Genç Alman
teknik direktörlerin büyük sükse yaptığı bir dönemden geçerken Türkiye, 32
yaşında bir teknik adamla tanıştı geçen sezon. Alanyaspor’da Çağdaş Atan’ın
yardımcılığını yapan Francesco Farioli’yi eski kulübüne tavsiye eden İtalya’ya
transfer olduğu ilk formasını giydiği Sassuolo da onunla çalışan Merih
Demiral’dı. Floransa Üniversitesi’nde felsefe eğitimi alan Farioli o dönemde
genç bir kaleciydi, sahadaki kariyeri ancak üçüncü ligde son buldu ama
Socrates, Kant, Bacon ve Sartre okuyan genç İtalyan futbolla felsefeyi bitirme
tezinde buluşturup kendisine yeni bir kariyer kapısı açtı. “Oyunun felsefesi,
futbolda estetik ve kalecinin rolü” yazıyordu tezinin giriş sayfasında.
Hayatını değiştiren adam Çizme’de son yılların yükselen futbol aklı De Zerbi
oldu. Farioli artık onun teknik ekibinde kaleci antrenörüydü ama daha fazlasını
istiyordu…
Geçen sezon
Alanya’nın pas oyununda, defanstan topla çıkışlarda çizdiği oyunlar memleketin
en önemli futbol akıllarından birinin radarına takıldı. Karagümrük Başkan
Süleyman Hurma… Ligin yeni takımının transfer politikası tesadüfler üzerine
kurulu değildi. Süleyman Hurma geçmişteki sportif direktörlük tecrübesiyle
transferlerde yüz yüze görüşmeyi yapan adamdı. Önce kaleci Viviano geldi. Onun
ardından Serie A yıllarında yeteri kadar İtalyanlaşmış bir Arjantinli maestro:
Lucas Biglia’nın imzası sonrasında İtalya operasyonu devam etti. Bu sezon
takımdan ayrılan bir başka Arjantinli Lucas Castro da Serie A’da dört takımda forma
giymişti. Şilili Jorquera, ara transferde Genoa ve Milan geçmişi olan
Bertolacci ve Premier Lig’de 3 takım forması da giyen eski Roma ve Milanlı
Fabio Borini. İstanbul’da “Küçük İtalya” projesinin başına uygun teknik adam
arayan Süleyman Hurma’nın yolu Francesco Farioli ile böyle kesişti. Serie A’dan
gelen oyuncularla dil bariyeri olmayan, genç, iştahlı, bilgili ve sürekli
olarak kendini geliştiren bir teknik adam… Bu sezon Udinese, Roma ve Juventus
formaları giymiş tecrübeli Faslı stoper Medhi Benatia ve yolu 4 yıl önce
Atalanta’tan geçen Sırp santrfor Aleksandar Pesic ile Serie A patentli futbolcu
sayısı yükselirken bu proje belki de Süper Lig’in bir başka takımı için ilham
kaynağı oldu.
Geçen sezon
Trabzonspor’da göreve geldiğinde sekiz haftada bir galibiyet almış takımla
yükselişe geçen Abdullah Avcı ligin röntgenini en iyi çeken futbol adamlarından
biri olduğunu devre arasında gösterdi. İlk hedef ligde fark yaratan oyuncuları
kadrosuna katmak olan Avcı, Alanya’nın başarısında büyük pay sahinbi olan
Bakasetas ve yükselişteki bir genci Berat’ı kadrosuna kattı. Sezon bittiğinde
bir önceki yılın transfer enkazını ortadan kaldırması gerekiyordu.
Oyuncu
transferinde İtalya Serie A yeterli bir referanstı. Yüksek taktik bilgisi olan
teknik adamlarla çalışan futbolcuların oyun disiplini vardı ve sert ligde
yıllarını geçirirken edindikleri tecrübe onları Türkiye’de şampiyonluğa oynayan
bir takım için inandırıcı ve umut veren kimlikler olmalarını sağlıyordu.
Karagümrük gibi Trabzon’da da bir “Küçük İtalya” projesinin ilk iki halkası
Gervinho ve Bruno Peres oldu. Roma ve Parma formalarını giyen Fildişi Sahilli
forvet Gervinho ile Roma’nın savunma hattında Brezilyalı Bruno Peres aynı gün
geldiler şehre.. Büyük bomba, Serie A’ya 10 yıl damgasını vurmuş, Napoli’de
Maradona’dan (115gol) daha fazla gol atan Marek Hamsik’ti (121 gol). Kadroda iki
sezon İtalya’da Fiorentina forması giyen Brezilyalı stoper Vitor Hugo vardı ve
Serie A rüzgarı, Karadeniz’de sert esmeye başladı. O rüzgarın Trabzon’a
getirdiği son isim bir Danimarkalı santrfordu ama o da Serie A patentliydi.
Andreas Cornelius’u ülkesinde keşfeden ilk kulüp Atalanta idi ve geçen sezon
Parma’da Gervinho ile birlikte forma giyen 9 numara, tanıdık isimlerin bol
olduğu bir soyunma odasında buldu kendini…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder