23 Temmuz 2009

Chicken Translate

Fenerbahçe ve Galatasaray'da teknik direktörlerin ciddi bir iletişim problemi var ve iki kulüp yönetimi de bu konuyu çözmek için kılını kıpırdatmıyor. Galatasaray'da Rijkaard'ın tercümanı Bülent Korkmaz döneminde gelmiş. O tarihte "çok iyi İngilizce biliyor" diye haber çıkmış hakkında. Lincoln için yaptığı çeviride "Gelmemesi utanç verici" demesi (hatalı) Brezilyalı zaten sabıkalı olduğu için kimseyi rahatsız etmedi tabii. "Rijkaard'a ulaşılamıyor diye de yazmıştım gazetede (12 Temmuz). Yarın öbür gün kritik bir hata yaptığında zor temizler ama. Rijkaard'ın orta düzeyde kullandığı -belki de tercüman anlasın diye- İngilizce'sini kırıp döküyor bu tercüman. Rijkaard gibi bir markayı getirip adamın kendisini bu kadar kötü hatta zaman zaman yanlış ifade etmesini sağlayan tercümanın İngilizce seviyesi, Rijkaard'ı çevirirken değil; gelen soruları İngilizce'ye tercüme ederken çıkıyor ortaya. Tobol (Kostanay) yolculuğu (journey) için Tobol tatili (vacation) diyen bir tercümanın çevirisiyle o takım bütün sezon yatar ya (!). Dün de "acı çektirdi" Rijkaard'a. Murat Belge değilim ama bu tercümanın İngilizcesi, Kapalıçarşı'daki hanutçu çocuklarınki kadar bile değil... Rijkaard'ın tabağına içli köfte koysalar; bu çocuk "Sensitive meatball" diyecek...
***
Fenerbahçe'de Daum'un da tercüman problemi var. Almanca bilmem. Çok iyi bilen arkadaşım %50'sinin çevrildiğini ve tercümanın Türkçe'sinin çok kötü olduğunu söyledi. Onun tercüman dediği, aslında antrenör Ayhan Tumani. Köln Spor Akademisi'nden mezun, mesleğine emek vermiş bir futbol adamı. İşi de tercümanlık değil elbette. Uzun yıllardır Almanya'da yaşayınca zayıflayan anadili çevirilerde kendini iyi ifade etmesini önlüyor. Murart Kuş artık menajerlik yaptığı için onun gibi verimli tercüme yapacak biri gerekli...
İki teknik adama da anadillerinden adam gibi çeviri yapabilecek birilerini bulmak çok mu zor? Zormuş demek ki (!)

40 yorum:

Tamer dedi ki...

gayin-sin blogunda Melih abi, tercuman hakkindaki bi yorumda soyle demis:

"... Bildiğim kadarıyla Yako İgual, tercümandan oldukça memnun. 25 yaşında pırıl pırıl bir genç olduğunu söylüyor ve dört lisanı iyi bildiğinden bahsediyor. Sanırım öfkelenmeden ve tolerans göstererek bakmak lazım meseleye.

Bu arada tercümana gerekli uyarılar da yapılıyormuş. Yani konu biliniyor ancak tercüman değiştirilmesi gündemde değil."

biliniyor olup ta degistirilmemesi cok daha garip. sanki uyarmakla adamin ingilizcesi iyilesecek... sanirim kimse ne gibi problemler yaratacagini ciddiye almiyor.

Shroom dedi ki...

sensitive meatball :))

Spooky dedi ki...

Galatasaray yönetimi tercümanı bu hataları konusunda uyarıyormuş. 4 dil biliyormuş çok iyi insanmış falan filan...
İspanyolcası iyiymiş diyorlar ama kişisel olarak bir fikrim yok. Getirsinler bir Hollandaca bilen ismi.
Herhalde tek isimle 4 dili aradan çıkarmanın rahatlığındalar. Bu adam kalsın yine Rijkaard'a özel bir tercüman getirsinler.

Fenerbahçe'ye gelince, çok güvendiğim Almanya'da (Almanca olarak) üniversite okumuş bir arkadaşım tercümenin rezalet olduğunu bambaşka şeyler söylendiğini belirtiyor. Sanırım İngilizce kadar bilen olmadığı için şu an dikkat çekmedi ama maçlar başlayınca olay olacaktır.

Minero dedi ki...

Galatasaray'ın tercümanının ingilizcesi ince değil. Tamam biliyor ama nüansları yakalayamıyor çeviride sözcük seçimlerini hatalı yapıyor. Sonuçta birebir çeviri yapıyorsunuz. Bence ne olursa olsun Riijkard'a anadilinde çeviri yapacak adam lazım. Yönetime haber ulaştırıp Flying Dutcmhan'ı mı önersek :)

BT dedi ki...

@cisco
e-mail atarsan bir cevap yazarım..

Facchetti dedi ki...

Abi resmi nerden buldun yahu.:)

Raci dedi ki...

Ekşi Sözlükten hafif bir "intihal" var ama güzel konu yine de aceto.

HaCiTo dedi ki...

bu işin tek bir çözümü var aslında. bir yandan gelen oyunculara ve teknik personele türkçe öğretilecek, öte yandan da takımda ingilizce dışında oyuncular/teknik heyetten hangi yabancı diller çıkıyorsa ihtiyaç olarak onların tercümanı getirilecek. 2006 yılından beri Futbol federasyonunun bilumum ingilizce-türkçe sözlü çevirilerini (kurslar, basın toplantıları, kongreler, seminerler..vs) yapan bir profesyonel sümultane/ardıl çevirmen olarak diyebilirim ki bu çocuğun, diğer dilleri iyi konuşuyor diye bu görevde kalması yanlıştır, en azından ingilizce "bilen" ve futbol diline hakim bir tercüman bulabilmelidir galatasaray yönetimi... her konuda profesyonelken bu konuda bu kadar amatörce davranılması, bir tercüman ayarlarlayalım az ingilizce, bir tutam fransızca, çat pat ispanyolca mantığıyla bir yere varılmaz!

ihk dedi ki...

konuyla alakasız olacak ama.

bülent abi bugün sizin gazetede deco haberi çıktı. şimdi herkes gelir mi gelmez mi diye bunu tartışıyor. deco'yle ilgili haberde yazmayan, yeni gelişmeler var mı?

hakkında kokain kullanıyor söylentisi var ama bizim yıllardır süren duran top sorununu en iyi çözüm deco olur.

BT dedi ki...

@Raci
O kelimeyi kullanmadan önce 40 kere düşünmek lazım.

Selocan dedi ki...

Neden ingilizce bilen adamı tercüman yapıyorlar. Yok mu bu adamların ana dilini bilen bu ülkede !

Spooky dedi ki...

intihal filan yok bir sözlükçü olarak daha önce de defalarca tartıştık bunları. intihal varsa buradan yapılıyor o da açık.
son bir haftadır bir iki isim yabancı gazetelerden alıyor, sözlükteki konuları takip ediyor falan diye yazıyor... bu dolduruşlara gelmeyin, gelen de okumasın.

Erdal Güngör dedi ki...

Tespitlerin doğru.Üç sene önce eşimle bizim oğlanın veliler toplatısına gittik,almanca öğretmeni çok ilginç ve önemli bir şey söyledi,"Çocuklarınız ana dillerini düzgün bilmedikleri için almancayıda kötü konuşuyorlar bu yüzden kendilerini ifade edemiyorlar" demişti.

Hoca haklıydı,yukarıda yazdıklarım almanca tercümana tam uyuyor fakat daumun üç sene önce çalıştırdığı tercümanı farklı değildi.Rijkaard'ın tercümanı dediğin gibi berbat.Ben şahsen şunun farkına vardım,almanyada uzun yıllar yaşıyorum çok tercüme işleri ile uğraştım hala devam ediyorum.Türkçeden Almancaya çeviri kolay,yani uzun bir türkçe kelimeyi almancaya 2-3 kelimeyle çevirmek mümkün ama tersi çok zor,ingilizcede farklı değil,demek istediğim Türkçe zor dil.Tek çözüm yolu TD'lerin ülke dilini öğrenmeli.İtalyanca en kolay dil diyorlar doğrumu bilemem ama ispanyolcanın türkçeden zor olduğunu duydum.Diğer yandan insanın kendi içinde olması lazım,çalıştığı ülkeye ne kadar ilgi duyuyor,mesela almanlarda bu istek var,daumda görebiliyoruz yada bizde oynayan falco ve stumpf gibi,kendilerini azda olsa anlatacak kadar türkçe öğrenmişlerdi.

Facchetti dedi ki...

@raci

Bülent abinin ne zaman ''intihal''yaptığını gördün.

BT dedi ki...

@ihk
Ne biliyorsam önce gazeteye yazarım.

ihk dedi ki...

@bt

haklısın abi. hepimizin derdi aynı :)

Fabio Luciano dedi ki...

tercüman meselesi kadar önemli olan yabancı oyuncuların özellikle yıllardır türkiye'de oynayan adamların hala türkçe konuş(a)mamaları.bu benim sinirimi bozuyor.alex 5 yıl olmuş hala daha tenezzül edip türkçe konuşmuyor.vederson da öyle.bu konuda takdir ettiklerim ise balili ve yattara.yönetimlerin bu konuya da el atmaları lazım.

gerçi alex'de haklı türkçe öğrenip napacak.zaten ana dil portekizce.suç bizimkilerde aslında.semih,önder,deniz,selçuk, volkan gibi uzun yıllardır bu takımda oynayan adamlarda hala portekizce öğrenemediler.ayıptır.

halbuki biizm oyuncular misal nihat 2 senede ispanyolca röportaj veriyordu.fatih terim ona keza.

Albo dedi ki...

Yako İgual geçen yıl Skibbe'yi çevirirken Galatasaray yönetimini "direction" şeklinde çevirmişti bir çok kez. Tercümanın lisan bilgisini onaylayan kişinin de pek farkı yok yani.

Spooky dedi ki...

@Albo
Main Entry:
di·rec·tio
Function:
noun
Date:
15th century
1: guidance or supervision of action or conduct : management...

evet direction belki yönetim anlamında duymaya alışık olmadığımız bir kelime ama doğru.

lancey dedi ki...

rijkaardı geçtimde daum bunca yıl türkiyede yaşamış tek kelime Türkçe öğrenememişmi? Baljic lerden örnek alsa ya

russenb dedi ki...

daum bir önceki dönemde murat kuş un yetkilerinin arttırılmasını istemiş yönetim kabul etmemişti. daha sonra köln de kısa bir süre birlikte çalışmışlar daha sonra bildiğim kadarıyla daum un isteği ile ayrılmıştı yolları.

murat kuş un tekrar fenere gelmesi pek mümkün gözükmüyor.

special one dedi ki...

Yabancı futbolcuya tercüman verilmemeli milyon euro kazanan bir futbolcu tenezzül edip özel hoca tutmalı.

mre dedi ki...

Benim merak ettiğim futbolcularla diyaloğu da bu arkadaşlar sağlıyor değil mi? En azından yerlilerle. Eğer öyleyse yandı gülüm keten helva.

a-town dedi ki...

@spooky

doğru değil. direction yönetme fiili anlamında doğru olabilir ama burada yönetim = yönetim kurulu = board (of directors)

Raci dedi ki...

İlgili kelimeyi “hafif” sıfatıyla yumuşatmamın sebebi zaten birebir bu konunun copy-paste yapılmaması idi. Burada gerek benim gerekse şahsını-yazılarını her türlü “ahval ve şerait altında” koruyan okuyucuların bu blogu uzun süredir takip etmesinin “esas” sebebi orjinalitesi ya da klasik konuları farklı bir nazarla değerlendirmesidir zannımca. Yukarıdaki ibareyi kullanmam belki uzun süredir nev-i şahsına münhasır halini yitirmeye, “rutin”in kolaycılığına kendisini kaptırmaya başlamasından ötürü Bülent Bey’e naçizane “iyi niyetli ve duygusal” bir gönderme yapmaktır. Ama bir arkadaşın dediği gibi beğenmeyen okumasın, yorum yapmasın anlayışı (ne kadar da ya sev ya terk et ‘e benziyor) hakim kılılacaksa bu blogda ona sözleyecek sözümüz yok. Lal.

Saygılar.

mute dedi ki...

Galatasaray'ın yabancılarına bakalım:

Leo Franco: İspanyolca anadil, İngilizce de az-çok biliyordur.

Tobias Linderoth: İsveçli. Çok iyi İngilizce konuştuğuna eminim.

Kewell: Malum İngilizce.

Keita: Fransızca anadil. İngilizce de az çok biliyordur.

Milan Baros: Çekçe anadil. İngilizce'yi iyi seviyede, Fransızca'yı da çat-pat konuştuğunu düşünüyorum.

Rijkaard: Flamanca anadil. İspanyolcası kesin iyidir. İngilizcesi de iyi.

Şimdi eğer Fenerbahçe gibi 35 tane Brezilyalı'yı kadronuzda bulundurmak gibi bir niyetiniz yoksa, İngilizce dışında bir-iki dil bilen bir tercümanın gerekliliği bu tabloya bakıldığında gün gibi aşikar. Futbolculara ayrı, teknik direktöre ayrı iki tercüman kullanan takım var mı, bilmiyorum. Ama eğer tek tercümanla çalışılacaksa bu tercümanın hem TD-basın hem de TD-futbolcu iletişimini sağlayacak kişi olması gerekiyor. Mert Çetin bu iletişimi -bildiği diller ile değil- çevirmenlik yeteneğiyle karşılayabilecek kapasitede mi, yorum sizin.

Dikkatimi çeken bir başka husus da, Galatasaray maçlarında kenardan futbolculara seslenen, "haydi, haydi!" diye bağıran biri var. Bu Rijkaard değil, peki tercüman mı? Kafasına göre mi bağırıyor yoksa Rijkaard'dan işaret mi alıyor? Futbolcular 25 yaşındaki adamın "haydi, haydi!" diye bağırmasını ne kadar ipler, benim şüphelerim var.

Furkan Sorkaç

Spooky dedi ki...

@madamerica
evet yönetim=yönetim kurulu olabilir ama direction demek çok vahim bir hata değil. bir kere kelime olarak karşılığı var. direction=management=yönetim anlamına gelir. board of directors deseydi elbet daha doğruydu ama tam anlamıyla bir hata yok.

sacrife=acı çekmek
interested=ilginç
shame=utanıyorum

gibi bir hatadan bahsetmiyoruz

Spooky dedi ki...

@raci

anlayamadığım konu şu:
"uzun süredir nev-i şahsına münhasır halini yitirmeye, “rutin”in kolaycılığına kendisini kaptırmaya başlamasından..."

bunu sözlük'te de yazan bazı arkadaşlar oldu mesaj atıp örnek kaynak göster demeye üşendim. belki onlardan biri sizsiniz. bilemiyorum. ben böyle bir şey gözlemlemiyorum, gözlemleyene de rastlamadım.

daha önce bu konu çok tartışıldı daha bu kadar duyulmadan bu blog. yabancı basındaki fotoğrafları kullanıyor, tercüme yapıp yazıyor diyenler oldu. fotoğrafları gidip çekemeyeceğimize göre saçma bir eleştiri bu. o zaman ajanslardan gelen fotoğrafları kullanan gazeteler de inithal yapıyor veya tembel.

söylediklerimin bir kısmı ya sev ya terket anlamına gelebilir ama demek istediğim o değil. bir intihal varsa orjinal kaynağından okursanız daha hayırlı olur sizin için.

Second Striker dedi ki...

Bülent abi resmi siteye Rijkaard'ın tercümanı hakkında ne kadar mail atılıyor bilemezsin.Çok rahatsızız gerçekten.

Unknown dedi ki...

Almanca bilmiyorum ama Daum'un tercümanının vücut dilinden bile anlaşılıyor birşeylerin tam çevrilemediği.

Ama tercüman deyince aklıma Hagi'nin tercümanı gelir. Muhtemelen Hagi daha iyi türkçe biliyordu :)

varol döken dedi ki...

Fenerbahçe'nin tercüman sorununu ciddi bir şekilde çözebilecek bir arkadaşım var. Hatta gerekirse Güiza nın yerine bile oynar. Nereye başvurmam gerekiyor bilen var mı?

Varol Figer (tercüman menajeri:)

not: tercüman gerçekten var da böyle bir başvuru olanağı var mı?

fd dedi ki...

ilginc bir rastlanti :) konuyla ilgili daum kicker'de taktiksel konularda cevirmenin, eskiden futbol oynadigi icin, yardimcisi ayhan tumani'nin cok önemli oldugunu söyledi. bir tercümanin bu isi yapamadigini söyledi.

rijkaard'in dünkü basin toplantisindaki olay komikti: rijkaard türkce "günaydin" diyor...tercüman önce ona bakti, sonra basin mensuplarina dönüp "öncelikle günaydin" dedi sanki cevirmis gibi. :)

Aegeus dedi ki...

Benim bu tercüme olayı ile ilgili hatırladığım en komik olay Lucescu'nun başından geçenlerdir. Galiba Galatasaray'da teknik direktörlük yaparken bir Şampiyonlar Ligi maçı sonrası, Star TV'nin bayan spikeri kendisi ile röportaj yapmak istedi; onun için Lucescu'nun Fransızca tercümanı geldi; Lucescu Fransızca konuştu, o Türkçe'ye çevirdi. Sonra ne olduysa oldu o adam bir yere ayrılmak zorunda kaldı ve röportaj yerine Mario Jardel geldi; bu sefer spiker ile Lucescu birbirleriyle bakıştılar ve Lucescu tercümanlığa başladı! Spiker kız İngilizce sordu Lucescu onu bilmediğim bir dile tercüme edip Jardel'e sordu, aldığı cevabı İngilizce olarak spikere çevirdi; spiker de bunu bize Türkçe'ye çevirdi. Ortaya da son derece komik bir durum çıktı; röportaj sonunda herkes gülüştü :)

pompelmo dedi ki...

Türkiye'de mühendis ekolünden gelen bir binary algılama rahatsızlığı var. Şöyle ki: Birisi bir şeyi ya biliyordur (1), ya bilmiyordur (0). Daha kötüsü bu kişilerin bilip bilmediğini değerlendirecek kişiler konu hakkında hiç bir şey bilmiyordur. Kendinden emin bir şekilde geveleyebiliyorsan biliyor görünürsün. Fatih Terim'in "vay anasını ne biçim kapmış italyancayı" hayranlığı uyandırmasıyla ingilizce demeç verdiğinde maymun olması arasındaki fark bundan ibarettir.

ROKETJr dedi ki...

peki madem medya önünde bu kadar yıpratılan ve eleştirilen bir insan devam ediyor galatasaray gibi bir kulüpte söyler misiniz? demekki yönetimin bildiği bisey var...

Santiago dedi ki...

Bu adamlara iyi birer tercüman bulmak zor olmamalı

Niye adamlar Türkçe öğrenmiyor Kardeşim diyoruz sonra adamlar Türkçe konuşunca kullandıkları yanlış kelimeleri alay konusu yapıyoruz..Hagi oyuncuyken 'yanlış hatırlamıyorsam son sezonunda' cnnturk'te canlı yayında turkçe konuşuyor ama td olunca konusmuyor neden konussun dalga gecip otorite saglamak istedigi oyuncularına rezil edesiniz diyemi..

Daum Beşiktaşa ilk geldiğinde Türkçe dersleri almaya basladı gitti geldi neden vazgeçti acaba bu derslerden.En zor ogrenilen dil Türkçe saçmalıgını soylemeyin sakın Sorun bizim kafa yapımız..

Aurelio, Vederson bildikleri halde neden konusmuyolar acaba,Alex 10 yıl kalsada turkçeyi bulbul gibi konussa bile mikrofon onunde iki kelime etmez..Etmesinde zaten..

Rüzgar dedi ki...

garb kafasıyla araba yaptık, şark kafasıyla benzin koymayı unuttuk.

Selim Ugur dedi ki...

Oncelikle tercumandan Rijkaard memnun sanirim.

Herkes tamamen simultane tercume yapacak birisini bekliyor ama is sadece burda bitmiyor. Muhim olan bu kisinin takimdaki gorevini iyi benimsemesi, takimin bir parcasi oldugunu bilmesi ve takimin da onu bu sekilde kabul etmesi.. Kondusyoner, fizyoterapist, masor ve hatta malzemecinin bile takim icinde onemi buyuk, istedigi kadar mesleginde iyi birisi olsun eger takimin bir parcasi olmazsa ve takim onu dislarsa bu is olmaz. Tercumanda bu konuda bir problem yok, esas dili olan Ispanyolca'nin yani sira Ingilizce'de futbol terimlerinde hata yapmasin, Rijkaard'in soylediklerini yanlis yapmadan aktarsin yeter.. Basina soyledikleri benim hic umrumda degil, hatta bile bile yanlis haber yazdirsin hic onemli degil, yazilan 10 haberin sekizin uydurma oldugu bir donemdeyiz cunku..

Tercumandan once esas Cenk Ergun'e bir bakin derim. Bu kisinin ne yaptigini bilen var midir acaba?

venezia dedi ki...

ha ha.. görmemiştim daha önce ilk burda denk geldim, ama ''tobol vacation'' süpermiş :)

bence adama pek yüklenmemek lazım, belki de adam bu tür seyahatlere paso tatil gözüyle bakıyordur :P gezicez takılacaz sonra zaman kalırsa maça çıkacaz sonra ordan hoop almaty'e geçicez,içicez de içicez :))
kimbilir..

Burak Eken dedi ki...

Geçen yıl Skibbe geldiğinde de ilk bir kaç ay, İngilizce bilen bir tercüman kullanılmıştı. Lincoln'e iki yıl içinde dünya kadar para verilmesine rağmen, tercüman için paraya kıyılmayıp; Almanca bilen tercümala idare edilmişti!

Futbolculara, teknik direktörlere milyonlarca eurolar veriyorlar. Tercümanlar çok mu pahalı ki, yönetimler bu işe "masraf" gözüyle bakıyor? Anlaşılan, yönetimlerimlerin kriz tedibiri, tercümanlardan başlıyor!