7 Nisan 2010

Messiteca

Messi'nin 4 golünden sonra sıcağı sıcağını bir link paylaşayım. El Mundo Deportivo, Messi'nin 17 golünü bir kenara ayırmış, ilk best of albümü diyelim biz buna. İzlemek isteyenler bu linkten buyursun...

6 Nisan 2010

Barcelona 4 - Arsenal 1


Video: Maçın golleri
Bir gün bu şehirden başka bir yerde yaşayacak olsam Barselona'da yaşardım dediğimde Messi ortalıklarda yoktu. Bu gece maçı izlerken bunu hayal ettim. Barselona'da yaşıyorum, La Boqueria'dan nevaleyi alıyor, marinada keyfime bakıyor, kafamı kaldırdığımda Gaudi'nin izlerini görüyor, akşamı Camp Nou'da yapıyorum. Ufakken ne olmak istiyorsun diye sorarlar ya keşke Katalan olmak istiyorum diye bir seçenek olsaydı! Dünyanın en mesut insanları gibi geliyor bana şimdi Camp Nou'yu boşaltmış, evlerine dağılan Katalanlar...Kaldığımız yerden ilk maçın son cümlesinden devam edeyim. Tahmin Arsenal çarşı, pazar yapar, hediyelik alırdı. Yazı bitti, Messi demedim diyerek noktayı koymuştuk Emirates'deki son düdüğün ardından. 2-2'in rövanşında Wenger'in ilk hamlesi, evinde ilk 15 dakikada sörf yapan rakibe çelme takmak oldu. Hiç olmadığı kadar sert başladı İngilizler. Barça'nın oyun ritmini bozabilmek için 10 adamla topun arkasında kalırken bol bol tekme attılar. Bir ara Real Madrid'e çalıştıklarını bile düşünmedim değil (!) A.Bilbao'ya 4 atarken Barça geçen sezondan farklı olarak şunu ortaya koymuştu. Takımın ideal onbiriyle kenardan gelenler arasındaki makas büyük olduğundan yedekler her seferinde sırıtıyordu bu takımda. Bojan, Busquets oynadığında, Iniesta olmadığı Barça'da çark dönmüyordu. Guardiola'nın son dönemde başardığı budur. Yedekteki adamlar aşama kaydettiler. Artık ne Busquets, ne de Maxwell sırıtıyor bu kadroda. Bir pozisyon dışında Pique ve Puyol'un olmadığı stoper hattı da formanın hakkını verdi. İlk 20'de yine %75 topa sahip olma ve 3 katı pasla açtılar oyunu.
Milito'nun faul kokan ama olmayan pozisyonda kaptırdığı topta Arsenal golü bulunca şenlik başladı. Messi'nin yayın içinden köşeye çaktığı ilk golde koltuğundan fırlamayan adam Bezgin Bekir'dir. Ben dikişlere aldırış etmeden fırladım. Xavi gibi emek işçisi var mı? Yarın greve gitsin, çadırın önünde beraber nöbet tutalım. Barça'da ayağına top gelenin iki basit bir zor pas alternatifi var. Oyunu esası da bu. Her takımın antremanlarda çalıştığı beşe ikiyi günde 10 saat yapmış gibi paslaşıyorlar sahada. Kimse sıkışmıyor, mutlaka ikiye bir oluyor ve skor ne olursa olsun takım topun arkasında kalıyor. İlk golü kalesinde gördükten sonra "Yok arkadaş biz bu adamla başedemeyiz" bakışı atan Almunia'nın üzerinden topu aşırtan Messi, 21 dakikada hat-trick yaparken pozisyon harcamamıştı daha...İkinci golde 30 çizgisinden sol sıfıra Abidal'e derin oynayan da kendisi, gelen ortayı kovalayıp bitiren son vuruşu yapan da... İkinci yarı elbette ki El Clasico'nun gölgesinde oynandı. Rejenerasyon idmanı da diyebiliriz hani... "Hadi devrede almadı, 60'da alır artık Messi'yi" dediğim Guardiola inatla sahada tuttu Arjantinliyi. "Olmadı, son 5 dakikada Iniesta ile değiştirir tribünlere alkışlatır" dedim, o da tutmadı. Bir bildiği varmış. Poker * (4 gol) ile tamamladı Messi. İspanyol rejisinin topu kadrajdan kaçırdığı, top ayağında adama kameraya sığdıramadığı bir 90 dakikaydı ayrıca. Yarı finalde gruplarda ağzının payını alan Mourinho'lu Inter gelecek. Bu turdaki 180 dakika kadar zevkli olmayacağı kesin. Portekizli geçen sezon Chelsea ne yaptıysa onu yapacak! Sorun şudur elbette: Messi bu kez ne yapacak?
* Şampiyonlar Ligi'nde bir maçta 4 gol atanlar: Van Basten, Simone Inzaghi, Prso, Van Nistelrooy Shevchenko ve Messi
- Maçı 98 bin seyirci ve Guardiola'nın davetlisi Roberto Baggio izledi.
BARCELONA (4-3-1-2): Valdes; Dani Alves, Marquez, Milito, Abidal (8’ s.t. Maxwell); Xavi, Busquets, Keita; Messi; Bojan (11’ s.t. Yaya Touré), Pedro (41’ s.t. Iniesta). (Pinto, Fontas, Jeffren, Henry). All. Guardiola.
ARSENAL (4-2-3-1): Almunia; Sagna, Vermaelen, Silvestre (19’ s.t. Eboué), Clichy; Denilson, Diaby; Walcott, Nasri, Rosicky (29’ s.t. Eduardo); Bendtner. (Fabiansky, Traore, Campbell, Eastmond, Merida). All. Wenger.

Papatyam Naklen (!)

Gerginliği ve stresi devam eden Messi sonunda Xavi'nin baskılarına dayanamaz ve psikologa gider. O psikologa Fabregas'ı şikayet ederken Henry de babasına tavır koymak için evi terk etmiştir. Terapi seansları sırasında Iniesta'nin evlilikle ilgili sorunları olduğu da ortaya çıkar. Bu durum ilişkisine yansımaya başlayacaktır.
Puyol ise Valdes'i maça götürüp pankart açarak sürpriz evlilik teklif etmeyi planlamaktadır. Bunu öğrenen Guardiola, evlilik teklifinden kaçmak için bahaneler uydurmaya başlar. Wenger kariyerine devam etmek için işe başlayınca bebek Song'a kalır. Kafeyi canlandırmak isteyen Pedro ve Bojan ise hafta sonları açık büfe brunch düzenlemeye karar verir fakat ilk müşterileri sınırsız yeme gücüne sahip Pique ve ailesidir.
Yayın Tarihi : 6 Nisan Salı
Yayın Saati : 20.00

5 Nisan 2010

Mehmet Topal ve Muntari

Galatasaray'da Mehmet Topal neyse; Inter'de Muntari o işte! Mehmet Topal bir maçta bireysel hatayla takımını yaktı ardından antrenmanda Arda'ya kamyon gibi çarptı. Muntari de topa değmeden kırmızı görmüştü. Bugün de CSKA Moskova rövanşı öncesinde Sneijder'i sakatlamış. Mourinho'nun endişesi suratından belli oluyor. Barcelona'da A. Bilbao maçı öncesinde sakatlanan İbrahimovic'in Arsenal rövanşında forma giymesi zor. Man. United ise bir mucizenin peşinde. Rooney'e Çarşamba akşamına yetiştirmeye çalışıyorlar. Star TV'de Cem Uzan'lı yıllar güzel yıllardı! Salı akşamı Star'da Barcelona-Arsenal maçı yok. Final yolunda bir jest yapmak akıllarından bile geçmiyor.

3 Nisan 2010

Şampiyonlar ve Avrupa Ligi Finalistleri Kim Olur?

18 Aralık tarihinde tahminler başlamıştı Şampiyonlar Ligi'nde son 8 için. 8 bilene ilk 3 kişi kitap kazanacaktı. 8'de 0 çeken ise bana yemek ısmarlayacaktı:) Ne 8 bilen oldu ne de 0 çeken. Hepimize bravo. Devamını getirelim o zaman. Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi'nde finalistleri tahmin ediyorsunuz. İki kupanın da finalistlerini doğru tahmin eden ilk 3 kişiye içinden futbol geçen kitaplar var.

2 Nisan 2010

Man. United vs. Chelsea?


Galatasaray'ın Deplasman Tatilleri

Rijkaard ve Servet Çetin arasında doğan polemik ardından takım içi iletişimin temel taşı olan tercüman Mert Çetin özneli bir yazı yazmıştım. Ariel Ortega blog harika bir incelemeyle büyük emek vererek muhteşem bir yazı çıkartmış ortaya. Ortega'nın İngiliz Dili ve Edebiyatı mezunu olduğunu da not düşmek lazım. Okumanızı tavsiye ederim. Yazı sezon başındaki Tobol (Kostanay) deplasmanı öncesi bir çeviri harikasıyla başlıyor. Deplasman yolculuğu "journey" çeviride "vacation" (tatil) olmuştu. Galatasaray'ın Tobol tatili!
Galatasaray'ın bu sezon deplasman performansı ortada. 13 maçta sadece 6 kez kazanabildiler, 5 mağlubiyetleri var ve arka arkaya kaybedilen Eskişehir ve Trabzonspor deplasmanları şampiyonluk yarışında en büyük yara oldu.
Demek ki, Galatasaray'da bu sezon herkes deplasman yolculuklarını "tatil" olarak algılamış. Sahaya şezlongla çıkmışlar (!) Futbolcu ne yapsın, ne deniyorsa onu yapmış işte (!)

Neeskens'in Oğlu Real Madrid'e

Babasının soyadıyla tanınmıyor. John Ramirez diye biliniyor. Belki de Jordi Cruyff'un babası yüzünden başına gelenlerden (Baba Cruyff, Barça'dan yollanırken oğlunu da kapının önüne koymuştu başkan Nunez) ders çıkarmıştır. John Neeskens Ramirez, Johan Neeskens'in oğlu. 16 yaşında ve Barcelona alt yapısında yetişti. Sol ayaklı, bekte oynuyor. Babasının Barça yıllarından en yakın arkadaşı Cruyff'un onursal başkanlığa getirildiği kulüpten firar etmek üzere. Dünyanın herhangi bir başka takımı olsa belki de üzerine konuşulmaya değmez bir transfer olur. Lakin John Ramirez'in peşindeki takım Real Madrid. Transferi bitirdikleri söyleniyor. Nereden baksan tahrik var işte! Bu firar bana Maradona ve oğlunun hikayesini hatırlattı. Maradona'nın uzun yıllar kabul etmediği ve 1995 yılında mahkeme kararıyla soyadını alan oğlu Dieguito 1.5 yıl önce River Plate'e gitmiş, genç takımla antrenmanlara çıkmış, formayla poz vermişti.

1 Nisan 2010

Hafta Sonu Futbol

2 Nisan Cuma
20.00 Ankaragücü – Beşiktaş (LİG TV)
3 Nisan Cumartesi
14.30 Kayseri Erciyer – Adanaspor (D SPOR)
14.45 Manchester United – Chelsea (SPORMAX)
16.00 Inter – Bologna (NTVSPOR)
16:30 Schalke 04- Bayern Münih (TRT 2)
17:00 Fenerbahçe - RC Cannes (Voleybol Final 4) TRT 3
17.00 Arsenal – Wolverhampton (SPORMAX)
19.00 Bursaspor – Antalyaspor (LİG TV)
21.00 Barcelona – Atletic Bilbao (NTV)
22.00 Montpellier – Monaco (KANAL A)
22.00 Palmeiras – Oeste (SPORMAX)
4 Nisan Pazar
17.00 Birmingham – Liverpool (SPORMAX)
18.00 Everton – West Ham (SPORMAX)
18.00 Marsilya – Lens (KANAL A)
18.00 Valencia – Osasuna (NTVSPOR)
18.30 Hamburg – Hannover (TRT 3)
19.00 Fenerbahçe – Kayserispor (LİG TV)
20.00 R. Santander – Real Madrid (NTVSPOR)
22.00 Ituano – Corinthians (SPORMAX)
22.00 Auxerre – PSG (KANAL A)
5 Nisan Pazartesi
20.00 Sivasspor – Galatasaray (LİG TV)
20.00 Altay – Giresunspor (D SPOR)

Beşiktaş'ta Yeni Kontratlar

Beşiktaş'ta yeni yönetimin sosyal sorumluluk projelerine öncelikle bir selam çakayım. 3 Büyükler'in maddi-manevi gücünü ihtiyaç sahipleriyle buluşturması az bile yer buluyor medyada. Geçen gün Ümraniye'ye gelen ve rahatsızlığı nedeniyle anne ve babasının adını unutan ama çok sevdiği İbrahim Toraman'ı unutmayan çocuğu izlediğimde gözlerim doldu. Bu mutluluğun bedeli yok işte. Liseden büyüğümdür; Revna Demirören'in ön ayak olduğu projeler, diğer kulüplere de örnek olmalı. Yani "Yetmez Bayan Demirören..."
***
Yıldırım Demirören seçimlerden sonra kurduğu Futbol Komitesi'ni ön plana çıkardı ve kendini geri çekti. Komite Başkanı Serdar Adalı'nın ilk icraatı sözleşmesi biten futbolcularla masaya oturmak oldu. Gökhan Zan ve İbrahim Kaş'ın bedelsiz gitmesi nedeniyle bu kez yoğurdu biraz üfleyerek yediler ama transfer politikasının kulübün geleceği açısından pek de hayırlı olduğunu düşünmüyorum açıkçası. 5 futbolcu ile sözleşme yenilenmiş. Aralarında en yüksek ücreti alan 29 yaşında İbrahim Toraman ile yapılan 3 yıllık sözleşmeye kimsenin bir itirazı olamaz. Diğer 4 oyuncunun sözleşme uzatılma sebebinin ise gelecek sezon Beşiktaş'a yararlı olmaktan çok bu sezon şampiyonluk yarışında kalan haftalarda maksimum verim amacı var gibime geliyor. 35 yaşındaki Yusuf Şimşek'in bu sezon ortaya koyduğu performans yeni sözleşme gerektirir mi? Ya da İsmail kadroda iken 36 yaşındaki İbrahim Üzülmez ile kontrat uzatmak? 37 yaşındaki Rüştü ile yapılan 2 yıllık yeni kontrat peki? Bir de Beşiktaş'a hiç faydası olmayan Uğur İnceman ile yapılan bir yılı opsiyonlu iki yıllık sözleşme var. 5 oyuncunun 3'ü 35 yaş üstünde. Benden bu kadar. Şimdi söz sizde. Bu imza kararlarının altına imza atar mısınız?

Kitap Kazananların Dikkatine

Murphy kanunları işte. İki ameliyat yetmemiş gibi garanti süresi sadece 10 gün geçmiş laptopum da yolda bıraktı beni. Ekran kartı için bir netbook parası isteyen HP'ye de selamlarımı yolluyorum buradan. Dolayısıyla draft'ta cevap bekleyen e-posta ve göndermem gereken kitapların adreslerine ulaşamıyorum. Blogdaki tahmin postlarında kitap kazanan ve eline ulaşmayan arkadaşlardan ricam bana bir kez daha adreslerini yollamaları. E-posta adresi sağ
üst köşede. Şampiyonlar Ligi'nde son 8 tahmini de yapmıştık. Onun sonuçlarını belirlemek için de Emre Atasoy'u göreve çağırıyorum. Aksaklık için özür diler, yolu buradan geçen herkese selam ederim.