3 Nisan 2008
Spor Fotoğrafçılığı
Spor fotoğrafçılığı üzerine laflıyorduk iş arkadaşımla. Önce yukardaki fotoğraftan başlayalım. İlk bakışta ne garantici (!) fotoğrafçı da diyesi geliyor insanın ama 6 kişi makinesini kurmuş gitmiş, bu abi 7. Kadrajdan pek net anlaşılmıyor ama bana futbol dışında bir spor gibi geldi. Genelde bugünlerde Canon EOS 1 D Mark III kullanıyor yurtdışında spor fotoğrafçıları. Girmeleri yasak olan bölgelere ise uzaktan kumandalı makinelerini yerleştiriyorlar ki her biri üzerinde 2 makine de taşıyor.Buradan futbol fotoğraflarına gelelim. Blog için fotoğraf arayışına girdiğimde ağzımı açıkta bırakan yüzlerce harika fotoğrafla karşılaşıyorum. Keza yabancı futbol dergilerini ve gazetelerinin sayfalarını çevirirken de. Bizde neden böyle güzel fotoğraflar yok? Öncelikle çok yetenekli foto muhabirleri var ama her alanda olduğu gibi bu meslekte de imkanlar kısıtlı. Yurtdışında bütün ekipmanı medya kuruluşu sağlarken, bizim medyada işe giren foto muhabiri kendi makinesiyle çalışmak zorunda. Buna ateş pahası objektifler de dahil. Fotodaki gibi uzaktan kumandalı bir makine demek foto muhabirinin maça iki makineyle gitmesi demek. Uzaktan kumandanın fiyatını sordum arkadaşa:300 dolar dedi.En büyük problem foto muhabirinin bizim maçlarda çalıştıkları alan. Sadece kale arkasında korner direği ile 18 çizgisi arasında çalışabiliyorlar. Sahanın yan taraflarında çalışmak yasak. Bu da bütün fotoğrafların aynı açıdan çekilmesi demek. Maç öncesinde 3 büyükleri takip eden foto muhabirleri daha kalabalık olduğundan deplasmanda hep kıyamet kopar. Para atışı sonrasında bir kalabalık evsahibi Anadolu takımının kalesini arkasına yerleşir. Bu da 3 büyüklerin forvetlerinin fotoğraf bolluğunu getirir. Bir gazete adına birden fazla fotoğrafçı ancak derbi maçlarında görev yapar. Defans ve orta saha oyuncuları rakip kaleye gelmedikleri sürece de enstantaneye girmezler. İşte burada devreye tele objektifler giriyor ki Türkiye'de foto muhabirlerinin büyük bir çoğunluğu 300 tele ile çalışmakta. Bununla da ancak kale arkasından ceza sahası yayı ile orta saha yuvarlağı arasındaki 30-40 metre çizgisini görüntüleyebilmek mümkün. Avrupa'da ise 300 tele kullanan yok. Çok daha büyük objektiflerle çalışıyorlar... Dönelim uzaktan kumanda meselesine. Türkiye'de hiç kullanılmıyor; bu yüzden de 2. karedeki gibi Kuyt'un dün akşam Arsenal'e attığı golün fotoğrafının bir benzerine bizim ligimizde rastlamak mümkün değil. Bu da gazetelerde neden gol vuruşu fotoğraflarının az girdiğinin bir göstergesi işte. Ekipmana gelirsek de aşağıdaki kare durumu özetler sanırım(!)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
9 yorum:
bir ekleme: freelance çalışan fotoğrafçılar var çektikleri fotoğrafları haber ajanslarına satan; bizim spor medyamızda varlar mı, bilemem. Bu adamların dijital makineleri, fotoğrafı çekildiği anda kablosuz bağlantılarıyla (bu bağlantıyı karşılaşmaların yapıldığı spor kopmleksi sağlıyordur sanırım) ajanslara geçebiliyor. büyük kolaylıktır herhalde. ve de büyük rekabet.
Kuyt'un golündekine çok benzer açılar olmasa da Fanatik muhabirinin çektiği şu foto kayda değer...
http://foto.fanatik.com.tr/canlimacpaneli/views/2518_mac500.jpg
kesinlikle ajanslar fotografcilarina yeterli kaynagi saglayamiyorlar. fotografla ilgileniyorum, eos 30d kullaniyorum, ki kendisi yari profesyoneldir, 3.5 milyar civari bir fiyati var. ID Marklar ise yanlis hatirlamiyorsam 9 civarindan basliyor. tabi Turkiye'de Apple, Canon ve Nikon'un gereginden fazla pahali satildigini biliyoruz. yine iyi bir orta uzaklik lens (canon) 4 milyar civari. Tele objetifler cok daha pahali elbette. Baglamak istedigim nokta: ulkemizde cogu firma sigortalari eksik oduyor, masraftan kacinmaya calisiyor, fotografcilara basin kartini cok zor veriyorlar.. anlayis olarak ilgii degiller bir kere. yoksa iyi fotografciligin yarisi eldeki ekipmandir. iyi ekipman size daha cok istek, sevk verir, dolayisiyla harika isler cikartirsiniz ister istemez. "turk" anlayisiyla boyle spor fotografciligi hayal bizim ulkemizde.
fanatik'te hayvan gibi internet sitelerinin adını yazınca o fotoğrafta fotoğraflıktan çıkmış.
anca bu kadar salak olabilirlerdi. (ki dün kale arkasında gördüm 2 fotoğrafçı çekiyordu orda, merak ettim fotoğraflar yayınlanır mı diye, tabi böyle bir şey beklemiyordum)
az bilinen gerçeklerden oluşan çok hoş bir yazı.
3. kare nefis, nasıl bir hayak kırıklığıysa!
en alttaki resim hamit el sabah ve tam techizatlı kameramanını hatırlattı
http://www.sporyazarlari.com/FFutbol/fenerbahce/ugur-meleke/04-04-2008/paris-hilton-ve-sukru-saracoglu/13558.aspx
konuyla alakalı bir uğur meleke yazısı, türk basınında ki fotoğrafçıların şükrü saraçoğlu stadında yaşadığı zorlukları anlatıyor.
o zaman şu çıkıyor:
fehmi özgüler bir hayat boyu başarı ödülüdür.
Yorum Gönder