1 Aralık 2010

El Clasico'nun Ardından

* Blogda her yıl iki El Clasico öncesi bir hafta önceden yazmaya başlarım. 90 dakika kadar öncesi ve sonrası da ayrı birer romandır. Her seferinde benzer bir yorum mutlaka gelir. “Abartmıyor musunuz? Bu bizim derbimiz değil.” Sanırım cevabı iki gündür bizim spor sayfalarında ve tüm dünyadaki gazetelerde saklı. El Clasico her yerde manşetlerde, her gazetede neredeyse tam sayfa. Abartmamışız değil mi…

* Başka bir maç mı izledik bilmiyorum ama Fair-play örneği olduğundan, futbolun asla sadece futbol olmadığını gösteren (önce bir sahadaki futbolun keyfini çıkartın) bir derbi olduğunu yazmışlar tam sayfa bazı gazeteci arkadaşlar. Maçtan bir gün önce Barcelona taraftarının Real Madrid otobüsünün camlarını indirdiğini unuttuk galiba. Mourinho’nun hakeme maçtan önce “Barça’ya yarıyor” diye yüklenmesini... Guardiola’nın topu vermeyerek başlattığı olayda Ronaldo’yu, Messi’nin kestiği rolü, Ramos’un acımasız tekmesini, stadyumda edilen küfürleri, maçtan sonra orgazm dolu manşetleri. Neden bahsediyoruz bilmiyorum ama sırf bizde Fair-play yok diye, El Clasico’yu örnek gösterip, milletin gözüne sokmayın, komik oluyor.
* 5-0, El Clasico tarihinde unutulmaz bir skor. İki sezon önceki 2-6’dan da daha değerli olduğunu ve geçmişi hatırlattığını yazmıştım maçtan sonra. Xavi ve Juande Ramos da benzer açıklamalar yaptı dün. Katalanlar için bu 5-0, 1994 ve 1974’ü hatırlattı. Xavi de, 2-6’dan çok daha önemli bir zafer dedi. Juande Ramos ile ortak fikirlerine ise sanırım kimse itirez etmez. Santiago Bernabeu’da Barcelona 6 atarken, Real Madrid kendi taraftarının önünde bu kadar ezilmemişti. Bu kez tüm istatistikler de“Real Madrid sürklase oldu” diyor.
* Barcelona topa %80 sahipken, Hercules, Camp Nou'dan 3 puanla çıkmıştı. Tesadüf mü? Tesadüf. Peki bu Barcelona nasıl durdurulur? Real Madrid daha kimi almalı? Perez, 10 yıl önce yaptığını bu sezon yapmadığı, yapamadığı ve Barça artık yaptırmadığı için en azından 2-3 yıllık vadede bu üstünlük devam edecek. Figo'yu alıp ciğerini sökmüşlerdi, bu kez alınması gereken adam Iniesta'ydı. Katalan olmayan Barcelonalı... Lakin Barcelona öyle bir kulüp ki Katalan olmayan Luis Enrique'yi, köylüsü David Villa'yı bile Katalan'dan öte bir ruh haline sokabilmeyi başarıyor.

* Maçın ardından İbrahimoviç'ten güzel bir yorum geldi. "Barcelona topa efektif olarak en iyi sahip olan takım ama yenilmez değiller." "Yenilmez" derken ayrılığın etkisiyle biraz sinir yapmış tabii. Barça da yenilir, yeniliyor da asıl önemlisi topa sahip olmanın başına getirdi kelime. "Efektif". Barcelona kadar yüksek yüzdeyle topa sahip olan takımlar yok mu? Bizde de %70-80 topa sahip olan takımlar yok mu ligde? Var. Aradaki fark Barça'nın gevelememesi ve direkt rakip kaleye gitmesi. Mesela topa sahip olmaksa bunu iki stoperi ve ön liberosu arasında top dolandırıp, hazırlık paslarıyla "olgun atak" geliştireceğim diye ( O da neyse!) tribünleri bayarak yapanlar da var...
* Sergio Ramos'a bir maç ceza geldi. Evet, daha fazla olmalıydı ama hakemin raporuna Ramos'un Puyol ve Xavi'yi dövdüğünü yazmadığı söyleniyor. Atletico Madrid'li Ujfalusi de Messi'yi bitirmeye çalışmış, 2 maç ceza almıştı. İspanyolların bu konuda bir ayarı yok...
* Real Madrid tarihinin en fazla kırmızı kart gören oyuncusu Fernando Hierro idi. 439 maçta 10 kırmızı kart! Sergio Ramos onu sadece 175 maçta yakaladı. Hierro kadar maç oynarsa 20'yi geçer.* Real Madrid hafta sonunda Valencia ile oynayacak evinde. Sezon başında Raul'u gönderen Mourinho'nun elindeki tek santrfor Benzema. Higuain de fıtık çıktı. Ameliyat olursa 3 ay oynamaz. Cristiano Ronaldo da sakat, Valencia maçında zor oynar deniyor.

* Ekteki fotoların ikisi El Clasico tarihinde Barça'nın 5-0 kazandığı 2 maçtan. Barça sahasında 4. kez 5-0 kazandı ama bu iki 5-0'dan biri Cruyff'lu kadronun 17 Şubat 1974'de Santiago Bernabeu'da kazandığı derbi İspanyol futbol tarihinin önemli bir dönüm noktası. "Diğeri" ise Cruyff'un patron olduğu 8 Ocak 1994'teki 5-0. İlk foto ise 1974'deki derbinin sabahından. Derbi içinde derbi. Alman Günter Netzer'li Real Madrid, Hollandalı Cruyff'un Barcelona'sına karşı...
* Bir İspanyol gazetecinin cümlesiyle bitireyim: "5-0 mağlup olmak utanç değil. Asıl büyük utanç, 5-0'ın ardından Real Madrid'li futbolculara getirilen konuşma yasağı!" Adam bilse ki bizim memlekette 5-0 kazanan da konuşamıyor.....

14 yorum:

BLaCKFiSH dedi ki...

Ben sizim bu yazılarınızı okudukça oynanan futboldan aldığım keyif dahada artıyor elinize sağlık . abartan birileri varsa futbolun olmadığı kalitesiz derbileri nimet zannedip günlerce irdeleyen kesimdir bence.

Her güzel ve kaliteli şey anımsanmaya ve üzerine konuşulmaya değerdir.
Son olarak keşke Bizimde boyle derbilerimiz olsada kendimizi gereksiz abartacağımıza onları abartsak

serkan dedi ki...

Efsane kaptan Fernando Ruiz Hierro'nun forma numarası yaramadı Ramos'a..

Halim dedi ki...

zlatan hiç konusmasin. hiç bisey vermedi barça'ya, eger geçen sene milano'daki maçtan once hastalansaydi sampiyonlar ligi'ni barça almisti. karga burunlunun "oynamasi" kadar gelisi de dertti. eto'o gibi klas golcuyu hediye ettik ve sneijder'in parasini barça kendi cebinden odedi. ve en onemlisi ibra belasindan kurtardik inter'i. evet iddia ediyorum; ibra gelmeseydi geçen sene de tum kupalar barça'nin olurdu.

roland deschain of gilead dedi ki...

"Aradaki fark Barça'nın gevelememesi ve direkt rakip kaleye gitmesi. Mesela topa sahip olmaksa bunu iki stoperi ve ön liberosu arasında top dolandırıp, hazırlık paslarıyla "olgun atak" geliştireceğim diye ( O da neyse!) tribünleri bayarak yapanlar da var... "

Nedense ben barcelona'yı seyrederken çok sıkılıyorum çünkü tam da yukarıda bahsettiğin gibi oynuyormul gibi geliyor bana...
5-10 dakikalık maç özetleri süper zevkli ama maçı seyretmek,( gole gitmeyeceğini anladıklarında her 3 pastan 1 ini puyola verdikleri için) işkence oluyor.

mehmet emir dedi ki...

maçı tekrar izle, özellikle ilk yarıyı, barcelona full orta saha çizgi-defans arası pas yapıyor.

tek farkı barcelona'nın karşı takım canı sıkılıncaya ve karşı takım üstüne gelmek zorunda kalıncaya kadar bunu yapması, çünkü sinir bozuyor ve karşı takımı hataya zorluyor. bu olaya birde oyuncuların birbirlerini çok iyi tanıması, nerde ne zaman boşa çıkacağını bilmesi eklenince olay dünyayı kurtarmaktan ziyade çok basit bir hal oluyorki, barcelona'nın da olayı bu, futbolun en basit ama en etkili, karşı takımı ezen olayını uyguluyorlar, çok iyi uyguluyorlar.

barcelona'nın ilk yarıda oynadığı oyunu bugün türkiye liginde bir takım oynamış olsun, ama gol atamamış olsun diyelim (ki sene başında beşiktaşın başına 2-3 maçta geldi bu) maçın ilk yarısının bitiş düdüğünden sonra yayına giren rdvan dilmen beşiktaş'ın ortasaha göbeğindeki ikilisine maldonado sıfatını yakıştırır, beşiktaş'ı da ''bal yapmayan arı'' , 'pas yapıyorlar ama geriye-yana'', ''dikine gitmiyorlar güntekin'' diye nitelendirir.

şunu anlayın artık, türk futbolu boktan. medyada ondan da boktan, ve bu türk futbolunun önündeki en ama en büyük engel bu dinazorlar.

KCKF dedi ki...

Elinize sağlık. Yazılarınızı okuduktan sonra futbola daha farklı bakıyorum, çok da büyük keyif alıyorum.
Saygılar. :)

orkun dedi ki...

Bu arada, Ramos doğrudan kırmızı görmedi mi? Sonraki hareketleri geçtim, zaten o yüzden kafadan 2 maç ceza yok mu? Yoksa bu kural ülkelerin yorumuna mı bırakılmış durumda?

TA dedi ki...

yalnız bu pas futbolu moda olursa korkarım ki maçların büyük çoğunluğunda bol bol pas izleyeceğiz demektir.herkes topu alıp pas yapacak.hızlı hücumlar azalacak ve tempo düşecek.al gülüm ver gülüm de bir zamandan sonra çok sıkıyor.EPLyi etkilemez inşaallah.malum oranın güzelliği dikine tempolu oynamaktır.

ilquer dedi ki...

Yuh! Bir maç mı?

Erdal dedi ki...

@TA Pas futbolu moda olursa ne demektir?

Yazıda geçen artıyı atlamayalım. Pas yaparken eveleyip gevelememesi. Efektif paslar ile doğrudan rakip kaleye gidilmesi

Barcelona'nın girdiği hr pozisyon en az 20 pas ile gerçekleşti. İzlemesi seyir zevki temposu bir o kadar keyif vericiydi.

Hızlı hucumlar azalmadı. Tam tersine kapanan rakibi karşısında bile barcelona hızlı oynadı tempo yaptı.

Kapanmanın moda olduğu günümüz futbolunda kapanan rakibin nasıl açılacağının altın anahtarı barcelona'da ve tüm dünyaya öğretiyorlar.

Umarım bu futbol moda olur. Aynı şekilde R.Madrid'in de oynadığını düşünsenize ya da diğer takımların...

Ve bu şekilde oynarak birbirleri ile maç yaptıklarını. İzlemeye doyum olmaz.

Evet şu an için bir hayal ancak Barcelona bunun gerçekleşebileceğini göstermiştir.

roland deschain of gilead dedi ki...

Sadece barcelona'nın olduğu maçları zor seyrediyorum sıkıntıdan. Birde bunların rakibi benzer oynarsa futbol seyretmeyi bırakırım direk, onun yerine mahallenin muhtarlarının tekrarlarını seyrederim.

ula kilçuk

TA dedi ki...

roland katiliyrum sağa. :)

arkadaş barca dikine oynuyor diyor.20 pas yapıpta dikine pas atıyorlar.birde ingiltere ligini izle(ilk 6 sıradaki takımları). nasıl tempo var maçlarda.son tottenham-liverpool maçını izledim.real-barca maçından daha güzeldi.

barca futbolu demek tek taraflı temposuz maçlar demek.barca taklidi futbol (ki sadece taklit yapılabilir) daha beter sıkar taraftarı.bu kez orta sahada bol pas izleriz.ileriye gidecek kalitede olmadıkları için.
EPL futbolu ise iki takımında tempolu oynaması demektir.

''Umarım bu futbol moda olur. Aynı şekilde R.Madrid'in de oynadığını düşünsenize ya da diğer takımların...''
daha önceleri yazdım.bir maçta 2 barca olmaz.barca demek topa sahip olmak demek. bir maçta biri yüzde 65 topa sahipse diğeri yüzde 35 olur mantık olarak.

Unknown dedi ki...

maçın öyküsü :

http://www.youtube.com/watch?v=XHOkE14XHwg

tek kelimeyle muhteşem.

Çağlar Önal dedi ki...

"Aradaki fark Barça'nın gevelememesi ve direkt rakip kaleye gitmesi. Mesela topa sahip olmaksa bunu iki stoperi ve ön liberosu arasında top dolandırıp, hazırlık paslarıyla "olgun atak" geliştireceğim diye ( O da neyse!) tribünleri bayarak yapanlar da var... "

Barcelona'nın yaptığı da tam olarak bu. Tamam pas konusunda uzman takımsın anladık ama bazen çok feci bayıyorlar... Bu yüzden geriye düştükten sonra Barcelona'yı yenmek imkansız deniyorya, rakibi sıkana kadar top çeviriyorlar, o esnada biz televizyon karşısındakiler de rakipten beter sıkılıyoruz ( en azından kendi adıma öyle).