Barcelona Camp Nou'da mixed zone denilen medyanın röportaj yapabildiği bölgedeyiz yıllar evvel. İspanya'nın spor radyolarına hayran kalmıştım. Zaten bindiğin taksiden anlarsın, çoğu sabahtan akşama kadar futbol konuşulan radyoları dinler. Bellerinde vericiler, ellerinde mikrofonlar... Futbolcuların bakış açısı da önemli. Önemsiyorlar radyoları ve gelen soruları. Bütün teknik adamlar, yıldızlar radyoların stüdyolarına gider İspanya'da. Bizde biri iki dakika telefonla bağlansa büyük olaydır. Ne İtalya ne de Fransa'da bu kadar etkili değil radyocular. Maçları da basın tribününden anlatırlar, açıkta anlattıkları için de ayrı bir keyiflidir... Ve.... Bu sezon her şey değişti İspanya'da. Radyoların maçlara akreditasyonunu iptal ettiler. Artık basın toplantılarından da canlı yayın yapamıyorlar. İlk hafta büyük kaos vardı. Tribüne biletle girip oradan maçı telefonla anlatanlar, basın toplantısının radyo yayınına tvden alıp basanlar, maç sonunda futbolcuyla konuşamadığından, mikrofonu taraftara uzatanlar... Bir anda onca muhabir işsiz kalma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Destek veren teknik adamlar da çıktı, suya sabuna dokunmayanlar da. Guardiola şaşırttı mesela birçoklarına göre... "Radyolar önemli ama yayıncı kuruluş da bu transferleri yapabilmemiz için bize büyük paralar ödüyor" dedi. Naklen yayınlar sırasındaki kısıtlamanın mantıklı bir açıklaması var ama stada sokulmamaları bir yuhu hakediyor...
1 yorum:
fever pitchden "radyo futbolunda kalene vurulan her şut 90a gider" mikrofonlarımız izmirde...
Yorum Gönder