Mourinho’nun 8 puan geride çıktığı dörtlemenin ilkinde neden ilk hedefinin yenilmemek olduğunun fotoğrafıdır. Barcelona karşısında iki yıldır kimyası bozulmuş bir Real Madrid vardı İspanya’da. Bir önceki sezon bu sahada 6 atmış bir takımdan bahsediyoruz, omurgası aynı kadro. Valencia'da Kral Kupası finalinde de, Şampiyonlar Ligi’ndeki iki maçta da; soyunma odasında “Biz bu takımı yenebiliriz” dediğinde sana inanmalarını bekliyorsan, önce onları durdurabileceğini kanıtlaman gerekli. Mourinho bunu istedi bence ve ilk yarıda da başardı. Skor kadar Barcelona’nın Santiago Bernabeu’da yüzde kaç topla oynayacağı da önemliydi. Maçın sonuna bakıp Mesut ile başlaması gerekiyordu demek kolay. Camp Nou’da çok cüretkardı Mourinho, Mesut da çok kırılgan. Benzema’nın görevi gol atmaktan çok sakatlıktan dönen Puyol ve partneri Pique’yi çıkartmamaktı. O noktada görevini yaptı. Busquets ile aralarını ne kadar açarsan, Barça’nın ritmini o kadar bozuyorsun. İkinci hamle Pepe... Inter’de Zanetti’nin deliliğinden çok faydalandı Mourinho. Pepe de aynı göreve soyundu. Orta sahanın fedaisi. Erken bir kırmızı kartla atılsa kimsenin şaşırmayacağı bir futbol karakteri. Khedira sonuçta bir Cambiasso değil! Barcelona’nın bir maçta kaç gol pozisyonuna girdiğini, nasıl oynadığını herkes ezbere biliyor. İlk yarı Messi’nin iki çaprazı dışında bir de Villa’nın penaltı pozisyonunu verdi Real Madrid. Ben penaltı yok diyorum ama Madridli gazetecilerden bile penaltı diyen varsa, stadyumda seyredenler haklıdır demek lazım. Di Maria şaşırtmadı. Uzun zamandır zaten düşüyor. Xavi-Iniesta’nın klasik aşırtmalarını kesip; Messi’yi önde karşılayarak, Katalanların keyfini kaçırdı Mourinho... Takipçine 8 puan fark atmışsın. 4 gün sonra Kral Kupası finaline gidiyorsun, neden Santiago Bernabeu’da kazanmayı deli gibi isteyesin ki! Guardiola’nın taktik zekasından çok soyunma odası ve tesislerdeki yönetimi taşıyor Barça’yı. Kadro aynı, şablon aynı... Cruyff’un da işaret ettiği gibi, kazanması gereken iki maç var. Kral Kupası ve Camp Nou’daki Şampiyonlar Ligi yarı final rövanşı... Evdeki hesap çarşıya uymaz tabii bazen bu oyunda. Albiol’un yaptığı penaltı ve “Hep 10 kişi kalıyoruz” diyen Mourinho’nun yine haklı çıkması! 53’de Mourinho’nun çalıştırdığı bir takıma ilk kez golü penaltıdan da olsa atan Messi ve saz arkadaşları sonraki 10 dakikada fişi çekebilirlerdi ama top yapmayı tercih ettiler. İkiyi bulsalar belki de tekmeler başlayacaktı! 9 dakikada 3 değişiklikle Mourinho son kartlarını oynadı. Santiago Bernabeu tribünleri de eksik bir adamın yerine oynadı. Real Madrid’in kazandığı penaltı tartışmalı. Bir ilk daha. Ronaldo kariyerind ilk kez Barcelona’ya gol attı. Sonunda kimse üzülmedi. Gerek de yoktu. Lig, Gijon maçında bitmişti Real Madrid için.. Çarşamba kafalar daha rahat olacak, tahminim çok daha sert bir maç olacak! Maçtan bir gün önce basın toplantısında bu kez konuşmayarak olay yaratmayı başaran Mourinho, kendisini protesto edip salonu terkeden gazete muhabirlerinin maçtan sonra soru sormasına izin vermedi. Medyayla kavgayı sever. Bu yüzden İtalya’da sevilmedi ama İspanya gibi bölgesel medyaya sahip bir ülkede Madrid medyasına sırtını dönmek pek akıllıca değil. Zayıf anında ona acımayacaklar! Gidelim bakalım, neler olacak Valencia'da...
1 yorum:
real in kendi sahasında bu şekilde oynaması her ne kadar mantıklı görünsede tek kelimeyle acizlik gösterisiydi.iki pasla atağa çıkmayı becerebiliyorlar ama bunu sevilla ya da gijonda becerebiliyor.haliyle %50 değil %30 bile topa sahip olabilseler yapabilecekleri, gösterecekleri yetenekleri sıradanlaşıyor ve ronaldo'nun perotti'den ya da geçen haftaki almeira sol açığından bi farkı kalmıyor.xabi alonso'nun da gusman dan.maç için söyleyebileceklerim; barçanın puan kaybettiğidir, yazık olmuştur.pepe'nin muhteşem oyununu ve 4 kişi izlediğimiz maçta tek birimizin dahi carvalho'nun adını duymamasıdır.
adam 90 dk oynamış ve biz duymamışız ismini.bu bile önde geride sağda solda her yerde basan pepe'nin oyununu gösterir.
Yorum Gönder