8 Eylül 2013

Florentino Perez

Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın 3 Kasım’daki seçimde aday olduğunu ve şöyle bir vaatte bulunduğunu hayal edin: “Başkan seçilirsem Galatasaray kaptanı Selçuk İnan’a imza attıracağım. Başaramazsam seneye Şükrü Saracoğlu’ndaki bütün kombineleri cebimden öder, koltuk sahiplerine bedava dağıtırım.” Aziz Yıldırım bu iddiayı ortaya koyarsa sanırım Türkiye’de kimse şaşırmaz ama Selçuk İnan bu teklifi kabul ederse memleket ayağa kalkar, uzun süre de oturmaz... 13 yıl önce İspanya’da olduğu gibi. Haziran 2000. Tüm dünya Euro 2000’e kitlenmiş. İspanya da bugünlerde olduğu gibi kupa canavarı değil. Real Madrid’de 5 yıl önce seçimde aday olup kaybeden Florentino Perez, amansız rakipleri Barcelona şampiyon olunca yeniden aday olmaya karar verir ve bombayı patlatır. “Başkan seçilirsem Barcelona kaptanı Figo’yu alacağım. Alamazsam, Santiago Bernabeu’daki 70 bin kombine sahibi yerine parayı ben öderim. Bugün nerden baksanız en azından 50 milyon Euro’luk bir vaad bu. İspanyol medyası ayağa kalkar. Madrid şehri de. Barselona’da ise bir yaz sakinliği... Portekizli Figo “Evet, gidiyorum” dediğinde Katalanların yazına kırağı düşer. Perez, Barcelona’nın banka hesabına Figo’nun serbest kalma rakamı 60 milyon Euro’yu yatırır ve Katalanların kaptan bildiği Figo, beyaz formayı giyer...

Real Madrid’de Los Galacticos devrini Milenyum’da başlatan Florentino Perez, bugün krizden beli bükülen İspanya’nın General Franco sonrasındaki yükselişinde aldığı ihalelerle servetine servet katmış bir müteahhit. 1947 Madrid doğumlu ve 4 yaşında beri Real Madrid üyesi. Madrid Politeknik’ten mezun bir inşaat mühendisi. Ülkenin 80’li yıllar sonrasında yenileme projelerinde köprülerden barajlara, yollardan tünellere birçok projede Perez’in şirketlerinin imzası var. İki farklı dönemde 10 yılı aşan Real Madrid başkanlığı günlerinde hiç yanından ayırmadığı ve şeref tribününde birlikte oturduğu eşi Maria de Los Angeles Sandoval’ı geçen yıl kanserden kaybetti ve iki gün sonra acısını yine takımının bir galibiyetiyle dinlendirdi. İnşaat mühendisliği kadar usta ancak eski bir politikacı Florentino Perez. 80’li yıllarda ihaleler ve parti işlerini bir arada götüren ve Madrid Belediyesi’ne danışmanlık da yapan Perez, İspanya’nın en bilinen demokratlarından. Partisinin 1982 seçimlerinden ağır hasarla çıkması sonrasında Reformist Demokrat Parti’yi kuran ve 1986 seçimlerinde sandıkta boğulan Florentino Perez, sahada çok kez üstünlük sağladğı Milan Başkanı ve İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi kadar parlak bir siyasi kariyere sahip olamadı. Bu yönüyle onu kronolojisi tersten de olsa futbolda mağlup olunca politikaya el atan Cem Uzan’a benzetirsek çok daha abartmış olmayız. Perez’in bir tarafı da Aziz Yıldırım... Sürekli olarak yıldız oyuncu transfer eden ve onları kısa sürede harcayan ve ezeli rakibi Barcelona’nın hükümdarlığına şapka çıkartmak zorunda kalan bir başkan. Florentino Perez bir yanıyla da Galatasaray Başkanı Ünal Aysal. Kulübün borçları hiçbir zaman 300 milyon Euro altına inmese de onun döneminde Real Madrid, Avrupa’nın en çok geliri olan kulüpler sıralamasında Manchester United’ı solladı ve koltuğu bırakmıyor. Aysal gibi borç ödemek için küçülmeyi reddeden ve her seferinde süper yıldızlarla daha fazla forma daha pahalı maç bileti satmaya çalışan bir futbol aklı...

Birinci başkanlık döneminde Figo’nun ardından Zidane, Ronaldo, Beckham’ı alan Perez ikinci döneminde de işi gereği kat çıkmayı sürdürdü. Aynı sezonda Cristiano Ronaldo’ya 96, Kaka’ya 65 milyon Euro ödeyen Real Madrid’in çılgın başkanının transferde peşinde olduğu futbolcu için aslında tek sloganı var: Ya benimsin ya da toprağın.. Bu sezon da farklı olmadı. Ada futbolunun süper çocuğu Gareth Bale için Tottenham ile 96 gün pazarlık yapan Perez, 91 milyona Tottenham kulübünü ikna etti. Figo’nun sözleşmesine 13 yıl önce “60 milyona serbest kalır” yazan Barcelona ise artık akıllandı. Messi’nin kontratında “1 milyar veren alır” yazdığından Perez, en azından şimdilik Arjantinli’yi ikna etmek için bir adım atmadı... 10 yılda transfer bir milyar Euro harcayan karşılığında sadece 3 şampiyonluk ve 1 Şampiyonlar Ligi kazanan, o kupayı kazanan hocayı (Del Bosque) da kovup bizim memlekette Yeniköy Kasabı lakabıyla anılmasını sağlayan üstün mühendislik zekasına rağmen bir tek şeyi hesaplayamadı: 2003 yılında “Beckham çok yakışıklı, bize çok forma sattırır, onu alalım” dedi ve Ronaldinho, Paris Saint Germain’den Barcelona’ya gitti.Üç yıl sonra Perez koltuktan inerken, Barcelona, Ronaldinho’nun sırtında Paris’teki Şampiyonlar Ligi finaline koşuyordu... Hayat...

4 yorum:

cem dedi ki...

ronaldinho yu da alsaymış beckhamın üstüne

Adsız dedi ki...

bazı rakamlar netleşsin artık abi. sen birçok kaynak okumuşsundur. ronaldo 96 mı 94 mü? bale 100 mü 91 mi?

sow dedi ki...

adam reale yaşatmadığı başarı yok, barcelonayı perezin sayesinde yakaladılar. fb liyim ama aziz yıldırımla karşılaştırman çok saçma. dünyanın en iyi oyuncularını alıyor daha ne yapsın. klüp ayrıca borçlanmıyor her sene kar ediyor.

orhan ferhat neptun dedi ki...

Alman 11 Freunde dergisinde bu ay Real Madrid hakkinda uzun ve enfes bir yazi yayinlandi. Yazida Madrid'in kapali kapilar ardindaki yüzü, röportaj vermeyen ve cok taninmayan Jose Angel Sanchez ile görüsmüs muhabir. Real Madrid'in Marketing felsefesinin arkasindaki isim olarak betimlemis adami. Böyle Dan Brown romani gibi gilligisli bir ortam. Bir yazi da siz patlatin, sizden okuyalim!