3 Kasım 2012
Hafta Sonu Futbol
3 Kasım Cumartesi
14:00 Samsunspor - Karşıyaka @Trt 1
14:45 Manchester United - Arsenal @Lig TV 3
16:00 Kayserispor -Karabükspor @Lig TV
16:30 Borussia Dortmund - Stuttgart @Trt Haber
17:00 Swansea - Chelsea @Lig TV 3
19:00 Akhisar - Fenerbahçe @Lig TV
19:00 Eskişehirspor - Gaziantepspor @Lig TV 2
19:00 Barcelona - Celta Vigo @NTV Spor
19:00 Çaykur Rizespor - Erciyesspor @Trt Spor
19:30 West Ham United - Manchester City @Lig TV 3
21:00 Real Madrid - Real Zaragoza @NTV Spor
23:00 Valencia - Atletico Madrid @NTV Spor
4 Kasım Pazar
14:00 Boluspor - Adanaspor @Trt Spor
15:30 QPR - Reading @Lig TV 3
16:00 Gençlerbirliği - Elazığspor @Lig TV
16:00 Fiorentina - Cagliari @Trt Spor
16:30 Bayer Leverkusen - F.Düsseldorf @Trt Haber
18:00 Liverpool - Newcastle United @Lig TV 3
18:30 Werder Bremen - Mainz @Trt Haber
19:00 Beşiktaş - Mersin İY @Lig TV
19:00 Orduspor - Sivasspor @Lig TV 2
19:00 1461 Trabzon - Kartalspor @Trt Spor
19:00 Göztepe - Manisaspor @Trt Web
21:00 Sao Paolo - Fluminense @Lig TV 3
22:30 Sevilla - Levante @NTV Spor
5 Kasım Pazartesi
20:00 Bursaspor - Kasımpaşa @Lig TV 2
20:00 Gaziantep BŞB - Bucaspor @Trt Spor
22:00 WBA - Southampton @Lig TV 3
1 Kasım 2012
Four Four Two / Kasım 2012
FFT yine dopdolu bir içerikle huzurlarınızda.
Süper Lig'te oynamış en iyi 100 futbolcu, Alex de Souza, çılgın derbi günü ve
çok daha fazlası kasım sayısında...
Türkiye'nin gelmiş geçmiş en iyi 100 yabancı oyuncusu
Gelmiş geçmiş en iyi yabancı oyuncular kimler? Türkiye'de bu soruyu sormak ve cevap aramak hiç kolay değil, çünkü verilecek cevap kimseyi tatmin etmez! Yine de FourFourTwo, bir metot belirledi, tüm oyuncuları puanladı ve Türkiye'nin en iyi 100 yabancısını listeledi. Aralara da röportajlar serpiştirdik. Hiç kolay olmadı!
Günahlarıyla sevaplarıyla Alex de Souza!
Çok yazıldı, çok çizildi. Her yaptığıyla, attığı tweetlerle olay oldu. Sonrasıysa malum... Tam sekiz sene önce başlayan bu hikâyenin sonunun böyle biteceğini kimse bilemezdi. En başından sonuna kadar unutulmayacak hikâyesiyle, bir devrin kapanışı Kasım sayısında!
Gelmiş geçmiş en iyi yabancı oyuncular kimler? Türkiye'de bu soruyu sormak ve cevap aramak hiç kolay değil, çünkü verilecek cevap kimseyi tatmin etmez! Yine de FourFourTwo, bir metot belirledi, tüm oyuncuları puanladı ve Türkiye'nin en iyi 100 yabancısını listeledi. Aralara da röportajlar serpiştirdik. Hiç kolay olmadı!
Günahlarıyla sevaplarıyla Alex de Souza!
Çok yazıldı, çok çizildi. Her yaptığıyla, attığı tweetlerle olay oldu. Sonrasıysa malum... Tam sekiz sene önce başlayan bu hikâyenin sonunun böyle biteceğini kimse bilemezdi. En başından sonuna kadar unutulmayacak hikâyesiyle, bir devrin kapanışı Kasım sayısında!
Her yıldız futbolcu kötü ayrılmak zorunda mı?
Geçmişten bugüne baş karakterler değişse de kaçınılmaz son hep aynıydı. Son olarak Alex ve Quresma'yla tanık olduğumuz olaylara bir de geçmişin penceresinden baktık.
Geçmişten bugüne baş karakterler değişse de kaçınılmaz son hep aynıydı. Son olarak Alex ve Quresma'yla tanık olduğumuz olaylara bir de geçmişin penceresinden baktık.
Unutulmaz Pazar!
Adana Demirspor-Adanaspor, Milan-Inter, Fenerbahçe-Beşiktaş, Barcelona-Real Madrid, Marsilya-PSG, Standard Liege-Anderlecht, Spartak Moskova-CSKA Moskova… Eminiz ki önceden planlanmış olsa bile böyle büyük maçları aynı güne getirmek neredeyse imkansız olurdu. Ama oldu ve FourFourTwo da unutulmayacak Pazar gününü hem de canlı canlı izleyerek mercek altına aldı.
Ayrıca; futbol dünyasının intikamları; Mustafa Aydın'ın hikâyesi; Rooney'nin en zor yılı; forma numaraları; Mersin İdman Yurdu; herkese Ibrahimovic posteri...
Adana Demirspor-Adanaspor, Milan-Inter, Fenerbahçe-Beşiktaş, Barcelona-Real Madrid, Marsilya-PSG, Standard Liege-Anderlecht, Spartak Moskova-CSKA Moskova… Eminiz ki önceden planlanmış olsa bile böyle büyük maçları aynı güne getirmek neredeyse imkansız olurdu. Ama oldu ve FourFourTwo da unutulmayacak Pazar gününü hem de canlı canlı izleyerek mercek altına aldı.
Ayrıca; futbol dünyasının intikamları; Mustafa Aydın'ın hikâyesi; Rooney'nin en zor yılı; forma numaraları; Mersin İdman Yurdu; herkese Ibrahimovic posteri...
31 Ekim 2012
Krampon ve Gazete Kağıtları
Ev sahibi
takımın hocası iflah olmaz derecede sağlamcıydı. “Önce kaleyi kapatlım beyler,
bir gol bulursak ne ala” sözünü ezberlemişti oyuncuları. Böyle kapanan bir
takıma karşı oynamayı sevmezlerdi. İlk yarıda açamadılar da zaten rakip
savunmayı. Uzaktan şut deneyin demişti hocaları. O nefis şut doksandan içeri
girdiğinde, memleketin ufak bir şehrinde bir adam fırladı ayağa... “Yaşa be
kardeş yaşa, ne vurdu be” dedi. Salonda yalnızdı, golü uzaklarda atanla kardeş
değildiler ama o zamanlar kardeş gibiydiler. Ayağa kalktı, yıllar önce dizinden
geçirdiği ameliyatın bitmeyen sızısını hissetti ama üstelemedi. Yan odada
duvara asılı olan çerçeveyi alıp salona döndü. 16 yaşındaydılar o karede, bir
idman sonrası takım arkadaşlarından biri çekmişti, antrenmanlarını gazetecilerin
izlemediği bir kulübün alt yapısında oynuyorlardı o zaman. Üşümüşlerdi,
yorgundular ve sıcak çay isteyen gözlerle bakmışlardı objektife. O nefis şutu yıllar sonra atanın doğduğu
şehirde deniz de yoktu çim sahada. Dokuz kardeştiler ve bir ağabey, iki kardeşi
de onun gibi futbola yetenekliydi ama aralarında en iyi olan da oydu. Seçmelere
girerken, 38 numara ayaklarına giyecek afilli bir kramponu yoktu. 43 numara
kramponların içine gazete kağıtlarını sıkıştırmıştı. Denizi olan ufak şehrin
antrenörü ailesini ikna ettiğinde ufak valizi hazırdı ama gittiği kulüp
tesisinde iki gün açmadı valizi. Üçüncü gün santraldaki çocuğu otogarın nerede
olduğunu sordu. İdmandan çıkmışlar, altı kişi üç ranzada kaldıkları odada az
bir muhabbetin ardından kendi kendine “Ben dayanamıyorum, evine döneceğim”
demişti. Hem zaten evden çıkarken de annesine “Özlersem dönerim ana” demişti.
Valizini aldı ama ondan bir yıl önce takımın alt yapısına gelen arkadaşına
yakalandı. “Nereye?” dedi. “Hiç,
otogara, bir akrabımı karşılaşmaya gidiyorum.” İnanmadı ondan bir yaş büyük
olanı. Peşine takıldı. Otogarda buldu onu.”Üzme beni kardeş, sabret, yetenekli
adamsın, İstanbul’da top oynarsın sen” dedi. Elinde valiz olan genci ikna etmek
için bir saat dil döktü. Denizi olmayan şehrin çocuğu en sonunda “Peki” dedi ve
gülümsedi.
Mehmet Topal, 26 yaşında. Malatya’dan Çanakkale Dardanel alt yapısına geldi. Oradan Galatasaray’a transfer oldu. Valencia’da iki sezon forma giydikten sonra kariyerine Fenerbahçe’de devam ediyor. Onu otogardan geri çeviren Erdoğan sakatlandı, erken yaşta futbolu bıraktı, Mehmet ile gurur duyuyor. (442- Türkiye / Ekim 2012)
Mehmet Topal, 26 yaşında. Malatya’dan Çanakkale Dardanel alt yapısına geldi. Oradan Galatasaray’a transfer oldu. Valencia’da iki sezon forma giydikten sonra kariyerine Fenerbahçe’de devam ediyor. Onu otogardan geri çeviren Erdoğan sakatlandı, erken yaşta futbolu bıraktı, Mehmet ile gurur duyuyor. (442- Türkiye / Ekim 2012)
Üç Pasaport Eskiten Çocuk

Bir başka
takıma, bir başka şehire gitmek zordur. Bir başka ülkeye, dilini bilmediğin
topraklara gitmek ise bir kara delik sanki. Hele bunun için ilk kez valiz
topluyorsun, karıncalanır vücudun, ürperirsin, üşürsün, yalnızlık sarar dört
bir yanını kalabalıklar içinde. Futbolun en esaslısının oynandığı ülkenin
başkentindeydiler. Kalabalık şehrin
banliyösünde ağaçlar arasına gizlenmiş, kapısından içeriye gazeteci sokulmayan
bir otel. Perdeleri sıkı sıkıya kapatılmış, hep akşamı yaşayan odada bir
akşamüstü sohbetiydi onlarınki. “Kralını oynarım ağabey, biliyorsun beni” dedi.
Diğeri cevap verdi: “Biliyorum, bilmez miyim, sen de bu özgüven oldukça geçemeyeceğin
defans yok.”İyi ki varsın ağabey” dedi, futbolcu. Adam “Sen de kardeş, sen de
iyi ki varsın. Gurur duyuyorum seninle” dedi. Kardeş değildiler, adam gazeteci
kimliğini de odanın dışında bırakmıştı, iş değil dostluk saatiydi. “Hatırlıyor
musun yıllar önce bana uçakta bir deplasman dönüşü ne demiştin? Alt
yapıdaydın.” Futbolcu gülümsedi, “Hatırlamaz olur muyum abi, ben yeteneğime
güveniyorum ama A takıman çıksam bir yarıyı çıkartamam. Tempo çok yüksek orada.
Kendimi geliştirmem lazım, özgüvenimi de böyle toparlarım” demiştim. “Ben de
sana kaç pasaport eskittin daha 18’ine gelmeden?” diye sormuştum dedi
adam. “Üçtü değil mi?” Sağ açıkta
başlayan kariyerinde milli takımların alt yaş gruplarında her zaman aranan adam
olmuştu. O milli maç senin, bu milli maç benim derken de üç pasaport birden
eskitmişti. Futbolcu olanı oturduğu koltukta dizlerini karnına çekti, başını
öne eğdi ve adama “Burada da en iyisini yapacağım ağabey” dedi. “Çok
çalışacağım, ben güçlü olduğum sürece bu takımda banko oynarım. Kimse bana
yapamadı, gerdi döndü diyemeyecek. Artık aklımda olan tek şey futbol” derken de
sanki uzak köşeye plaseye bırakmış gibiydi. “Goolll” diye bağırmak geçti adamın
içinden... Memleketin en kalabalık şehrinde, en kalabalık semtlerden birinde
sokak aralarında futbol oynayarak büyümüştü her çocuk gibi ama onun Tanrı
vergisi yeteneğini semtin ağabeyleri keşfetmişti. Fedakar babaları, onun ve
kardeşinin bir dediğini iki etmemiş, onları mutlu birer çocuk olarak
büyütmüştü. O bu büyük Avrupa şehrine gelmeden önce de kazandığı paralarla,
önce ailem demişti. Odada birbirlerine sarıldılar, çocuk, adının yazılı olduğu
yeni takımının formasını imzaladı.
Arda Turan, 25 yaşında. Bayrampaşa’da büyüdü. 8 yaşında Altıntepsi’de futbola başladı. 12 yaşında Galatasaray alt yapısına geldi. Bir yıl sonra uzaktan izlediği, maçlarda toplarını topladığı ağabeyleri Parken’da UEFA Kupası’nı ardından Monaco’da Süper Kupa’yı kaldırdı. Atletico Madrid’de ilk günden itibaren onbirin değişmezi olan Arda Turan, birinci sezonunda Bükreş’te UEFA Kupası’nı ardından Monaco’da Süper Kupa’yı kaldırdı. Özgüveni hep vardı artık ağabeyleri kadar da koşuyordu... (442-Türkiye/Ekim 2012)
Arda Turan, 25 yaşında. Bayrampaşa’da büyüdü. 8 yaşında Altıntepsi’de futbola başladı. 12 yaşında Galatasaray alt yapısına geldi. Bir yıl sonra uzaktan izlediği, maçlarda toplarını topladığı ağabeyleri Parken’da UEFA Kupası’nı ardından Monaco’da Süper Kupa’yı kaldırdı. Atletico Madrid’de ilk günden itibaren onbirin değişmezi olan Arda Turan, birinci sezonunda Bükreş’te UEFA Kupası’nı ardından Monaco’da Süper Kupa’yı kaldırdı. Özgüveni hep vardı artık ağabeyleri kadar da koşuyordu... (442-Türkiye/Ekim 2012)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)