12 Haziran 2008

Euro 1976/1980/1984/1988

1976-Yugoslavya
Türkiye’nin kuralarda yine şansı yoktu. Güçlü Sovyetler ile aynı gruba düşmüştük. İrlanda ve İsviçre’li grupta ancak 3. sırada yer aldık ve finallere yine uzaktan baktık. Avrupa’nın gözbebeği Cruyff’un sürüklediği Hollanda idi. Gruplarda İtalyanları safdışı bırakan Portakallar, dönemin en iyi takımlarından Çekoslavya’yı buldular karşılarında. Zagrep’deki maçta 77. dakikada beraberliği sağlayan Hollanda, uzatmalarda dayanamadı ve son 6 dakikada yediği 2 golle final şansını kaçırdı. Futbolda sonunda Almanlar’ın kazandığı bir oyun kuralı yavaş yavaş yer ediniyordu. Almanlar, Kızılyıldız’ın stadında evsahibi Yugoslavları 1-1 biten maçın uzatmasında son 5 dakikada Müller’in 2 golüyle vurdu. Finalde o kadar şanslı olmayacaklardı. 2-2 biten 90 dakika sonrasında uzatmalarda gol çıkmayınca penaltı atışlarına gidildi. Çekler’de Panenka’nın topun dibine girip attığı aşırtma penaltı futbol literatürüne geçerken, Almanlar Hoeness ile kaçırınca Çekler kupayı kucakladı.

1980-İtalya

Finaller 12 yıl sonra yine Çizme’ye döndü. Türkiye, Batı Almanya, Galler ve Malta’lı grupta 2. olabildi ama final yoluna adını yazdıran Almanlar oldu. 4’lü final yerini, 4’er takımın grup maçlarındaki mücadelesine bıraktı. Grup birincileri final oynayacak, ikinciler 3.’lük maçında karşılaşacaklardı. Finallerin sürprizi Yunanistan’dı, 24 yıl sonra çok daha büyük bir sürprize imza atacaklarıdan elbette ki haberleri yoktu. A grubunda Almanlar, Çekler ve Hollanda’nın önünde finale adlarını yazdırdılar. Erik Gerets, Ceulemans, Vandereycken’li Belçika B grubunda İspanyolları yenip, İngiliz ve İtalyanlarla berabere kalınca, Roma Olimpiyat Stadı’ndaki finalde Almanların rakibi oldular. Klaus Allofs, “Altın Kafa” Hrubesch’li Almanlar maça hızlı başladı ve 8. dakikada Hrubesch’in golüyle 1-0 öne geçtiler. Vandereycken 75’de penaltından eşitliği sağladı. Rumen hakem Rainea’nın bitiş düdüğü çalmasına 2 dakika vardı ve sahneye yine Hrubesch çıktı. Almanlar 2. kupalarını Roma’da 50 bin seyirci önünde kaldırdılar.

1984 - Fransa

Avrupa Şampiyonları’nıun 7.sine evsahipliği yapan Fransa’nın direkt final vizesi aldığı elemelerde Belçika, Danimarka, Portekiz, Romanya, İspanya, Yugoslavya ve Batı Almanya ilk sırayı aldı ve Paris’in yolunu tuttu. Türkiye yine Batı Almanya ile aynı gruba düşmüş ve Kuzey İrlanda, Avusturya ve Arnavutluk ile kozlarını paylaşmış ve 7 puanla 4. sırada kalmıştı. 1984 Avrupa Şampiyonası futbol tarihine en renkli ve en güzel futbolun oynadığı finallerden biri olarak yazıldı. Fransızların Platini, Giresse, Tigana, Luis Fernandez gibi yıldızları Michel Hidalgo yönetiminde turnuvanın favorisiydi. Yugoslavların teknik direktörü Todor Veselinovic idi ve Hadzibegic, Saffet Susic, Stojkovic gibi büyük yeteneklere sahiplerdi. Bir başka tanıdık yüz ise Danimarka’nın başındaydı. Sepp Piontek yönetimindeki Laudrup, Soren Lerby ve Arnesen’li Danimarka. Belçika ise Enzo Scifo ile turnuvaya iddialı gelmiş ama sakat Erik Gerets’i evde bırakmıştı. B Grubu da yıldız kaynıyordu! Schumacher, Briegel, Matthaeus, Litbarski, Voller, Rummenige’li Almanya, Arconada, Camacho, Gordillo, Santillana’lı İspanya, Chalana ve Jordao’lu Portekiz, Boloni ve genç yetenek(!) Hagi’li Romanya. Yarı finale yükselmeyi başaranlar Fransa, Portekiz, Danimarka ve İspanya oldu. Marsilya’da 90 dakikası 1-1 biten maçta Fransızlar, Portekizlileri Platini’nin 119. dakikada attığı golün ardından 3-2 ile yıktılar. İspanyollar final için Danimarka’yı 120 dakikada yıkamadılar ama penaltı atışlarında beşte beş yaptılar. İskandinav temsilcisi ise Elkjaer’in kaçırdığı penaltıyla final şansını yitirdi. Paris’teki finalde Platini çıktı sahneye, turnuvada 9 gol atan büyük yıldız 2-0 biten maç sonrasında Fransa’ya tarihinin ilk kupasını kazandırdı.
1988 -Almanya
Türkiye eleme grubunda Yugoslavya, Kuzey İrlanda ve İngiltere ile eşleşti. Wembley’de 8-0’lık mağlubiyet futbol tarihimizin en büyük hezimeti olarak arşivlerdeki yerini alırken, elemeleri galibiyet alamadan tamamladık. Almanya’nın evsahibi sıfatıyla direkt katıldığı finallerde Danimarka, İngiltere, İtalya, İspanya, SSCB, Hollanda ve İrlanda ilk kez yer aldı. İtalyanlar genç yetenekleri Paolo Maldini, Vialli ve Mancini ile iddialı gelmişlerdi, Almanya ile 1-1 berabere kalıp, evsahibiyle gruptan çıkmayı başardılar. Gary Lineker’lı İngiltere, İrlanda’ya ilk maçta 1-0 mağlup oldu. Futbolu icat edenleri Hollanda ve Ruslar da perişan edecekti. Van Basten’den 3 gol yiyen İngiltere, Aleinikov, Mikhailichenko ve Pasulko’nun 3 golüne de engel olamadı ve 3 mağlubiyetle ülkesine döndü. Tek kırmızı kartın çıktığı en centilmen finallerde kupaya elini uzatan son 4 takım Almanya, Hollanda, SSCB ve İtalya oldu. Hamburg’da Hollanda ezeli rakibi Almanya’yı Koeman ve Van Basten’in golleriyle 2-1 yenerken evsahibinin golü Matthaus’dan geldi. Ruslar, usta golcüleri Protasov ve Litovchenko’nun golleriyle Sttugart’da 60 bin kişinin önünde İtalyanları yıktılar. Münih Olimpiyat Stadı’nda finale Gullit ve Van Basten damgasını vurdu. 32’de Gullit Hollanda’yı 1-0 öne geçirdi, 54’de Van Basten’in sağ çaprazda neredeyse sıfır açıdan vurduğu vole Hollanda’ya ilk ve tek kupasını getirdi.

11 yorum:

ix dedi ki...

benim doğumuma kadarki şampiyonaların hoş özetleri. ellerine sağlık aceto üstat.

Recep Hilmi TUFAN | rehitu.com dedi ki...

1980 - Forza Azzurri...

yesilsaglikli dedi ki...

Gullit, Van Basten, Rijkaard, Koeman... Ne muhteşem bir kadroydu o.

Adsız dedi ki...

ee nerede 1992 finalleri? ahmet çakar tarzı "Danimarkalılar plajda sevgilileri ile iken aniden telefonları çaldı" gibi bir yorum bekliyordum oysa.

Adsız dedi ki...

88 de van bastenin attığı gol,ne şimdiye kadar atılabildi, ne de bundan sonra da atılabileceğine inanmıyorum...
34 yaşındayım .izlediğim 1.sınıf gollerin içerisinde 1 numaradaki yerini hala koruyor

varol döken dedi ki...

ah portakallar, hangi takım bir insanın kanına böyle işler, votkasız portakal insanı böyle nasıl sarhoş eder? 30lu yaş kuşağının hollanda aşkı bu turnuvada başlamıştır sanırım... 94te bergkamp ın golüyle alevlenmiş ama son senelerde sönmeye yüz tutmuş bu aşkı bugünlerde sneijder, van der vaart ve engeleear canlandırıyor sağolsun...

türkiye elense bile hollanda ile sonuna kadar devam, haydi portakallar bunun için sıkıldınız siz:)

vertumnus dedi ki...

Ülkedeki genel eğilim de, yukarıda benden önceki yorumlarda yer aldığı gibi "Hollanda sempatisi" biçimindeydi. Gel gör ki, benim yaşım 8 o zaman, önünde CCCP yazan adamların hastası olmuşum. Hele kalede Dasaev var ki aman yarabbi! Sovyetler'i tutuyorum diye tüm mahalleyi karşıma aldım ben. Kurban olduğumun Van Basten'inin dünya tarihinin en güzel gollerinden birini atası tuttu...Yazık oldu o Sovyet takımına.

Ama hala arada kağıtları buruşturup evde top yapıp koridorda koşarken "Mikhailichenko - Litovchenko - Zavarov" derim usulca. Yazarım golümü mutfak kapısının koruduğu kaleye. Gider bi zeytinyağlı yaprak sarması çalarım tencereden. "Zavarov iyiydi, Zavarov" diye diye yerim.

Olric dedi ki...

1988e ilişkin araştırmadan yazıyorum: (böyle muhabbet daha zevkli olduğundan, ansiklopedik bilgi yeri değil nasılsa)

1.son grup maçında yugoslavyayı 3:2 yendik diye hatırlıyorum, hatta o maça kadar gol bile atamamıştık. o maçı da 0:2den çevirmiştik. o maç, bu maç değil mi yoksam? feyyaz atmıştı galibiyet golünü

2.irlanda-ingiltere maçı süperdi. maçın başında atmışlardı yeşiller. hala o maça ilişkin tezahüratlar yapar irlandalılar milli maçlarda.

3.yarı final maçında karşılıklı penaltı golleriyle durum 1:1ken, 89.dakikada MarcoVanBasten inanılmaz bi gol atmıştı almanlara hem de almanyada. sehpanın üstüne zıpladığımı hatırlıyorum bu golden sonra sevinçten.

4.turnuva boyunca muhteşem top oynayan ruslar (kadroda Rats vardı, acayip bi adamdı), final maçında sürklase olmuşlardı. gullit attığı golde öyle bi kafa vurdu ki kafayı sağa sola sallayarak, 1 m. menziline kimse girememişti. marco'nun golü için ise hiç bişey demiyorum. herkese atılırdı da o kaleciye atılır mıydı, ayıptı.

Unknown dedi ki...

yugoslavya'ya 2-3 yenilmistik izmir'de, 0-3'den sonra 2 gol atmamiza ragmen. eleme gruplarini 2 puan ve 2 golle kapatmistik boylece, gol atamayip rezil olmaktan son anda kurtulmustuk. 1987, sifirlarla dolu bir yilmis simdi bakinca, eurovision'da da sifir cekmistik.

Olric dedi ki...

hakikaten doğru, okuyunca kendi kendime "amma uçmuşum" dedim, 2:3 kaybetmiştik. ama gollerden biri feyyaz'dı ona eminim. diğeri de yusuf (rambo olan) muydu??

varol döken dedi ki...

vertumnus keyifli bir entry olmuş, biz de severdik sovyetleri ama hangi futbol bünyesi van basten'e dayanabilir ki:)