okuduğunda salonda gülüşmeler yaşanmadı değil. "Çok çalışırsak, Real Madrid ve Barcelona'yı geçebiliriz" demişti o gün. Evet, zordu ama inandığını söylemekten başka çaresi yoktu. 'El Turco' sahaya çıktığı ilk maçtan itibaren bastı çalımı rakiplerine. Hayatta en kolay yaptığı işti ne de olsa. Teknik direktörü değişti, takım arkadaşları değişti, o da yerinde saymadı.
Oyun zekası, bileklerindeki kıvraklık yetmezdi İspanya'nın futboluna. Ağırlıklar altında ezildi, salonda aylarca çalıştı ve bir başka Arda Turan yarattı. İlk sezonunda Avrupa Ligi Kupası'nı kaldırdı.Üç ay sonra takımıyla Chelsea'yi sahadan silip Avrupa Süper Kupası'yla Madrid'e döndü.


Geçen sezon soyunma odasından "Bu akşam bizi yeneceklerse önce öldürsünler" diyerek çıktıkları Kral Kupası Finali'nde Real Madrid'i kendi stadı Santiago Bernabeu'da yere serip bir kupayla daha fotoğraf çektirdi. Atletico Madrid'in 10 numarası, dört gün önce Ruslar'ın milyonlar akıttığı Zenit'ini de bir gol ve bir asistiyle yıktığında Vicente Calderon Stadı "Arda, Arda Turan! diye yıkılıyordu. "Barça ve Real Madrid'i geçebiliriz" diyen Arda, ligin dört haftası geride kalırken yine haklı çıktı. Atletico Madrid ligin zirvesinde oturuyor.
Sözleşmesini 2017'ye kadar uzattı. Arda hep aynı Arda . İki yıl öncesiyle bugün arasındaki tek fark artık fotoğraf karelerine sığmadığı... Onun için artık posterini yolla oralardan Arda Turan... (SABAH PAZAR)


Nisan 2010: Fotoğrafını yolla oradan Ardan Turan