25 Şubat 2011

Hafta Sonu Futbol

25 Şubat Cuma
20:00 Bucaspor-Bursaspor @ Lig TV
21:30 Wolfsburg-M.Gladbach @ TRT 3

26 Şubat Cumartesi
14:00 Diyarbakırspor-Boluspor @ TRT 1
14:00 Ankaragücü-Gençlerbirliği @ Digi
16:00 İstanbul BŞB-Galatasaray @ Lig TV
16:30 Schalke 04-Nürnberg @ TRT HD
17:00 Wigan A.-Man. United @ Spormax
17:00 Gaziantepspor-Eskişehirspor @ Digi
19:00 A. Madrid-Sevilla @ NTV Spor
19:00 Fenerbahçe-Kasımpaşa @ Lig TV
19:30 Bayern Münih-B.Dortmund @ TRT HD
21:00 Mallorca-Barcelona @ NTV Spor
21:45 Juventus-Bologna @ TV8 & Spormax
22:00 Bordeaux-Auxerre @ Kanal A
23:00 Deportivo La Coruna-Real Madrid @ NTV Spor

27 Şubat Pazar
13:30 Tavşanlı Linyitspor-Adanaspor @ TRT 1
14:00 Karabükspor-Konyaspor @ Digi
15:30 West Ham United-Liverpool @ Spormax
15:30 PSV Eindhoven-Ajax @ Beyaz TV
16:00 Cagliari-Lazio @ TV8
16:30 Frankfurt-Stuttgart @ TRT HD
17:00 Man. City-Fulham @ Spormax
17:00 Sivasspor-Manisaspor @ Digi
18:00 Arsenal-Birmingham City @ NTV Spor
18:00 Paris Saint Germain-Toulouse @ Kanal A
19:00 Trabzonspor-Kayserispor @ Lig TV
19:00 Denizlispor-Mersin İdman Yurdu @ TRT 1
19:30 W.Bremen-Leverkusen @ TRT HD
21:45 Sampdoria-Inter @ Spormax&TV8
22:00 Lille-O.Lyon @ Kanal A
22:00 A.Bilbao-Valencia @ NTV Spor

28 Şubat Pazartesi
20:00 Antalyaspor-Beşiktaş @ Lig TV
21:45 Milan-Napoli @ TV8
22:00 Stoke City-WBA @ Spormax

24 Şubat 2011

İtalya'da İstanbul Derbileri

Biz Avrupa'dan bütün derbileri izliyoruz. Onlar bizim derbileri neden izlemiyor? Bizim derbiler neden Avrupa televizyonlarında yayınlanmıyor. En azından İtalya için söylebilirim. Bugünden itibaren 3 yıl boyunca, Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray arasındaki oynanacak olan tüm derbiler İtalya'da naklen yayınlanacak. Silvio Berlusconi'nin patronu olduğu Mediaset, İstanbul derbilerinin 3 yıl boyunca İtalya yayın haklarını aldığını duyurdu. Premium kanalda şifreli yayınlanacak derbileri seçerken, Avrupa'nın en ateşli derbileri olmasına dikkat etmişler ki listede Celtic-G.Rangers, AEK-Panathinaikos, Kızılyıldız-Partizan, Dinamo Zagreb-Hajduk Split de var.

A.Wenger vs. Jacques Mesrine

Fenerbahçe alt yapısında yıldız adayı kabul edilen genç bir oyuncuyu Barcelona üç kuruşa transfer etse ve oyuncunun menajeri Aykut Kocaman'ın kardeşi olsa... Ortalık karışır değil mi? Teknik adamların kardeşlerinin ya da oğullarının futbolcu menajerliği yapmalarının etik olmadığı ortada. Bundan en çok çeken de Lippi'dir. Oğlunun 2006 skandalında çevirdiği dolaplar telefon kayıtları sayesinde ortaya çıkmıştı. Pep Guardiola örnek adam o son transfer hikayesinin öznelerinden biri kardeşi Pere Guardiola. Barcelona, alt yapısından yetişen yıldızların arka kapıdan firarından çok çekmiş bir kulüp. O kapıdan kaçıp gidenlerden geri dönen de var... Pique gibi... Ya da yetiştirme bedeliyle gidip bugün 50 milyon Euro'ya alınması planlanan Fabregas gibi... Arsene Wenger de Fransa'daki alt yapılar gibi Barcelona alt yapısını da yakından takip eden bir teknik adam. 16 yaşındaki solak Jon Toral da Wenger'in La Masia'dan son kaçırdığı yetenek. Arkası da gelecek gibi... Sergi Samper'i de ikna etmeye çalışıyorlar ki onun da menajeri Pere Guardiola...
Katalan medyası Fransız teknik adama öfkeli, doğal olarak büyük yaygara kopardılar ve Wenger'i "Halk Düşmanı" ilan ettiler. Burada güzel bir filme pas atayım... Vincent Cassel'in Fransa'da bir zamanlar halk düşmanı ilan edilen Jacques Mesrine'in hayatını oynadığı iki filmi izlemeyen varsa, izlesin... Dönelim Barça'ya... Fabregas'ın ardından Fran Merida da La Masia'da yetişmiş, Londra'nın yolunu tutmuştu. Her giden oynayacak diye bir kural yok. Merida, ülkesine geri döndü, Atletico Madrid'de forma giyiyor. İngiliz kulüplerin en büyük avantajı genç oyunculara 16 yaşında profesyonel sözleşme imzalatabilmeleri... Son transfer Jon Toral için kıyamet koptu ama Katalanların satır arasında bıraktığı bir bilgi de var... Jon Toral'ın annesi İngiliz...

Baskın

Üç sakatlıktan ikisi darbeye bağlı. Kaptan Puyol'un ardından kaleci Valdes şimdi de Xavi... Sezonun yükü binmeye başladı. Barcelona da sakatlıklardan çekmeye başladı. Xavi, hafta sonunda Mallorca maçında yok, Valencia maçında oynaması da şüpheli.. İlginç bir haber de UEFA'nın baskını... Avrupa'da başka kulüplere de bu baskınları yapıyorlardır ama yakın tarihte böyle bir haber hatırlamıyorum. Doping komitesi, elbette ki haber vermeden Barça'nın tesislerine dalmış. 10 futbolcu (Dani Alves, Gerard Pique, David Villa, Andres Iniesta, Jeffren Suarez, Maxwell Scherrer, Gabi Milito, Pedro Rodriguez, Ibrahim Afellay ve Eric Abidal)doping testine girmiş...

21 Şubat 2011

Fabio Capello Röportajı

Teknik adamlar, futbolcular... Bizde doğru dürüst röportaj yok. Konuşmuyorlar, soramıyoruz, o kanayan yarayı tekrar açmayacağım. Sustukça sıra sana gelecek başlığı altında yer alıyor. Konumuz Fabio Capello. Kerem Gokbuget, İspanya'dan bir mesaj attı. İtalyan teknik adamın Marca'da yayınlanan röportajı. İspanyollar böyle uzun röportajları internette yayınlamıyorlar tiraj kaygısı yüzünden. Kerem, röportajı gazeteden çevirmiş ve blogunda paylaşmış. Aklına, klavyesine sağlık... Röportaja çıkan yol buradan...

G.Saray-F.Bahçe Derbisi: 3D

Bir yıl önce bir postta var hikayesi. İngiltere'de yayıncı kuruluş Sky, Arsenal-Manchester United maçının 9 pubda 3 boyutlu olarak izlenebileceğini açıklamıştı... Bugün Digitürk'den gelen haberi paylaşıyorum. Mart ayındaki Galatasaray-Fenerbahçe derbisini Lig TV 3 boyutlu olarak naklen yayınlayacak.
2020'de Futbol Nasıl Olacak?

Ranieri-Montella

Bu kadar basit aslında. Biri giderken diğeri geliyor... Roma'ya... Ranieri'yi derbi zaferleri de kurtaramadı. Genoa deplasmanına eksik gitmişlerdi. 1-0 kaybetseler bu istifa gelmeyebilirdi ama bu oyunun dramatik tarafı bu... 3-0 öne geçtiğin maçı 4-3 kaybediyorsan biletini keserler o hızlı davrandı ve istifayı bastı "Roma'nın iyiliği için" diyerek... Spalletti'nin ani istifası sonrasında geçen sezon başında göreve gelmişti. Şampiyonlar Ligi'ndeki Şaktar mağlubiyetinin ardından Genoa deplasmanındaki skandal skor sonu oldu. Roma ile birlikte bu sezon Serie A'da teknik adam değiştiren kulüp sayısı 9'a yükseldi. Yerine göreve gelen adam Vincenzo Montella. O da büyüdü artık! 36 yaşında... Roma genç takım antrenörlüğünden beraber oynadığı Totti'li takımın başına... Bir Guardiola etkisi daha... Tutar ya da tutmaz... Senaryo çok.... Ranieri, Liverpool'a; Ancelotti, Roma'ya, Hiddink ve Rijkaard, Chelsea'ye ve Benitez Atletico Madrid'e... Bakalım ne kadarı olacak? Juventus'un da Delneri'yi göndermesi bekleniyor. Lecce deplasmanında Buffon 12'de kırmızı görünce kenara aldığı adam Krasiç'ti... Rafet El Roman'dan gelsin o zaman: "Sorma neden"

20 Şubat 2011

Beşiktaş:2 Fenerbahçe:4

Beşiktaş üç kulvarda çarpışan tek takım, rotasyon da bu tempoda bir mecburiyet. Ancak mümkünse bu kadro değişimini ilerideki beşlide yapmak kaydıyla. Defans dörtlüsündeki değişim teknik adamın rotasyon tercihi değil, Ersan'ın sakatlığı sonrasında, 6 yabancı kuralı yüzünden bir mecburiyet. Sivok neden tribünde, Ferrari sahada. Bir fikrim yok. Schuster'in var ki sahaya sürdü. Fenerbahçe tarafında ise haftalardır bozulmayan ve yavaş yavaş makine düzeninde işleyen bir onbir. Gökhan Gönül iğneyle sahada, Emre sakatlığın izlerini taşıyor. İkisi de kötü başladılar oyuna. Biri ortayı tutamadı, diğer ezberlettiği bindirmeleri yapamadı; Mehmet Topuz da taca çıktı...
Beraberliğin kimseye yaramadığı bir oyunda Kocaman'ın takımı hızlı başladı. Maden, Ekrem'in kanadıydı. Bunda Gönül'ü sakatlığı nedeniyle fazla zorlamamak istememeleri kadar Quaresma'nın savunma zaafiyetinden de yararlanma fikri yatıyordu hiç şüphesiz. İlk 25 dakikada Ekrem sürklase oldu; kim olsa, olurdu da! Dia'nın her ikiye birinde ve Niang'ın sarkmalarında ne gerideki stoperden kademe alabildi Ekrem ne de önündeki Quaresma'dan. Alex'in el bombası, Necip'in kafasında patladı ki bu pozisyonda oyuncuyu eleştirebilmek mümkün değil.
Oyunun 2-0'a doğru aktığı dakikalarda ilk kader anı geldi. Dia'nın direkten dönen topu... Gol olsa film kopabilirdi. Ardından önde basan Niang, Alex ve Dia üçlüsüyle geri dörtlü arasındaki mesafe uzadı. Beşiktaş o bölgeye Simao'yu da yollayınca oyun dengelenmeye başladı. 25-45 arası Aykut Kocaman işler yolunda gitmezken izlemekle yetindi. Emre ve Selçuk top tutamıyor ve çok top kaybediyorlardı. İleride 4 kişiyle işi bitirmek isteyen Beşiktaş, karşısında 7 adam bulunca bir iki cılız şut dışında pozisyon yaratamadı ama iki atak da iki bekin bindirmesinden geldi. İsmail'in sıfıra indiği pozisyon ve Ekrem'in golü attığı çıkışı...
İkinci yarının Rus ruleti olacağı belliydi... Simao'nun frikiğinde topun İbrahim Toraman'ın önünde kalması bir futbol cilvesi. İyi vurdu Toraman... Kiev mağlubiyetinin ardından derbide geriden gelip 2-1'i bulan Beşiktaş, taraftarı da arkasına almıştı ki, Almeida filmi kopardı. Bir saat geride kalırken karşı karşıya o pozisyonu gol yapsa; bu kez de Fenerbahçe tarafında film kopacak, muhtemelen 90 dakika sonunda fatura Aykut Kocaman'a kesilecekti. İmdada Ferrari yetişti. Önceki pozisyonda Lugano'yu indirdiğinde Çakır devam demişti, bu kez açık ve netti. Lugano'nun da oyunu tatlı sert ama rakibe vurmayacaksın! İlker Yasin'in hem penaltı hem golü gibi hem kırmızı kart hem penaltı... Rakibe, misafire daha fazla ne ikram edebilirsin ki sahada... Sonrası bir Alex klasiği... Sahanın kötülerinden Emre'nin ortasına kafa ve sıfırdan farkı ikiye çıkartan gol...
Geçen sezon Galatasaray hangi senaryodan geçtiyse; Beşiktaş da bu sezon aynı filmi perdeye koyuyor. Teknik adam, transfer tercihleri, yıldız politikası ve sonu hüsran akşamlar... Avrupa'da kendi sahasında yenilen 4 gol ve ilk kez Fenerbahçe'nin İnönü'de 4 gol atması...
Maçın en iyileri Dia, maçı çeviren Volkan ve işi bitiren Alex. Maçın en güzel anı ise Niang'ın rakip kaleye 70 metre uzakta iki rakibini terse döndürüp, 55 metre harmanladığı ve gol vuruşu yaptığı pozisyon ve Guti'nin İsmail'e attığı ara pası...

18 Şubat 2011

Hafta Sonu Futbol

18 Şubat Cuma
20:00 Eskişehir-Sivas @ Lig TV
21:30 Nurnberg-Frankfurt @ TRT HD

19 Şubat Cumartesi
14:00 Kasımpaşa-Ankaragücü @ Digi
14:00 Bolu-Samsun @ TRT 1
16:00 Bursa-Gaziantep @ Lig TV
16:30 B.Dortmund-St Pauli @ TRT 3
17:00 Gençlerbirliği-Karabük @ Digi
19:00 Galatasaray-Buca @ Lig TV
19:00 Bologna-Palermo @ Spormax
19:30 Mainz-Bayern Munih @ TRT 3
21:00 Real Madrid-Levante @ NTV Spor
21:45 İnter-Cagliari @ TV8 & Spormax
22:00 Lorient-Bordeaux @ Kanal A
23:00 Zaragoza-A.Madrid@ NTV Spor

20 Şubat Pazar
13:30 Mersin İY-Karşıyaka @ TRT 1
13:30 Kartal-Diyarbakır @ TRT 1
13:30 Juventus-Lecce @ TV8
14:00 West Ham-Wolves @ PL TV
14:00 Kayseri-Antalya @ Digi
16:00 Chievo--Milan @ TV8 & Spormax
16:00 Man. City-Notts County @ NTV Spor
16:30 Leverkusen-Stuttgart @ TRT 3
17:00 Konya-İstanbul BŞB @ Digi Kanal
18:00 Montpellier-Lille @ Kanal A
18:30 M.Gladbach-Schalke 04 @ TRT 3
19:00 Altay-Denizli @ TRT 1
19:00 Beşiktaş-Fenerbahçe @ Lig TV
21:45 Napoli-Catania @ TV8 & Spormax
22:00 Barcelona-A.Bilbao @ NTV Spor
22:00 Toulouse-Rennes @ Kanal A

21 Şubat Pazartesi
20:00 Manisa-Trabzonspor @ Lig TV

17 Şubat 2011

Biz Manchester United'dık

Şehrin daha eski mahalleleri var elbet ama bizimki de fena sayılmazdı. Elinde arasına şokella sürülmüş iki bisküviyle Can yanımıza geldiğinde, evde annesi hazırladı sanmıştık. Paketini gösterdi: Çokoprens'miş. Koştuk mahallenin bakkalına... Nike yok ortalıkta, Adidas var ama pahalı. Almanya'da akrabası olan Adidas, Puma giyiyor işte. Esemsport var çokça. Sahamız çoktu. Apartmanın aralığı, Japon kale oynamak için idealdi. Beş kişiye kadar kaldırırdı o duvarlar.

Cadde tenhaydı o zamanlar, bırak trafiğin tıkanmasını, bir saat araba geçmediği olurdu öğleden sonra. Kale taşlarını apartmanın bahçesinde saklardık. Standart getirmiştik işte, hep aynı çocuk adımlarıyla ölçer, yerleştirirdi taşları... Sonra çocuk da büyüdü adımları da tabii... Çayır dediğimiz yer güzeldi ama eğimliydi. Orta sahadan topu aldın mı, hafif bayır aşağı kaptırır giderdin. İlk yarı bayır aşağı oynayan avantalı olurdu. Bir de yukarıdaki mahallede bir saha vardı. Toprak ama nizami... Eski bir Beşiktaşlı futbolcu yaptırmıştı o sahayı. Yok; öyle halı saha işleten, para kazanan bir akıl değil onunki... Kaleleri cebinden almış, file bile taktırmıştı. Önemli maçlarda kireç dökülürdü. Boş bulmak zordu o sahayı, sahanın çevresindeki apartmanlarda oturan çocuklar kollardı. Yabancı gelip oynayamazdı...

Ya o mahallede doğmuş, ya da ufak yaşta mahalleye taşınmıştık. Ağabeyler, Aykut Kocaman ile bir semt kulübünün genç takımında forma giyerdi. Biz mahallede alt yapıydık. Onlarla oynamak hayaldi, iyi olanları seçer, ufaktan ufaktan takıma katarlardı. Öyle pat diye golcü olamazdın... Defanstan başlardın. Solak olan her zaman şanslıydı, ağabeylerden biri vasat da olsan "Geç bakalım sen sola" derdi. Hiyerarşi vardı, büyükler, ağabeyimiz; küçükler kardeşimizdi. Mahalle yeni taşınan çocuklar öyle hemen takıma giremezlerdi. Aydın da ilk kez biz caddede oynarken gelmişti yanımıza. "Yok" demiştik; "Ben de oynayabilir miyim?" diye sorduğunda. Gidip kaldırıma oturdu, bütün maçı izledi. Sonra Aydın'ı da aldık mahalle maçlarına...

Kaleden başlarsın ama bizim mahallede büyüyünce "Kaleci olacağım" diye tutturan bir çocuk vardı. Babası kaleci eldivenleri almıştı ona, büyük geliyordu ellerine ama olsun fiyakalıydı. O kaleyi kimseye bırakmadığından yeni gelen ortaya geçerdi. Aydın hepimizden iyiydi, çelimsizdi ama tekniğiyle işi bitiriyordu. O zaman "Platini Aydın" derdik. Alır, verir, adam geçer, şutu burunla vurmaz, plase bırakırdı. "Ben de oynayabilir miyim Aydın" bizim takımın kralı oldu. O büyük sahanın sahibi mahallenin çocuklarını fena madara eder olduk. "Oğlum Aydın var lan onlarda" diyorlardı. Maç biter, köşedeki bakkalda gazoz içer, eve dönerdik. O bakkalın oğlu bizim mahallede oturur, ama bakkalın olduğu mahallenin takımında oynardı. Sevmezdik... O zamanlar maçtan dönünce annelerimiz terli sırtımıza tülbent koyardı... Biz Manchester United'dık... Alt yapımız da vardı, sonradan mahalleye taşınan Aydın'ımız da...
Bizim çayırda gün geldi inşaat başladı... Lükse bir site yapacaklardı. "Ulan zaten eğimliydi" dedi biri... Büyümüştük biraz. Olmadı otobüse atlar; başka sahaya da giderdik çok istersek... Bizim çayır elden gitti. Havuzlu bir site yaptılar, gittik, dolandık, hayret bayır da kaybolmuştu. Biz "Mahalle" diyorduk; oraya taşınan çocuklar ise "Site". Hani şimdi şehrin dört bir tarafında yapılan, acayip isimli siteler var ya; havuzlu, güvenlikli vs. işte ondan... O siteye çocukların hepsi aynı zamanda taşındığından daha takım olamamışlardı. Hem zaten ağabey yaştakiler de sitede takılmıyorlardı. Ağabey-kardeş ilişki yoktu o sitede...

Biz Beşiktaş'ta mahalle takımına forma yaptırmıştık, krampon desen o da var. Bu çocukların kramponu yoktu ama teneke Bixi kola içiyorlardı. Kimse kimsenin ufak halini bilmediğinden de hepsi birbirleriyle dalaşıyor, kavga ediyorlardı habire.. Onların sitedeki sokaklar maç yapmaya müsait değildi, en fazla Japon kale oynardın, çok dardı. Bizim caddeden ise artık çok araba geçer olmuştu. Tam akmışsın rakip kaleye, çekeceksin şutu, biri "Araba geliyor" diye bağırırdı. Hani araba geldiğinde tamam da; bazen defansta eksik yakalanan yalandan "Araba" diye bağırırdı. Oyun durunca da "Nerede lan araba!" diye kavga kopardı. Biz bu yeni sitenin çocuklarıyla yukarı mahallenin sahasında oynamak için sözleştik. Bunlar aynı renk tişört giyip gelmişler, biz de formaları çekmişiz. Bunlar havalı; ama aldık havalarını. Mahalle pardon takım olamamışlar ki! Nasıl olacaklar; şunun şurası en fazla 6-7 aydır oturuyorlardı o sitede. Onlar Manchester City idi. Biz o toprak sahada bunları çok benzettik...Sonra Aydın taşındı mahalleden... O arkadaş kaleci olamadı... Cadde korna sesleriyle doldu, bizim top oynadığımız yaştaki çocuğu tek başına ekmek almaya göndermez oldular... Biz aşık olduk, top yerine kızların peşinde koştuk... Yusuf ağabey vardı, onu bıçakladılar, öldü... Aykut Kocaman, Fenerbahçe'de önce kral sonra hoca oldu... O toprak saha hala yerinde duruyor ama orada da artık çocuklar futbol oynamıyor...

15 Şubat 2011

Üzülmez mi İnsan Üzülür Elbet

İdmanda ve soyunma odasında her kavga eden takımdan gönderilse... Çok örneği var bunun, para cezası verilir, kadro dışı bırakılır, mesele takım içinde çözülür, sezon sonu geldiğinde arıza devam ediyorsa hatlar kesilir, taraflardan biri gider, olmadı ikisi de yollanır.
İbrahim Üzülmez'in veda toplantısına katılan Beşiktaş Başkanı'nın amacı belli. Taraftar tepkisi büyük ve o pazubandı hediye edip ya da "alt yapının başına geç" deyip kendince durumu yumuşatmaya çalışıyor. Bu medyaya yansıyan ikinci olay ama ben fazlasının da olduğunu tahmin ediyorum. Üzülmez adaşıni hiçbir zaman sevmedi. Takım içindeki hiyerarşide Toraman'ın da onu uzun zamandır takmadığı küfür edecek kadar cüreti olduğundan belli...

İbrahim Üzülmez "Delinho" bugün gitti ama Toraman'ın da ipini çekti. Bu basın toplantısını izleyip gözü dolmayan futbolsever azdır. Bazı adamlar saflığı, adamlığı; renkler üstüdür. Üzülmez de böyle bir adamdı. Neyse o işte... Beğenirsen, beğenmezsin ama "Deli İbo" budur....

Yukarıdaki fotoğraf 1 Nisan 2010 tarihli posttan. O tarihte Beşiktaş, fotoda görünen isimlerle sözleşme yenilemişti. 5 futbolcudan üçünü yaşı 35 ve üstüydü. Bu imzaların doğru bir transfer hamlesi olmadığını yazmışım o tarihte.
Bu oyunculardan ikisi gitti. Üzülmez'in de dün ipi çekildi. Rüştü de sezon sonunda gidecek. Beşiktaş tribünlerinin İbrahim Toraman'ı da bu takımda barındırmayacağına inanıyorum. Beşiktaş, Ankaragücü maçına "31 yaş" ortalaması bir takımla çıktı ve kaybetti. Birileri hep yanlış yapıyor ama bedelini başkaları ödüyor...

Sports Illustrated 2011 Swimsuit

Sports Illustrated 2011 Swimsuit

Naklen Yayınlar

15 Şubat Salı
19.00 Aris – Manchester City / EURO FUTBOL
21.45 Milan – Tottenham / EURO FUTBOL

16 Şubat Çarşamba
19:30 Fiorentina-Inter / Tv8 /Spormax (Yorum)
21.45 Roma – Shakhtar D. / EURO FUTBOL
21.45 Arsenal – Barcelona / STAR TV

17 Şubat Perşembe
20.00 Beşiktaş – Dinamo Kiev / STAR TV
20.00 Napoli – Villarreal / EURO FUTBOL
22.05 Sparta Prag – Liverpool / EURO FUTBOL
22.05 Sevilla – Porto / STAR TV

13 Şubat 2011

Simao Sonrası Atletico Madrid

Fernando Torres’in 58 milyona gittiği transfer döneminde Atletico Madrid, Sergio Agüero’ya gelen teklifleri kabul etmedi. Satabilecekleri en iyi zamandı. İspanya içinde adamın rakamı belli ama İngiltere’ye, Chelsea ve Manchester City’den birine iyi bir rakama okutabilirlerdi. Agüero satılır mı? Bu sorunun cevabına bakalım. Zamanında Fernando Torres’i sattıklarında, kaptanını, golcüsünü satan takımdan hayır gelmez yorumları yapılmıştı. Atletico Madrid o parayla Forlan ve Simao’yu aldı. Bugün Simao’nun Beşiktaş’a gitmesi sonrasında takım çöktü. Agüero ve Forlan yine sahada ama gol atamıyorlar, çünkü attıran adamların en yakışıklısı artık Beşiktaş’ta. Simao sonrasında ne oldu, bakalım? 2011’in ilk maçında Santander gibi zayıf bir takımla evinde golsüz berabere kaldı Atletico Madrid. Ardından Hercules deplasmanında dağıldılar. 4-1 kaybettiler. A. Bilbao, Madrid’e geldi, 3 puanı, 2 golle aldı. A.Madrid’den o maçta da gol sesi çıkmadı. Barcelona deplasmanında 3 yediler ve son olarak Valencia, 1-0 geriye düştüğü maçı çevirdi ve Vicente Calderon’da 2-1 kazandı. Kral Kupası’nda Real Madrid’e elenen Atletico Madrid, ligde Şampiyonlar Ligi potasının 15 puan uzağında. Dört maçtır kaybeden takımda, geçen sezon Avrupa Ligi’ni kaldıran teknik direktör Flores’in kellesi isteniyor. Forlan da, Agüero da golcünün kralı ama Uruguaylı 4, Arjantinli 6 maçtır gol atamıyor. “Neredesin Simao!”dan başka akla ne gelir!

Del Piero ile 18 Yıl

18 yıldır Juventus forması giyiyor. Aldığı yıllık ücret de aslında bu dönem için de futbolda ne kadar çok şeyin değiştiğinin bir göstergesi. Alessandro Del Piero 36 yaşında. "Bandiera" dedikleri bizim de bayrak adam diye çevirdiğimiz adamların son temsilcilerinden. Roma'da Totti de en az onun kadar direndi gelen tekliflere ve her zaman Del Piero'dan fazla kazandı, Roma bütçesi, çapı daha küçük bir takım olmasına rağmen. Del Piero'nun 1993-94 sezonunda Juventus ile imzaladığı sözleşmede yazan rakam 130 bin Euro. O zamanlar buna 250 milyon liret diyorlardı. 1995 yılında patlamayı yaptığında rakam 1.8 milyon Euro'ya yükseldi. 1999, İtalya'da rakamlar patladığı sene. Milyonlar saçıldı, futbolcular zengin oldu, kulüpler battı, 3 yıllık vadede.. O sezon en iyi kontratını yaptı: Yıllık 5.7 milyon Euro. Tabii bu arada kimler geldi, kimler geçti. Forvetteki en uzun partneri 10 yılla Trezeguet oldu. 2003 yılında imaj haklarını da kulübe vermek şartıyla 5 milyon Euro aldı yıllık. İtalya'da reklamlarda bol bol futbolcu kullanırlar. Bu da iyi gelir kapısıdır kulüpler ve futbolcu için. Son sözleşme 2008 yılındaydı. Ortalaması 3.85 milyon Euro'ya geldi. Şimdi yolun sonunda. Del Piero, 3 milyon Euro istiyor. Juventus, 2 milyon Euro veriyor. Buluşurlar ortada...

11 Şubat 2011

Xavi Röportajı

Sid Lowe'ın The Guardian'da yayınlanan Xavi röportajı. Barış Gerçeker çevirmiş ve blogunda yayınlamış. Teşekkürler... Röportajın orijinali de burada...

10 Şubat 2011

Hafta Sonu Futbol

12 Şubat Cumartesi
14:00 Bucaspor-Konyaspor @ Digi
14:45 Man. United-Man. City @ Spormax
16:00 Sivasspor-Trabzonspor @ Lig TV
16:30 Bayern Munih-Hoffenheim @ TRT HD
17:00 İstanbul BŞB.-Gençlerbirliği @ Digi
17:00 Arsenal-Wolves @ Spormax
19:00 Gaziantepspor-Galatasaray @ Lig TV
19:00 Milan-Parma @ TV8
19:00 Atletico Madrid-Valencia @ NTV Spor
19:30 Sunderland-Tottenham @ PL TV
19:30 Kaiserlaustern-Dortmund @ TRT 3
21:00 Sporting Gijon-Barcelona @ NTV Spor
21:45 Roma-Napoli @ Spormax & TV8
22:00 St. Etienne-O.Lyon @ Kanal A
23:00 Real Santander-Sevilla @ NTV Spor
13 Şubat Pazar
13:30 Orduspor-Gaziantep BŞB. @ TRT 1
13:30 Palermo-Fiorentina @ Spormax
13:30 Karabükspor-Kasımpaşa @ Digi
16:00 Eskişehirspor-Bursaspor @ Lig TV
16:00 Brescia-Lazio @ TV8 & Spormax
16:30 Köln-Mainz @ TRT3 & TRT HD
17:00 Manisaspor-Antalyaspor @ Digi
18:00 Bolton-Everton @ Spormax
18:00 Rennes-Nice @ Kanal A
18:00 Real Sociedad-Osasuna @ NTV Spor
18:30 Werder Bremen-Hannover 96 @ TRT 3
19:00 A.Gücü-Beşiktaş @ Lig TV
19:00 Karşıyaka-Altay @ TRT 1
21:45 Juventus-İnter @ Spormax & TV8
22:00 Espanyol-Real Madrid @ NTV Spor
22:00 Lille-Toulouse @ Kanal A
14 Şubat Pazartesi
20:00 Fenerbahçe-Kayserispor @ Lig TV
20:00 Samsunspor-Kartalspor @ TRT 5
22:00 Fulham-Chelsea @ Spormax
Foto: Saygın Savran

9 Şubat 2011

Üst Katta Oturan Deplasman Taraftarı

"Daha medeni şartlarda futbol seyretmek istiyoruz" deniliyordu. Oldu. Türk Telekom Arena'da medeniyet var ama taraftar kafası değişmiyor. Şişe atıyor adam, iki ufak çocuk neredeyse hayatını kaybedecek. O ufacık çocuğu bir daha ailesi maça gönderir mi? O çocuk bir daha maça gider mi? Her stad için aynı tartışma. Deplasmana gelen taraftar nerede otursun? İl Güvenlik Kurulu "Üst katta oturmasın, alt kattakilere zarar verirler" diyor. Kulüpler, üst kattan atılan yabancı maddelerin tehditi altında maç seyretmek istemeyen taraftara nasıl loca, koltuk satacak? Bu iş hep yasayla olacak değil. İnsanlığını unutuyor bazıları.

Yukarıdaki fotoğraf Boca Juniors-River Plate derbisinden. Hani dünyanın en büyük ezeli rekabeti, derbisi ya... Hani tarihinde ne nefret senaryoları, ne olaylar olan derbi. River Plate taraftarı, Boca'nın stadına deplasmana gelmiş, kale arkasında üst kattalar. Ne oluyor, ellerinde, ceplerinde ne varsa alt kata mı atıyorlar? Bir kere böyle olmuş olsa bir daha bu derbide bu tribünü görebilir miydik? Fotoğraf Nisan 2009'dan... Benzer kareleri nette bulabilirsiniz...

8 Şubat 2011

Guardiola 2011

Romen gazeteci anlatıyor, Atletico Madrid maçı öncesi Camp Nou'da basın toplantısına katılmış. Salonda sadece İspanyol medyası yok elbette. Barcelona'nın her basın toplantısına dünyanın dört bir tarafından gazeteci geliyor. Herkesin hedefi aynı. Guardiola ile bir röportaj yapmak. Şimdi karşımda olsa ben de sorardım açıkçası "Sen Barcelona'yı nasıl durdururdun?" diye... Guardiola ve Hayat Bilgisi postunda adam gibi adam olduğuna dair çok veri vardı elimizde. Ekleyelim. Basın toplantısı 10-15 dakika değil. 45-60 dakika sürüyor. Soruların neredeyse hepsini tek tek cevaplıyor. İspanya dışında gelenlerin güncelin dışında sorduğu sorulara cevap vermek kimi zaman tekrardır ama bunları da geri çevirmiyor. Basın toplantısının bitiminde Romen gazeteci kendisini takdim ettiğinde direkt Popescu'yu sormuş Guardiola. Basın danışması randevusuz görüşmeyi kesmek için ikisine doğru geldiğinde de Guardiola eliyle "Kal orada" demiş. Bu adam başka bir adam. Bugüne kadar İbrahimoviç dışında hiçbir futbolcu onun aleyhinde konuşmadı. Uzun zamandır beklenen kontrat haberi bugün geldi. Sözleşmesini bir yıl daha uzattı. Geçen hafta içinde Katar'dan yıllık 20 milyon Euro'luk bir teklif aldığı yazıldı. 20 milyonu okuyunca hadi oradan diyorsun ama teklif eden de Katar olunca neden olmasın diye de ekliyorsun. Guardiola için benim tahminim: Önümüzdeki sezon sonunda Barcelona'dan ayrılacak. Aklıma gelen kulüp Alex Ferguson sonrası Manchester United. Sir, Liverpool'u solladıktan sonra da bırakır zaten. İkinci ihtimal, "her şeyi kazandım arkadaş" deyip Katar'daki iki onluğun peşine düşmesi... Bugün Madrid medyasında sözleşmenin bir yıllık olması sevinçle karşılandı. Herkes biliyor ki bu adam bu takımın başında olduğu sürece, Messi-İniesta-Xavi üçlüsünden biri de takımdan ayrılmadığı sürece Ronaldo'ya Ferrari'den çıkma motoru taksak olmayacak...
Guardiola Neyi Değiştirdi?