18 Haziran 2017

Son Çıkan Işığı Söndürsün


Şampiyonluk için ben, sen, o yeter mi? Ev mi kurmak zor kadro mu? Büyük futbolcu olmak için kaç kupa kazanmak gerekir? Bir stadyuma veda ederken kaybettiğimiz nedir? Biraz futbol biraz hayatla sezonun Z raporu..

“BİZ” OLAMADIKTAN SONRA
Savaşta düşmanı yenmek için önce içerden parçala demek için yüksek rütbeli bir subay olmaya gerek. Her takım oyununda olduğu futbolda da teknik adamından futbolcusuna, masöründen malzemecisine herkesin soyunma odasında birbirine güvenmesi ve inanması. Chelsea’da Jose Mourinho’nun sonunu hazırlayan entrikalar neyse tam tersi bu sezon Antonio Conte önderliğinde yaşandı Chelsea’de ve hikaye mutlu sonla bitti. Manchester City’nin dev kadrosu, Pep Guardiola ile içerden parçalanırken, milli takımlar düzeyinde biz de uzun ve ibretlik bir hikaye yazdık. Ne takımın kalitesi ne tarihi ne teknik adamın taktik zekası… İçeride “Biz” olamazdığında sahada “Ben, sen ve o”yu paramparça ediyorlar bu oyunda…

BİR KADRO KURDUĞUNDA BUZDOLABI HANGİSİ?
Futbolda kadro kurmak biraz evi tutup döşemek gibi aslında. Her evin sahibinin bütçesi kadar elbette ama olmazsa olmazlar hep aynı. Buzdolabı olmadan kurutma makinesi olmayacağına göre iki kaliteli golcün varken sıradan iki stoperin de olmamalı bu oyunda. Yeni evin eksiği bitmez derler. Önce sahadaki 11’in omurgası: kaleci, stoper, orta sahayı süpüren, takımın futbol aklı ve topu rakip kaleye vuran santrfor. Buzdolabı, yatak, koltuk, çamaşır makinesi ve ocak gibi… Elbette bir de komşularla iyi geçinen ev sahibi olmak var. Bu ev bu sezon bizim ligimizde Beşiktaş’tı. Şenol Güneş, mikrodalga ve kurutma makinesinin derdisine yine düşmedi. İhtiyaçlar belliydi, evi arada bir havalandırmak gerekti ve yine mutlu son…

KAÇAN BALIKLAR HEP Mİ BÜYÜK OLUR?
Uzun yıllar kullanacağınız ev eşyalarının garanti sürelerini ek ücret ödeyerek uzatanlardan mısınız? Kiraladığınız evi “En az 4 yıl otururum” deyip ona göre masraf yapanlardan mısınız? Cevap evet ise kulüp başkanı olsanız elinizdeki değerli kabul ettiğiniz futbolcularla uzun vadeli kontrat yapar, süre kısaldığında da sözleşmeyi uzatırsınız. Yapmasanız ne olur? Örneğin Galatasaray’ın son 16 yılda gelenler başınıza gelir. Emre Belözoğlu’nun Inter’e kaptırır, 100 bin dolar ödeme yapmadınız diye Ribery diş fırçasını da alır kaçar ve “Gelecekte en az 50 milyon Avro” eder dediğiniz Bruma’yı aldığınız paraya satar, kasaya para koydum diye avunursunuz. Sonuçta kimse buzdolabını üç yılda bir yenilemez, onca masraf yaptığı evden de bir yıl sonra ev sahibi tarafından çıkartılmaz, çıkartılamaz değil mi?


FRANCESCO TOTTİ’DEN AL PACİNO’YA
İlk romanı, albümü, filmi muhteşem olan ama kariyeri boyunca da bu ilki aratan sanatçılar hepimizi hayal kırıklığına uğratır da peki sevmez miyiz onları? Bence severiz, o satırlar, o müzik, o film kareleri hayatımızda yer etmiştir, vedalaşılmaz onlarla… Peki en çok kupa kazanan futbolcu en iyi futbolcu mu, en büyük futbolcu mu? Francesco Totti, 65 bin taraftarını bir saat boyunca ağlatarak ettiği vedasında bize bunun cevabını verdi. Çeyrek asır boyunca her maça gittiğinde gördüğün adam hayatının bir parçası olmuştu ve ortada kupalardan daha çok samimiyet vardı…. Sizce de Al Pacino’nun bazı filmlerinin senaryosu facia değil mi?


GERİDE BIRAKTIĞIN MAHALLEDEN KALANLAR

Son eşyaları da kamyona yükleyip semt değiştirdiğinizde ve hatta başka bir şehre, ülkeye göç ettiğinizde geriye dönüp baktığınızda özlediğiniz o evin dört duvarı ve balkon ve manzarası mı,, yoksa çok daha fazlası mı? O evde yaşanmışlıkları o evde bırakıp gidiyormuş gibi hisseder de insan o hatıralar nakliye kamyonun peşinden koşar gelir. Beki mahalle esnafı, eve giden yollar, binilen otobüsler, minibüslerin hat numarası, kimsenin görmediği hep boş olan bir aracı park edeceğiniz alan, gecenin vakti evde kalmayanın istendiği komşular, top oynanan mahalle arkadaşları… Stadyumlar taraftarın evidir. Beşiktaş, yeni stadını eskisinin yerinde yaptığı için taraftar mahalleden ayrılmadı ama Madrid’de Atletico Madrid taraftarı yeni ve lüks stadyumlarında, yıkılacağı günü bekleyen altından karayolu geçen eski evleri Vicente Calderon’u da çevresini de çok özleyecekler. Maçtan önce 30 yıldır gidilen cafe, restoran, çıkışında buluşulan metro istasyonu, tribüne girmeden önce toplanan apartman bahçesi, nehir kenarında piknik yapılan, futbol konuşulan alanlar…  Bir stadyumdan gitmek sadece bir tribünden, bir koltuktan gitmek değil işte…. 

Hiç yorum yok: