6 Mart 2008
Karşı Takım
Fenerbahçe'nin Sevilla'yı elemesi sonrasında "bu muydu o muhteşem Sevilla?"sorgulaması çok yapılır oldu. Jean Paul Sartre'dan bir deyiş ile belki konuyu bir açıklık getiririz. Ne demiş üstad? "In football everything is complicated by the presence of the opposite team" Aslında bunu Fransızca demiştir de; İngilizcesi görüldüğü üzere tişört olmuştur. Mealen "futbolda herşey karşı takımın varlığıyla çetrefilleşir" desem olur mu acaba? Öyle "bu mu o övdüğünüz Sevilla?" demek Fenerbahçe'nin başarısını yüceltmek değil aksine sıradanlaştırmak oluyor maalesef. Diego Capel, Diego Capel de onu oynatmayan Gökhan Gönül. Alves, Alves de onu perişan eden Uğur Boral, Kanoute, Kanoute de ona top aldırmayan Edu ve Lugano. 70 dakika 3 futbolcunun sarı kartla oynadığı, 2-0'dan dönen bir maçtan bahsediyoruz. Kuradan çıkan eşleşmeydi bu. Dün akşam Real Madrid karşısında belki Fenerbahçe'yi bulsa oyun planı işleyecek; eleyecekti. Sevilla'nın da kanatları Roma'nın bekleri üzerine basacak, işlerini bitirecekti. Eğrisi, doğrusu; her neyse evine dönen Sevilla oldu. Salı akşamı oyun bozan Fenerbahçeydi; hani şu Sartre'ın dediği "opposite team" işte...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
10 yorum:
"futbol rakiple oynanır."
rıdvan
sartre demisken simone de beauvoir da olsun:
The most mediocre of males feels himself a demigod as compared with women.
En akla yatkın yorum bencede söylediğin
sevilla'nin turu kaybetmesiyle avrupa futbolu merkezli bloglarin foyasinin ortaya ciktigi vb. cokca soylenir oldu. iki ay once sevilla ciktiginda ana akim medyadaki letonya cektik havasi unutuldu tabii, akli basinda birkac yazarin ve bu bloglarin uyarisiyla sevilla'nin aslinda arsenal ve liverpool'la birlikte en kotu uc ihtimali teskil ettigini kavradik. bugun bu sozleri edenler cok umutlanmisti, simdi umutlari bos cikti, onun agresifligi var uzerlerinde. iki hafta onceden sali tsi 22:00'a kadar da ortak kani sevilla'nin istediginde gol attigi, ispanya'da durdurmanin cok guc oldugu yonundeydi. ama isin rengi bir anda degisince, kacak guresenler kacari ahmet cakar'la bloglara saldirmakta buldular.
bloglar, sozluk yazarlari cok da masum degiller, mactan sonra okuyabildigim tardinibufe'yi (parma maniac) saymazsak. eslesmeden once bloglar fenerbahce'yi ciddiye almiyordu, tur geldikten sonra fark beklentisi icinde olanlar sevilla'yi adam saymamaya basladilar.
Ustad hayranim size, fanatiklikle taraftarligi o kadar guzel ayirabiliyorsunuz ki keske ekranlarda da gorebilsek sizi, sizin gibiler bir elin parmaklari kadar bile yok cunku ekranlarda. Nerdeyse taraftari olmadigim dergiyi bile sizin yuzunuzden alip okumaya basliycam:)
Tespit cok dogru tespit, nasil Galatasaray Mallorca'yi elerken Lauren sag kanadi cok iyi kullanmasina ragmen orda Hakan Unsal'in karsisinda tukendiyse Capel'de Gokhan Gonule dis geciremedi. Lauren ordan Arsenal'a transfer olmustu yanlis hatirlamiyorsam. Kotu topcu degildi yani, Capel'de oyle.
"bu muydu o muhteşem Sevilla?" sorgulamasini yapmak Aziz Yildirim'in "Galatasaray'in Uefa kupasini kazanmasi tesadüftür" demesindan cokta farkli degildir...
konuyu kendimize güvensizliğe bağlayarak spor.com da mert aydın çok güzel bi yazı yazmış.. bu da linki: http://www.sporx.com/yazarlar/mert_aydin/5037
ama diğer taraftan gerçekten de bu mu son iki uefa kupasını kazanan takım????
kanattan gelen her akın pozisyon, yapılan her orta neredeyse gol pozisyonu oldu. ne bir kademe, ne adam paylaşımı.
Fenerbahcenin ikinci golunu türk liginde yiyecek takim gercekten cok azdir.
fenerbacenin basarisi inatciligi ve inancina tebrikler ama sevilla butun bunlarin otesinde kotuydu bence.
cok guzel bir tespti yazısı olmus. elinize saglık.
Diğer tarafa da o yüzden bozuluyorum zaten, oooh ne güzel, biz yendik mi, "sevilla bu mu?", e kardeşim, yakın geçmişi bu kadar parlak bir takım kendisi için bu kadar hayati iki maçta birden "kazara" kötü oynayacak değil ya, bir de oynatmayana bakın.
"Kazara" dedim de, Aziz Yıldırım şu anda benim için gerçekten aziz mertebesinde bir adam ama "tesadüf" muhabbetini onaylamama imkan yok, olsa olsa "aslında şöyle demek istemiştir" diye bahane bulmaya çalışabilirim.
sevilla'yı doğru analiz etmek için primera'daki iç ve dış saha karnesine bakalım. iç saha sıralamasında iki büyüğün arkasından 3., dış saha sıralamasında ise ancak 5 takımdan iyi, 15. bence bunun en önemli nedeni, dışarıda çok iş düşen savunmasının zayıflığı, kalecisinin vasatlığı. iç sahasındaysa neredeyse sahanın içine gelen tribünlerinin ve hücum gücünün etkisiyle bolca atıyor (hatta evinde en fazla atan takım).
fener'in 5 golünden dördü duran top ve yandan orta. duran toplardan karambole dönüşen, şanssızlıkla kaçan en az 3-4 top daha var. zaten iki maçta 5 gol atıp elenen bir takımın (ŞL'nde örneği var mı bilmiyorum) hücumuna değil, savunmasına bakmak lazım.
geçen yıl lig sonunda 38 maçta 36 gol yemişler, bu yıl 26 maçta 35.
bu durumda sonucu sadece eşleşme özellikleriyle açıklamak mümkün değil. bu sevilla çıksaydı çeyrek finaldeki olası bir ingiliz eşleşmesinde bizden fazla yerdi bu defansla.
Yorum Gönder