20 Eylül 2018

Colin Kaepernick


Büyük sporcu olmanın zorluğu dalı ne olursa olsun en yetenekli olmak değil, en iyi olabilmek ve sonrasında hep iyi kalabilmek. Yetenek sizi bir kapıdan içeriye sokuyor sadece, sonrası adanmışlık, çok çalışmak. Yetmiyor bir zaman sonra çılgın kalabalıklar içinde zirveye doğru çıkarken yaşanan yalnızlıklar. Kariyer yönetimi, servet yönetimi ve elbette topluma örnek insan olma mecburiyeti… Hepsini başaranlar spor tarihinin sayfalarına adlarını efsane olarak yazdırıyorlar. Kimileri de hayata çalım atamıyor, düştüğü yerden kalkmıyor ve en önemlisi vazgeçiyor, işte o zaman o saf yeteneğinizle bir koltukta baş başa kalıyorsunuz.
Sporcular, çocuk genç herkese örnek olmalı ama onların hayat duruşlarını ifade ettiklerinde aldıkları bir cevap da var: “Sen topuna bak.” Bu, “Senin için futbol, basketbol, sen ne anlarsın politikadan, hayattan, edebiyattan” tavrı bir zaman sonra büyük yıldızların ego duvarlarında patlıyor. Elbette anlarlar ve anlıyorlar da. Hikayenin kahramanı da hayatı, yaşadığı ülkeyi ve özgürlüğü sorgulayanlardan: Colin Kaepernick
87 sonbaharında beyaz bir anne ve siyahi babanın oğlu olarak dünyaya gelen Colin için hayat emeklediği günlerden itibaren hep zordu. Annesi ona hamileyken babası evi terk etmiş, 19 yaşındaki annesi Heidi Russo da onu iki evlatlarını kayb4eden Kaepernick çiftine evlatlık vermişti. Colin’in hayat hikayesinde bu yıllar dünyaya bir rugbi oyuncusu olan siyahi sporcu Danny Wilson’un oğlu olarak dünyaya gelen ve çocuk yaşta yaşadığı ırkçı saldırılar sonrasında annesinin soyadı Giggs’i alan Manchester United’ın efsane futbolcusu Ryan Giggs’in hikayesiyle benzerlik taşır…
2011 yılından beri Amerikan Futbol Ligi’nde oynayan Colin Kaepernick iki yıl önce milli marş sırasında diz çökmüş ve bu protestosuyla ülkedeki siyahlara uygulanan polis şiddetine ve ırkçılığa dikkat çekmek istemişti. Başardı da. Son iki sezonda Amerikan futbolunun birçok yıldızı Trump hükümetini protesto etmek için benzer protestoyu yaptılar. ABD Başkanı, Amerikan Futbol Ligi yönetimine sert çıkmış ve bu oyuncuların kulüplerinden kovulmasını istemiş, marş sırasında da ayakta durma zorunluluğu getirilmesini istemişti. Trump’ın ilk istediği oldu. Colin Kaepernick takımsız kaldı. İkincisi ise, şartlı olarak kabul edildi, marşta ayakta durmak istemeyenler soyunma odasında bekleyecekti. NBA yıldızları LeBron James ve Kevin Durant, takımı şampiyon olduktan sonra Beyaz Saray’a gitmeyeceğini açıklayan Stephen Cury’e destek verdiklerinden aldıkları cevap, Colin Kaepernick’i haklı çıkartıyordu. Bir yorumcu onlar için “op sektirmek için yılda 100 milyon dolar ödenen birinden siyasi fikir istemek her zaman akılsızcadır." yorumunu yaptı ve "Sesinizi kesin ve top sürün” demişti..
Milyonlarda dolarlık kontratını yakan, şiddet ve ırkçılık karşıtı olduğu için yalnızlaştırılan Colin Kaepernick’e destek yağdığı kadar milliyetçi duyguları da zedelediği gerekçesiyle tepkiler vardı. Sonra beklenmeyen bir el uzandı. Spor endüstrisinin dev markalarından bir olan Nike, “Just do it” sloganının 30. yıl şerefine düzenlenen reklam kampanyasının yüzü olarak Colin Kaepernick’i seçtiğini açıkladı. Peki tercihi sebebi neydi? Onu da Nike'ın Başkan Yardımcısı Gino Fisanotti açıkladı: "Dünyanın ilerlemesine yardımcı olmak için sporun gücünden yararlanan Kaepernick'in kendi jenerasyonun en ilham verici sporcularından biri olduğuna inanıyoruz.”

Dünya şimdi üzerinde "Bir şeylere inanın. Bu, o şey uğruna her şeyi feda etmek anlamına gelse bile" yazan Colin Kaepernick’i konuşuyor… Birileri bundan sonra Nike’ın müşteri kaybedeceğini de söylüyor ama insanlık çoktan kazandı bile…


Hiç yorum yok: