9 Temmuz 2017

Neden Beşiktaş?


Çeyrek asır önce Gordon Milne doğru hocaydı, Metin-Ali-Feyyaz da okumuş çocuklar, Atom Karınca Rıza gerilerek ortaları keser, Kartal coşardı. Üç yıl arkaya şampiyonluğun ardından Galatasaray’ın dörtlemesiyle sonuna geldiğimiz yüzyıl… 100. Yılda Lucescu ile kazanılan ardından altı yıl daha süren hasret. Beşiktaş, Türk futbolunda bir asırdır yarıştığı ezeli rakiplerinin gerisinde kaldığı son 20 yılın acısını doğru yönetim, doğru teknik adam ve kadro ve yeni stadyumuyla çıkartıyor. Son iki sezonun şampiyonu daha şimdiden yeni sezonun da en büyük favorisi. Peki Kartal’ı yüksekten uçuran nedir?

SONU FEDA İLE BİTEN YILLAR
Galatasaray’ın Rijkaard’lı dönemde başlayan transfer çılgınlığı Fatih Terim’in 3. döneminde hedefi 12’den vuran transfer politikasıyla son bulmuştu. Beşiktaş yönetimi de ilginçtir ezeli rakibinin düştüğü hatayı iki yıl gecikmeli bir deja vu gibi yaşadı ve hikayenin sonunu feda sezonuyla getirdi. G.Saray’ın Drogba ve Sneijder’li süperstar projesinin bir benzerini Beşiktaş, Mario Gomez, Talisca ve şimdi de Pepe transferiyle taçlandırdı. Galatasaray’da Melo ne verdiyse, Atiba da ziyadesiyle yüksekten uçurdu Beşiktaş orta sahasını...

FİKRET ORMAN VE DOĞRU YÖNETİM
Bizim kulüplerimizde gelenektir, son sözü başkanlar söyler, bu yüzden de 15 kişiden oluşan yönetim kurulları iş icraata kalınca söz haklarının olmadığını düşündüklerinden bir zaman sonra sahneden çekilir ve başkanı yalnız bırakırlar. Beşiktaş Başkanı Fikret Orman’ın son yönetimi sahaya iyi yayılan bir futbol takımı gibi. Herkes elinin taşına altına koyuyor, transferden, sponsorluk anlaşmalarını, iletişime kadar her alanda yetkili olan isimler Kartal’ı biraz daha yüksekten uçurmak için çabalıyor.

VODAFONE PARK BAŞKA SEMTTE OLSAYDI…
Eski stadyumunu yıkıp yenisini aynı arazi üzerinde yapan iki kulüp var yakın geçmişte. İspanya’da A.Bilbao ve Beşiktaş. Vofadone Park bugün İstanbul’un bir başka köşesinde olsaydı Kartal’ın bu tribün atmosferini yakalayabilmesi mümkün değildi. Semt kültürü, dört koldan ulaşım kolaylığı, teknolojinin nimetlerinden faydalanmış, ağzına kadar dolu bir stadyum… Bir futbol takımı sahaya çıktığında dolu ve ateşli tribünlerden başka ne görmek ister ki…

SPONSOR ASLA SADECE SPONSOR DEĞİLDİR
Avrupa’da uzun süreli sponsorluk kontratlarında amaç marka ve kulübün bir kazan-kazan projesi yaratmasıdır. Elbette işin uçunda milyonlar var ama kimse bir kucak dolusu parayı sırf formanın üzerinde adını görmek için vermez. Beşiktaş ve Vodafone arasındaki sponsorluk anlaşması ve üretilen projeler futbol tarihimize örnek olarak geçecek. Arka planda iş geliştirmecilerin, reklamcıların ve iletişim uzmanlarının kafa kafaya verdiği, bir markayla bir kulübün evliliğini mesut kılan, ortaya markayı sevdirirken kulübe de verdiklerini hatırlatan bir anlaşma oldu bu…

TAKIM OMURGAN KADAR KAZANIRSIN
UEFA’nın finansal gözetiminde aldığı kadar satmak zorunda olan bir kulüp nasıl şampiyon olacağı kadroyu kurabilir? Beşiktaş’ı son iki sezonda transfer hovardalığından uzaklaştıran, kiralama formülüyle maliyeti düşüren, sattıklarıyla da (Demba Ba, Sosa, Atınç, Ersan) başarıya koşturan işte bu “yasak” oldu. Futbolda sahadaki onbirinin omurgasının kalitesi kadar sesin çıkar. Maç kurtaran kaleci, oyunu iyi okuyan bir stoper, rakibi bozan bir orta saha, golcünün ardından filmin senaryosunu yazan bir futbol aklı ve rakip filelerin tozunu alan usta bir bitirici. Beşiktaş, omurgasını sağlam kurduğu kadrosuyla iki sezonu da süpürmeyi bildi. Pepe transferi de o omurganın kalitesine yapılan bir enjeksiyondur işte…

HEM YARIŞTIRAN HEM DE YETİŞTİREN HOCA
Oyunun iki yönünü de oynayan yani hem işin savunma tarafında hem de hücumda eşit performans ortaya koyan futbolcular muteber olduğu günümüzde en büyük tartışmalardan biri bazı teknik adamların sadece yetiştiren ve ligin sonunda gülemeyen, bazılarının ise şampiyonluk için doğmuş olduklarıdır. Şenol Güneş’i işte bu ayrım noktasında değerli kılan ikisini de birlikte yapabilmesi. Sadece genç oyuncuları değil, kariyeri tıkanmış futbolcuları da parlatıp tekrar vitrine çıkarmakta usta olan Güneş, son iki sezonda elindeki kadrodan maksimum verim alarak mutlu sona ulaştı. Futbolun yıldızlar değil teknik adamların üzerinden okunduğu son 15 yılda, Beşiktaş’ın en büyük talihi elbette ki doğru hocayı seçmesiydi. Hem Kartal kazandı hem de Şenol Güneş… 

4 yorum:

ozgurr dedi ki...

küçük bir düzeltme; bilbao'nun stadı aynı yerde değil, hemen yanıbaşında.

Adsız dedi ki...

bence en önemlisi teknik adamdır kulüplerde.şenol güneş olmasaydı diğerlerinin olması bir başarı hikayesi yazılması oldukça zordu.

hocam bu arada yeni sezonda 5 büyük ligin futbolcu maaşlarını yayınlamanı bekliyorum.ibretlik rakamlar ortaya çıkıyor :)

beylikdüzü günlük kiralık daire dedi ki...

Çünkü beşiktaşlı olmak ayrıcalıktır !

Çelik dedi ki...

Nedenmi Beşiktaş ? En büyük aşkım desem yeridir ...