***
Futbolda para hiçbir zaman önemsiz değildi. Ancak hiçbir dönemde de son yıllarda olduğu kadar hissettirememişti ağırlığını futbolda. Hoşumuza gitse de gitmese de kabul etmemiz gereken bir gerçek bu. İşlerin nasıl yürüdüğünü anlamaya çalışmanın gerekliliğini reddetmek ise akılcı bir yaklaşım değil gözümde.
Futbol, belki de dünyanın en hızlı büyüyen sektörü. Raporun hazırlanmaya başlandığı yıldan bu yana Avrupa’nın Beş Büyük Ligi’ne ev sahipliği yapan İngiltere, Almanya, İtalya, Fransa ve İspanya ekonomileri %52 büyürken, raporda yer alan takımların gelirlerinin artışı %214 olmuş, ekonominin büyüyüşünün dört katından da daha fazla büyümüş futbol sektörü son 12 yılda... Sayın Okay Karacan’ın sitemi İngiliz meslektaşları tarafından da dile getiriliyor olabilir: Premier League geçen yıl, başladığı sezon olan 1992/93’ün 11 katından fazlasını kazandı.
Ama bu büyüme bile yetmeyebiliyor. Serie A, 6 sezondur üst üste oyunculara ödenen maaşların toplamını düşürse de sürekli zarar yazmaktan kurtulamadı. Bundesliga ve Premier League hep artıdaydılar. Ligue 1, iki yıl öncesine kadar zarar yazıyordu. Yıllardır artı yazan, 15 yıl öncesine göre 11 kattan fazla büyüyen Premier League’de bile 2006/07 sezonunda yalnızca 8 takım kâr ederken 12 takım zararla kapattı sezonu. Örneğin, bu listenin 5 numarasındaki Chelsea dün 70 milyon zarar açıkladı.
Başka etkenler de var listenin geleceğini şekillendirecek: İtalya, 111 milyon Euro ile CL yayınları için en çok para ödeyen ülke konumundaydı. Doğal olarak bu listedeki en önemli etkenlerden biri olan CL gelirlerinden en büyük pay İtalyan kulüplerine giderdi. Mevcut anlaşmalar bu sezon bitiyor ve yenileri açıklandı. Bu yıl da dahil olmak üzere CL yayın gelirlerinin beşte birinden fazlasını alan İtalyan kulüpleri çok daha azıyla yetinmek zorunda kalacaklar. İtalyan yayıncılar 99 milyon Euro ödeyecekler. Buna karşın, İngiliz yayıncılar bir önceki anlaşmanın %67 fazlası olan 179 milyon Euro’luk bir anlaşma yaptılar ve bu da İngiliz ekiplerinin CL pastasından alacağı payın daha da artması demek. İspanyollar da 69 milyonluk anlaşmalarını 91 milyondan yenilediler ve yıllardır payları İtalyan kulüplerinin üçte ikisi civarında gezen İspanyollar aradaki makası iyice daraltmış oldu. Fransız kulüpleri de yeni anlaşma ile gelir kaybına uğrayacaklar. Alman yayıncılar, bu sezon dahil sezon başına 65 milyon ödedikleri Şampiyonlar Ligi yayınlarına artık yılda 85 milyon Euro ödeyecekler ve elbette Alman kulüpleri de 2009/10 sezonundan itibaren daha fazla nemalanacaklar CL’den.
Araştırmada kulüplerin “futbol gelirleri” baz alınır. Örneğin Arsenal, Highbury’deki eski stadının yerine inşa ettiği konutlardan yıllık 20 milyon Euro gelir elde ediyor ama futbol dışı gelir olduğu için dikkate alınmaz. Ya da United’ın bazı ticari anlaşmaları(özellikle MUTV ve Nike) futbol dışı gelir oluşturduğu için yıllık 50 milyon Euro’luk geliri bu araştırmada yer alamaz. Oyuncu satışından elde edilen gelirler de araştırmaya dahil edilmez.
Bu yıl çok önemli bir aktör konumuna geldiği için özellikle belirtelim: Araştırmada UEFA mâli yıl kapanış günü, yani Platini tarafından 31 Temmuz’dan 30 Haziran’a değiştirilen günkü kur baz alınır. İngiliz kulüplerinin gelirleri Euro’ya dönüştürülürken 30 Haziran 2008 tarihindeki parite olan 1,2632 göz önüne alındı. Bir önceki yılın paritesi ise 1,4856 idi ve bu İngiliz kulüpleri için otomatik olarak %15 oranında bir gelir kaybı anlamına geldi. Listede kurlardaki değişimden İngilizler dışında etkilenen tek takım Fenerbahçe: 30 Haziran 2007 ve 2008 tarihli kurlara baktığımızda gelirlerinin %85’ini TL olarak elde eden Fenerbahçe %9,6 oranında zarara uğradı kur hareketlerinden. Yani kurlar bir yıl önceki ile aynı düzeyde kalsa Vfb Stuttgart listeden düşerken Fenerbahçe, Manchester City’nin altında ve West Ham United’ın üstünde yine 19 numarada bu listede olacaktı. 30 Haziran 2008’den bu yana ise İngiliz kulüplerinin kaybının %12, Türk Kulüplerinin kaybının %9,4 düzeyinde olduğunu da vurgulamak gerek.
Kur hareketlerinden zarar görmüş de olsalar İngilizler 7 kulüple listeyi domine etmeye devam ediyorlar. İtalyanların sırtını yayın gelirlerine yaslayan dörtlüsü yıllardır sabit. Arada Lazio görünüp kaybolur. Almanya büyük bir başarı ile bu yıl da lige 4 takım sokarken düşen Werder Bremen’in yerini Vfb Stuttgart ile doldurdular. İspanyollar iki devleri ile yine üst sıralardalar, Valencia bu yıl onları yalnız bıraktı. Lige geçen yıl dönen Marsilya, Lyon’a eşlik etmeye kararlı görünüyor. Ve Fenerbahçe beş büyük lig dışından tek temsilci listede. Bu noktada vurgulanması gereken bir şey var:
Dün bazı gazetelerde Fenerbahçe’nin bu lige Avrupa’nın 5 büyük ligi dışından girebilen ilk takım olduğunu belirten haberler vardı ki hepsi kuyruklu yalan. Bırakın Avrupa’yı, bu listeye daha önce Güney Amerika’dan bile takım girdi: Flamengo. Hollanda’yı temsilen Ajax, Portekiz’i temsilen Benfica da bu listede yer aldılar. Hadi bunlar birer kere girdiler de gözden kaçtı diyelim. Rangers 6 kez, Celtic 7 kez yer aldı yahu bu listede, bizi salak mı sanıyorsunuz?.. Ama Fenerbahçe’nin tüm bu kulüplerden ayrılan çok önemli bir yanı var ki onu da vurgulayacağız.Gelirler üç ana kategoride incelenir: Matchday(Maç Günü), Bradcasting(Yayın) ve Commercial(Ticari). Maç günü gelirleri İngiliz kulüplerinin temel gücünü oluşturur. Ancak son sezondan itibaren devreye giren yeni naklen yayın anlaşması yayın gelirlerini maç günü gelirlerine rakip yaptı. Ticari gelirler ise Avrupa’nın en büyük ekonomisi olan Almanya takımları için ana gelir kaynağıdır. Fransız ve hele hele İtalyan takımları için ise yayın gelirleri olmazsa olmazdır. Yayın gelirleri, İspanyol kulüpleri için de en büyük gelir kalemidir ama ticari gelirlerle kafa kafaya giderler aşağı yukarı.
Geçen yıla göre gelirlerde %5,3 oranında bir artış var. 1,6 milyar Euro’ya ulaşan yayın gelirleri %40,8 ile yine en büyük dilim. Yayın gelirleri listesinin en tepesinde ise 135,8 milyon Euro gelirle bu yıl İtalyanların saltanatına son veren Real Madrid var. Son sırada ise rakiplerinden ciddi fark yiyen Fenerbahçe var. Listedeki diğer 19 takımın 10 tanesinin yayın geliri Fenerbahçe’nin bu alandaki gelirinin 3 katından daha fazla. Yerel pazardaki yayın gelirinin düşüklüğü Fenerbahçe’nin sürünmesine sebep oluyor ve bu durum Türk takımları için kolay kolay değişmeyecek bir engel teşkil ediyor. Yayın gelirleri, Fenerbahçe’nin 26,7 milyon Euro ile gelirlerinin %24’ünü oluşturuyor ve bunun 17,3 milyon Euro’su çeyrek finale ulaşılan Şampiyonlar Ligi’nden geldi.
Ticari gelirler %12,9 büyüyerek 1291,4 Euro’ya ulaştı ve %33 ile ikinci büyük gelir kaynağı. Listenin tepesinde zirveyi iki yıllığına Real’e kaptıran ve bu yıl %65 gibi müthiş bir artışla 150 milyon barajını geçen ilk kulüp olarak 176,5 milyon Euro’ya ulaşan Bayern Münich var. Bayern, gelirlerini en çok arttıran takım ve bunu Şampiyonlar Ligi gelirlerinden mahrum olduğu bir sezonda başardı. Peki bu başarısının anahtarı neydi? Çok basit gibi görünen ama çok önemli bir şey: Bayern, 1860 Münich’in Allianz Arena’daki %50 hissesini satın aldı ve her ne kadar 1860 Münich maçlarını burada oynamaya devam edecek olsa da stadyumun tek sahibi olmanın tüm avantajları Bayern tarafından kullanılmaya başlandı. Türkiye’de kulüplerin satadyumlarının her şeyiyle tek sahibi olmalarının gerekliliğini vurgulaması açısından çok önemli Bayern’in yaptığı iş.
Ticari gelirlere baktığımızda Fenerbahçe’nin, Alman kulüplerine benzer bir gelir yapısı oluşturduğunu görüyoruz: Ticari gelirlerin payı %51. Adidas ile yapılan malzeme sponsorluğu anlaşması ve önemi büyük olan “tarafatar kart” kampanyasının yanı sıra geçen yıl piyasaya sürülen iki yeni formanın da yarattığı pozitif etki ile birlikte ticari gelirlerini 56,7 milyon Euro’ya çıkaran Fenerbahçe, ticari gelirler sıralamasında 10 numarada ve Arsenal, Juventus, İnter gibi dünya devlerini, Hamburg ve Stuttgart gibi iki Alman kulübünü geride bırakmayı başarıyor. Kim ne derse desin, büyük bir bağlılıkla kulüplerinin lisanslı ürünlerini tercih eden Fenerbahçe taraftarının hakkını yememek gerek. Ayrıca, Türkiye’deki takımların forma reklamı gelirlerinin Avrupalı rakiplerine göre oldukça aşağıda kalışı gibi bir dezavantaj unutulmamalı. Stadyumların isim hakkı konusu ise Türk Kulüpleri için bir başka sıkıntı ancak çözümü yolunda adımlar görüyoruz.
Maç günü gelirleri %3 gerileyip 1029,3 milyon Euro olarak gerçekleşti. Listenin tepesinde her zaman olduğu gibi Manchester United 128,2 milyon Euro ile yer alıyor. Giggs ile sözleşme uzattılar dün, selam olsun. Takipçisi, %21 daha az kapasitesine karşın yalnızca %6,8 oranında geride kalan Arsenal. Fenerbahçe bu alanda gelirlerinin %25’i anlamına gelen 27,9 milyon euro ile 13 numarada yer buluyor kendisine. Milan ve Lyon gibi iki önemli kulübün yanı sıra bu işin tabiri caizse kralı olan İngilizlerin Manchester City’sinden daha fazla gelir elde etmesi azımsanmayacak bir başarı. Öte yandan Türkiye Ligi’nin açık ara en fazla seyirciye oynayan takımı olsa da yıllardır bu alanda yerlerde sürünen İtalyanları ve 100 binlik kapasiteye sahip Barcelona’yı saymazsak Fenerbahçe, para liginin stadyum doluluk oranı en düşük kulübü.
Seneye Fenerbahçe bu ligde kendine yer bulabilir mi? Çok zor bir soru bu... Öncelikle çok fazla değişken var. Global vilaj dediğimiz şu küresel köyümüzde krizin ne yönde seyredeceği belirsiz. Yine de Fenerbahçe’nin şansının hiç de az olmadığı söylenebilir. Kombine satışında çok iyi bir rakama ulaşıldı. Krizin, biraz da yaklaşan seçimin etkisi nedeniyle henüz Türkiye’ye tam anlamıyla yansımadığını, sezonun önemli kısmının bu süreçte geçilmiş olacağını unutmamak gerek. Şampiyonlar Ligi’nden erken eleniş kötü ama ölümcül değil. Geçen yıl Fenerbahçe CL’de ülkemizi Beşiktaş ile birlikte temsil etmişti. Bu yıl oradaki tek temsilcimiz olması erken elenişin yaratacağı gelir kaybını önemli ölçüde tolere edecektir. Fenerbahçe’nin bu sezonki CL gelirinin 14 milyon Euro dolayında olacağını tahmin ediyorum. Yaklaşık 3,5 milyon Euro’luk bir gelir kaybı ve şu anki listeye bakarsak bu kaybın Fenerbahçe’nin ligden düşmesine neden olmayacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bunların yanı sıra taraftar kart projesi üzerinde durulmaya ısrarla devam ediliyor ve medyaya yansıdığı kadarıyla önemli rakamlara ulaşıldığını görüyoruz. Gündemdeki Fenercell projesinin de uygulanış biçimi ve zamanlaması etkili olabilir. Detayları henüz yansımadığı için futbol geliri sınıflandırmasına girip girmeyeceği hakkında yorum yapmak güç. Yine de Fenerbahçe’nin bu listede yalnızca bir sezon yer alıp daha sonra tutunamayanlardan çok önemli ve kesinlikle atlanmaması gereken bir farkı var:
Diğerlerinin ortak özelliği, ticari gelirlerinin düşük düzeylerde olması ve bunu bir türlü yükseltememeleriydi. Geçen yıl listede olup bu yıl olmayan Valencia, Glasgow Celtic ve Werder Bremen ticari gelirler alanında son 3 sırada yer alıyorlardı. 2007 yılı raporundan Benfica ve West Ham, 2006 raporundan Everton ilk aklıma gelenler. West Ham ligdeki başarılı performansının yayın gelirine ve yerel kupalarda iyi gitmesinin maç günü gelirine; Everton ligi dördüncü bitirmenin yayın gelirine, Benfica ise Şampiyonlar Ligi’ndeki başarılı performansının yine yayın gelirine etkisi ile bu listeye girmiş ancak ticari gelirlerde son sıralarda olduklarından ve bu alanda atılım yapamadıklarından liste dışına itilmişlerdi. Fenerbahçe ise oldukça sağlam bir yapı kurmuş benzer başarıyı yakalayan diğer kulüplere kıyasla...
Fenerbahçe açısından bu ligde kalıcılığı uzun vadede düşünürsek biraz daha karamsar bir tablo çıkıyor ortaya. Kulüp, ekonomik gücünü sahaya yansıtmakta çok sıkıntılı. Şampiyonlar Ligi’nde harika bir sezonun ardından yine eski günlere dönüldü. Ligde takım iyi gitmiyor ve şampiyonluğun yanı sıra Şampiyonlar Ligi’ne katılım da ciddi tehdit altında. Türkcell Süper Ligi ve Fortis Türkiye Kupası’nın gelirlerinin kısıtlı oluşu yalnızca ülke içinde değil, Şampiyonlar Ligi’nde de başarının sürekliliğini zorunlu kılıyor. Bu başarılı ekonomik yapı sportif başarı ile de desteklenemezse “yazık”tan da öte olur. Fenerbahçe geçen yıl Şampiyonlar Ligi gelirlerinden mahrum olmasına karşın ilk yirmi ile arasındaki farkı 10 milyon Euro seviyesine düşürmek gibi bir işi başarmıştı. Bu yıl CL gelirleri listeyi getirdi. Tüm olmsuzluklara karşın önümüzdeki yıl da burada yer bulma şansı için “yok” diyemeyiz. Ama uzun dönem için ciddi kuşkular olduğu da su götürmez bir gerçek olarak çıkıyor karşımıza. Geçmişteki örneklerde gördük ki, ekonomik başarı ile sportif başarı birbirinden süreklilik içinde beslenemediği zaman birbirini kemiren iki yapışık kardeşe dönüşüyor: Abyssum abyssus invocat. (Uçurum uçurumu çağırır)
Futbol, belki de dünyanın en hızlı büyüyen sektörü. Raporun hazırlanmaya başlandığı yıldan bu yana Avrupa’nın Beş Büyük Ligi’ne ev sahipliği yapan İngiltere, Almanya, İtalya, Fransa ve İspanya ekonomileri %52 büyürken, raporda yer alan takımların gelirlerinin artışı %214 olmuş, ekonominin büyüyüşünün dört katından da daha fazla büyümüş futbol sektörü son 12 yılda... Sayın Okay Karacan’ın sitemi İngiliz meslektaşları tarafından da dile getiriliyor olabilir: Premier League geçen yıl, başladığı sezon olan 1992/93’ün 11 katından fazlasını kazandı.
Ama bu büyüme bile yetmeyebiliyor. Serie A, 6 sezondur üst üste oyunculara ödenen maaşların toplamını düşürse de sürekli zarar yazmaktan kurtulamadı. Bundesliga ve Premier League hep artıdaydılar. Ligue 1, iki yıl öncesine kadar zarar yazıyordu. Yıllardır artı yazan, 15 yıl öncesine göre 11 kattan fazla büyüyen Premier League’de bile 2006/07 sezonunda yalnızca 8 takım kâr ederken 12 takım zararla kapattı sezonu. Örneğin, bu listenin 5 numarasındaki Chelsea dün 70 milyon zarar açıkladı.
Başka etkenler de var listenin geleceğini şekillendirecek: İtalya, 111 milyon Euro ile CL yayınları için en çok para ödeyen ülke konumundaydı. Doğal olarak bu listedeki en önemli etkenlerden biri olan CL gelirlerinden en büyük pay İtalyan kulüplerine giderdi. Mevcut anlaşmalar bu sezon bitiyor ve yenileri açıklandı. Bu yıl da dahil olmak üzere CL yayın gelirlerinin beşte birinden fazlasını alan İtalyan kulüpleri çok daha azıyla yetinmek zorunda kalacaklar. İtalyan yayıncılar 99 milyon Euro ödeyecekler. Buna karşın, İngiliz yayıncılar bir önceki anlaşmanın %67 fazlası olan 179 milyon Euro’luk bir anlaşma yaptılar ve bu da İngiliz ekiplerinin CL pastasından alacağı payın daha da artması demek. İspanyollar da 69 milyonluk anlaşmalarını 91 milyondan yenilediler ve yıllardır payları İtalyan kulüplerinin üçte ikisi civarında gezen İspanyollar aradaki makası iyice daraltmış oldu. Fransız kulüpleri de yeni anlaşma ile gelir kaybına uğrayacaklar. Alman yayıncılar, bu sezon dahil sezon başına 65 milyon ödedikleri Şampiyonlar Ligi yayınlarına artık yılda 85 milyon Euro ödeyecekler ve elbette Alman kulüpleri de 2009/10 sezonundan itibaren daha fazla nemalanacaklar CL’den.
Araştırmada kulüplerin “futbol gelirleri” baz alınır. Örneğin Arsenal, Highbury’deki eski stadının yerine inşa ettiği konutlardan yıllık 20 milyon Euro gelir elde ediyor ama futbol dışı gelir olduğu için dikkate alınmaz. Ya da United’ın bazı ticari anlaşmaları(özellikle MUTV ve Nike) futbol dışı gelir oluşturduğu için yıllık 50 milyon Euro’luk geliri bu araştırmada yer alamaz. Oyuncu satışından elde edilen gelirler de araştırmaya dahil edilmez.
Bu yıl çok önemli bir aktör konumuna geldiği için özellikle belirtelim: Araştırmada UEFA mâli yıl kapanış günü, yani Platini tarafından 31 Temmuz’dan 30 Haziran’a değiştirilen günkü kur baz alınır. İngiliz kulüplerinin gelirleri Euro’ya dönüştürülürken 30 Haziran 2008 tarihindeki parite olan 1,2632 göz önüne alındı. Bir önceki yılın paritesi ise 1,4856 idi ve bu İngiliz kulüpleri için otomatik olarak %15 oranında bir gelir kaybı anlamına geldi. Listede kurlardaki değişimden İngilizler dışında etkilenen tek takım Fenerbahçe: 30 Haziran 2007 ve 2008 tarihli kurlara baktığımızda gelirlerinin %85’ini TL olarak elde eden Fenerbahçe %9,6 oranında zarara uğradı kur hareketlerinden. Yani kurlar bir yıl önceki ile aynı düzeyde kalsa Vfb Stuttgart listeden düşerken Fenerbahçe, Manchester City’nin altında ve West Ham United’ın üstünde yine 19 numarada bu listede olacaktı. 30 Haziran 2008’den bu yana ise İngiliz kulüplerinin kaybının %12, Türk Kulüplerinin kaybının %9,4 düzeyinde olduğunu da vurgulamak gerek.
Kur hareketlerinden zarar görmüş de olsalar İngilizler 7 kulüple listeyi domine etmeye devam ediyorlar. İtalyanların sırtını yayın gelirlerine yaslayan dörtlüsü yıllardır sabit. Arada Lazio görünüp kaybolur. Almanya büyük bir başarı ile bu yıl da lige 4 takım sokarken düşen Werder Bremen’in yerini Vfb Stuttgart ile doldurdular. İspanyollar iki devleri ile yine üst sıralardalar, Valencia bu yıl onları yalnız bıraktı. Lige geçen yıl dönen Marsilya, Lyon’a eşlik etmeye kararlı görünüyor. Ve Fenerbahçe beş büyük lig dışından tek temsilci listede. Bu noktada vurgulanması gereken bir şey var:
Dün bazı gazetelerde Fenerbahçe’nin bu lige Avrupa’nın 5 büyük ligi dışından girebilen ilk takım olduğunu belirten haberler vardı ki hepsi kuyruklu yalan. Bırakın Avrupa’yı, bu listeye daha önce Güney Amerika’dan bile takım girdi: Flamengo. Hollanda’yı temsilen Ajax, Portekiz’i temsilen Benfica da bu listede yer aldılar. Hadi bunlar birer kere girdiler de gözden kaçtı diyelim. Rangers 6 kez, Celtic 7 kez yer aldı yahu bu listede, bizi salak mı sanıyorsunuz?.. Ama Fenerbahçe’nin tüm bu kulüplerden ayrılan çok önemli bir yanı var ki onu da vurgulayacağız.Gelirler üç ana kategoride incelenir: Matchday(Maç Günü), Bradcasting(Yayın) ve Commercial(Ticari). Maç günü gelirleri İngiliz kulüplerinin temel gücünü oluşturur. Ancak son sezondan itibaren devreye giren yeni naklen yayın anlaşması yayın gelirlerini maç günü gelirlerine rakip yaptı. Ticari gelirler ise Avrupa’nın en büyük ekonomisi olan Almanya takımları için ana gelir kaynağıdır. Fransız ve hele hele İtalyan takımları için ise yayın gelirleri olmazsa olmazdır. Yayın gelirleri, İspanyol kulüpleri için de en büyük gelir kalemidir ama ticari gelirlerle kafa kafaya giderler aşağı yukarı.
Geçen yıla göre gelirlerde %5,3 oranında bir artış var. 1,6 milyar Euro’ya ulaşan yayın gelirleri %40,8 ile yine en büyük dilim. Yayın gelirleri listesinin en tepesinde ise 135,8 milyon Euro gelirle bu yıl İtalyanların saltanatına son veren Real Madrid var. Son sırada ise rakiplerinden ciddi fark yiyen Fenerbahçe var. Listedeki diğer 19 takımın 10 tanesinin yayın geliri Fenerbahçe’nin bu alandaki gelirinin 3 katından daha fazla. Yerel pazardaki yayın gelirinin düşüklüğü Fenerbahçe’nin sürünmesine sebep oluyor ve bu durum Türk takımları için kolay kolay değişmeyecek bir engel teşkil ediyor. Yayın gelirleri, Fenerbahçe’nin 26,7 milyon Euro ile gelirlerinin %24’ünü oluşturuyor ve bunun 17,3 milyon Euro’su çeyrek finale ulaşılan Şampiyonlar Ligi’nden geldi.
Ticari gelirler %12,9 büyüyerek 1291,4 Euro’ya ulaştı ve %33 ile ikinci büyük gelir kaynağı. Listenin tepesinde zirveyi iki yıllığına Real’e kaptıran ve bu yıl %65 gibi müthiş bir artışla 150 milyon barajını geçen ilk kulüp olarak 176,5 milyon Euro’ya ulaşan Bayern Münich var. Bayern, gelirlerini en çok arttıran takım ve bunu Şampiyonlar Ligi gelirlerinden mahrum olduğu bir sezonda başardı. Peki bu başarısının anahtarı neydi? Çok basit gibi görünen ama çok önemli bir şey: Bayern, 1860 Münich’in Allianz Arena’daki %50 hissesini satın aldı ve her ne kadar 1860 Münich maçlarını burada oynamaya devam edecek olsa da stadyumun tek sahibi olmanın tüm avantajları Bayern tarafından kullanılmaya başlandı. Türkiye’de kulüplerin satadyumlarının her şeyiyle tek sahibi olmalarının gerekliliğini vurgulaması açısından çok önemli Bayern’in yaptığı iş.
Ticari gelirlere baktığımızda Fenerbahçe’nin, Alman kulüplerine benzer bir gelir yapısı oluşturduğunu görüyoruz: Ticari gelirlerin payı %51. Adidas ile yapılan malzeme sponsorluğu anlaşması ve önemi büyük olan “tarafatar kart” kampanyasının yanı sıra geçen yıl piyasaya sürülen iki yeni formanın da yarattığı pozitif etki ile birlikte ticari gelirlerini 56,7 milyon Euro’ya çıkaran Fenerbahçe, ticari gelirler sıralamasında 10 numarada ve Arsenal, Juventus, İnter gibi dünya devlerini, Hamburg ve Stuttgart gibi iki Alman kulübünü geride bırakmayı başarıyor. Kim ne derse desin, büyük bir bağlılıkla kulüplerinin lisanslı ürünlerini tercih eden Fenerbahçe taraftarının hakkını yememek gerek. Ayrıca, Türkiye’deki takımların forma reklamı gelirlerinin Avrupalı rakiplerine göre oldukça aşağıda kalışı gibi bir dezavantaj unutulmamalı. Stadyumların isim hakkı konusu ise Türk Kulüpleri için bir başka sıkıntı ancak çözümü yolunda adımlar görüyoruz.
Maç günü gelirleri %3 gerileyip 1029,3 milyon Euro olarak gerçekleşti. Listenin tepesinde her zaman olduğu gibi Manchester United 128,2 milyon Euro ile yer alıyor. Giggs ile sözleşme uzattılar dün, selam olsun. Takipçisi, %21 daha az kapasitesine karşın yalnızca %6,8 oranında geride kalan Arsenal. Fenerbahçe bu alanda gelirlerinin %25’i anlamına gelen 27,9 milyon euro ile 13 numarada yer buluyor kendisine. Milan ve Lyon gibi iki önemli kulübün yanı sıra bu işin tabiri caizse kralı olan İngilizlerin Manchester City’sinden daha fazla gelir elde etmesi azımsanmayacak bir başarı. Öte yandan Türkiye Ligi’nin açık ara en fazla seyirciye oynayan takımı olsa da yıllardır bu alanda yerlerde sürünen İtalyanları ve 100 binlik kapasiteye sahip Barcelona’yı saymazsak Fenerbahçe, para liginin stadyum doluluk oranı en düşük kulübü.
Seneye Fenerbahçe bu ligde kendine yer bulabilir mi? Çok zor bir soru bu... Öncelikle çok fazla değişken var. Global vilaj dediğimiz şu küresel köyümüzde krizin ne yönde seyredeceği belirsiz. Yine de Fenerbahçe’nin şansının hiç de az olmadığı söylenebilir. Kombine satışında çok iyi bir rakama ulaşıldı. Krizin, biraz da yaklaşan seçimin etkisi nedeniyle henüz Türkiye’ye tam anlamıyla yansımadığını, sezonun önemli kısmının bu süreçte geçilmiş olacağını unutmamak gerek. Şampiyonlar Ligi’nden erken eleniş kötü ama ölümcül değil. Geçen yıl Fenerbahçe CL’de ülkemizi Beşiktaş ile birlikte temsil etmişti. Bu yıl oradaki tek temsilcimiz olması erken elenişin yaratacağı gelir kaybını önemli ölçüde tolere edecektir. Fenerbahçe’nin bu sezonki CL gelirinin 14 milyon Euro dolayında olacağını tahmin ediyorum. Yaklaşık 3,5 milyon Euro’luk bir gelir kaybı ve şu anki listeye bakarsak bu kaybın Fenerbahçe’nin ligden düşmesine neden olmayacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bunların yanı sıra taraftar kart projesi üzerinde durulmaya ısrarla devam ediliyor ve medyaya yansıdığı kadarıyla önemli rakamlara ulaşıldığını görüyoruz. Gündemdeki Fenercell projesinin de uygulanış biçimi ve zamanlaması etkili olabilir. Detayları henüz yansımadığı için futbol geliri sınıflandırmasına girip girmeyeceği hakkında yorum yapmak güç. Yine de Fenerbahçe’nin bu listede yalnızca bir sezon yer alıp daha sonra tutunamayanlardan çok önemli ve kesinlikle atlanmaması gereken bir farkı var:
Diğerlerinin ortak özelliği, ticari gelirlerinin düşük düzeylerde olması ve bunu bir türlü yükseltememeleriydi. Geçen yıl listede olup bu yıl olmayan Valencia, Glasgow Celtic ve Werder Bremen ticari gelirler alanında son 3 sırada yer alıyorlardı. 2007 yılı raporundan Benfica ve West Ham, 2006 raporundan Everton ilk aklıma gelenler. West Ham ligdeki başarılı performansının yayın gelirine ve yerel kupalarda iyi gitmesinin maç günü gelirine; Everton ligi dördüncü bitirmenin yayın gelirine, Benfica ise Şampiyonlar Ligi’ndeki başarılı performansının yine yayın gelirine etkisi ile bu listeye girmiş ancak ticari gelirlerde son sıralarda olduklarından ve bu alanda atılım yapamadıklarından liste dışına itilmişlerdi. Fenerbahçe ise oldukça sağlam bir yapı kurmuş benzer başarıyı yakalayan diğer kulüplere kıyasla...
Fenerbahçe açısından bu ligde kalıcılığı uzun vadede düşünürsek biraz daha karamsar bir tablo çıkıyor ortaya. Kulüp, ekonomik gücünü sahaya yansıtmakta çok sıkıntılı. Şampiyonlar Ligi’nde harika bir sezonun ardından yine eski günlere dönüldü. Ligde takım iyi gitmiyor ve şampiyonluğun yanı sıra Şampiyonlar Ligi’ne katılım da ciddi tehdit altında. Türkcell Süper Ligi ve Fortis Türkiye Kupası’nın gelirlerinin kısıtlı oluşu yalnızca ülke içinde değil, Şampiyonlar Ligi’nde de başarının sürekliliğini zorunlu kılıyor. Bu başarılı ekonomik yapı sportif başarı ile de desteklenemezse “yazık”tan da öte olur. Fenerbahçe geçen yıl Şampiyonlar Ligi gelirlerinden mahrum olmasına karşın ilk yirmi ile arasındaki farkı 10 milyon Euro seviyesine düşürmek gibi bir işi başarmıştı. Bu yıl CL gelirleri listeyi getirdi. Tüm olmsuzluklara karşın önümüzdeki yıl da burada yer bulma şansı için “yok” diyemeyiz. Ama uzun dönem için ciddi kuşkular olduğu da su götürmez bir gerçek olarak çıkıyor karşımıza. Geçmişteki örneklerde gördük ki, ekonomik başarı ile sportif başarı birbirinden süreklilik içinde beslenemediği zaman birbirini kemiren iki yapışık kardeşe dönüşüyor: Abyssum abyssus invocat. (Uçurum uçurumu çağırır)
14 yorum:
çok güzel ve besleyici yazı olmuş teşekkürler.
çok güzel bilgiler bunlar teşekkürler...
Çok teşekkürler,harika bir analiz olmuş.
Bir sorum olacaktı;Bu liste sadece ilk yirmi takımı mı kapsıyor,diğer takımlar hakkında(Galatasaray mesela)bilgi alabilir miyiz?
Aslantepe öncesi iyi bir kıyaslama olacaktır...
tesekkurler, çok sey ogrendik sayenizde
bu tur yazilardan daha çok isteruk :)
yayın hakkından elde edilen gelirler hususunda fenerbahçe çok ciddi bir kayba uğruyor aslında. tek başına yayın hakkını satsa çok daha fazla kazanması muhtemel. ancak anadolu kulüpleri, uçurumun açılması vs vs gibi etkenlerden(ki anadolu kulüpleri de haklıdır tabi bu noktada) ötürü bunu gerçekleştiremiyor.listeye girmek elbette ki büyük başarı ancak, elde edilen bu gelirleri guiza gibi bir adama 14 milyon € vererek çarçur etmek de çok büyük bir çelişki olsa gerek.
bunun yanında bir sorum olacak.
acaba futbol ekonomisi üzerine yayınlanmış bir bilimsel çalışma var mıdır?(deloitte raporları haricinde ve daha kapsamlı)
ya da herhangi bir master programı var mıdır bir üniversitede?
aceto çok teşekürler .tespitim doğruymuş demekki.türkiyede büyümenin yolu taraftardan geçiyor.yayın gelirleri vs vs hikaye diğer büyük kulüplerin yanında.
Tüm teşekkürler Aceto'ya...
@ ribery11
Yalnızca ilk 20. 2006'da 20-25 arasını ve 2008'de 20-30 arasını yalnızca toplam gelirleri ile birlikte ek bilgi olarak vermişlerdi. Bu yıl hiç bir ek bilgi yok desem yeridir. Kur değişimi nedeniyle dışarıdan kalan bir kaç İngiliz ve İakoç tekımına dair küçük bir liste var, o kadar.
Türk ekipleri ile ilgili bir karşılaştırma yapabilmeyi ben de çok istiyorum ancak bilgi bulmak pek mümkün değil. En yetkili ağızlardan yapılan açıklamalar bile doğru olmuyor çoğu zaman:
Yıl 2006. Mâli işler koordinatörü Abdülkadir Kuşin, Fenerbahçe'nin gelirlerinin 98,5 milyon Euro'ya ulaştığını(yayın, ticari, maç günü diyerek sınıflandırmasını da yaparak) açıklıyor. Ancak açıklamasına dikkat ettiğimde bir kaç tuhaflık olduğunu görüyorum. Yine de elde başka veri olmadığı için, kuşkularımı da belirterek araştırma hakkında yazdığım bir yazıda kullanıyorum. Deloitte'a göre 2005/06 sezonu geliri 62, 2006/07 sezonu geliri 87,2 milyon euro.
Kendi hesabınızı kendinizin yapması gerekiyor yani. Yurt içi yayın geliri belli. Satılan kombine sayıları ve stadyum kapasite ve dolulukları hakkındaki gözlemlerinizle birleştirip karşılaştırarak bu konuda da bir sonuca varabilirsiniz. Ticari gelirler ise tam bir muamma. Yine de lisanslı ürün satışları konusunda gözleminiz varsa karşılaştırma için kullanabilirsiniz.
@ dersini almış da ediyor ezber
Bu rapor dışında aynı kuruluş bir rapor daha yayınlıyor Temmuz Ayı'nda. İngiltere ligleri ağırlıklı ama diğer Avrupa Liglerine de yer veren bir rapor. Hediyesi 600 Sterlin'di geçen yıl. Öğrenci iseniz 60'a bırakıyorlar. Bunun dışında bir bilgim yok. Ancak "açık kaynak istihbaratı" çok işe yarıyor. Yabancı basında konu ile ilgili çok sayıda haber yakalayabiliyorsunuz. Bunları ısrarla takip edip birbiri ile ilişkilendirdiğinizde işe yarar sonuçlara ulaşabiliniyor.
Master programı konusunda da maalesef bir bilgim yok, hiç araştırmadım açıkçası. Yalnızca Arsenal ve City'nin seçimlerini göz önüne alırsak, bu işin merkezinin ABD olduğu sonucuna varırız.
Fenerbahçe, 1 miyon üye projesini gerçekleştirirse buradan elde edilen gelir futbol geliri olarak kabul edilir mi?
@ talento
Evet, kabul ediyorlar. Barça'nın ve özellikle Benfica'nın gelirlerinde adını anmaya yetecek miktarda yer tutuyorlar. Yalnız şöyle bir husus var:
Üyelik aidatları, maç günü gelirleri kapsamında sayılıyor. Ancak "taraftar kart" üyelikten farklı. Başlı başına ticari bir ürün. O yüzden ticari gelirlere atmışlar. Çözene kadar epeyce uğraştırdı.
@ dersini almış da ediyor ezber
Türkiye'de "Futbol Ekonomisi Stratejik Arastirma Merkezi" adında bir oluşum var. Sitesi de www.fesam.org (1-2 hafta önce denediğimde sorun yoktu ama şu anda açamadım nedense, geçici bir problem olabilir...)
yazi icin cok tesekkurler
Harika bir çalışma olmuş... bu ara fenerli, iddialaştığım bir dostuma da rahatlıkla bu kaynağı gösterebilirim kanıt olarak.
@ dersini almış da ediyor ezber
Türkiye'deki durumu bilemiyorum ama Liverpool Üniversitesi'nde bir program vardı hatta linki aşağıda
http://www.liv.ac.uk/footballindustry/
Bir de Neuchatel Üniversitesi ile FIFA'nın ortak yürüttüğü bir program var içinde işletme ekonomi ve hukuk alanında dersler barındıran bir programdı bu ama sadece ekonomi değil
İşin diğer tarafı.
http://www.guardian.co.uk/football/2009/jun/02/premier-league-debt-clubs-billions
Yorum Gönder