14 Mayıs 2011

Galatasaray'ın Kaportası

Sezon bitiyor, derbiler haricinde Galatasaray’ın adının dolaylı olarak geçtiği metinler dışında dokuz ayda sadece iki yazı yazmışım. Bursa ve Lviv maçları öncesinde "Galatasaray’daki Kangren" ve Kazım transferinin ardından Bir Başka Galatasaray”. Biri vücudu sardı, Rijkaard’ı yuttu ve ardından erittiği noktada Adnan Polat ve yönetiminin yarattığı bildik Galatasaray’dan farklı bir Galatasaray çıktı ortaya. Sahadaki sonuçlardan bağımsız, duruşunu yitirmiş ve tartışmalı olan...

Seçim olacak mı? Mahkemeye kim gitti? Başkan adayları kimler? Yönetim istifa edecek mi? İstihbarat, gazetecilik işi, merak taraftarın elbette… Tüm bunlar zamanla cevabını buldu ve Ünal Aysal hiç yöneticilik yapmadığı Galatasaray kulübünde rekor oy alarak başkan oldu.
“Bir Başka Galatasaray”ı yaratanların; bugün devir teslim töreninden bile uzak durduğu bu kulüp ve onun vitrinindeki futbol takımı için yarından itibaren teknik adam ve yeni futbolcular arayışı başlayacak. Onlarca isim yazılacak. 15'e yakın isim takımdan ayrılacak. Peki mesele bu mu?Galatasaray tut ki aile yadigarı bir otomobil. Satamazsın. Yaşadığı tüm sportif başarısızlıklar değil; bozulan duruşu yüzünden bu arabanın bugün kaportası darmadağın olmuş. Dışarıdan baktığın zaman şubelerinde yaşananlardan, Florya’da, Ali Sami Yen'de, TT Arena'da onlarca hikaye şunu anlatıyor. Adnan Polat döneminde çıktığı yolda sağa sola savrulan, hor kullanılani plakası düşmüş neredeyse ruhsatsız kalmış bu otomobilin önce kaportasının düzeltilmesi gerekiyor. Aysal ve yönetimi önce elini çekici alıp bu kaportayı düzeltmeli. Galatasaray’ı tarihi boyunca sahada, salonda başarıya götüren bir duruşu vardır. Bu duruşu tekrar yakalayana kadar da o çekici elden bırakmamalılar. Bu, her şubede, kulüp binasında, şahıslardan başlar; sporcularla devam eder, üçüncü kişi ve kurumlarla olan ilişkilere kadar uzar...

Bunu yapmazsan, ne futbol için direksiyona oturtacağın ismin önemi var, ne koltukların deri olup olmadığının... Motoru da yeri geldiğinde transferleri yapıp rektifiye edersin, aksesuarları da yeniler, olur olmaz araca iliştirilmiş lümpen parçaları da söker atarsın... Tüm bunların bir bedeli varsa; bunu Aysal karşılayabilir ama aile yadigarı bildikleri bu otomobili eski görüntüsüne kavuşturacaklarsa bunun bir işçilik ücreti yok. O çekici verebilecekleri bir usta, profesyonel yok bu hayatta... O kaporta düzelir, boyası cilası biter; işte o zaman iki ya da dört yıldızı, far niyetine takarsın... Belki o zaman aydınlanır çıktığın yollar…

10 yorum:

Mustafa Kavran dedi ki...

Çok doğru bir tespit olmuş Bülent Abi kalemine sağlık yalnız 3. paragrafta bir düzeltme yapman gerek sanırım çünkü cümle yanlış olmuş. "Bu duruşu tekrar yakalayana kadar da o çekici elden bırakmalılar" değil de bırakmamalılar olcaktı sanki :)
Tekrar eline sağlık

Del Piero dedi ki...

Adnan Polat geldiğinde, klübün efsanesi ve son şampiyonluk dahil tüm başarılarında büyük katkısı olan Hakan Şükür'ü kovarcasına uzaklaştırdığında, işte ben o zaman başarısız olacağını anlamıştım ve söylemiştim de çevremdekilere. cemaatçidir, şucudur, bucudur etiketleriyle yaftalayıp Türk sporuna ve Galatasaray'a olan katkısını yok saydılar ya da küçük gördüler. ve işte yanlışla başlarsan sonun böyle olur. Galatasaray'ın kaportasını bu şekilde harap bir halde bırakıp,kongre salonuna girmeye bile yüzün kalmaz.

Köfteci dedi ki...

Galatasaray'ın hiç bir zaman bir duruşu olmamıştır, olamaz da. Ne duruşundan bahsediyorsunuz Allah aşkına?

Sinan Yılmaz dedi ki...

Sözde arabalardan anlamıyordun abi... :)

ugur dedi ki...

biraz acele bir yazı mı olmuş ne? kongre üzerine yazmadan olmaz şimdi der misali...

cerkez1905 dedi ki...

köfteci

senin gibiler olduğu için Galatasarayın bir duruşu vardır..

MithrandiR dedi ki...

Perte çıkan arabadan ne kadar randıman alınabilir ki abi?

mre dedi ki...

Galatasaraylı duruşu gereği "köfteci"lere yorum yapmasak.

soon dedi ki...

Gs yapısıyla ilgili yazılacak olay, Başbakan-Gs camiası karşı karşıya kaldıkları o stat açılışıydı, aceto da onu pas geçti.
geçer geçmez kendi bilir tabi de, biz o olayı bir-iki kişiden okumak isterdik, o olmadı işte.

Köfteci dedi ki...

Alınacak gücenecek birşey yok, olanı olduğu gibi söylüyoruz. Bu seneye kadar galatasaraylılık duruşu diye birşey yok idi.yeni çıktı herhalde, hayırlı olsun. kofteciyiz diye kaçırdık herhalde, neyse.