Yedi yıl
önce Barcelona lige yedi gollü galibiyetle başlamış, iki El Clasico’da da Real
Madrid’i devirmiş, Bask bölgesinde önce Bilbao’ya ardından Sociedad’a
kaybetmişti. Valencia, Şubat ayında Camp Nou’ya geldiğinde maçın ertesi gün
aralarında bulunduğum gazeteci grubu Messi röportajını maçtan çok daha
heyecanla bekliyordu. O gün Barça, Messi’li yıllarda Arjantinli’nin gol attığı
bir maçı ilk kez kaybetti. Valencia 3-2 ile evine döndü. Sezonun son haftasında
Barça evinde Atletico Madrid’e devirse şampiyondu. Arda’lı Atletico, 1-1 ile 19
yıl sonra şampiyonluk hasretini bitirip Lizbon’da kaybedeceklerini Şampiyonlar
Ligi finalinin hazırlıklarına başladılar.. Ertesi gün Messi’yi bekleyen
gazeteciler zamanında kameralar karşısına geçen Arjantinli’ye soru
soramayacaklarını öğrendiler. Messi’ye soruları güvendiği bir gazeteci
soracaktı… Ne beklersiniz ki böyle bir röportajdan.. İlk kez yakından bir basın
toplantısında Messi’yi izliyordum. Utangaç ve çok konuşkan olmadığını
biliyordum ama bu kadarı fazlaydı. Messi’nin ağzından kelimeleri kerpetenle
alıyordu yakın gazeteci dostu. Göz temasından kaçınıyor, vücut dili bitse de
gitsem diyordu…
Ertesi yıl
Barselona’da Neymar röportajına bir saat önceden gelmiş Brezilyalı yıldızı
bekliyorduk. Bizimle beraber bekleyenlerden biri de Barcelona kulübü ikinci
başkanıydı. Röportaj saati geldiğinde Neymar ortalıkta yoktu, Barcelona’nın
iletişim ekibinin yaşadıkları panik yüzlerinden okunuyordu. Neymar bir gece
önce şehrin casinosunda sabahlamış diyen Katalan gazeteciler haklı mıydı
bilmiyorum ama röportaj için salona girdiğinde 75 dakika gecikmişti. Messi’den
yetenekli olduğu bir alan varsa o kesin iletişim gücü olabilir. Dakikalar
içinde esprileri ve rahat cevaplarıyla salonu avucunun içine aldı, herkes mutlu
ayrıldı basın toplantısından.. Sonuçta deli dolu Neymar bu, uyuduğu sıcak
yatağından kalkıp gelmeyebilirdi de…
Ne futbolun
kendisi ne de futbolcular 40 yıl önceki gibi değil. Futbolcuyla iki kare yan
yana fotoğraf çektirip, ağzından iki cümle alıp sonra “altını sen doldursun”
devri çoktan tarihe karıştı. Modern futbolda parayı sadece kulübünden
kazanmıyorsun, sponsorlar sana ne kadar çok görünür olursan o kadar fazla bütçe
ayırıyorlar. İyi futbolculuk kadar iyi aktörlük de önemli.. Elinde kramponlar
moda fotoğrafçısına poz verdiğinde, röportajlarda ortalığı ayağa kaldıracak
manşet ağzından çıktığında, 90’a taktığın frikik golleri kadar güzelsin ve
başarılısın…
Selçuk İnan
ile 9 yıl boyunca röportaj yapmayı başaramadım, mesleki kariyerimde
başarısızlık olarak görür yapanları da tebrik ederim. Ne zaman denediysem, her
erteledik. Galatasaray kaptanının zirvedeyken de, düşüşe geçtiğinde de
anlatacak çok şeyi olduğuna inandım, başarılarının gençlere ilham kaynağı
olacağını, yedek kulübesine düştüğünde bunun nedenlerini o günlerin
sıcaklığında sormak isterdim. Bir gün bir yazının köşesine “Susma Selçuk, sıra
sana gelecek” dedim… Geldi de…
Futbol
kariyeri uzun bir yol… Başlayana “yolun açık olsun”, bitirene “geçmiş olsun”
denir. Bu yol yokuşlu, virajlı; kazanmak da var kaybetmek de… İki yer arasında
övgü de var eleştiri de… Selçuk İnan’ın Selçuk İnan olamadığı yılların sosyal
medyanın yükselişe geçtiği yıllar olması belki de Selçuk’un talihsizliğiydi..
Çünkü bu devirde ayağın tökezlediğinde “çöpsün” o sanal dünyada...
Selçuk İnan
büyük futbolcuydu ama düşük profil çizip, kaptanı olduğu takım adına neredeyse
senede iki paragraf konuşan adam olmayı tercih etti. Geçen hafta da futbola
veda ederken kameralar karşısında kaçırdığı gözleri, titreyen sesiyle aslında
saha dışındaki Selçuk İnan’ın Z raporunu alıp verdi bize… Selçuk buydu, yaşına
değil susmaya yenilmişti... Hayatta da futbolda da birinden ayrılmak değil; bir
zamanlar beraber geçirilen o güzel zamanların bir daha tekrar etmeyeceğini
bilmek acıtır… Selçuk’a en çok kızanlar onun ne kadar büyük futbolcu olduğunu
bilen, izleyenlerdi. Selçuk bunu biliyor muydu? Sanmıyorum… Bilse, önce
kalabalıklara sonra kendine küsmezdi. Kaptanı ve taraftarı olduğu kulübün
efsanesi Bülent “Korkmaz”dı, bu sezon şampiyon olan Okan “Buruk” ayrılmıştı
Galatasaray’dan… Selçuk da son 4 yılda kendine “İnan”madı… Eksik tuttuğu “güzel
zamanlar” ve yapmadığı röportaj için canı sağ olsun, yeni hayatında yolu açık
olsun…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder