Selam dostum, bilirsin bizim meslekte spor dünyasından efsane bir isim hayatını kaybettiğinde arşive dalar en özel fotoğraflarını bulmaya çalışır, yakın çevresinden onu anlatmalarını ister, biz de özenli eksiksiz bir biyografi yazmaya çalışırız. Real Madrid'in eski başkanı Lorenzo Sanz'ı kaybettik bu hafta, elimizden geleni yapmaya çalıştık, iki gün boyunca üçer sayfa ayırdık gazetede. Madrid şehir haberlerine bakan tecrübeli muhabir arkadaşlarımdan birini anlattıkları hepimizi çok yaraladı. Bilirsin Bülent; 11 Mart 2004'te Madrid'de tren istasyonu ve banliyö trenlerine yapılan terör saldırısında 193 kişi hayatını kaybetmişti. Bizim 11 Eylül'ümüz 11 Mart'tı, bu şehirde yaşayanlar için daha büyük travma yoktu. Şimdi o arkadaşım dediklerini anlatayım sana: “11 Mart 2004'deki saldırının ardından yazı işlerinde çalışan bütün arkadaşlarımızın çabasına rağmen 193 kişinin tek tek hikayesini anlatamamıştık. Yetişemedik, hikayeler eksik kaldı. Şimdi yaşadıklarımızın yanında bu hiçbir şey değilmiş. Madrid'de virüs yüzünden günde 700 kişi hayatını kaybediyor ve biz bırak hikayelerini, isimlerini bile alt alta yazamıyoruz...”
Bugün dönüp bir ay öncesine baktığımda İtalya'da vakalar artarken bizde maçlar seyircili neden oynanıyordu, aklım almıyor. Hatırlarsın Santiago Bernabeu'da Real-Barça maçında 85 bin taraftar vardı. Şimdi kulüp stadyumun, virüsle savaşta lojistik deposu olarak kullanılmak üzere Madrid belediyesine devretti. Atalanta deplasmanına Valencia'dan neden 3 bin taraftar gitti, gidebildi, bizde seyirci yasağı varken neden 3 bin Atletico Madridli, Liverpool'da takımlarına destek vermeye gitti, bugün bütün bunlara kimse anlam veremiyor. UEFA, iki kupada maçları neden iptal etmedi, Euroligue yönetimi neden ısrarla maçları oynattı, eminim bugün pişmanlardır ama artık çok geç. Madrid'de gençlerin, çocukların puz pateni öğrenmeleri ve aileleriyle keyifli vakit geçirmek için gittikleri bir tesis vardı. Palacio de Hielo'da (Buz Sarayı) herkesin güzel anıları vardır ama artık Madrid'de hayatını kaybedenlerin toprağa verilmeden önce morgu oldu o tesis. Bir gün bütün bu kabus bittiğinde kim oraya buz pistinde kaymaya gider ki, gidebilir ki...
Nüfusumuz, İngiltere, Almanya, Fransa ve İtalya'dan az ama bizim sosyal hayat biçimimiz de virüsün yayılmasını etkiledi. Nasıl mı, bak anlatayım. Biz İspanyollar bilirsin geç akşam yemeği yeriz, karantina günleri öncesinde insanlar normal hayatlarına devam ederken, sokaklar, caddeler akşam yemekleri öncesi yine tıklım tıklım doluydu, tapas barların en kalabalık olanları en iyi olanlardır deyip turist ve halk metro vagonu gibi yerlerde yiyip içiyordu. Yaşlı insanların bir araya geldiği tombala salonları vardır, bütün günü orada geçirirler. Aile büyüklerine konforlu hayat sunabilmek için evlerinde yaşamak ya da beraber yaşamak yerine onları huzur evlerine yerleştiren çok insan var bu ülkede. Orada kendi yaşıtlarıyla iyi besleniyor, iyi bakılıyor beraber iyi vakit geçiriyorlardı. Nereden bilebilirdik ki, o huzurevlerinin toplu ölümlere sebep verebileceğini...
İkimiz de futbolu çok seviyoruz ve hayatımızı tutkumuz olan futboldan kazanıyoruz ve farkındayım sözü bir türlü futbola getiremedim, çünkü gelmiyor, gelemiyorum futbola. İki hafta önce “La Liga'da maçlar ne zaman başlayacak, Euro 2020 öncesinde ligi bitirebilecek miyiz?” diye hesap yapıyorduk. Şimdi “haziranda başlarsak, temmuz 15'te biterebiliriz” diyenlere bile garip garip bakıyor insanlar. Madrid'de seveni çok ama bilirsin ki ben boğa güreşlerinden nefret ederim. Organizasyonların iptali sonrasında 700 milyon Euro kayıpları olduğunu açıkladılar ve devletten yardım istediler, buna Las Ventas Arena'nın müdavimleri bile isyan etti. Şimdi bütün kulüpler futbolcuların kontratlarından yüzde 30 indirim yapmalarını istiyor, kabul edecekler, başka şansları yok. Bilirsin, “hayat varsa umut vardır” deriz biz. Umudumuzu yitirmeyelim. Yine Santiago Bernabeu'ya geleceksin, biz yine El Clasico öncesinde kahvemizi yudumlayıp futbol konuşacağız, Figo'nun kulaklarını çınlatacak, Raul'lu günleri hatırlayacağız... Bizim evden sizin eve, bizim memleketten sizin memlekete çok selam...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder