9 Eylül 2009

Uzun Bir Gece
ya da
Uzunların Gecesi

Turnuvalar böyledir… İlk gün alınan sonuç, bazen gidişat üzerinde beklenmedik ölçüde belirleyici olur. Hele bizim gibi moral takımlarında. Daha ilk yazıda “Nasıl başlarsak öyle gider” demem bu yüzdendi. Ama bu, yalnızca bizim takım için geçerli bir tespit değilmiş, gördük.

Normal şartlarda nerede oynarsak oynayalım, bize direnç gösterebilecek Bulgaristan, öyle perişan bir görüntü çizdi ki, İngilizlerin dünyaya armağan ettiği deyimle “match” (eşleşme) bile olmadı. Herkesin en büyük favorisi olarak Polonya’ya uçan ama starting box’ta Sırplardan ağır bir tokat yiyen İspanya da aynı paranteze dahil edilebilir. Az kalsın İngiltere’ye de yeniliyorlardı. Ve Litvanya… “Bize kaybederlerse, diğer takımları yener ve önümüzü açarlar” demiştim, yanıldım. Geçen şampiyonanın bronz madalyalı ekibi, ev sahibi Polonya önünde bize oynadığı oyunun yarısını bile oynayamadan havlu attı. Bırakın bizim önümüzü açmayı, kendi yollarını bulup bulamayacakları bile soru işareti şimdi…

Dünkü maçı uzun uzun yorumlamaya gerek var mı, bilmiyorum. Komşunun mahalle basketboluna uymadan, disiplini ve savunma konsantrasyonunu korumamız takdire şayan. Ömer Onan ve Engin Atsür’ün yokluğunda Bekir ile Sinan toplam 48 dakika sahada kaldılar ve 21 sayı, 4 asist ürettiler. Tanjeviç’in bu pozisyondan almayı düşündüğü verimin de üstünde rakamlar… Serbest atış yüzdemiz normale döndü maalesef (% 68). Ömer Aşık 0/5 ile alarm verdi. Bu takımdaki yeri bile tartışılan Ender, hepimizi mahcup etmeyi sürdürdü: Coşkulu oyunu ve 5/7 üçlüğüyle… Kerem Tunçeri skorer değil ama yapıcıydı (7 asist). Semih hala turnuvaya katılamadı, mazereti var herhalde. En güvendiğimiz iki isim, Hido ile Ersan da rahat skor sayesinde dinlenme şansı buldular.

Bu akşamki rakip Polonya, seyirci desteğiyle birleşen sert savunması sayesinde kalite açığını kapatarak 2’de 2 yapmış bir takım. Gortat-Lampe ikilisi ile sürekli boyalı bölgeden çalışıyorlar. Bu iki oyuncu dün Litvanya karşısında toplam 37 sayı, 27 ribaund üretti. Onların etkinliği, topla da topsuz da çok hareketli olan ve dışarıda gezinen David Logan ile şutör Ignerski’yi rahatlatıyor.
Sözün özü: Uzunlarımızın şu ana kadar ortaya koydukları oyunun, özellikle de savunmanın üstüne çıkmaları şart. Çember altı mücadelesinde bire birde yenilmezsek kazanırız. Sonra hemen Zenica’ya bağlanacağız…
YİĞİTER ULUĞ

8 yorum:

Yüksel dedi ki...

Turnuvanın statüsü ile ilgili fazla bir bilgiye ulaşamadım. Ancak bildiğim bundan sonra gruptan birinci çıkmamız halinde sırasıyla c grubunun 3., 2., ve 1. ile oynayacağız, yani 6 takımlı bir grup. 6 takımlı iki gruptan ilk dört toplam 8 takım çeyrek finale kalır. Yalnız puanlamada ilk grup maçlarındaki 3 galibiyetin sonraki grupta önemli olacağını biliyorum. Yanlışım varsa düzeltiniz lütfen. Milli takımımıza 3. galibiyet için başarılar diliyorum.

karaf dedi ki...

Polonya'nın en büyük avantajı ev sahibi olması ama bir handikapıda az oyuncuyla oynaması, bu lehimize olabilir.
Semih'in bu maçta kesinlikle kendini affettirmesi gerekiyor çünkü dünkü maçta rezil ötesiydi.
Oyun kurucularımız uzun yıllardır olmadığı kadar skora ve oyuna müthiş katkı sağlıyorlar.
Ender, çıta felan bırakmadı aştı kendini :)
Dilerim yine güzel bir galibiyet alırız.

turgay dedi ki...

gercek bır savunma takımı olma yolunda emın adımlarla gıdıyoruz.. dun 10 kısıden skor katkısının yanında 9 kısıden de max. duzeyde savunma katkısı aldık.. sadece 1kısı polonya buyusune(!) kapılmıs sekılde turnuvayla hıc alakası olmadan oynamaya calısıyor.. Semıh Erden kendısı ıcın bulunmaz nımet olan mıllı takım sansını elının tersıyle ıtıyor.. ve tanjevıc gelecek yıl onu takıma almayabılır.. cunku bu kadro ıcındekı en zayıf halka kendısı.. egolarından arınmıs bır Mehmet Okur veya yenı superstar adayımız Enes Kanter onun yerı pekala alabılır..
bugun cok onemlı bır maca cıkacak mıllı takım.. eger 2 galıbıyetle ust gruba gıdersek ınanılmaz bır avantaj elde etmıs olacagız.. polonya seyırcıyide arkasına alıp 6 kısıyle oynayan ama cok sert savunma yapan bır takım.. ozellıkle ilk gun hakemlerın bıze karsı olan tavırlarınıda gordukten sonra bu macta ters kararlar beklemek yanlıs olmaz.. ancak ıyı bır savunma takımı olma yolunda ılerleyen mıllı takımımız bu kısılıgını aksamkı macada yansıtırsa cok onemlı bır galıbıyet alabılırız..

Bülent Kıyışkan dedi ki...

Uzunlarımızın ne yapacakları oldukça silik bir görüntü bizim için. Öncelikle faul sorununa çözüm bulmamız gerekiyor. Oynayan bütün uzunlarımız çok çabuk faul sorununa giriyorlar. Hakemlerin bize karşı tutumlarını birçok karşılaşmadan biliyoruz, karşımızda da ev sahibi takım varken, mutlaka kulaklarının çekilmesi gerekiyor. Eğer faul sorununu aşabilirsek sadece savunmayla Polonya'yı durdurabiliriz. Burada önemli nokta kısaların da içeriye yardım etmeleri olacak.

Semih'ten artık bir şey olmayacağı belli oldu. En kolay karşılaşmada bile varlık gösteremedi. Kaya gibi sapasağlam bir oyuncu varken Semih'in ne kadar yanlış bir tercih olduğu apaçık ortaya çıktı. Umarım daha büyük sorunlara yol açmaz. Ve umarım bu gece en azından vasat bir oyun ortaya koyar da biraz gayretini görürüz, yoksa Ersan'a çok iş düşecek gibi görünüyor.

Adsız dedi ki...

@Yüksel

http://www.eurobasket2009.org/en/cid_toT,ovGDH2EaLKL67XnPo2.pageID_LYrPIeSmGrwaAXivOnVmB0.compID_qMRZdYCZI6EoANOrUf9le2.season_2009.html

Beercholic dedi ki...

polonya maçı çok zor olacak.. en büyük avantajımız onların kısıtlı bir kadroyla oynaması ve 2 maçta da çok yorulması, bizim ise rotasyonu çok iyi kullanmamız ve dünkü maçta as oyuncularımızı dinlendirmemiz..

mre dedi ki...

66 sayı atan Bulgaristan'ın 14 asistine karşın 94 sayı atan Türkiye 17 asist yapmış. Belki istatistik hiçbir şeydir ama yine de not düşelim.

Unknown dedi ki...

İspanya ve Slovenya galiba bizi yenecek ama Sırbistanı'; savaşarak, ısırarak yeneceğiz ve grup üçüncüsüsü olarak Fransa'nın karşısına dikleceğiz. Parker'ı da Ömer kilitleyecek ve yarı finalde muhtemelen İspanya'yla tekrar oynayacağız. Gerisi rüya tabi ama önümüzdeki potansiyel beş maçtan sadece ikisini kazanarak yarı final oynayacak avantajı yakalayan bu takıma buradan saygılarımızı yollayalım

Dip Not: İlk defa bir Milli oyuncunun gerçekten candan bir şekilde başsağlığı mesajı verdiğini gördüm. Laf olsun diye değil hakikaten üzülerek... Helal olsun hepinize.