27 Ocak 2012

Hafta Sonu Futbol

27 Ocak Cuma
21:00 PSV - Vitesse @S Haber
21:30 Hannover 96 - Nurnberg @TrtHD
21:45 Watford - Tottenham @NTV Spor

28 Ocak Cumartesi
14:45 Liverpool - Man. United @NTV Spor
16:00 Sakaryaspor - Boluspor @Trt3
16:00 Antalyaspor - Gençlerbirliği @Lig TV
16:30 Bayern Münih - Wolfsburg @TrtHaber
19:00 Bursaspor - Galatasaray @Lig TV
19:30 Köln - Schalke 04 @TrtHD
20:00 Brest - PSG @Lig TV 3
21:00 Real Madrid - Zaragoza @NTV Spor
21:00 Corinthians - Mirassol @Lig TV 2
21:45 Juventus-Udinese @ Euro Futbol
22:00 Lille - St.Etienne @Lig TV 3
23:00 Villarreal - Barcelona @NTV Spor

29 Ocak Pazar
13:00 Eskişehirspor - Orduspor @Lig TV
13:00 Karabükspor - Manisaspor @Lig TV 2
13:00 Samsunspor - İstanbul BŞB. @Lig TV 3
13:30 Giresunspor - Akhisar Belediye @Trt3
13:30 Rizespor - Adanaspor @Trt1
13:30 Güngörenspor - Elazığspor @Trt6
13:30 Feyenoord - Ajax @S Haber
15:30 Sunderland - Middlesbrough @NTV Spor
16:00 Lecce-Inter @ Euro Futbol
16:00 Konyaspor - Kayseri Erciyesspor @Trt3
16:00 Ankaragücü - Trabzonspor @Lig TV
16:00 Gaziantepspor - Sivasspor @Lig TV 2
16:30 Mainz 05 - Freiburg @TrtHaber
18:00 Arsenal - Aston Villa @NTV Spor
18:00 Valenciennes - Ajaccio @Lig TV 3
19:00 Karşıyaka - Göztepe @Trt3
19:00 Fenerbahçe - Mersin İY @Lig TV
21:45 Milan-Cagliari @ Euro Futbol
22:00 Rennes - Marsilya @Lig TV 3
22:30 Malaga - Sevilla @NTV Spor

30 Ocak Pazartesi
20:00 Kayserispor - Beşiktaş @Lig TV
20:00 Denizlispor - Elazığspor @Trt3
22:00 Osasuna - A. Madrid @NTV Spor

26 Ocak 2012

Barcelona: 2 Real Madrid: 2

Yine yenilmişsin, kulüp karışmış, soyunma odası karışmış. Eski başkan sallamış, teknik direktör köstebek avını çıkmış. Bir adamından tüm dünya nefret etmiş. Bielsa’nın Bilbao’sunu geçeceksin ve turu geçmek için yemeden iki gole ihtiyacın var. Rakibin adı Barcelona olunca senin adının ne olduğunun pek önemi olmuyor bu şartlarda. Ne yapmak lazım? Çıkıp aslanlar gibi oynayacaksın. Öyle yaptı Real Madrid. Bilbao maçında denemesini yaptı hücumcularla. Kaka ve Mesut’un birlikte oynaması bir taktik tercihten öte Di Maria’nın yokluğuyla alakalı. Takımın en iyi asistçisini iki maçta da aradı Real Madrid. Kaka ilk 20 dakika eski Kaka’dan 2-3 görüntü verdikten sonra yeniden çıkışı için gereksiz riskler alınca yaptığı top kayıplarıyla arıza yarattı sahada. İlk saniyelerde Higuain atsa böyle biter miydi değil ardından 3 net pozisyon daha buldu Real Madrid. Bir de Mesut’un çataldan dönen nefis şutu.

Bu maçı güzel yapan, Mourinho döneminin en iyi El Clasico’su dedirten belki de topa sahip olma yüzdeleridir. Barcelona, kendi sahasında ilk kez yüzde 55’lere kadar düştü. İkinci yarıda ReaL Madrid % 51 ile oynadı ki bunu en son kim başarmıştı, sanırım yıllar öncesine gitmek lazım. Oyuna ortak olan, ver şu topu biraz da biz oynayalım diyen Real Madrid, tenis maçına çevirdi ilk yarıda oyunu. Bunda kaybedecek birşeyi olmayan takımın önde basan yapısı da önemliydi tabii. Barça’nın öndeki dörtlüsü top almaya geri gelmediler o dakikalarda.

Devre arasında düştüğüm not iki gol üzerine. İspanyol edebiyat tarihinde böyle bir dram yazılmamıştır. Oyuna bu kadar ortakken, 4 net fırsatı harcamışken o meşhur kural girdi devreye -atamayana atarlar- Messi’nin pasıyla.. Pedro işi bitirdi. Dani Alves de soyunma odasına giderken tabutun çivisini çaktı...

İlk yarıyı izleyenler, tabelaya bakıp "bu maç geri gelir mi"? yoksa "beşe gider mi?" sorusuna sanırım ikinci yanıtı verirlerdi. Olmayınca olmuyor ile başlayan oyunda Mesut, bu forma altında en iyi El Clasico performansını ortaya koydu. Bilbao maçının yıldızıydı, oradan aldığı rüzgarı Barselona’ya da taşıdı. "Katil Pepe" tezahüratlarıyla sahaya çıkan saykoyu onbire koymak da Mourinho’nun tercihi. Kavga istiyordu takımından, buldu da...


Real Madrid golü bulana kadar Barça’nın pas trafiğine yükselen oleyler... Uğursuzdur bu futbolda. Maçın daha üçte biri oynamamışken çekilen oley adamın başını yakar. Fabregas ve Messi’nin kaybolduğu dakikalarda saç modeli G.O.R.A'daki Arif Işık'tan emanet Cristiano Ronaldo çaprazdan golü buldu. Nefis asist Mesut’tan. Puyol, Katar reklamının üzerine devrildi. Olur öyle... Bir dakika önce Barcelona tribünleri “Mourinho çık dışarıya oynayalım” ve "Mourinho seni seviyoruz. Madrid'de kal" diye bağırıyordu. Real Madrid El Clasico tarihinde 4 dakika ara ile 2 golü en son Kenan Evren memlekette ihtilal yaptığında atmış.

Uzatmalarla birlikte kalan 22 dakika, nefisti... Pozisyon çok muydu, hayır, kartlar yine havada uçuştu, saha yine karıştı ve Barcelona turu geçti. Madrid şimdi Jose Mourinho’nun neden bu onbiri Santiago Bernabeu’da çıkarmadığını tartışacak. Maçın sonunda Ramos’un kırmızısı sonrasında Mourinho’nun kenara gelip onunla kurduğu iletişim de 3 gün önceki krizi çözdük işareti. Barcelona, bu Real Madrid onbiri karşısına Busquets’in yanında artı bir adamla çıksaydı, sanırım işi daha kolay olurdu ama o da Guardiola’nın tercihi.. Bu gece kısmetliydiler, Aziz Jordi fazla mesai yaptı... Real'in kaçırdıkları, Iniesta’nın sakatlığı sonrasında oyuna giren sezonun küskünü Pedro’nun golü bulması, Alves’in köşeye yapışan topu ve çıldırtan bir hakem (Casillas tünelde hakeme "Git Barça ile tura çık demiş" Soyunma odasında futbolcular Mourinho'ya "Burada kazanmak imkansız" demişler) Herkes evine döner muhasebesini yapar elbette... Guardiola iyi adam, Mourinho daha iyi taktisyen... Hangisini isterdin ki tuttuğun takımın başında?

23 Ocak 2012

Real Madrid Kazanı #2

Kaldığı yerden devam... Marca'nın dünkü manşeti elbette ki Real Madrid'in içine bomba gibi düştü. Madrid'deki maçlarda kamp yapmayan Real Madrid, öğle yemeği için bir otelde buluşuyor ve oradan stadyuma geçiyorlar. Mourinho bir iddiaya göre takımı topluyor ve elinde dünkü manşet... "Bu profesyonelliğe sığmaz. Bunu ispiyonlayan kimse bulacağım" diyor. Köstebeğin kim olduğunu dair İspanya'da yine birçok iddia var. Kimileri İspanyol oyuncuları zor durumda bırakmak isteyen Pepe'nin adını veriyor. Dün akşam biraz sakatlık çok da vukuatı yüzünden kadro dışı kalan Pepe. Bazıları da Raul örneğini veriyor. Raul yıllar boyunca bu gazetenin adamıydı. Ona kimse dokunamazken, Real Madrid'de çok adamın kellesi alında manşetler sayesinde. İspanyollar arasında ön plana çıkan isim ise Xabi Alonso... Neyse kimse kim.. El Clasico'da kazma ağırlıklı kadrodan sonra dün akşam Bielsa'nın takımına karşı Mourinho, Kaka, Mesut ve Granero'lu orta saha ile çıktı. Sol bekte de Marcelo geri döndü, üstelik golle. Bilbao bu kriz zamanını daha iyi değerlendirmeliydi ama iyi bir kaleciye rağmen Bielsa'nın elinde maalesef iyi bir defans yok. Mesut Özil'in geri döndüğü maçtı. Bu onun kariyeri açısından çok önemli. Yokuş aşağı koşarken frene bastı. Maçın 84. dakikasında yaşanan olay oyunun da önüne geçti. Ultras Sur, Jose Mourinho'ya destek tezahüratı yaparken, stadın geri kalan kısmı ıslıklamaya başladı. Bu altından koltuğu çekiyoruz demek. Mourinho bu savaşı iyi bilir. Maçtan sonra basın toplantısında "Santiago Bernabeu'da Zidane, Ronaldo, Cristiano yuhalandı. Benim de protesto edilmem çok anormal değil ama..." diyerek yine aynı soruyu sordu: "Neden?"

22 Ocak 2012

Real Madrid Kazanı

Şampiyonlar Ligi’nde işler yolunda gitmiş, ligde Barcelona’ya El Clasico’yu kaybetmiş olmasına rağmen 5 puan fark atmış, 18 maçta attığı gol sayısı 63, takım rekora koşuyor ama yetmez! İki El Clasico’da da yıkılan Real Madrid yine pis karıştı.
Önce eski başkan Calderon çıktı meydana. Mourinho’nun takımdaki Portekizlileri kolladığını ve İspanyol oyuncularla arasının iyi olmadığını söyledi medyaya. Calderon’a göre Mourinho 4 aydır Kaka ile konuşmuyordu, Nuri’nin yüzüne bile bakmıyordu. Menajeri Mendes’in adamlarını kolluyordu.
Medya desteği her ülkede önemli ama İspanya gibi yerel medyanın kuvvetli olduğu topraklarda kalemleri, manşetleri karşına aldıysan valizi de toplamaya başlarsın. Mourinho’nun adamı Pepe’yi Barcelona maçından asan Marca, savaşı başlatmıştı. Katalanlar’ın zaten haklı olarak topla tüfekle saldırdığı Real Madrid futbolcusuna sahip çıkmadılar. Çıkılacak tarafı yok tabii…
Lakin Mourinho “Pepe 'Ben bilerek yapmadım' diyorsa ben ona inanıyorum” diyerek vatandaşına sahip çıktı ve Bilbao maçı öncesinde basın toplantısında Busquets’e yüklendi. Hikaye eski ama hatırlatma gereği doğdu. Busquets geçen sezon iddia edildiği üzere Marcelo’ya ırkçı tacizde bulunmuştu.
Gazetecinin elinde birkaç manşet varsa, hangisini birinci sayfa yapacağı, haberi ne kadar büyük göreceği yayın yönetmeninin kararıdır. Barselona’da Busquets’i korumak için “Nedir ki? Kral Kupası ilk maçında da Santiago Bernabeu’da Pepe, Keita’ya maymun demişti” ile Mourinho’ya cevap gelmişken, Real Madrid’in kalesi içten yıkıldı. Bugün Marca’nın birinci sayfasındaki manşet son yılların en iyi haberlerinden biri. El Clasico’nun ardından Real Madrid tesislerinde Mourinho ve İspanyol ağalar arasında geçen konuşmalar:Mourinho: Maçtan sonra röportajlarda beni batırmışsınız.
Ramos: Hayır “Mister”, Siz sadece gazetelerin yazdığı kadarını okudunuz. Bizim söylediklerimizin hepsini değil..
Mourinho: Doğrudur, siz İspanyollar, Dünya Kupası kazandınız ve gazeteci arkadaşlarınız sizi kolluyor. Kaleci gibi!!!..
Casillas: (Bu muhabbetten 30-40 metre uzakta diğer kalecilerle çalışıyor). Mister, burada her şey adamın yüzüne söylenir!
Mourinho: Sergio (Ramos), Puyol’un golünde neredeydin?
Ramos: Pique’yi marke ediyordum.
Mourinho: Puyol’u marke etmen gerekiyordu.
Ramos: Evet ama Pique çok boş kalıyordu biz de markajı değiştirmeye karar verdik.
Mourinho: Ne oluyor? Şimdi de teknik direktör mü oldunuz?
Ramos: Hayır ama sahada şartlara göre olur bu değişiklikler. Bazen bunu yapmak lazım. Siz hiç futbolcu olmadığınız için bazen saha içinde ne döndüğünü bilmezsiniz….


Bir tahminle bitireyim. Real Madrid bu sezon şampiyon olur. Belki Şampiyonlar Ligi’ni de kazanır ama gelecek sezon bu takımın başında Jose Mourinho olmaz… Nuri de, Hamit de…
****
Mourinho bugün A. Bilbao maçı öncesinde takımı kamp yapılan otelde toplamış ve Marca'nın haberini gösterip, "ispiyoncu kimse bulacağım" demiş.