
10 yıldır Kadıköy'e her derbiye kazanmak için giden Galatasaray, Fenerbahçe'nin Ali Sami Yen'e her geldiğindeki fikri denedi Hagi ile: "Önce kaybetme...."
*******
90 dakikanın hemen ardından not düştüğüm yukarıdaki satırdan devam edeyim. Dünyanın her yerinde derbinin favorisi ev sahibi takımdır. İstisnaları ancak büyük yıkım yaşayan, yıllardır dibe vuran bir tarafın eski kalibresinde olmamasıyla açıklanabilir. Galatasaray da 10 yıl önce kazandığı derbinin ardından arka arkaya kaybetmeye başlayınca; özellikle Terim'in kaybettiği 6-0 ile başlayan "Kadıköy'de bu kez kazanacağız" moduna girmişti. Basit olan, derbide deplasmana gidiyorsan önce kaybetmeyeceksin kuralıydı. Fenerbahçe yıllardır bu kuralı uyguluyor, oyun olarak her seferinde ezemese de Ali Sami Yen'de derbi kazanmayı başarıyordu.
Derbi öncesinde Fenerbahçe tarafında büyük fark beklentisini yaratanlar öncelikle yönetim tarafı olduğunu söylemek lazım. En azından Fenerbahçe tribünlerine 30 yıl vermiş dostlarım çok daha temkinli konuştuklarını gözlemledim. Fenerium'in derbi öncesinde tişört hamlesi de dahil olmak üzere yaratılan havanın Galatasaray'ın işine geldiği ortada. Aykut Kocaman'ın 8 maçta 24 gol atan takımının, son iki maçını kaybetmiş, sahasında 4 gol yiyip gelen ezeli rakibine üstelik stoperlerinden biri sakatlıktan dönmüşken gol atamayacağını söylemek, büyük konuşmaktan ötedir.
Fenerbahçe'yi kötü oynamaya zorlayan Galatasaray'ın sahaya iyi dağılımı oldu. Konya'da sakatlık yüzünden Semih değişikliğiyle akışkanlık kazanan hücumlar ve gelen goller, geçmişte Kasımpaşa ve olabilecek en kötü Antalya karşısında alınan farklı galibiyetlerdeki gollerle birleşince "havada fark kokusu var" demek; hem doğru hem yanlıştı işte.... İki takımın da onbiri "Bek beklerim, sen gel üstüme" diyordu. Ne Kocaman ne de Hagi şuursuzca saldırmak gafletine düşmediler.
Hagi, kaoslardan iyi faydalanan bir teknik adam. 6 yıl önce de ilk kez göreve geldiğinde 3 futbolcuyu affetmişti. Bu kez Elano ve Cana'yı kazanmayı başardı. Defansın önündeki üçlü Alex ve arkadaki Emre'ye çok sert geldi. Bir tarafta Cana diğer tarafta Mehmet Topuz oyunu tek taraflı oynadığından işi kanatlar çözecekti. Caner ve Stoch, Sabri ve Elano ikilisi karşısında yenik düştüler. Diğer kanatta Misimovic ve Hakan Balta ortaklığının, Gökhan Gönül&Dia karşısında en azından nakavt olmaması oyunu dengede tuttu. Hagi'nin, Neill&Niang analizi de iyiydi. Niang oyuna derinlik kazandırmak için geriye geldiğinde Neill her pozisyonda basıp döndürmemeye çalıştı. Stoperin orta sahaya taşındığı oyunda Niang'ın boşalttığı alanlara sızamamak ise Fenerbahçe orta sahasının zaafı olarak yazıldı. Pino için ağır ifadeler yazmıştım. Sakatlıklar yüzünden forvetsiz kalan Galatasaray'da forma şansı bulmuş olabilir. Bugün iyi de top tuttu, rakibi de yordu, şut da denedi ancak Baros ve Arda'nın dönüşü sonrasında sağ tarafı büyük ihtimalle yer bulamayacak. Galatasaray, Elano'lu orta saha ile oynayacak.
İkinci yarıda Hagi'nin değişiklikleri 5 yıl önceki kupa finalini hatırlattı. Orada Ribery ve Necati'yi
oyundan aldığında F.Bahçe dalga dalga geliyordu ancak takımı da 2 farklı öndeydi. Skoru tutmak ona kupayı getirecekti. Burada çam ağacı dizilişini Pino haricinde budamaya başladı. Takımın oyun boyu da kısaldı böylece. İşte o dakikalarda Aykut Kocaman'dan karşı hamle gecikti. Dia'nın sakatlığı olmasa Kazım girer miydi? İki kanat da işlemezken, ikinci yarıya en azından bir değişiklikle başlayabilirdi Kocaman. İlk yarıda pozisyon bulamayan Fenerbahçe, ikinci 45'te Niang, Alex ve Semih ile sadece 3 pozisyon yakalayabildi. Bu maç boyunca Pino'nun yakaladığı net pozisyonlara eşit.
Hakem Bülent Yıldırım, sertliğe izin verdi, Neill ikinci sarı karttan atılabilirdi. Keza sarı kartı olan ve hakeme fazlasıyla itiraz eden Lugano da... Yıldırım eksiltmemeyi tercih etti o pozisyonda.
Kadıköy'de taraftar profili uzun yıllar önce değişti ama en azından derbiler de çok daha farklı bir atmosfer olurdu. Bu kez o baskının olmadığını söyleyebilirim. Galatasaray, derbilerde son 28 Kadıköy deplasmanında kalesinde gol görmüştü. Bu kez yememeyi başardılar. Zaten bu oyunun amacı da buydu: "Önce yeme, yakalarsan da at." Önce Pino sonra Emre Çolak ile son dakikalarda yakaladıkları iki pozisyondan birini gole çevirseler 3 puanla da dönebilirlerdi. Hagi büyük ihtimalle devre arasında bir santrfor alacaktır. Fenerbahçe de kaybedilen Kayseri, Trabzon ve berabere biten iki derbinin ardından haftaya Bursa deplasmanı varken Niang gibi kaliteli bir santrfora daha çok top atabilmenin yolunu bulmalı.