29 Ağustos 2007

Prekazi Numaralı'nın gölgesinde oynardı

Buraya yolun düştüyse seviyorsundur futbolu. Elbet bir takımın da taraftarısındır. İyi birşey değildir "Milli Takımı tutuyorum" demek. Taraf olmayan bertaraf olur da mevzu başka aslında. Ne zaman yaşlanır insan? Ya da ne zaman artık genç değildir ile futbolun ilişkisi. Babadan, abiden, amcadan, dayıdan bir emanet gibi geçer bu taraftarlık. İstisnalarına, dönekliklere kafa yormayacağım. İlkokula giderken o sahada gördüklerin koca koca adamlardır, "amca"dır işte. Liseye geldiğinde takıma seninle yaşıt bir futbolcu gelir ya altyapıdan ya Anadolu'dan genç yetenektir adı. Ona kitlenirsin; adamın odur, o takımda kaldığı sürece mihenk taşındır. 30'una geldiğinde takımın yarısından çoğu senden ufaktır artık. Seninle aynı yıl doğan adamların kariyerlerine daha fazla dikkat edersin. 35'ine geldiğinde -kalmışsa eğer- takımda 1-2 yaşdaşın vardır: Medya "yaşlandı"deyip tefe koyar, 40 yıldır yorumculuğu tekelinde tutanlar "bırak kardeşim futbolu, bırak" diye kafa ütülerler. 37 belki de -istisnaları hariç- sınırdır. O seninle yaşıt adam da -Bu Metin Oktay'dır, Gökmen'dir, Tanju'dur, Tugay'dır, Metin-Ali-Feyyaz, Cemil,Aykut, Oğuz'dur işte- bıraktığı gün bir devir kapanır işte hayatında. Artık takımda tanışsan sana amca diyecek gençler vardır. Tribünde de işin zordur artık, nefesin de kalmamıştır, hele günde 2 paket sigara da içiyorsan; tezahüratın sonunu getiremezsin. 40'ından sonra tribünün orta yerinden kenarlara kaçar ya da paran varsa numaralıya gidersin. Çocuğuna devre arasında köfte ekmek alırken için gider; kolestrolüm var diye yiyemezsin. Gün gelir tornuna "evladım bizde bir Cevat Prekazi vardı, Numaralı'nın gölgesinde oynar, muz ortanın kralını keserdi" derken bulursun kendini. Sen sen ol, tuttuğun takımın futbolcusundan büyük olduğun gün artık bermuda giyme. Komik olursun...

1 yorum:

Trofolo dedi ki...

Umit Aktan misali omuza atilan sweat dikkatimi cekti benim de...