8 Eylül 2009

Nasıl Kazandık?

Tahmin edildiği gibi oldu; son derece denk, çekişmeli ve heyecan dolu bir maç… Skor hep başa baş gitti, üstünlük defalarca el değiştirdi. Fark sadece bir kez 10 sayıya çıktı (bitime 1.51 kala Ömer Aşık’ın smacıyla).

Böyle bir maçta, üstelik Ömer Onan gibi tecrübeli bir oyuncudan yoksun olmamıza karşın, Tanjeviç’ten başlayarak en son yedeğe kadar giden müthiş bir konsantrasyonla oynadık. Temponun yükselmesine izin vermedik. Litvanya’nın tekerine çomak soktuk. Hataları minimuma indirdik (Litvanya 15 top kaybı, Türkiye 13. Ribaundlarda da 27-24 üstünüz)

Oyuncu değişiklikleri, kenardan müdahaleler yerindeydi. Sadece Ömer Aşık’ın ilk beşte başlayıp, daha ilk çeyrekte 2 ucuz faul alması yüreğimizi hop ettirdi, o kadar. Onun yerine giren Semih’in gecenin tek dağınık adamı olması, nerede ve hangi maçta oynadığının farkına varmadan sahada gezinmesi, ilk çeyreğin sonunda sendelememize neden oldu. 13-6’lık bir seri yedik. Dizginleri elimizden kaçırdığımız bir 5 dakikaydı, çeyrek sonunda Bekir’in şutu imdada yetişti.

Kenardan gelenlerin her an hazır olması, gayreti ve üretimi alkışa değerdi… Ender: Büyük soğukkanlılıkla 9/10 serbest atış ve 16 sayı ama daha önemlisi hiç top kaybetmeden 3 asist, 2 top çalma. Sinan: Agresif savunma ve rakibin hiç ummadığı anda üst üste 2 üçlük. Oğuz: Ömer’in faul problemi yaşadığı dakikalarda boyalı bölgede hatırı sayılır bir mesai.

Takımın temel taşlarından Hidayet, 32 dakika sahada kaldı ve gelmiş geçmiş en olgun maçlarından birini oynadı. Hiç zorlamadan, yüzde 50 şut isabetiyle 19 sayı. Daha ne olsun? Bazı şut tercihlerinde yaptığı yanlışlara karşın Ersan da faydalıydı.

Daha önceki Avrupa Şampiyonaları’nda Milli Takım’ın 23/26 gibi bir isabetle faul atışı kullanmasına hiç tanık olmamıştım. Sırf bu istatistik bile, takım halinde maçı ne kadar istediğimizi ve ne kadar iyi konsantre olduğumuzu gösteriyor. Bu gece rakip Bulgaristan. Yine aynı akılcı, sakin ve kontrolü sürekli elinde tutan oyunu ortaya koyar, komşuyla üçlük yarışına girmeden topu çemberin altına indirirsek 10-15 sayıyla kazanırız. Hele bir de Ömer Onan ve Semih takıma katılırsa…
YİĞİTER ULUĞ

21 yorum:

Bülent Kıyışkan dedi ki...

Dün gece mükemmel bir karşılaşma oldu (bir de Semih vasatı yakalayabilseydi, çok daha kolay olacaktı). Herkes kendisinden bekleneni fazlasıyla yerine getirdi. Emeği geçen herkese tebrikler.

Benim kafamı bulandıran serbest atışlarımız. Hiç bu kadar isabetli serbest atış kullanmamıştık. Bundan sonraki karşılaşmalarda da böyle olur mu, doğrusu şüpheliyim. Ben Ender'in %90 ile serbest atış yaptığı bir karşılaşma bilmiyorum (aslında takımın iyi serbest atış kullanan oyuncularındandır). Umarım bu atışlar turnuva sonuna kadar böyle gider de, büyük sıkıntı yaşadığımız maç sonlarında biraz olsun rahat nefes alabiliriz.

Bugün inşallah Bulgaristan'a karşı kolay bir galibiyet alırız. Grubun en zayıf halkası onlar. Polonya da Litvanya'yı yenerse (düşük bir olasılık ama olmaz değil, Litvanya'nın durumu ortada) son maça daha rahat çıkarız diye düşünüyorum. 2 maç üst üste kazanmış bir Polonya, Litvanya'ya kaybetmiş bir Polonya'dan yeğdir :-)

bianconera dedi ki...

ben son yıllarda bu kadar müthiş bir savunma yaptıgımızı pek hatırlamıyorum.Soluk aldırmadık adamlara.Tabi Litvanya'da da epey eksikler vardı ama bizim takım da tecrübesiz gençlerden kuruluydu.Helal olsun hepsine artık iş grup lideri olmaya kaldı.

joe kleine dedi ki...

Belki böyle iyi bir maçtan sonra edilecek laflar değil ama turnuva daha uzun...

Sinan, Bekir formdayken, Ömer Onan ve Ersan varken hatta Oğuz bile şut atabilirken guardlarımızın aldığı süre çok fazla geliyor bana, arada Hido'yu 1 numaraya çekip Sinan, Ömer(Bekir), Ersan'la sahada olmamız pas trafiğini artırırken boyumuzu uzatmaya yarayabilir kısacası Hido'yu arada guard olarak kullanmamız hatta baskı anları dışında hep guard olarak kullanmamız daha iyi olabilir... Açıkcası ben Ender'in, oyun okuması ve nah çekerek attığı şutlara güvenemiyorum.

namık dedi ki...

Dün gece maçı izleyemedim ama sevgili Yiğiter'in kalemindn okuyunca sanki izlemiş gibi gözümde canlandı. Eline sağlık sevgili Yiğiter.
Benim tek endişe duyduğum konu "turnuva istikrarı". Bu önemli bir özellik takımlar adına. Maçlar oynanırken her maç sonunda aldğınız darbelerden yada anlık itici dalgalardan kontrolsuzce etkilenmeden yola devam etmek turnuvalarda yapılacak derecelerde çok önemli bir kriter oluşturuyor.
Umarım bu yönden sıkıntı çekmeyiz.

Emre Erdogan dedi ki...

Gerçekten çok iyi bir basketbol oynadık. Özellikle işin savunma kısmını çok iyi yaptık. Ben açıkcası karşımızda çok daha iyi bir Litvanya bekliyordum. En son oynadıkları hazırlık maçında turnuvanın favorisi İspanya'ya (İspanya da çok kötü başladı) 94 sayı atan bir Litvanya'dan daha güzel bir oyun bekliyorduk fakat eski günlerini arattırdı bize.

Oynamama nedenlerini pek bilmiyorum ama özellikle Jasikevicius gibi oyunu çok iyi okuyan ve yönlendiren bir oyunkurucunun, Macijauskas ve Siskauskas gibi gerektiğinde sorumluluk alanabilen önemli skorerlerinin olmaması eski Litvanya'yı aratan birkaç etken.Bir de Kleiza'ya bizim Hido'ya yüklediğimiz rol gibi hiç de tarzı olmayan bir basketbolu oynatmaya çalışmaları da var. Umarım bir an önce toparlanırlar ve özlediğimiz basketbolu izleriz.

mre dedi ki...

Serbest atış yüzdesinin gerçekten ve etkili savunmamızın temeli Yiğiter Bey'in de yazdığı gibi KONSANTRASYON. Maçı bu kadar yaşarsanız eksiklere ve faydasızlara karşın kazanıyorsunuz. Açıkçası çok ümitsiz tv başına oturmuştum ama yanılmış olmaktan son derece mesudum.

AFO dedi ki...

Ben dünkü maçta özellikle Oğuz'u çok beğendim. Gerek savunmada, gerekse hücumda çok faydalı işler yaptı. İlk 38 dakikayı baz alırsak kaçan sadece 1 serbest atış var. Son 2 dakikada kaçan 2 serbest atışı biraz da skorun getirmiş olduğu rehavete bağlıyorum. Ersan da atmış olduğu 19 sayının 13'ünü ilk periyodda attı, ilginçtir; sonra rölantide götürdü maçı.

Hep diyordum, bu kadro çok kaliteli. Yüksek kapasiteyle oynarsak deviremeyeceğimiz takım yok. Yeter ki inanalım.

cem dedi ki...

Sinan'ın agresif ve takımı ateşleyen savunması, Ender'in boyundan büyük işleri rahatlıkla yapması ve Oğuz'un sırtı dönük oyunu Sabonis vari hareketlerle süslemesi galibiyetin önemli ayrıntılarıydı.

Semih'in ise Yiğiter Abi'nin yazısında bahsettiği gibi nerede olduğundan bilinci yoktu ama ona ihtiyacımız var bu turnuvada. Bir an önce toparlanması gerekiyor.

Ömer Onan'ın takıma geri dönmesiyle ile fast break hücümünü takım aklına getirmeli diye düşünüyorum. Gerçi dün oyunu set hücümunda oynamamızın yegane sebebi, rakibin ivmesini kırmaktı.

Ersan ve Hidayet star gibi oynuyorlar. Özellikle Hidayet'in baskı üstündeyken asisti düşünmesi, oyununu daha da yükseklere çıkartıyor.

İyi başladık, iyi devam edelim.

Saygılar.

namık dedi ki...

Dun gece maçı izleyemedim ama sevgili Yiğiter'in kaleminden okuyunca sanki izlemiş gibi gözümde canlandi maç. Eline sağlık sevgili Yiğiter.
Benim tek endişe ettiğim konu "turnuva istikrarı". Bu takımlar için ayrıcalık yaratabilen ve yapılacak dereceye etki edebilecek özellik. Oynanan maçtan sonra alınan darbelerden yada anlık itici dalgalardan etkilenmeden yola devam edebilmek takımımızı üst sıralara taşıyacaktır.

thunderbird dedi ki...

Öyle görünüyor ki gruptan çıkacağız fakat ya sonrası? Evet iyi savunma yaptık bugün gerçekten ama hücumda ne yaptık? Her maç bu kadar yüzdeli faul ve üçlük bulamayacağız, peki o zaman ne olacak?

karaf dedi ki...

Şut yüzdemiz herşeyi kolaylaştırdı. Diğer maçlarda bu şut yüzdesi tutturulamayınca da sakin kalıp oyundan kopmamayı becermeliyiz.
Bu yüzden topu çember altına indirip rakibi zorlamayı hiç terketmemeliyiz.
Güzel bir galibiyetti, uzun zamandır görmeyi özlediğimiz bir 12 dev adam izledik.

Deniz dedi ki...

1- litvanyayı göklere çıkarmayalım.. jasikevicius, smodis, siskauskas vb olmayan bir takımla geldiler.. kısaları çok zayıftı..
2- pota altı savunması çocuk gibi kaldı.. oğuz rakibi biraz dürtünce süper oynadı oluyor.. oysa ikinci yarıda asıl farkı yaratan, litvanya uzunlarına top geçmesini zorlaştıran 3 ve 4 numaralarımızın savunmasıydı.. sürekli basit fauller yapan ve güçsüz kalan uzunlarımız varken tanjevic in kaya inadına neden kimse laf etmiyor acaba..
3- tanjevic yine kritik dakikalarda gecenin formsuz adamı keremi sinana tercih etti.. oysa sinan litvanyayı bozan adam oldu her girdiğinde.. hele 8 kişi arasında ribaund aldığı bir pozisyon vardı ki, maçın en güzel anıydı belki..
4- hidayet ve ersan çokzorlandı aslında.. çünkü savunmada çok yoruldular.. özellikle üçlük yememe için çok disiplinli bir savunma yaptık..

keyalcindag dedi ki...

10-15 sayı fark yetmez bence. yapabileceğimiz en yüksek farkı yapmalıyız. sırbistan'ın ispanya'yı yendiğini düşünürsek herhangi bir averaj durumunda bu sayılar çok önemli. mesela olurda slovenya sırbistan'ı yener ispanya'da slovenya'yı yenerse (hepsinin britanya'yı yenip ilk üçe gireceğini düşünüyorum)onlar ikinci tura grup sonuncusuna karşı alınan galibiyet sayılmadığı için birer galibiyetle gelecek. bu durumda averajımızda iyi olursa tek galibiyet gruptan çıkmamızı, iki galibiyet ise lider olmamızı sağlayabilir.

yok artık leBron james dedi ki...

capraz grup zor 3te 3 yapmak lazım!

Atakan dedi ki...

yürekli oynadık, kazandık.

granger17 dedi ki...

ben smodis'i slovenya kampında sakat olarak biliyodum ama bazı arkadaşlar litvanyalı yapmış ayrıca litvanyaya karşı avrupa şampiyonalarında ilk galibiyetimizi aldık bu maç bir eşikti o eşiği iyi atladık ayrıca yiğiter abinin murat murathanoğlunun yanında yorum olarak duymak isterdik

goleador dedi ki...

basketbol camiasının küçük bir klan olması yazarlarının/yorumcularının kulüplerle ve federasyonla organik ilişkilerinin bulunması bu sporun yorumlanmasında ciddi arızalar yaratıyor.murathanoğlundan milli bir maçı kaskatı bir objektiflikle anlatmasını beklemiyorum illaki ama en ufak şeylerde sürekli hakem kozunu oynayıp olası başarısızlığa kılıf arama çabaları midemi bulandırdı. bu kadar ağlayarak maç anlatmasının bir sebebi olmalı. kendinden geçecek kadar radikal bir milliyetçi olmadığını biliyoruz.olay gayet açık murathanoğlu federasyonun adamı ve elindeki medya gücüyle insanları manipüle etme hevesinde. olası bir turnuva başarısızlığında gene hakemler bize engel oldu. herkes bize düşman. türkün türkten başka dostu yok türküsünü okuyarak patronu turgay demireli eleştiri odağının dışına atmak için elinden geleni yapıyor.
son olarak kendimi bildim bileli avr.ve dünya basketbol şampiyonalarını izleyen biri olarak takip ettiğim en zayıf turnuva... eğer adam gibi bir federasyonumuz, teknik kadromuz ve spor medyamız olsaydı bu turnuvada garanti final yapardık. ama küçük olsun benim olsun zihniyetli federasyon ve onun medyadaki manipülatörleri ile anca ç.final yaparız ve o da büyük bir başarı olarak yutturulur hepimize...

paytheman dedi ki...

bence çok önemli bir galibiyetti fakat basında bunu görememek çok üzücü hürriyetin ana sayfasını açtığımızda dünkü maçla ilgili hiç birşey bulamadım ben milliyette tenezül edip ufak bir yer ayrımış dünkü galibiyete.

Unknown dedi ki...

@Ugur

Anlayan varsa anlatsın ??

Unknown dedi ki...

dun aksam iyi oynadık tamam ama hemen havaya girdik gibi sanki.savunmada verdigimiz açıklarda vardı baya.ender her zaman dunku gibi gununde olmayabılır.yada herzaman serbest atıslarda bu yuzdeyı yakalayamayabılırız.bırde barıs hersek yerıne kaya veya huseyın besok olsa daha iyi olmazmıydı?

Adsız dedi ki...

birkaç gündür turnuva üzerine yapılan yorumların çoğunu okudum sanırım. en çok eleştirilen noktalarından biri kadro seçimi. ama şu niye yok diyenlerin çok azı kimin olmaması gerektiğini yazmış. kısalar arasında takıma alınması en çok eleştirilen isim ender. hatta onun için '2.ligde bile oynayamaz' diyenler olmuş ki aynı kişiler dünki maçı görünce ne düşündü acaba?

uzunlardaysa barış hersek'in oraya götürülmesinin hata olduğunu dünki 1-1,5 dk.lık oyununu gören herkes söyleyebilir. ne yapacağını bilmiyor çocuk. 12 kişilik kadro götürülebiliyorken (onu da anlamıyorum, niye turnuvalara 14-15 kişi götürülemiyor) tanjevic'in sürekli bağırdığı semih de eleştirileri haklı çıkardı. insan doğal olarak 'maçta bu kadar eleştireceğine daha güvenilecek bir uzunu götürseydin ya' diyor. kaya, ermal, hüseyin, artık her kimse. bir de hocanın oyuncularla kavgalı olması, hatta sadece birini sevmediği için kadroya almamasını doğal karşılıyor medyamız. oysa bir hoca oyuncularıyla ilişkisi ne olursa olsun takımı kurarken objektif olmak zorundadır.
ama tabi, bu günlerde kadro seçimi eleştirilerini bırakmak gerek artık.
bir de:
@joe kleine,
tam bir oyun kurucu ile oynamanın avantajı çok, özellikle kısa oyuncuları iyi olmayan takımlara karşı. dün kerem ve ender'in yaptığı baskı gibi. oyunu kurarken de işimiz kolaylaşıyor. ayrıca, hidayet de bir oyun kurucuyla oynayınca daha verimli oluyor. kendisi de aynı şeyi söyledi hatta.