16 Temmuz 2017

Transfer Hikayeleri


Her kulübün bir Messi'si olmayabilir ama her kulüp kendi Monchi'sinin yolunu açabilir...Sevilla'nın küme düştüğünde "Gel futbol aklımız ol" dediği futbol direktörü diye takdim etmişim onu 11 ay önce 

İspanyol sportif direktör artık ülkesinden uzakta İtalya'da çalışıyor, bütün yollar Roma'ya çıktığından değil AS Roma kulübü ona inandığından anahtarları ona teslim etti. Monchi, yetenek avcısı, ucuza al, parlat ve sat onun işi.
Türk futbolunun parlayan yeteneği Cengiz Ünder'i de iki yıldır takip ediyordu Monchi. Roma'nın yönetimine "Bu çocuğu almamız" lazım dedi ve İtalyanlar 13 milyon euro'yu kasalarından çıkarttılar. Monchi, Roma'da işe başladığının ilk ayında dört futbolcuyu 100 milyon euro'ya sattı.
Liverpool'a 42 milyona satılan Sallah'ın yerine de 13 milyona Cengiz'i aldı, bir gün onu da 40 milyon üstüne satabilmek için. Tıpkı Las Palmas'tan 3 milyona gelen Vitolo'nun Sevilla'da parlayıp 37.5 milyona Atletico Madrid'e gittiği gibi...

Takma kafana Jorge
Bazı kulüpler oyuncuyu ucuza alıp parlatıp satmak zorunda değildir, Real Madrid gibi... 17 yıl önce Figo'yu Barcelona'dan kopartan ve Real Madrid'de "Los Galacticos" devrini başlatan Başkan Florentino Perez'in ucuz futbolcu sevmediğini herkes bilir.
2002'de dönemin sportif direktörü, takımın aynı zamanda eski teknik direktörü ve futbolcularından olan Jorge Valdano, Perez'e bir futbolcu önerir ve şöyle der: "Başkan, Kaka'nın değeri 12 milyon euro. Dört yıl sonra bu çocuk 60 milyon eder, alalım." Florentino Perez'in cevabı Real Madrid tarihini anlatır aslında: "Takma kafana Jorge, 60 milyon ettiğinde alırız."
Dört değil ama yedi yıl sonra Perez, Milan'a Kaka için 60 milyon öder... Real Madrid'in ufak Portekiz kulübü Maritimo'da oynarken 2 milyon euro'ya teklif edildiğinde almadığı ve üç yıl sonra Porto'dan kopartabilmek için 30 milyon ödediği çiçeği burnunda Pepe gibi...

"Dybala daha büyük takımda oynamalı"
Yine içinden Monchi geçen bir transfer hikayesi ama bu kez baş rolda Dani Alves var. Sekiz yıl Barcelona'nın sağ bekinde oynayıp kazanabileceği her şeyi kazanan Brezilyalı geçen sezon başında arasının iyi olmadığı teknik direktör Luis Enrique yüzünden İspanya'ya veda etmiş ve Juventus'a imza atmıştı. Yine harika bir sezon geçirdi sambacı, şampiyon oldu, Şampiyonlar Ligi finali oynadı.
34 yaşındaki bir defans oyuncusu için Juventus son durak olmalıydı ama Monchi'nin 15 yıl önce iddiası olmayan bir Brezilya kulübünde keşfettiği Dani Alves çenesinin kurbanı oldu. İtalyan gazeteciler bir önceki hikayemizdeki Cengiz Ünder'i "Dybala Turco" diye tanıttılar ülkelerinde.
Dybala da Juventusluların gözbebeği, Dani Alves, "Dybala için daha büyük bir takımda oynamalı" deyince geçen ay, Juventus taraftarının gözünde bitti. Sambacı valizlerini toplamak zorunda kaldı, Barcelona'dan eski hocası Guardiola ona kucak açtı, "Manchester City'ye gel" dedi. O ne yaptı? Gitti Paris Saint Germain'e imza attı. Barselona gibi güzel bir şehirden sonra Torino'ya bir yıl katlanan bir Brezilyalının, Manchester'ın grisi yerine Paris'i seçmesi neden vefasızlık olsun ki...

Hiç yorum yok: