Almanlardan sonra en iyi futbolu Şili'nin oynaması takımın yaş ortalamasına bağlanabilir mi? Deneyelim. Şili onbiri sahaya çıkana kadar turnuvanın en genç onbiri Almanya forması giyiyordu. 25 yaş ortalamayı Şili 24'e çekti. İki maçtan bir doğru çıkarmayalım ama futbolun geleceğinde hızlanan oyunun 30 yaş üstünü kabul etmeyeceği ve tecrübeli dediğimiz 27 yaşın da yoğun maç trafiğinde Messi'nin çağı olan 23-24'e çekileceğini bir kenara not edelim. Şili ilk 5 dakikada şunu gösterdi. Biz futbola açız kardeşim. İştahlı başladılar ve futbol oynamaya niyetleri olduğunu belli ettiler. Elbette ki kadife ayakların da bunda payı var.
Alexis Sanchez rakibin kanadı süpürdü, Fernandez ve Medel de yakışıklı futbo oynadılar. Bielsa turnuvanın en iyi teknik adamlarından biri. 3'lü defans denemesi başına ne işler açacak sonraki maçlarda göreceğiz ama hücum hattında büyük keyif veriyorlar. İki takım da golcü Suazo'ların olmamasının dezavantajını fazlasıyla hisseden Honduras oldu. Zaten şans verilmeyen bir takımdılar ama en azından diğer takımlar gibi silik bir oyun yerine Şili'nin temposuna ayak uydurdular. Skor yanıltıcı olabilir, Şili olmayacak golleri kaçırdı, maçın hakkı en az Almanya'nın skoru kadardı.
İspanyol bir gazeteci diyor ki:
"15 gün önce İsviçre'nin kampındaydım. Bize bir gol bile atabileceklerine inanmıyorlardı." Kaçırdığı nokta yememeye inandığıydı İsviçre'nin. 2006'da bir üst tura yemeden çıkan, Ukrayna'ya da penaltılarla yine normal sürede yemeden elenen İsviçre, kupalarda 5 maçtır gol yemiyor. Senderos'un ilk yarıda sakatlanıp çıktığı oyunda başta kaleci olmak üzere hatasız oynadılar. Amaçları belliydi, arada bir tane sıkıştırırsak kazanırız, açılırsak bizi mahvederler. Kupada Mourinho felsefesi ağır basıyor. Buna İsviçre'nin haddini bilmesi de diyebiliriz aslında. En güzel futbolu vaadeden İspanya'da Senna'nın yokluğu ritmi bozuyor. Busquets burada da en zayıf halka. Ona David Silva'nın etkisiz oyunu ve Iniesta'nın da sakatlıktan dönmesi nedeniyle hazır olmamasını eklersek, dişlileri yerli yerine oturtamadılar. Buna bir de Villa ve Torres'in son vuruşlarda kalitelerinin çok uzağında kalmalarını eklersek bir de üstüne futbolun tanrıları böyle istedi dersek, İsviçre galibiyeti normal sonuç işte! İspanya'nın işi zor. Dünya Kupası tarihinde ilk maçını kaybedip kupayı alabilen bir takım yok. 82'de Almanya, 90'da Arjantin, 94'e İtalya ilk maçlarını kaybedip, finale gelebilen ancak orada kaybeden ülkeler.
Uruguay, Fransa karşısında rezaletti. Domenech'li Fransa'ya ayak uydurup çile çektirmişlerdi. Bu kez Cavani takviyesiyle kazanacağız mesajıyla çıktılar. Kolay bir galibiyet oldu. Forlan ilk golde Man. United'a atan Bolic'e selam çaktı. Güney Afrika ilk maçta risk almamıştı, bu kez de almadılar, ya da alamadılar. Bu kadroyla buraya kadar. Dünya Kupaları tarihinde ilk iki maçından birini bile kazanamayan ev sahibi takım olarak tarihe geçtiler. İki sakatlık notuyla günü bitirelim. İtalya'da kaleci Buffon iki maçta yok. Pirlo ise 2. maça yetişecek gibi görünüyor...
Almanlardan sonra en iyi futbolu Şili'nin oynaması takımın yaş ortalamasına bağlanabilir mi? Deneyelim. Şili onbiri sahaya çıkana kadar turnuvanın en genç onbiri Almanya forması giyiyordu. 25 yaş ortalamayı Şili 24'e çekti. İki maçtan bir doğru çıkarmayalım ama futbolun geleceğinde hızlanan oyunun 30 yaş üstünü kabul etmeyeceği ve tecrübeli dediğimiz 27 yaşın da yoğun maç trafiğinde Messi'nin çağı olan 23-24'e çekileceğini bir kenara not edelim. Şili ilk 5 dakikada şunu gösterdi. Biz futbola açız kardeşim. İştahlı başladılar ve futbol oynamaya niyetleri olduğunu belli ettiler. Elbette ki kadife ayakların da bunda payı var. Alexis Sanchez rakibin kanadı süpürdü, Fernandez ve Medel de yakışıklı futbo oynadılar. Bielsa turnuvanın en iyi teknik adamlarından biri. 3'lü defans denemesi başına ne işler açacak sonraki maçlarda göreceğiz ama hücum hattında büyük keyif veriyorlar. İki takım da golcü Suazo'ların olmamasının dezavantajını fazlasıyla hisseden Honduras oldu. Zaten şans verilmeyen bir takımdılar ama en azından diğer takımlar gibi silik bir oyun yerine Şili'nin temposuna ayak uydurdular. Skor yanıltıcı olabilir, Şili olmayacak golleri kaçırdı, maçın hakkı en az Almanya'nın skoru kadardı.
İspanyol bir gazeteci diyor ki: "15 gün önce İsviçre'nin kampındaydım. Bize bir gol bile atabileceklerine inanmıyorlardı." Kaçırdığı nokta yememeye inandığıydı İsviçre'nin. 2006'da bir üst tura yemeden çıkan, Ukrayna'ya da penaltılarla yine normal sürede yemeden elenen İsviçre, kupalarda 5 maçtır gol yemiyor. Senderos'un ilk yarıda sakatlanıp çıktığı oyunda başta kaleci olmak üzere hatasız oynadılar. Amaçları belliydi, arada bir tane sıkıştırırsak kazanırız, açılırsak bizi mahvederler. Kupada Mourinho felsefesi ağır basıyor. Buna İsviçre'nin haddini bilmesi de diyebiliriz aslında. En güzel futbolu vaadeden İspanya'da Senna'nın yokluğu ritmi bozuyor. Busquets burada da en zayıf halka. Ona David Silva'nın etkisiz oyunu ve Iniesta'nın da sakatlıktan dönmesi nedeniyle hazır olmamasını eklersek, dişlileri yerli yerine oturtamadılar. Buna bir de Villa ve Torres'in son vuruşlarda kalitelerinin çok uzağında kalmalarını eklersek bir de üstüne futbolun tanrıları böyle istedi dersek, İsviçre galibiyeti normal sonuç işte! İspanya'nın işi zor. Dünya Kupası tarihinde ilk maçını kaybedip kupayı alabilen bir takım yok. 82'de Almanya, 90'da Arjantin, 94'e İtalya ilk maçlarını kaybedip, finale gelebilen ancak orada kaybeden ülkeler.
Uruguay, Fransa karşısında rezaletti. Domenech'li Fransa'ya ayak uydurup çile çektirmişlerdi. Bu kez Cavani takviyesiyle kazanacağız mesajıyla çıktılar. Kolay bir galibiyet oldu. Forlan ilk golde Man. United'a atan Bolic'e selam çaktı. Güney Afrika ilk maçta risk almamıştı, bu kez de almadılar, ya da alamadılar. Bu kadroyla buraya kadar. Dünya Kupaları tarihinde ilk iki maçından birini bile kazanamayan ev sahibi takım olarak tarihe geçtiler. İki sakatlık notuyla günü bitirelim. İtalya'da kaleci Buffon iki maçta yok. Pirlo ise 2. maça yetişecek gibi görünüyor...
12 yorum:
Kupa için ilk tercihim olmasada İspanya'yı seviyorum, zira futbolu onların oynadığı şekliyle seviyorum. Aklıma Barça-Rubin Kazan maçları geldi bugün. Mesele Rubin'i yenmek değil, kaza her zaman olur, mesele İnter'i yenmek.
Arjantin-Hollanda-İspanya. Biriniz alın şu kupayı gözünüzü seveyim.
Şu Forlan'ın yolu eskaza buralara düşmez umarım hiç. Gelirse Galatasaray'a gelmez çünkü, yemişim canlı izlemeyi...
FM güzel oyun. Alexis Sanchez.
Bugün iki oyuncuya bayıldım. Alexis Sanchez ve Luis Suarez. Gerçekten top ayaklarına inanılmaz yakışıyor. Keşke bir tanesini Türkiye'de falan izlesek dicemde nerde =)
pique nerde oynadı arkadaş öyle! bi tek savunmada görmedim nerdeyse.
2002de türkiyede ilk iki maçından birini kazanamamıştı.sanırım ilk iki maçından birini bile kazanamayan ilk ev sahibi diyecektiniz ?
Dünya Kupası başlamadan önce Şili gizli favorilerim arasındaydı. Elemelerde böyle bir futbolu sergileyeceklerini belli etmişlerdi. Zaten çok iyi bir durumda Brezilya'nın hemen ardında geldiler finallere. Valdivia, Fernandez, Vidal,Sanchez gibi ciddi yetenekleri var ileride . Bir de bugün göremediğimiz ama elemelerde Şili'nin buraya gelmesinde ciddi etkisi olan Humberto Suazo önümüzdeki maça yetişirse Şili'nin 16ya kalması sürpriz olmaz. Tabi Marcelo Bielsa faktörü de es geçilmemeli tabi..
şili harikaydı.zaten g.amerika grubundan kötü takım gelmez.ortalamaları uruguaydır. şili hızlı ve dikine oyunu iyi yaptılar.ispanya gibi pas gevezeliğine girmediler.umarım gruptan şili çıkar.
ispanya hep topu kendisinde tutmasının cezasını çekti birazda.topu biraz isviçreye verselerdi çok iyi kontratak pozisyonları bulabilirdi.maçın bazı anlarında buldularda.rakibin en zayıf anı hücum ettiği andır felsefesini düşünerek biraz topu isviçreye bıraksalardı bence daha net pozisyonlar bulurlardı kontrataklardan.maçın içerisinde taktik değiştirme olgusu hiç yok sanırım ispanyanın.
şili hondurası bulmuşken 3-4 atayım düşüncesiyle oynadı ve keyif verdi. fakat son vuruşlarda inanılmaz beceriksizlerdi. honduras savunması da aynı derecede kötüydü. sanchez mest etti. bu ofansif tarzı isviçre ve ispanyaya karşı denerlerse sağlam tokat yerler.
ispanya şiliden çok daha tempolu oynadı ama isviçre savunmasını geçemediler. sennanın bu oyuna ekstra bir katkı yapacağını düşünmüyorum. busquets de çok sırıtmadı, en çok pas hatası yapan xabi alonsoydu. ispanya boy ortalamasının düşük olmasının ve isviçreye göre fiziksel açıdan zayıf olmasının sıkıntısını çekti. zaten bu takımın en büyük handikapı bunlar. ikinci yarıdaki o baskıya dağlar dayanmazdı ama isviçre iyi dayandı. olmaz denen şey oldu, 2 pozisyon 1 golle isviçre galip geldi. muhtemelen isviçre lider çıkacak gruptan ve 16larda brezilya-ispanya maçını izleyeceğiz.
forlan iyi şeyler yapacağının sinyallerini fransa maçında vermişti. uruguay'ın galip gelmesi forlan'a bağlı ve bu formuyla daha üst turlara çıkarabilir takımını. penaltıda müdahale var ama suarez topu iyi kontrol edemeyince atladı. hakemin takdiri, zaten 2. gol geliyorum diyordu.
son olarak forlan-güiza artı para takası yalanlansa da hala umut ediyorum.
Sili'nin asil heyecan verici yani rakibin forvetinde bir fazla defansla oynamasi. 2 forvete karsi 3'lu defansa gecerken, aciklari cikmayan tek forvete karsi 2'li defansa geciyorlar.
Dahiyane.
şiliyi daha önce hiç izlemediğimden telloyu göremeyince şaşırdım. telloyu banko oyuncu sanıyordum, biraz da hayal kırıklığına uğradım açıkcası.
arkadaşlar hani bi torres vardı bundan üç dört ay evvel drogbayla karşılaştırdığınız ve galip ilan ettiğiniz. n'oldu ona? hehehe...
Bülent ağbi "sezarın hakkı sezara" derler ama suarez'i es geçip posta Forlan resmi koymak haksızlık olmuş :o) o lavuğu Galatasaray'da istiyorum..
isviçre dünya kupalarındaki son gollerini de yine ispanya'dan yemişti abd 94'te 2. turda. bu sefer yemediler. ispanya dünya kupası beceriksizliğini ya da şanssızlığını yine yenemedi. en iyi dereceleri 1950'deki 4.lük. biz bile daha başarılıyız ispanyyollardan. dünya kupası biraz geleneğe dayalı olduğundan kupayı almaları çok zor. en fazla yarı finale gelebilirler tabi 2. turda brezilya'yla eşleşmezlerse.
Yorum Gönder