21 Ağustos 2010

Galatasaray'daki Kangren

Gangren (Kangren):Dokuların; kendilerini besleyen atardamarların herhangi bir sebeple, tamamen yetersiz hale gelmesi sonucunda hayatiyetini kaybetmesi durumu.
(Gangren mi, kangren mi? Bu da uzun yıllardır bitmeyen bir tartışmadır. Kangrenin kendisi de bir gangren! )
*******
Galatasaray'ın önündeki üç kritik karşılaşma var. Ligde geçen sezon iki maçta da yenemediği Bursaspor ve Eskşehirspor, Avrupa Ligi'nde de Lviv rövanşı. Muhtemelen bu maçların sonucu teknik kadronun geleceğini belirleyecek. Galatasaray, bu üç maçın da favorisi değil. Daha da ötesi Galatasaray uzun zamandır evinden uzak oynadığı hiçbir maçın favorisi değil. Bahis oranları öyle dese de taraftarının gözünde, artık değil... Doku kaybına uğrayan bu takımı, kangren yapan nedir peki?
Adnan Polat: Israrla gelecek projelerden, şirket birleşmesinden, yeni stattan bahsediyor. Taraftarın -dünyanın her yerinde- kasadaki parayı değil; müzedeki kupayı önemsediğinin farkında değil.
Adnan Sezgin: Onu hala Galatasaray yönetim kurulu üyesi zannedenler var! Doğrusu elbette ki maaşlı bir çalışan olduğu. Haldun Üstünel'in yönetimden tasfiyesi sonrasında transferin tek yetkilisi oldu. Mehmet Batdal, Musa, Serdar, Ali Turan, Rijkaard'ın listesinde olan adamlar değil. Musa hariç hepsi bonservisi elinde olduğu için Florya'nın kapısından içeriye girdi. Sezgin'in medya desteği sıfır. İcraatları arasında doğru olanlar da eleştiri yağmurunun altında ıslanıp, çürüyor. Adnan Polat ondan vazgeçmiyor.
Frank Rijkaard: Büyük futbolcu, büyük teknik adam ama Galatasaray'ı kötü yönetiyor. Sözleşmesinde sanki "Bize, 4-3-3 oynatacaksın" yazıyormuşçasına bir çılgınlık var. Sözleri ve icraatları çelişiyor. Takımla, camiayla, taraftarla arasında hep bir mesafe var. Gerets gibi Akdenizli'yi oynayamıyor. Soğuk, kısa cümleler kuran, yönetimin konuşma yasağına itiraz etmeyen, kendini medyada ifade etmekten uzak bir portre çiziyor.
Kondisyonerler: Rijkaard, Sivasspor bizden fizik ve kondisyon olarak daha güçlüydü diyorsa eleştirenlere zaten söz düşmez. Hollandalı'nın beraberinde getirdiği kondisyonlerin diplomaları, kitapları ortaya saçılmış, övgüler dizilmişti. 45 gün önce sezonu açan Galatasaray, geçen sezon olduğu gibi yine önde olduğu maçları rakibe verebiliyor, ayakları yere sağlam basmıyor.
Tercüman: Rijkaard geldiğinden beri Florya'daki en büyük kangren. Mert Çetin'den sonra Mustafa Yücedağ, Dimyat'a pirince giderken, evdeki bulgurdan olmak gibi. Rijkaard bize ne anlatıyor? Türkiye'de futbolsevere Rijkaard'dan geriye hangi anektod kalacak? "Futbol devrimi" yapsın diye getirilen Rijkaard'ın dediklerini bize aktaracak olan bu tercümanlar "Revolution"un Türkçesini biliyor mu? Hiç sanmıyorum.
Arda Turan: Son 3 sezonda hiç bu kadar fit olmamıştı. Zayıfladı ve bu da oyununa yansıdı. Menajeri ise Avrupa'da bir uçaktan inip bir diğerine biniyor, takım arıyor. Arda'yı satarsa para kazanacak adam. Ahmet Bulut ne yapsın, ekmeğine bakıyor! Rijkaard-Neeskens, onu ısrarla ortada oynatıyor, o da her seferinde kanada kaçıyor. Neeskens'in maçlardaki en önemli görevi bu. Arda'ya ortaya gel demek!
Servet Çetin: Sahada değil, uzun zamandır mikrofonları görünce konuşuyor. Rijkaard'ın istemediği adamdı, hesapta. Şimdi onbirin bankosu. kangrendi, olmaya devam ediyor.
Barış Özbek: Geçen sezon rakibe attığı tekmeden sonra Galatasaray gelenekleri gereği bileti kesilmeliydi. Galatasaray da değişiyor. Bu sezon da kadroda. Genç yaşına rağmen sözleşme yenilenmediğine göre sezon sonunda yolcu. Feldkamp'ın Galatasaray'a Serkan Çalık ile birlikte attığı iki kazıktan biri. Galatasaray'da futbolcu kalitesi çizgisini aşağı çekenler, o kapıdan 30 yaşında hala kramponunun altıyla top istop eden Mustafa Sarp'ın da -evet o da bonservissiz-girmesini sağladı.
Aykut Erçetin: 28 yaşında, 8 yıldır Galatasaray'da. Çizgiyi terk etmiyor. Etmemesinin sebebi verdiği demeçlerdeki ben iyi kaleciyim imajının, beynindeki ben yetersizim ile çelişmesi. Galatasaray'a kazandırdığı maç yok? Tek başına yaktığı maç sayısına parmaklar yetmez. (bkz: Galatasaray kalesi/Blog/2008
Aydın Yılmaz: Neden gitsin ki? Tesisler güzel, bankaya yatan paralar güzel. Galatasaray'ın alt yapısından her çıkan yıldız olacak sananların en büyük hayal kırıklığı. Kangren mi dedik!
Sağlık ekibi: Kangrendi, değiştirildi. Onca sakatlıktan sonra yıpranmışlardı, gitmeleri iyi oldu. Böylece Pino'nun sakatlandığı gün Sağlık Ekibi'ni suçlu bulanlar da rahatladı! Siz, grip olduğunuzda doktorun kapısını çalıp, "Senin yüzünden grip mi oldum?" diyorsunuz. Yeni gelenler de sihirbaz değil. Yenilerden sonra da sakatlananlar oldu, sakat olanlar da iyileşmedi daha..
Forma: Galatasaray'ın son iki sezonda en büyük derdi, ne renk forma giyeceği. Galatasaray, 4 resmi maça çıktı. Parçalı forması ortada yok. Zaten paramparça olmuşuz, pembe ile umut tazeleyelim, somon ile kolestrolü düşürelim derdinde tasarımcılar.
Galatasaray taraftarı: İki yıldır sözkonusu transfer olunca, oyuncak beğenmeyen şımarık zengin çocuğu gibi. 10 dakika oynar ve kırar atar bir köşeye. Beklentiyi yaratan da kendisi, hayalindeki adam gelmeyince yönetimine sallayan da... Adriana Lima'ya internette aşık olup, "neden evlendi?" diye ekranın başında ağlamak gibi:) Tribün desteğinde Beşiktaş ve Fenerbahçe ile rekabet edemez düzeyde. Yeni stadına geçene kadar da böyle idare edecek..
Medya: Araç takip mesafesini, gazeteciliğinde de ayarlamayanlar... Kendi egoları, ihtirasları için kaleme sarılanlar... Mesafeyi kısa tutup, yönetimin, futbolcunun içine dalan, öndeki frene bastığında kaza yapanlar...

66 yorum:

oguzhan dursun dedi ki...

budur, ne eksik ne de fazla hemen yazıcıya gonderilip cogaltılıp mecidyekoyde klup binası onunde floryada kapı girişinde el ilanı gibi dagıtılmalı, dışardan goruneni göremeyen içerdeki gözlere sokulmalı.

L.E.N. dedi ki...

Aa, öyle demeyin abi, Sarsilya seneye Servet'i 18 milyon avroya alacak. Lütfen, milli stoper o.

tolga dedi ki...

Şubeyi kapatıp gitsinler o zaman
kes kes damar kalmadı :(

il Capitano dedi ki...

nokta...

ellerine sağlık abi,bu kadar doğru tespit birarada olunca şaşırdım,ekrana bakakaldım resmen!özellikle taraftarla ilgili kısmı için ellerinden öpmek gerek!

E.B. dedi ki...

Gangren değil doğru yazılışı "Kangren" http://tdkterim.gov.tr/seslisozluk/?kategori=yazim_listeli&kelime=kangren&ayn=bas

A dedi ki...

Takım içi kangren kaleciden başlıyor.

Trabzonsporlu Onur'a bakıyorum, bir de 8 senedir kazık çakmış Aykut'a. İnsan utanır be abi, yazık günah valla. Bir de hiç hatası yokmuş gibi sürekli gol yenilince futbolculara kızıyor, ben deliriyorum. Bir Allah'ın kulu tribünden, yedek kulübüesinden, saha içinden şuna haddini bildirse, yığsa o kale önüne, belki o zaman istenmediğini anlar.

Bu Aykut'dan kaleyi alamayan Ufuk'ta da bir bit yeniği var da bakalım ne çıkacak?

A dedi ki...

Fecundus, trafik polisi misin nesin sen ya? Gangren değilmiş de kangrenmiş.

Bi yazıyı oku, içeriğine bak acquafresca ya.

hilmi dedi ki...

Sanki bizde durum farklı.Barış mı dedin daha kötüsü var Selçuk.Servet mi Lugano olmayınca sudan çıkmış balığa dönen Bilica mı? Aydın Yılmaz en azından Kazım gibi orda burda parti vermiyor.Fenerbahçe'nin GS'den tek artısı taraftarların biraz daha itici güç olması.

unknown dedi ki...

eksik birşey kalmamış heralde.. Bu satırlar uzayıp gitmez inşallah ama tünelin ucunda ışık görünmüyor..

Unknown dedi ki...

Durum çok kritik.Nasıl olacak ne yapılacak ta bu ölü toprağı takımın üzerinden atılacak bilemiyorum.Başkanın açıklamalarında tutarsızlık var ciddi derecede.GS başkanı bir gün bir türlü öbür gün başka türlü konuşmaz.Adnan Polat`ta bir stres var.Yanlış yönlendiriliyor gibi.Artık ne konuştuğunun bir anlamı yok geçerliliği yok.Açıkçası artık aynı cümleleri duymaktan sıkıldık..Takımda Omurgada problem ciddi.Kaleyi saymaya gerek yok ama Servet ile 100 yaşına gelmiş Ayhan artık iyice can sıkmaya başladılar..

" Servet şunu söyledi ; bizimde Rijkaardın da son şansı..Bir oyuncu hocasını göndermek istiyor gibi anlaşılabilir.Kritik maçlarda kasıtlı hata bile yapabilir bundan bu anlam çıkar.Ne haddine bir oyuncunun hocasına onun son şansı demesi.Belki hocanın oyun anlayışı farklıdır senin gibi kara balta oynayanların istediği gibi mi oynatacak.Medyada kimse üzerinde durmadı bu konunun açıkça sizin düşüncenizi merak ediyorum bu konuda "

Ayrıca
" Hocanın bence tek yanlışı önemli Kriz maçlarını aşamaması.Fenerbahçe de geçen sezon çok oyuncu sakatlığı geçmeden sakat sakat oynadı sırf kriz maçlarını atlatmak için.3 hafta antrenmana çıkmayan oyuncular direk maça çıktılar.Risk ama aldılar.Sonuçta Trabzon maçında 1 gol atılsaydı herşey bambaşka olacaktı.Medya oldu Hakemler oldu rakip kaleciler oldu sakat oyuncular oynadı..Sonuçta ne olursa olsun son maça kadar getirdiler.Bunu bizim teknik heyetimiz yönetimimiz neden yapamıyor..Bir oyuncu iyileşse bile 2-3 hafta sonra takıma katılıyor.ama rakiplerde aynı gün sahada ve ilginçtir aldıkları riskler hep tuttu..Bu konudaki görüşünüzüde merak ediyorum..selamlarımla

Cengizhan TÜRKİŞ dedi ki...

Harika bir yazı olmuş. Benimde anlamadığım nokta Servet. Rijkaard diyor ki Servet'i istemiyorum adam pas bile veremiyor, oyun kuramıyor. Aynı Servet takımın banko stoperi oluyor. Hakikaten olacak iş değil. Rijkaard'ı kimse eleştirmek istemiyor, bu kadroyla bu kadar diye. İyide her yönettiği takımda Xavi, Iniesta mı olacak? Mourinho haklı aslında. Benim futbolculuk kariyerim 0, Rijkaard'ın ise hocalık kariyeri 0 demişti. Adam boş konuşmuyor demek ki.

gabriel dedi ki...

Gelinen durumu çok iyi özetlemişsin abi eline sağlık. yalnız katılmadığım veya eklemek istediğim bir nokta var. bu sezon geçen seneki kadro korunup sadece kaliteli bir orta saha alınsaydı kimse hayır demezdi. "5 yabancı alacağız ve bunların 3'ü kaliteli 2'si geleceğe yönelik olacak" diyen ve taraftarı beklentiye sokan Adnan Polat'tı. daha sonra transferler kampa yetişecek diyip, Kewell'ı da yeni transfer sayıp üstüne bir de "belki 1 yabancı daha alırız" havası yaratan yine Adnan Polat'tı. Keita ve Mehmet Topal kendileri kalmak istememiş olabilirler ama bu oyuncuları gönderip(hem de çok iyi paralara gönderip) yerini doldurmuyorsan sorumlu sensin. Topal'ın yerine Cana yerinde bir transferdir ama Keita gibi efektif bir oyuncuyu gönderiyorsun, elinde o mevkiye en çok uyan, takımı, hocayı, sistemi, ülkeyi tanıyan Giovani Dos Santos gibi bir fırsatın varken değerlendirmiyorsun. 21 ağustos tarihine gelinmiş ve hala bir önceki senenin kadrosundan zayıf bir kadro mevcut. son 10 günde durumu kurtarmak pek de kolay görünmüyor. Rijkaard gibi orta saha ağırlılı futbol karakteri olan bir hoca getirip 2 senede takımı hocaya uyduramıyorsan sorumlu sadece yönetimdir. Hele ki Servet'in demeçlerine hala sesini çıkarmıyorsan sorumluluk tamamen senindir.

elektr10 dedi ki...

Rijkaard konusunda size katılamayacağım Bülent Abi... Bu kötü oyunun 4-3-3 ile alakası yok. Rijkaard 4-4-2 de oynatsa 4-5-1 de oynatsa 3-5-2 de oynatsa Mustafa aynı Mustafa, Ayhan aynı Ayhan, Barış aynı Barış... elindeki malzeme bu... un yok şeker yok helva nasıl yapsın Rijkaard?

elektr10 dedi ki...

geri kalanlara aynen katılıyorum bu arada...

Batuhan Güreş dedi ki...

Takımımızın yıldızı dediğimiz kaptanlık pazubandını, '10 numara'yı verdiğimiz Arda Turan'ın bazı mental özelliklerini aşması-geliştirmesi lazım. Geçen sene çoğu maçı avrupa kupaları dahil tribünden izledim. Taraftarın küçük bir tepkisinde, ya da galatasaray maçta geriye düştüğünde moral olarak hemen çöküyor ve bir çocuk gibi ya taraftara alınıyor ya da kafasını veremiyor maça. Düzgün oynayamıyor. Alın en yakın örnek; son uefa maçında serbest vuruşu kullanmak istediğinde tribünlerden gelen 'harry kewell' tezahüratları eşlğinde topu kewell'ın kullanmasına izin verdi ve sanki küstü adeta sokakta oynayan küçük bir çocuk gibi. Sen tabiki de taraftarı küçümsemiyeceksin, onlara saygı duyacaksın. Ama madem profesyonel bir futbolcusun, t.direktör o topa sen vur diyorsa vuracaksın.

Mert Canlı dedi ki...

En doğru tespitler. Ellerine sağlık Bülent Abi. Bu gangren (kangren) olan noktalar apaçık ortadayken kimsenin birşey yapmamasını aklım almıyor. Yine işkence dolu maçlar bizi bekliyor.

alkiza dedi ki...

çok iyi özetlemişsin abi, daha başka ne denebilir ki?? flerquinler'in victorialar'ın olduğu dönemde bile bu kadar umutsuz sezona başlamamıştık heralde..

dusendeli dedi ki...

Böyle giderse Rijkaard kısa zaman sonra yolcu olur. Büyük başarılar gelmeden önce küçük başarılar da gelmeli ki zemin hazırlamak için kredi olsun.

96-2000 arası Fatih Terim Galatasaray'ı sürekli ligde şampiyon yapmasa takımın başında kalabilir miydi? Şampiyonluklar geldikçe, Terim'in hareket alanı fazlalaştı; Her sene üstüne bir şeyler kondu ve büyük başarı geldi.

Son iki yıldır ise yarıştığı hiçbir kulvarda mart ayını göremeyen bir Galatasaray var. Kimse, takım sürekli başarısız olduktan sonra bir anda her şeyin değişip takımın avrupa devlerine meydan okuyacak bir hale geleceğini sanmasın. Takım başarısız oldukça, üstüne koymak yerine bir şeyleri değiştirmeye çalışıyor ve sonuç hep öncekinden de kötü oluyor.

Rijkaard geleceğe yönelik hamleler yapmak istiyorsa Galatasaray camiasına en azından ileriye dönük bir ışık göstermeli.

sports guy dedi ki...

@alkiza

o zamanlar galatasaray'ın başında lucescu vardı, unutma. odunlardan kurulu bir kadro bile versen o adam umut verir insana.

Anıl dedi ki...

Bülent abi taraftarlar ile ilgili söylediğin her şeyin altına imzamı atarım. Tribünlerde bir korku var "TT Arena'yı taraftar değil, seyirci" dolduracak diye. Aksine ben tam da öyle olmasını istiyorum aslında. Kulübün bu günleri görmesinin en önemli sebebi taraftardır nazarımda. Yıkıcı taraftar olacağına, yapıcı seyirci olsun.

Servet konusu ise bambaşka bir şey. Oturup sabaha kadar konuşulur... Adam sezon başında kulüp hakkında demediğini bırakmadı, ancak Galatasaray tüm bunlara rağmen "Git" diyemedi. Çaresizliğin gözü kör olsun da, insan en azından bir vizyon bekliyor.

Galatasaray'ın daha kötü günlerini de gördüm, ancak hiç bu denli umutsuz kaldığını hatırlamıyorum. Küçülme yolunda rakip tanımıyoruz maalesef.

Haytaç dedi ki...

fazla söze gerek yok.. 10 numara yazı olmuş.. herşeyi en iyi taraftar biliyor.. çünkü galatasarayı bir tek taraftar yaşıyor.. bıraksınlar taraftar yönetsin daha iyi..

Ferhat dedi ki...

Bursaspor'a evimizde en az 2 farkla yeniliriz.Tribünler ıslıklamaya devam eder.Ardından UEFA maçı için Ukrayna'ya gidip orada da hamavmızı alır döneriz.Bundan sonra Eskişehirspor maçında %100 yeniliriz.(kendimi bildim bileli bu takıma şansımız tutmuyor.) Ve isyan büyür.Adnan Polat kendi kellesine ve Adnan Sezgin'in kellesine kıyamadığından Rijkaard'ın kellesini uçurur.Taraftar susturulunca Tugay veya Terim'e bırakırlar enkazı.Biraz rahatlayınca yine bildiklerini okumaya devam ederler.

Aslında sakatlıklar olmasa iyi kötü idare eder bir kadro var.Öyle aman aman bir başarı gelmez ama belki 2. liğe oynayabilirdik.

Ortasaha transferi yapabileceklerini sanmıyorum.Elano da elimizde patladı.Son gün Inomotomsu birini bulur gelirler.Öyle birini sırf "transfer yaptık" demek için getireceklerine Neill'i ortasahaya kaydırıp Hakan Balta'yı stoper Serkan Kurtuluş'u sol bek kulanarak bir müddet daha dayanabilirlerdi.

Yani sakatlık olmayan şöyle bir kadro ile devre arasını atlatabilirdik:

http://this11.com/boards/1282393610182805.jpg

TA dedi ki...

skibbe zamanında da bu oyuncular vardı.+lincoln birde. sonra elano+keita + rijkaard geldi.

skibbe zamanında aynı oyuncularla oynanan pozitif oyunu hatırlayın.bu oyun birçok maçta skora yansımadı ama harika bir futbol yokmuydu?vardı.şimdiki trabzonspora haklı şekilde yapılan övgü 2008 de galatasaraya yapılıyordu.özellikle sezonun ilk yarısında.

galatasaray tarihinin en efektif futbolunu oynatan skibbeyi kovdu yönetim.oysa dört elle skibbeye sarılması gerekirken.

galatasaraydaki en büyük hastalık(bu her yere yayılmış olan hastalıktır) rijkaarda sallayamadıkları için oyunculara sallamaktır.bu oyuncu grubu skibbe zamanında en efektif oynayan takım değilmiydi???ne oldu? o zamanlar skor yorumcuları skibbeye sallıyorlardı.eğer o günde bu oyuncu grubu böyle yerlerde olsaydı rijkaard severler ne dese haklı olabilirlerdi.ama öyle değil.bu oyuncu grubu şampiyon bile oldu.sabri-servet-hakan balta-barış-ayhan-topal-vs.yıl 2008.futbol olarakta en zirveye çıktı.yıl 2009.
2010 da ne oldu.rijkaard geldi.düzen bozuldu.güzel oyunu bırak skor olarakta yerlerde.

böyle uzun analizlere gerek yok.rijkaard rotterdamı nasıl küme düşürdü?hıncal gibi sallamayayım ama rijkaard hocalık konusunda uluslararası bir yere sahip değildir.hollanda barca arasında memur hocalık yapabilir ancak.yani hazır sistemin başında koltuk yerini doldurur ancak.
bir hoca takımı vezirde ezer rezilde.

rijkaardda ne görüyorlarda savunuyorlar benim aklım mantığım almıyor.skor desen skor yok.futbol desen futbol yok.oysa skibbe zamanında futbol vardı.rijkaardı savunanlar o dönemde skibbeye sallıyordu.neden?rijkaard marka.rijkaard sahanın ortasına s.çsa bi keramet arayacaklar.yok arkadaşım rijkaardın bi numarası anla.anlaki bir yıl daha heba olmasın.erken uyan yani.

şunu anlarım rijkaard güzel oynatır(skibbe gibi) ama skor alamaz.o zaman rijkaarda sabır denilebilir.yada kötü oynar ama skor alır o zamanda rijkaard sabır edilebilir.ama ikiside yok ve hala tutturmuşlar rijkaard böyle büyük hoca vs.yuh.bu kadarda marka düşkünü olunmaz ama.

lider yok lider.rijkaardın hem lider yapısı yok hemde teknik anlamda yerlerde.her iki özellikte olmayınca ortaya bu durum çıkıyor.

skibbenin ahı tuttu bu takıma.

TA dedi ki...

taraftar yorumuna katılıyorum aceto.

neden böyle oldu peki?bu birazda yeni neslin galatasaraylı olmasından dolayı birazda.şımarık bir profil var yeni nesilde.96-2000 arası fener başarı sağlasaydı yeni nesil fbli olacaktı ve aynı profil bu kez fbli olacaktı.bu neslin en önemli özelliği marka düşkünlüğü ve azgın tüketici(futbolcu) olması.beşiktaş taraftarı gerçek taraftar olarak nadide bir çiçek gibi yaşıyor.nesli tükenmedi.fb taraftarı stadla birlikte burjuvalaştı.gs taraftarı bir şeye benzemedi bu arada.

sadad dedi ki...

imzayı nereye atıyorduk abi. hemen yazının dibinemi =)

ayrıca

30 yaşında hala kramponunun altıyla top istop eden Mustafa Sarp

süpersin be abi =)

ahmetokur dedi ki...

nerde şimdi bizdeki taraftar ruhu :)
Yürüyedur zamanında, uefayı aldığımız zamanlarda neydi şimdi ne ?
Taraftar konusunda eğri oturup doğru konuşalım, bende Galatasaraylıyım. Ve fenerbahçe ve beşiktaş'ın çok gerisinde kaldık.

Back of the Post dedi ki...

Bir çok insanın düşüncesini bu kadar net ve total dile getiren yazı olamazdı. Noktasına virgülüne kadar katılmamak elde değil.

@TA Beşiktaş taraftarı mı nadide çiçek gibi? Robinho'ya karşı çıkanları forumlarından kovamalar mı dersin, sırf iki adam alındı diye, eleştirdikleri başkanlarını aynı yöntemle (Yeter Yıldırım Demirören) şekilde övmek mi dersin. Sanmıyorum ben artık üç büyük takımın taraftarının nadide çıkan olabileceğinden..

Unknown dedi ki...

Bülent bey, yazı güzel elinize sağlık.

Sizden ayrıca "bizim defans oyuncularının topu kaptırdığımızda, geri geri kaçarak rakibe alan bırakan oyun stillerini de eleştirmenizi" rica edeceğim.

Ayrıca Sn. Sezgin 'in külhanbeyi tavırlarına baktıkça, "gangren" ifadesini, gang (çete) + kangren birleşimi şeklinde algıladığımı da bilmenizi isterim.;)

Ferhat dedi ki...

@TA

Hocam, kariyerinde Michells,Cruijf,Sacchi,Van Gaal ve Hiddink gibi isimlerle çalışmış bir antrenörün futboldan anlamaması mümkün mü?

Rijkaard Barcelona'ya gelene dek Barca hem La Liga şampiyonluğuna hem de CL şampiyonlığuna hasretti.En son şampiyonluğunu 1998-99 sezonunda alan takıma 6 yıl aradan sonra (2004-2005 sezonunda) lig şampiyonluğu yaşatmasının bir nedeni yok mu sence? Rijkaard'ın diğer teknik adamlardan farkı kara kaşı kara gözü mü? Eğer Rijkaard gerçekten bu işten "anlamasa" o 6 yılda farklı teknik adamlarla da bu başarı gelmesi gerekmez miydi? Real Madrid her kulvarda almış başını gidiyorken Barca'yı yeniden yukarılara çeken kişiyi ben Rijkaard diye biliyordum.İlk yılı iyi değildi tamam ama sonra başarılı oldu.O gelene dek yine Real'in ambargo koyduğu CL'de Barcelona en son şampiyonluğunu 1991-1992 sezonunda almış.Dile kolay tam 13 yıl sonra (2005-2006 sezonu)tekrar CL'de şampiyon olundu.13 yıl aradan sonra CL şampiyonu olabilmenin parayla,memur hocalıkla,ıvırla zıvırla,kılla,yünle bir ilgisi olabilir mi? Hani madem "memur hoca"ydı niye ondan önce gelen memur hocalar sıvayıp durdular da yalnızca o başarılı oldu? Profil resmindeki Alex Ferguson'un yaşadığı iki CL kupasının arasında 9 yıl zaman farkı var.



Rijkaard Galatasaray'da başarısız olmuştur kabul.Ama size kalsa bunda tek sorumlu odur.Size kalsa bir acuç kalasla Lucescu'nun oynattığı güzel(!) ve göze hoş gelen(!) futbolu oynatamadığı için suçludur.Size kalsa Kalli bile güzel futbol oynatmıştır Galatasaray'a.Siz 2008 şampiyonluğunu öyle planlı programlı sistemli bir şampiyonluk filan sanıyorsunuz.Bence öyle değil.Gayet dandik bir sezonun teselli ikramiyesidir.Hatta şampiyon olmasak daha hayırlı olurdu.En azından kendimizi kandırmazdık.Zico'nun CL'de çeyrek final oynayan takımı hem Kallinin takımından hem de Lucescu'nun (CL'de çeyrek final'e kalabilmek için Strum Graz'la beraberliğe oynayan oynayan) takımından çok daha fazla haketti o lig şampiyonluğunu.

Skibbe'ye saygım sonsuz.Kalli'nin oynattığı oyunun kat kat güzelini oynattı ama takım savunmasına çözüm bulamadı.Meira sorunu bir sürü sakat oyuncu gibi sorunların üstüne Lincoln krizleri patlak verdi ve ardından Kocaeli yenilgisi ve yönetim yanlışlarıyla malesef ayrıldı aramızdan.Rijkaard da aynı kaderi paylaşacak artık bu belli

Rijkaard'ın Galatasaray'daki görüntüsüne bakarak "Bu adam hoca falan değil.Ben bile Barcelona'yı şampiyon yapar hatta Barcelona'ya CL Kupası aldırabilirim." diye düşünenler çoktur.Ben tekrar tekrar izah etmiycem.Rijkaard başarısız oldu.Bu bir gerçek ama bir Lucescu bir Kalli ile bir tutulacak bir adam da değil.Yiğidi öldürürken hakkını da teslim etmek gerek.Rijkaard'a Jo veya Dos Santos yerine iyi birer ortasaha verilseydi bir çok şey çözülebilirdi.Yani burada toplam hatanın belki de en azı onundur.

Rijkaard'ın kovulmasına az bir zaman kaldı.Ben devre arasını bile göremeyeceğini düşünüyorum.Hatta Eskişehirspor maçından sonra teneke bağlayıp gönderebiliriz onu da.Ama böyle yine de sorunlar çözülmez.Böylelikle "Alman Köylüsü","Yeniköy Kasabı" ve benzerlerinin yanına "Go Home Rijkaard" ı da eklemiş oluruz sadece.Başka da birşey olmaz.Adam burdan gider başka diyarlara ve bir de belki Skibbe gibi yönetimin saçmalıklarını anlatır.Hatta hemen hemen buradakine benzer şeyleri söyler:

http://www.footballvsfashion.com/2010/04/skibbeden-gecikmeli-acklamalar.html

Sonuç olarak Rijkaard'dan sonrası için aciliyetle yönetim değişimi gerekiyor.Yoksa Sir Ferguson da Morinho'da çözüm olamaz bize.

Adsız dedi ki...

bir başlıkta kewell,baros ve neill için gelmelidir aceto.

hani; bütün sınıf ders bitsin artık hocam ziniyetindeyken bikaç kişi çıkıp: " hayır hocam devam edelim " der ya...

TA dedi ki...

@ferhat

ferhat kardeş barcanın başarısının altında çooook iyi bir jenarasyon yakalaması var.alt yapıdan gelenler xavi+ineaste+puyol+messi ve transfer edilenler ronaldinho+etoo.

rijkaardın bu jenarasyonda barcaya gelmesi bir şanstır.tıpkı aragonesin ve delbosqenin bu jenerasyon ile kupalara uzanması gibi.

ayrıyyetten bu süper jenarasyonuda çok iyi değerlendirdiği söylenemez rijkaardın.5 senede 2 lig şampiyonluğu ve 1 CL şampiyonluğu.ama guardiola bu jenerasyondan en yüksek verimi elde etti 2 yılda.zaten buradan da anlaşılabilir rijkaardın durumu.guardolada sonuçta memur hoca ama kaliteli memur hoca en azından.sistemi ve jenerasyonu performansının zirvesine yükseltti guardiola.hemen hemen aynı oyuncularla ligde 3. bıraktı rijkaard.bir sonraki yıl 6 kupa aldı guardiola.hem memur hoca hemde kötü memur hoca anlayacağın rijkaard.bırakta bu süper jenerasyonla 1 CL kupası alsın artık 5 yılda. 5 yılda 2 lig şampiyonluğu bu jenerasyona çok azdır kanımca.guardiola 2 de 2 yaptı ligde.

luce CL de iki yıl üst üste gruplardan çıkmayı başardı.fatih terimin yapamadığını yaptı.oynattığı futbolda kötü değildi.zaten kötü futbolla CL de biryerlere gelemezsin.luce de büyük hocalardan biridir bence.zaten şaktarda uefa kupasınıda aldı.


''Sonuç olarak Rijkaard'dan sonrası için aciliyetle yönetim değişimi gerekiyor.Yoksa Sir Ferguson da Morinho'da çözüm olamaz bize.''

buna katılıyorum.

TA dedi ki...

çözüm bellidir ferhat kardeş.ferguson mourinho aramaya gerek yok.lider ruhlu bir hoca gerek.her maçtan sonra futbolcularını suçlamayacak bir hoca.

tugay kerimoğlu en uygun isimlerden biridir kanımca.premier lig (modern futbolun beşiği) görmüş bir isimden çok şeyler beklenir her zaman.

Léon dedi ki...

Çok güzel yazı olmuş; yalnız Beşiktaş neyse de, tribün desteğinde Fenerbahçe'nin gerisinde demen komik Bülent abi. Ha doğru 3 yıldır kombine almıyordun hatırladım :)

CH dedi ki...

Ayak oyunlari, entrikalar Galatasaray'da son 2 donemde yonetim tarzi oldu adeta ama taraftarlar ne yazikki ya balik hafizali yada (bir kismi) sahibinin sesi kisiliksizliginde oldugu icin bos bos konusmalarla gun olduruyorlar.

Bugun resmen baslamis Rijkaard'in son sansi haberleri medyada bir goz atmak ilginc gelecektir herkese eminim. Bursa macindan sonra yonetim olarak 'hocanin arkasindayiz'i okur, olasi bir elenme sonrasinda da onumuzdeki lig macina genc takim hocasiyla cikariz, bir sonraki haftaya da bu Adnan'lar ya Ersun Yanal'i teklif gotururler, ki Oguz Cetin denen 'deha' ile simdiden sorunlar yasamaya baslamis bile onun icin de sahane bir kacis ve firsat olur, yada bakarsiniz Cevat Guler'e bile teklifte bulunma hadsizligine sahit oluruz ama asil hali hazirda en kotusu bu yonetimin hala gorevde olmasidir.

Ne yapilamayan transferler, ne de kadro kalitesi bu kadar rezil bir saha ici tablo olusmasina mazaret degil, olamazda. Gurunen su ki yerli oyuncular hic bir sekilde huzurlu degil, kendilerine guvenlerini kaybetmisler ve yabancilar ise, bilinen belli oyuncular haric, tum olan bitenin farkindalar ve kaygisizlari oynuyorlar. Baros, Kewell ve Neil bile yakin zamanda isleri sermeye balayacak ister istemez ki adamlar bu kadar ahlakli olmasalardi Avrupa'dan da zaten simdiye dek elenmistik buyuk ihtimal.

Ha bu arada Jo alemci, Dos Santos soyle, Elano boyle ki ben de hic begenmiyorum Elano'yu acikcasi ama bu adamlari kim getirdiyse Kewell, Neil ve Baros'u da ayni "yalnizca Galatasaray'in parasi ve gucunu kullanan, asla bu yonetimin uzerinde olmayan, Galatasaray'in nufuzu ve parasi olmasa bir hic olacak" adam getirmisti oyle degil mi?

Demekki neymis; yolda gorsen tanimayacagin adama 'i love you bilmem ne' diye bagirarak taraftarlik olmuyormus.

Gunlerce Ladesma-Rosicky geyikleri dondu sagda solda ki bu da normaldir hatta keyiflidir bu aylarda ama bu takimin, daha dogrusu bu buyuk kulubun asil sorunlarinin ne olduguna dair en ufak bir kafa patlatmadan 'renklere asigiz, armanin sevdalisiyiz' arabeskini birakip e madem bu kadar delice seviyorsunuz gozunuzu acin da sevdiginize neler yapiyorlar onu bir gorup hesap sorun.

Aslinda elbetteki “buyuk mesele” transfer yapamamak, box-to-box oyuncu (alinda tadindan yenmez ama hayal maalesef!) forvet arkasi maestro alamamak degil. Elinizdeki en iyi oyunculardan bazilarini satip da yerlerini dolduramamak da degil. Paraniz yoktur maliyet dusurmek isterseniz vs saygi duyulur yada tartisilir baska bir konudur bir sene daha ilk bes mucadelesi yapariz en kotu ihtimal alistirdilar nasilsa ama insanin en cok kanina dokunan bir dedigi digerini tutmayan, hangi makamda oturdugunun dahi farkinda olmayan, ciddiyetsiz, sayginligini yitirmek uzere olan bir baskan ve onun yonetiminin hala daha koskoca camiayla gozunun icine baka baka dalga gecmesidir.

En kisa zamanda, Besiktas'in dustugu (mali) durumlara dusmeden ellerini Galatasaray'in uzerinden cekmeleri dilegiyle..

PS: Tespitlerinize katilmamak mumkun degil.

Unknown dedi ki...

fotoyu cok guzel bulmussun abi eline saglik.

ha yazida guzel bu arada :)

onur dedi ki...

Yorumları okuyunca anlıyorum ki herkes yıllardır Rotterdam'da, Alkmaar'da, Haarlem'de filan seyretmiş futbolu; geriden oyun kuran stoperler, her yerde oynayan bekler gırla gidiyor? Yahu arkadaşlar geçen sezon şampiyonluğu son anda kaçıran FB'nin stoperleri olan Bilica & Lugano ne kadar oyun kurabiliyorlar? Ya da Ferrari & sivok? Son 10 yılda Türkiye futbol liglerinde geriden oyun kuran kaç tane stoper çıkmış sayın bakalım? Varsa yoksa Popescu; başka da yok! Geriden oyun kurmak Türkiye futbolunda liberolu düzende kalmıştır o kadar! Doğru sistemle, önünde oynayacak doğru futbolcularla Servet bu ülkenin en iyi stoperlerindendir; bu ülkede stoper "kesici" olur çünkü!!!

Aynı yorumcular yıllardır Kop tribününün müdavimi oldukları için aynı zamanda Lucescu futboluna filan da karşılar doğal olarak. Zaten hepsi yıllar önce şampiyon olduğunda takım "yok hocam ben mutlu olmadım bu şampiyonluktan, keşke BJK olsaydı onlar daha total oynuyorlardı futbolu" filan demişlerdi; Beckenbauer'le, Cruyff'la filan forumlarda futbol tartışmışlar, TV başında Behlül&Bihter seyretmek yerine "Looking For Eric" seyretmişlerdir!!!

mre dedi ki...

Affınıza sığınarak Aykut Erçetin maddesine bir ekleme yapmak istiyorum. Önce şusu söyleyeyim Aykut benim için çok kötü bir kalecidir. Bu yazacaklarım Aykut'tan bağımsızdır. Galatasaray'da son yıllarda gelen kalecilere bir bakın hangisi form tutmuş. Ne De Sanctis, ne Franco, Orkun ne şu ne bu. Peki bunların hepsi kötü kaleciler mi en azından belli bir form tutturamazlar mı? Bence suçu biraz da onları çalıştıran Nezihi Baloğlu'nda aramak lazım. Kariyeri boyunca 10 lig maçına çıktığından emin olmadığım Nezihi'nin bu isimlere ne verebilir? Belki o bir şeyler öğrenmiştir De Sanctis'ten falan. Bu durumun tam tersi BJK için geçerli. Daha önce yerden yere vurulan Hakan'dan tutun 3. kaleci Cenk'e kadar hepsi fşt ve formda. Bu sadece kalecilere bağlı bir durum olmasa gerek. Hocalarının da payı var diye düşünüyorum.

Transfer, Rijkaard'ın göderilmesi, yönetim istifa falan hepsi geçici çözümler pislikleri halının altına süpürmek yani. Galatasaray'ın bir futbol aklına ihtiyacı var.Futbolu saha içi hariç her yönüyle yönetecek bu isim (yanlış anlaşılmasın teknik direktör değil) hiç olmazsa iş adamlarının elinden kurtarır futbol yönetimini. Mesela saha dışındaki kadar antipatik görünmeyecek bir Terim'in bu iş için çok uygun olduğunu düşünüyorum. Tabi oyuncağı elinden alınacak olan yöneticilerin buna izin verip vermeyeceği muaallak.

Biz ne dersek diyelim Ireland'ın nasıl bir futbolcu olduğunu bilmeyen yöneticilerimiz 2 transfer getirir, 1-2 kötü sonuç daha alınırsa Rijkaard'ı gönderir. En sonunda sıra kendilerine gelir, sonra sil baştan :(((
Tek bildiği Fenerbahçe'yle sidik yarışı olan seyircimizi de eklersek, her anlamda "80-90 dönemi Fenerbahçe'si" olma yolunda hızla ilerliyoruz hadi hayırlısı.

mre dedi ki...

Affınıza sığınarak Aykut Erçetin maddesine bir ekleme yapmak istiyorum. Önce şusu söyleyeyim Aykut benim için çok kötü bir kalecidir. Bu yazacaklarım Aykut'tan bağımsızdır. Galatasaray'da son yıllarda gelen kalecilere bir bakın hangisi form tutmuş. Ne De Sanctis, ne Franco, Orkun ne şu ne bu. Peki bunların hepsi kötü kaleciler mi en azından belli bir form tutturamazlar mı? Bence suçu biraz da onları çalıştıran Nezihi Baloğlu'nda aramak lazım. Kariyeri boyunca 10 lig maçına çıktığından emin olmadığım Nezihi'nin bu isimlere ne verebilir? Belki o bir şeyler öğrenmiştir De Sanctis'ten falan. Bu durumun tam tersi BJK için geçerli. Daha önce yerden yere vurulan Hakan'dan tutun 3. kaleci Cenk'e kadar hepsi fşt ve formda. Bu sadece kalecilere bağlı bir durum olmasa gerek. Hocalarının da payı var diye düşünüyorum.

Transfer, Rijkaard'ın göderilmesi, yönetim istifa falan hepsi geçici çözümler pislikleri halının altına süpürmek yani. Galatasaray'ın bir futbol aklına ihtiyacı var.Futbolu saha içi hariç her yönüyle yönetecek bu isim (yanlış anlaşılmasın teknik direktör değil) hiç olmazsa iş adamlarının elinden kurtarır futbol yönetimini. Mesela saha dışındaki kadar antipatik görünmeyecek bir Terim'in bu iş için çok uygun olduğunu düşünüyorum. Tabi oyuncağı elinden alınacak olan yöneticilerin buna izin verip vermeyeceği muaallak.

mre dedi ki...

**** ekleme***

Biz ne dersek diyelim Ireland'ın nasıl bir futbolcu olduğunu bilmeyen yöneticilerimiz 2 transfer getirir, 1-2 kötü sonuç daha alınırsa Rijkaard'ı gönderir. En sonunda sıra kendilerine gelir, sonra sil baştan :(((
Tek bildiği Fenerbahçe'yle sidik yarışı olan seyircimizi de eklersek, her anlamda "80-90 dönemi Fenerbahçe'si" olma yolunda hızla ilerliyoruz hadi hayırlısı.

***ekleme***

İsmail Şayan dedi ki...

@TA

İzninizle sizin yorumunuzdan alıntılayayım:

"...barcanın başarısının altında çooook iyi bir jenarasyon yakalaması var..."

Şimdi de yorumumu yapayım: Yanlış.

Orada yapılan iş çok daha geniş kapsamlı ve derindir. Sadece alınanları yamışsınız, bir de merak edip gönderilenlere de baksaydınız yapılan işin büyüklüğü hakkında biraz fikir verir. Rijkaard Barcelona'yı "kulüp tarihinin gelmiş geçmiş en başarısız sezonu"nun sonunda devralmıştır. Kurduğu takım bir önceki takıma göre çok daha düşük maliyetli bir takımdır(burada kastettiğim bonservis bedelleri değil, oyunculara ödenen yıllık ücret). Blog arşivinden "Mes Que Un Club" başlıklı posta bakarsanız daha fazlasını bulabilirsiniz. Her şeyden önce başarı ve başarısızlığı tek adama bağlamanın yanlış olabileceği, bu işin tüm unsurlarıyla bir ekip işi olduğuna dair ipuçlarını da görürsünüz. Kimse Rijkaard gittiğinde ortalığın güllük gülistanlık olacağını zannetmesin. Bir kişi gidecek ama onlarcası geride kalacak.

Bir de Skibbe zamanına kadar gitmeye gerek yok. Geçen sezonun ilk haftalarında oynanan oyunu ve hakkında yazılanları hatırlayın. O takımın başında da Rijkaard yok muydu?


@BT

Derdim Rijkaard'ı savunmak değil, öncelikle onu söyleyeyim Zaten benim açımdan mesele Rijkaard ya da bir başkası meselesi de değil. Ama Rijkaard'ın "sözleşmesinde yazıyormuşçasına" ısrar etmesi benim açımdan anlaşılabilir bir durum. Bu biraz da nasıl bir başarı istediğimizle ilgili bir şey sanki. Çetrefilli bir konu, "Morunho yolu mu Ferguson yolu mu" sorusuna kadar gider iş. Uygun, anasonlu bir ortam gerek tartışmaya :) Sonra Mourinho Real'de kaç sene kalır" diye iddiaya gireriz :)

Hem çantalarında Ayman taşıyor adamlar, 4-3-3 taşımışlar çok mu :)

(Yav bir de bir zamanlar Ajax için böyle bir efsane dolanırdı. Teknik direktörle imzalanacak sözleşmede "bu takımın dizilişi 4-3-3'tür, değiştirilemez" yazar denirdi. Sonra şirketleştiler, değişti bu işler. Üç yıl önce şirketten vazgeçip hisseleri borsadan çekmeye uğraşıyorlar diye bir habere denk gelmiştim. "Futbol kulübü işleyişi ile şirket işleyişi birbiriyle örtüşmüyor" diye dert yanıyorlardı. Başka bir kaynaktan da doğrulattım ancak hikayenin izini süremedim, yazamadan kaldı.)

Son olarak: Tercüman meselesi için az yazmışsın, maç verdirirler adama. Bu senekine dair yorum yapacak verim yok ama geçen seneki çok acaipti. Dinlerken Rijkaard'a acımıştım. "Bak bu senin söylediklerini böyle çevirmişti, onun yaptığı çevirinin çevirisi de bu" diye adama anlatsalar önce bir beş-on dakika kendine gelemez, sonra o tercümanı ceza sahasına kadar kovalayıp tükürürdü :)

Valthord dedi ki...

@leon:

sen kadıköy'de ne zaman maç izledin ki böyle atıp tutuyorsun? eh, tabii kafalarda klasik "fenerbahçe taraftarı çekirdekçi yææ" algısı. kaptanı 2 maç kötü oynadı diye sevgilisi hakkında müthiş (!) besteler yazan, daha derbiler haricinde 18 bin kişilik küçücük stadı dolduramayan gs taraftarı mı bizle rekabet edecek? hiç güleceğim yoktu :)))

siz tribün olarak değil beşiktaş'la, fenerbahçe'yle, bursa'yla eskişehir'le bile rekabet edemezsiniz. gerçekler acı...

Anıl dedi ki...

Galatasaray taraftarı gayet de Fenerbahçe taraftarının gerisindedir. Şükrü Saraçoğlu'nda Fenerbahçe taraftarı rakibi baskı altına alabiliyor. Galatasaray taraftarı ise yenilen golün hemen ardından sus pus. Ali Sami Yen artık rakipler için cennet... Her şeye muhalefet olmanın manası yok. Gerçeklerle yüzleşmeden hiçbir yere varamayız.

arnawut dedi ki...

büyük bjk taraftarı.....

Major dedi ki...

camia başlı başına kangren desene..

miracsaral dedi ki...

Bence Galatasaray kendisini Galatasaray yapan; futbol damarlarını besleyen özelliklerini hem kendi kendine hem de diğer şartlar yüzünden kaybetmiştir.

1) Galatasaray daima en kaliteli yerli oyuncuları bünyesinde toplar ve onlardan maksimum verim alır: Galatasaray'ın diğer büyük takımlardan en büyük farkı daima bu olmuştur. Gs'ye gelen yerli oyuncular hem sözleşmelerinin sonuna kadar takımda büyük özveriyle oynarlar...dı. Hasan Şaş'tan, Vedat İnceefe'den Hakan Ünsal'dan Musa Çayan'lara Çağlar Birincilere kadar kalite fena şekilde düşmüştür. Serdar Özkan veya Mehmet Batdal'ın gelecek sene takımın başında olacağını kim garanti edebilir? Türkiye Liginde şampiyonluk yabancılardan değil daima yerlilerin özverisiyle gelmiştir. Gs'nin önce bu düzeni kırması lazım.

2) Galatasaray, Türk futbolunu daima "en iyi yöneten" takım olmuştur. Süper Kupa Şampiyonluğuna kadar ki süreçte hatta ondan sonraki süreçte bile yönetim daima akıllı hamleler yapmış, ikili ilişkilerini diğer takımların aksine çok daha sağlam kurmuştur. Ancak bu durum ortak "Temiz bir lig istiyoruz" pankartına kadar sürmüştür maalesef. O günden sonra Galatasaray, diğer kulüplerde nispeten az olan "dokunulmazlığını" kırmış, daha mücadele edilebilir dokunabilir bir camia yaratmıştır. O pankart şampiyonluk getirmiştir ancak Galatasaray'ın asilliğine de ciddi manada zarar vermiştir.

3) Yeni Galatasaray taraftarı denilen 18-25 yaş arası tayfanın taraftarlık geçmişinde asla "sıkıntı" yoktur. Taraftarlık bilinçlerinin evrildiği sırada üstüste şampiyonluklar şahane Avrupa başarıları gelmiştir. Bu yüzden de sonraki süreçte oluşan sıkıntılara dayanamamışlar, sabretme duyuları nispeten körelmiştir. Zihinsel sabıra ihtiyaç var bence son tahlilde.

TT Arena'ya gidildiğinde, sabredildiğinde ve negatiflik yerine pozitif eneri aşılansa ve Fenerbahçe olunmaya çalışılmasa Galatasaray için her şey iyi olacak.

BasitOyna Blog dedi ki...

Abi herşey tamam da, Arda'nın sürekli kanada kaymak istediğini sanmıyorum. Arda ortada da gayet iyi. Bunu milli takımda da gördük. Rijkaard sanırım top kullanamayan orta sahanın beceriksizliğini Arda'yı geminin kaptanı yaparak yönlendirmek istiyor. Çünkü elinde başka kaptan yok...

TA dedi ki...

bu akşamki bjk taraftarını görünce sözlerimi geri alıyorum.tv den izledim maçı.ıslık oranı nedir bilmiyorum ama şaşırttı beni.demekki sağduyu yok olmuş.beşiktaşın iştahlı iyi mücadelesine rağmen oyundan çıkanların ıslıklanması ilginçti.belkide fark beklerken şok oldular.bundandır.

Larsson dedi ki...

Hoca olayına aynen katılıyorum.Rijkaard ı eleştirmek kesinlikle hattime değil.yanında bi bit tanesiyimdir belki ama neden başka bir sistem denemediğini aklım almıyo.sen bu takımın hocasısın daha iyisi için herşeyi yapman gerek.4-3-3 le olmuyom işte.takım 1 sene öncekine göre 1 cm ilerlememiş.neden ki bu ısrar.mustafayla,barışla,servet le bu sistem olmuyo.süper!! yönetimimizinde daha falz tahammülm edeceğini zannetmiyorum.Polat hocağı gönderip Sezgini getirsin ozman takım kalkınır kendide huzura erer belki...
-bide bu servet konusunda ; sen gidip servet ve gökhan gibi adamlara dünyanın parasını verirsen bölede kazık çakarlar takıma...

Sinan Yılmaz dedi ki...

Abi iyi güzel sıralamışsın ve kondisyonerler ile Rijkaard'a değinmişsin ama yine koysan Galatasaray kondisyonerlerinin, Dünya'daki saygınlıkları, reputasyonları çok üst düzeydir.

Rijkaard ve kondisyonerleri işi bilmiyor demek biraz Dünya futboluna ayıp olur.

Şunu demek lazım, Rijkaard çocuk gibi uğraşmaz bizim cahil, iş ahlakı yoksunu futbolcularla, kampa almaz, özel hayatına karışmaz, her gün karşısına çekip 2-3 saat nasihat etmez.
İşi gücü mü yok, dahası ilk okul çocuğu mu bu adamlar. Böyle yapmaması normal.

Ama böyle yapan adamların da Feldkamp ve Hagi mesela kondisyon olarak çok üst seviyeye çıkardığını görüyoruz takımları.
Barış ve Serkan'la kadro kalitesini aşağı çekti diyorsun ama o Barış'a çok iyi bir futbol oynatıyordu Feldkamp, kendi sisteminde güzel bir askerdi yani.
Dahası misal Hagi'nin Tuncay ve Serhat'ı, Cihan ve Orhan'la durdurup adım attırmadığı maçı biliyorum ben (2004-2005 sezonu Necati'nin golü 1-0)
Hagi bu Cihan ve Orhan'a bile hayatlarının topunu oynatmış bir adam çünkü gerçekten fizik kondisyon olarak üst seviyedelerdi.

Ve çünkü Hagi idmandan neden beni dinlemiyor da şut çekiyor diye adam kovabilen Ankaraspor'a gözünün yaşına bakmadan göndertebilen bir adamdı. Rijkaard böyle değil.
Rijkaard sürekli profeyonallerle çalışmış yaşı yanılmıyorsam 48. Futbolculuğunda da, teknik direktörlüğünde de zaten iş ahlakı maximum olan adamlarla çalışmış ve onlara dadılık vs yapmamış. Gelir gelmez de Galatasaray'da kampları vs kaldırmış bir adam.
Fakat Türk futbolcusu bu kendi yararlarına yapılan uygulamadan yararlanamayacak kadar cahil.
Her biri iki senedir patır patır dökülüyor. Her birinde fazla kilolar, her birinde rezalet fizik kondisyon.
Takımı kurtaran 6'şar aylık sakatlıktan çıkmış olan yabancı Baroş ve Kewell.

Emre Güngör sonra Feldkamp'la coşuyor mesela, Skibbe ve Rijkaard'la ise batırıyor, sürekli kas sakatlıkları, sürekli fazla kilolar.

Neyse işte sözün özü, Rijkaard ve kondisyonerlerinden ziyade Galatasaraylı oyuncuların, Türk oyuncuların iş ahlakında sorun var.
Ali Turan'ı geçen sene 3 maç Kayserispor sağbekinde izleyen ve Galatasaray'da oynadığı son 2 maçı izleyen ne demek istediğimi anlar.

Rijkaard sana saha kenarından koş aslanım, dön geri Ali'm diye yırtınmaz ki.

van auger dedi ki...

bence rijkaard bikaç maçtan sonra veya sezon arası gider sonra adnan sezgin 2008 şampiyonluğunda çok büyük katkım oldu şimdi de olacak diyip takımın başına geçer.yapar o hiç bir başarısı olmamasına rağmen yönetimde olan transferin tek yetkilisi adam bunu da yapar.NBAde hem koçluk hem de GMlik yapan adamlar gibi hem transfer sorumlusu hem teknik direktör olur.

Hrngndz dedi ki...

takımın başına acilen abdullah avcı getirilmeli...

payne dedi ki...

Çok güzel bir yazı, ekleyecek fazla birşey yok. Ama bir kapalı tribün müdavimi olarak taraftar konusuna değinmek istiyorum.

Lafı gevelemeden söyleyelim, tribünler berbat durumda ve gittikçe daha da kötüye gidiyor. Oyuncu yuhalamak eskiden 40 yılda bir olan, hatta o zaman bile tribünün bir kısmından tepki alan bir durumdu. Şimdi ise öyle bir kanıksandı ki çoğu adamın top ayağına gelince bir uğultu duyuyoruz. Ve bunun tribünü de kalmadı, eskiden yeni açık yuhalardı biz de "vay ne biçim adamlar ya" derdik, şimdi ise kapalısından eski açığa topluca futbolu yuhalama modası başladı.

Sonra da çık "bu taraftar için saldırın", "başarılar gelir geçer" filan diye bağır... İnanılmaz bir iki yüzlülük.

Ama ilginç bir şekilde iki senedir zirveye vuran tribün yozlaşmasının sadece Galatasaray'la ilgili olmadığını da gözlemliyorum. Fener ve özellikle Beşiktaş'ta da var bu durum. Dün Beşiktaş'ı gördük, daha sezon başı, takım ilk kez mağlup duruam düşmüş, Nihat'ı Delgado'yu nasıl yuhalıyor taraftar. Şimdi çıkıp "ama onlar uzun zamandır kötü oynadığı için yuhlandı" diye savunan olacaktır, ama işte tam da değindiğim durum bu. Kötü oynayan oyuncuyu yuhlama hakkı Türk futboluna kötü bir şekilde yerleşiyor artık.

Bunun da başlıca sebebinin son yıllardaki medyanın tuhaf tutumu olduğunu düşünüyorum. Özellikle yıldız oyunculara karşı çok kötü bir tutum var spor medyasında. Bunların kazandıkları paraları sürekli gündeme getirmek, en ufak bir gece eğlencesinden alemci futbolcu portreleri çıkarmak, iki maç kaybeden takımı yerin dibine sokmak rutin bir hal aldı. Taraftar da bunlardan etkileniyor sanırım, ve futbolcusuna hep bir kötü gözle bakıyor. Metin Oktay'ın son yıllarda iyice insanlık dışı bir şekilde efsaneleştirilmesine dikkat çekmek isterim. Son bir kaç seneye kadar bu kadar gündemde değildi Metin Oktay. Şimdi ise kendisini hayatta görmemiş genç taraftarlar, kendisini yatıp kalkıp futbol oynayan bir ilah haline getirip mevcut futbolcular üzerinde baskı kurma aracı olarak kullanıyorlar. Kafası karışık yani taraftarın da. Bir yandan savaşan futbolcu istiyor, bir yandan yıldız transferi beklentisiyle sabahlıyor. Bu yüzden de Kewell gibi istisnai durumlar dışında kimseyi beğenmiyor.

Ve tabi ki benim de içinde olduğum yeni neslin sabırsızlığı bir büyük etken de. İki yıl şampiyon olamayınca tribünlerin ne hale düştüğü ortada, 14 yıllık başarısızlık gibi bir durum bu çağda olsa ortada taraftar maraftar kalmazdı herhalde. Başarısızlığa karşı en hafif bir tahammül kalmamış durumda. Dün Arsenal'den 6 yiyen Blackpool taraftarının maç sonundaki haline baktım da, herhalde tvyi o anda açmış olsam kazandıklarını sanırdım. İngiliz futbolu romantikliği yapmak istemiyorum ama adamların takımlarına olan kayıtsız bağlılığını da müthiş kıskanıyorum.

Gel de ağzından tükürükler saça saça "ulan o kadar para alıyosunuz iki top oynayın be" diey büyük bir hırsla ayağına her top geleni yuhalayan taraftara anlat bu derdini...

umutation! dedi ki...

@extensor

dediklerin doğru ve iki taraftan biri kendini değiştirmediği sürece iyi bir fizik kondüsyon, dolayısıyla başarı imkansız. ben kimsenin değişeceğini sanmıyorum, tek seçenek rijkaard'ın buralara veda etmesi.

BT dedi ki...

@Extensor
Benim satırlarımdan "kondisyonler bu işi bilmiyor mu?" çıkıyor?

Léon dedi ki...

@Valthord

Kadıköy'de maç izledin demek. Çok güzel. O zaman sezon başında tribünden ayrılan iki taraftar grubunun hangi takım taraftarına mensup olduğunu (CK ve Vamos Bien, bunlardan birincisi voleybol takımıyla ilgili pankart açtığı için maç ortasında GFB'den meydan dayağı yemiştir), takımının evinde oynadığı ilk resmi maçta "Yönetim istifa"dan başka tezahürat yapmayan taraftar hangi takımı tutuyor, top rakipteyken elektronik ıslık kullanan tek Türk takımı hangisidir, Hagi'yle karşılaşırılan(!) efsane süper düper kaptanını ıslıklayan hangi taraftardır, bunları bi açıklarsan bilmeyenlere, daha sağlıklı bir fikir alışverişi yaşarız :)

Galatasaray tribünü kalitesini kaybetti bu bariz, özellikle Eski Açık artık "reis"lere yaranmaya çalışan tipitiplere ev sahipliği yapıyor. Ama ilk resmi maçında hocanın istifasını isteyen tribünlerle karşılaştırmak, hadi herkese yakışır da sana yakışmaz Bülent abi.

heilahmet dedi ki...

adriana lima evlendi mi lan

umutation! dedi ki...

@bt

ben de öyle anlamıştım ilk okuyuşta.

iki yöne de çekilebilir olmuş biraz, net değil.

Unknown dedi ki...

Amerikadan GSnin cok daha genel, bir nevi kus bakisi analizini yapmaya calisacagim:
1.Adnan Polat son secimlerde aldigi oydan hic memnun kalmadi Camiada ciddi bir muhalefet oldugu kokusunu aldi. O yuzden butun planlari onumuzdeki secimlere yonelik. Rijkaardin TRye uyumuyla ilgili supheleri ve konjonktur geregi bu seneyi de pekala gozden cikarmaya razi. Adnan Sezgin sadece bir piyon, kimse transferde onu suclamasin.
2. Rijkaard yonetimdeki karmasanin farkinda. Ustelik transferde kendi isteklerine olan kayitsizligin ve gecen seneden bile beter bir kadronun eline verilmesinden sonra, bu sene icin umudini coktan yitirdi ve sene sonu parasini alip ayrilacak.
3. Adnan Polat onumuzdeki sene kongre oncesi son kozunu oynayacak. Bu seneki maas kesintileri de aslinda onumuzdeki seneye hazirlik. Transfere buyuk paralar harcayacak ve muhtemelen Fatih Terimi basa getirecek.
4.Bu seneki oyuncu kadrosuna taraftarin memnun kalacagi iki (Misimovic,Baptista,Ireland vb.)takviye olsa bile basari cok zor. Rijkaard cok ozel bir oyunun pesinde ve benzer bir oyun yapisini daha evvel TRde denemeye kalkan Hiddink, Del Bosque ve Aragones gibi hayal kirikligi yasayacak. Oyuncular butun bu hengamede takima aidiyet ve basari icin sorumluluk alma hislerini kaybetmisler.Ustelik Arda haric cogu Turk oyuncunun ne yonetime ne de Rijkaarda itimatlari yok.
5. Bu oyuncu kadrosu yine de daha basarili olabilirdi. Kalli veya Ersun Yanal tarzi uzun top-ani baskin tarzi bir oyun ve kendilerini pispislayacak bir yonetim tarzi bir de hem doverim hem severim tadinda Dogu kulturlerine has yasca buyuk abilerin motivsyonuyla (bakiniz 2006-08 Hakan Sukur)pekala ligi zorlayabilirlerdi. Bu sekilde Avrupada kalici basari gelir miydi? Hayir.

Sinan Yılmaz dedi ki...

Yok Bülent abi, sadece sorumluları yazmışsın ama bence başlık "Kondisyonerler" değil, "iş ahlakı olmayan cahil futbolcular" olmalıydı.

Valthord dedi ki...

@leon:

eh, bizim tribünümüzde en azından kendi halinde oturan adama "bağırsana lan ... çocuğu" diye bağırılmıyor, "reis"ler bedava bilet verip stada soktuğu 16-17 yaşında ne idüğü belirsiz veletlere adam dövdürmüyor, "yeni metin oktay" dediği über süper kaptanına 2 maç sonra ağza alınmayacak küfürler etmiyor, 90 doğumlular "biz yeri geldi 14 sene bekledik, sizin gibi ruhsuz görmedik" gibi gülünç ötesi tezahüratlar yapmıyor :))

ayrıca ck ve vb'in tribünden ayrılmalarının sebebini de bilmediğin açık şekilde ortada, sanki taraftarlık yapmaktan sıkılmışlar da ayrılmışlar gibi konuşuyorsun ancak. sen o nedenleri bir öğren de öyle gel "aslan"ım. eh, naparsın, bizim yönetimimiz maalesef sizinki gibi taraftar gruplarının talebi üzerine stat kapatmıyor, onun yerine tosuncuklarına (gfb) adam dövdürüyor, sonra polislere de o dayak yiyenleri "kavgaya başlattı" diye tutuklatıyor. sizinki gibi öyle "ya geçen haldun üstünel'le oturduk konuştuk...", "ee biz adnan sezgin'e çok söyledik bunları dinlemedi" diye ortalıkta gezen/gezebilen tribün liderlerimiz yok. :)

takıma destekle yönetime destek ayrı şey, yönetim kötü yönetiyorsa ıslıklanır da yuhalanır da ama tutup da takımda ter döken oyuncu kötü oynuyor diye daha ilk yarıdan ıslıklanmaz. hani öğrenin diye söylüyorum, malum daha çook mağlubiyet alacaksınız gibi duruyor da içerde :))

keşke sizin über süper taraftar grubunuz ultraslan da tribünden ayrılsa da, berdan mardini şarkılarından veya "ayağa kalkmayan fenerli olsun"dan başka bir tezahürat yapsanız :)))

iktisadiajan dedi ki...

Rijkaard Ajax'ın altyapısına girdiği gün ona 4-3-3 oynayacaksın pas yapacaksın topu şişirmeyeceksin demişler.Eğer 4-3-3 oynayamayacaksan Rijkaard'ı getirmeyeceksin.Barcelona'yı 5 sene çalıştırmış bir adamın futbol bilgisini sorguluyoruz.İlla xavi iniesta mı lazım?Hayır.Barcelonaya kafa tutacağım demiyorsanız gerekli değil ama 4-3-3 oynayacağım diyorsanız ayhan-sarp-barış la bunu yapamazsınız.Bence rijkaard 433 den dönmeyerek biraz da yönetime mesaj veriyor.Beni istiyorsanız işte bu kadroyla benim futbol bilgim birleşince oynayabileceğimiz budur.
Yönetim tabiki ilk kabahatli.Taraftarın hatası isim transfer istemesi.Türk futbolunun hatası asıl galatasarayın bu halde olmasının sebebi.
Birçok kişinin söylediği gibi örnek modelin Porto olmaması.
Etimizi budumuzu bilmeden kulüp yönetmemiz.Elimizin altındaki balkan ve doğu avrupa pazarından bihaber olmamız.Oyuncu gözlem ekiplerimizin olmaması,u17,u21 turnuvalarına televizyondan bile dönüp bakmamak.Robinho varken ne gerek var gidip orda oyuncu izlemeye.Hem o yaşta çocuklara o paralar verilir mi?31 yaşıdaki Niang dururken!
Aykut mudur bugünkü kabahatli?2 sene önce bükreşe elendiğimizde aynı aykut bize ne kadar oynayabileceğini göstermişti.Ders almamak böyle birşey.
Futbolcuların hiçbir kabahati yoktur.Hür iradeleriyle ister koşarlar ister yürürler,ister idmandan sonra şut çalışırlar.Mesele o formayı üzerlerinden çıkarabilmektir.

olcay dedi ki...

bi noktaya dikkat çekmek istedim; uzun süren bi tartışma değil bu, gangrendir o kelime. :)

varol döken dedi ki...

@sincera
gözlerinden öperim:)

Maslow dedi ki...

takım 4 maç kazansın hepsi unutulur ya da farklı bir bakış açısı getirilir. futbol böyle işte işler terse döndümü hekimlerin tıp bilgileri bile eleştiri konusu olabiliyor.

fazıl dedi ki...

Bülent bey,

Zahmetli ve doğru olan güzel yazınız için teşekkürler.Yazının başlığı o meşhur hastalık...Kangren veya Gangren neyse.Tedavisi yok . Oldu mu o kısmı ampute ediyor tıp..(Kesiyor yani)

Sıraladığınız isim veya kurumlar başlıktaki gibi hastalıklı ise , çözüm ne ? Lütfen onu da rica edebilirmiyiz , yoksa ; Tıp'daki yöntem mi geçerli ? Ben bu başlığı "tesadüfen" attığınıza inanmıyorum .Çünki sizi uzun zamandır takdirle takip ediyor ve araştırıp , düşünmeden , "Tesadüfen" iş yaptığınıza rastlamadım .

balzac84 dedi ki...

Aslı Kangren; kaynak: Yazım Kılavuzu, s. 278, TDK, Ankara, 2008