28 Mayıs 2010

Euro 2016'ya Fransız Kaldık

* Euro 2016 adaylığı süresince emek harcayan herkese teşekkür etmek lazım öncelikle. En çok üzülen onlar olmuştur. Mevcut şartlarımızı cilalayıp sunabilmek kolay değildi.
* Kendi adıma kaybedeceğimizi biliyordum. Ülkesini tanıyan, Euro 2016 hakkında Avrupa medyasında çıkan haberleri biraz ucundan takip eden biri Fransa'nın bu finalleri götüreceğini bilirdi. Yanılmayı çok isterdim.
* Fransa'nın profesyonel reklamcılardan destek aldığı ortaydı. Getirdikleri eski futbolcular bile tek tek özenle seçilmişti. Zidane, Sagnol, Karembeu, Djorkaeff. Her renk, her ırktan... Biz ne Hakan Şükür'ü, ne Can Bartu'yu ne de Tugay'ı, Nihat'ı götürebildik....
* Fransa rakibinin kim olduğunu biliyordu. 2 gün önce İtalya çekilmek istediğinde Platini'nin bastırmasıyla oylamaya geldikleri söyleniyor. Kazanmamız için ilk turda 6-4-3 bekliyordum. Bu da finalde bir oya bakacaktı. Fransızlar bir oyla kazandığına göre onların da hesapları tutmadı. Son turda bu kadar zorlanacaklarını onlar da tahmin etmiyordu bence.
* Fransızlar, "güvenli ülke, ulaşım alt yapısı olan ülke, hızlı tren..." i ön plana çıkardılar. Bütün bunların altını çizerken direkt bizi hedef aldılar. Maalesef bu yumuşak karnımızdı.
* Platini iflah olmaz bir Fransız milliyetçisi. 2008'de Türkiye'nin gollerinden sonraki yüz ifadesini hiç unutmam. O günlerde, en azından tarafsız kalabilirdi. Onu bile başaramamıştı. UEFA Başkanlığı'na gelen bir adamın ülkesine bir Avrupa Şampiyonası hediye etmesi kadar doğal ne olabilir ki? Biz de her seferinde Senes Erzik'te kusur bulacağımıza, eski futbolcularımızdan UEFA'nın zirvesine oynayacak birilerini çıkartalım (!) Basketbolcu Lütfi Arıboğan, futbolu yönetmesin mesela!
* Keşke alabilseydik, güzel statlar, güzel yollar, hızlı trenler... 30 günlük futbol bayramından çok daha fazlasıdır Avrupa Şampiyonası. Olmadı. İnşallah, o dosyada yer alan her proje 2016'yı almışız gibi yürür, verilen sözler tutulur.

26 yorum:

Unknown dedi ki...

Projeler hakkında çok ciddi şüphelerim var, umarım yanılırım =(

Dung Beetle dedi ki...

dunya kupasini alalim bari.
Blatter bizi sever (!)

Ciyanni dedi ki...

artık, abi bunu bunu yapıcaz söz bak. yerine, bunları bunları yaptık, adayız dememiz lazım

raul dedi ki...

bu başlığı fotomaç'tan beklerdim senden değil abi:)))olimpiyatlar ve avrupa futbol şampiyonası her seferinde başvurduğumuz ve burnumuzu çeke çeke geri döndüğümüz alanlar olmaktan öte gidemiyor.Önce projeleri hayata geçirsek daha iyi olur en azından yararlanıcağımız tesislere,ulaşım araçlarına,altyapıya kavuşuruz.İşin sonunun Türk'ün türk'ten başka dostu yok ve buralara gelmekte önemliydi hacı temasından öte gidememesi ise ayrı bir sendrom.

varol döken dedi ki...

2016 stat önü yemek ihalesine aday olalım...

altyapı var (merdiven altı) tesis var, köfte var, midye var, tek rakibimiz zabıta!

Ghetto Ultras Tribune Group dedi ki...

abi ne stadyum ne yol ne trafik ne de güvenlik bence yumuşak taraflarımız bizim pipilerimiz sünnetli sorun bu. aksini düşünenlere avrupanın en hızlı büyüyen ekonomisi en büyük 6.cı ekonomisi ırkçılığın avrupada en az olduğu ülke (zenci sever halimiz :D ) hızlı trenin gelişimi tüp geçit 3.köprü ve havayolu olayan il kalmayacak döneme yol almamız bence harcadılar bizi şimdiden 4 tane dünya kalitesinde stadımız var inşallah 9 tane oalcaklar inönü trabzonla 11 eder ama olmaz abi g. afrika alır dubai dahi belki alır gelecekte ama biz alamayız.

TA dedi ki...

güney afrika neyi yaptıda verdiler.avusturya-isviçre neyi yaptıda verdiler.ukranya-polonya verdikten sonra bile yapmakta zorlanıyorlar.g.kore-japonya da öyle.hepsi aldıktan sonra başladılar yapmaya.

Adsız dedi ki...

Zamanın da Platini biz seçtirdik.onun için 1 haftamız yollarda geçti diye ahkam kesen geçmişteki fedarasyon başkanımıza selam olsun.Eminim mutludur şu an!!!!!!!!!!!

Osman dedi ki...

Bülent Bey,
Alman basini Türkiye'nin adayligi icin daima "riskli" diye bahsetmisti. Fransa tercihinin "güvenli, risksiz" olmasindan dem vuruyorlar. Bence, burada iki faktör var:

1- Bizim ülke ici futbolundaki siddet egilimi, daima bizim aleyhimizde islenecek bir faktör. En son Kadiköy'deki kayip sampiyonluk sonrasi olaylar icin buralarda yorumlari abartip "Bu adamlara Avrupa Sampiyonlugu verimlez, AB'ye bile bu adamlari alamayiz" söylemlerine getirdiler.

2- UEFA 2012 Polonya-Ukrayna ile zaten riske giriyor. Bu sampiyona sonrasi galiba yine alisik olduklari "sig sular" da yüzmek istediler.

Artik 2020'ye niyet...

Yusuf Ziya Özdemir dedi ki...

platini ve uefanın ağababalarına açık bir teklifim var

aceto balsamico senin de o güçlü analiz kabiliyetin ile değerlendirmeni rica ederim. kannımca tartışılmaya açılabilir, ardında durulabilir bir fikir

dört yılda bir düzenlenen avrupa şampiyonası futbolun yaşlı kıtasının en büyük iki şöleninden birisi. dünya kupasından sonra da şampiyonlar ligi ile birlikte en rağbet gören organizasyon. bu durumda yapılması gereken düzenleme bunu tüm kıtaya yaymak ve bir aylık bir futbol karnavalını doya doya yaşamaktır

önerim şu:

eleme grupları kaldırılsın. 52 avrupa ülkesinden rankingleri en kötü dört tanesi dışarıda bırakılsın. kupa 48 takımla 8 artı 1 ülkede aynı anda düzenlenebilir.

altı takımlı sekiz grup, sekiz farklı ülkede , tek maç üzerinden birbirileri ile karşılaşacaklar. 3 er gün arayla bir takım en az beş maç yapacak. ardından grup birincisi olan kalan son sekiz takım çeyrek finalden devam edebilir. eleminasyon usulü çeyrek final yarı final ve final maçları +1.ci ülkede düzenlenir. turnuva toplamda bir ayda biter. fikstür kimseye zeval vermez. grupların ilk maçını pazartesi oynayan takım ikinci maçını cuma oynar, salı günü grup maçlarına başlayan cumartesi, çarşamba oynayan ise pazar. böylelikle haftanın altı günü tüm dünyanın futbolseveri gruplar boyunca sekiz farklı ülkede üçer maç seyredebilir televizyondan, dahası tüm coşku bütün kıtaya yayılmış olur. ama en önemlisi, şampiyonanın katılımcılarını belirleyen eleme grubu maçları, lig, şampiyonlar ligi ya da uefa ligi ve yerel kupalarla iyice dolmuş yıllık fikstürler zaten ağır yük iken, hem her turnuva da önemli takımların bir ya da bir kaçı dışarıda kalmakta, hem de 3 ila 4cü torbaya düşmüş bir millet pek de kolay kolay takımını avrupa şampiyonasında görememekte. illa maç yayın gelirlerini düşünüyorsa uefa bundan daha büyük bir pazarlama imkanını da bulamaz. futbolcular bu denli yorulmaz, her şey bir ayda olup biter, turnuva zamanı sekiz ülke birden organizasyona dahil olup en az 15 maçın ev sahipliği ülke başına düşer. dokuzuncu ülke ise çeyrek final yarı final ve final maçlarını düzenlemek suretiyle de büyük sükse yapar.

milli takımlar turnuva öncesi şimdiki formatta zaten bir ay öncesinden bir araya geliyor ve en az üç hazırlık maçı oynuyor. akıllı futbol politikaları ile yönetilen ülkelerin bu işten kazançlı çıkacakları da aşikar çünkü iki sezonluk eleminasyon sürecinde mit milli ve diğer alt grupların eleminasyonları devam edeceğinden a milli takım teknik direktörleri ve ekipleri tüm ülkeye ve yurtdışında oynayan kendi futbolcularını düzenli takibe alır. onun haricinde a milli seviyesinde ki oyuncularda sezon boyunca yoğun bir maç trafiğindeler. bu demektir ki ekstradan bir öneri olarak avrupa şampiyonaları arasındaki zaman dört yıldan üç yıla indirilebilir. böylelikle her üç yılda bir bir ülkenin en seçkin oyuncuları turnuvadan bir ya da iki ay önce kampa alınır (yerel fikstürler ona göre belirlenir) genç oyuncular zaten alternatif hazır bir kadrodur ve turnuva kırksekiz takımla sekiz ülkede birden başlar, 2,5. haftada son sekize gelinir, ve dokuzuncu ülkede 2 haftalık bir periyotta tüm futbolseverler olarak hazzın ve heyecanın doruğuna çıkarız.herkes kazanır ama en çok futbolsever kazanır. dahası tek bir kanal üzerinden yayın yapılmasına da gerek olmaz, her bir grubu (şifreli olmamak üzere) sekiz farklı kanal birden yayımlayabilir.

ne dersiniz? tek azabı muhabirler çeker gibi dursa da, bir kaç post evvel verdiğin örneğe binaen, bizde ki spor medyaları daha fazla kalifiye insan istihdam etmek zorunda kalır

bu fikirde faydaların yanında zararlar olarak düşünemediğim ne var ise lütfen tartışmaya açalım isterim

saygılar ve sevgiler

Adsız dedi ki...

o degilde alman federasyonuna karsi olan antipatim iyice tavan yapti. ey theo zwanziger, bayanlar dünya kupasini istedin diye platini ile anlastin, onlar cekildi dünya kupasi size verildi sen de oyunu fransa'ya verdin. ama yeri geldiginde "türk vatandaslarimiz, arkadaslarimiz" dersin ve almanyadaki türk kulüplerine cesitli ödüller dagitirsin. bu theo zwanziger hakkinda güzel bir yazi yazilir aslinda, iki yüzlü herif. ha bizim federasyon bir halta yaramaz orasi ayri tabii...

Murat dedi ki...

Olayı pipinin sünnetine bağlamak için coğrafya bilmiyor olmak ve at gözlüğü takıyor olmak lazım. Her şeyi dine bağlamak, okumaktan düşünmekten daha kolay tabi.

Açın önünüze bir harita. İşaretleyin 13 oy veren delegenin memleketini.
Kim kime oy verdi bilmiyorum ama, Alman, İngiliz, İspanyol ve Hollandalı üyelerin bize oy vermesi için salak olması lazım. Tek kuruş harcamadan, komşusuna gelecek turistlerden nasiplenecek. Strasburg'a gelen Almanya'da kalacak, Lille'de Lens'de maç seyreden, Amsterdam'a kaçacak.

Bize mesafe olarak yakın 4 delegeden Romanya ve Ukrayna bize vermiştir. İsrail ve Kıbrıs ile olan siyasi durum soru işareti yaratıyor. İsrailli vermişse bile, Kıbrıslı salaklık edip vermemiştir tahminimce. Kıprıs sorunu çözülmüş olsaydı belki şimdi şampiyonayı kutluyorduk.

Komşu olmasalar da Portekizli ve Slovak üye için de, taraftarının arabasına atlayıp, sınırdan geçmeden, vizesiz gidebilmesi cazip (Şampiyona için vize muafiyeti sözü verdik mi bilmiyorum. Vermediysek hata etmişizdir).

Danimarka da görece daha yakın Fransa'ya.
Kaldı 1 kuzeyli, 1 güneyli. Litvanyalı bize vermiş olabilir. Malta da olabilir.

Haritada delegeleri işaretleyince, ulaşım ve konaklama sorunu olan bir ülke olduğumuzu da eklersek, 7-6 bence çok başarılı bir sonuç.

Önümüzdeki adaylığımızda çözülmüş ulaşım sorunu ve bitmiş stadlarla alırız artık.
Önümüzdeki pipiye değil, önümüzdeki şampiyonalara bakacağız.

b.s dedi ki...

tüh be, çok buruk bitmiş yazı. insanın morali bozuluyor, yılların eskitemediği kıyaslarda sürekli mağlup oldukça.. ha, hak edene gitmiş, o ayrı.

adsumcu dedi ki...

Eksikliklerimiz olduğu herkesin malumu da "sünnetli pipi" argümanı ne kadar sakil dursa da bence çoğu kapıyı açan bir anahtar.
Şenes Erzik'e yüklenmenin de manası yok, canlı verdiği demeçte kendini yeterince ifade etti zaten. Platini'nin de Fransa için kulis yapması son derece olağandır. Başkanın uğraşına rağmen bizden sadece 1 oy farkla kazanması da düştüklerei durumu gösteriyor bence.

Ayrıca şunu da hesaba katmak lazım Konya'ya maça gelmiş Alman ve Polonyalıların yemek yerken adam gibi biralarını içip ardından maça gidebilmelerini sağlayabilir miydik Ramazan ayına denk gelen bu turnuvada?
Yapabilir miydik yoksa kafası atan birisi "ulan bu gavurlar Ramazan'da bir de içki içiyorlar ha" diyip birilerine girişmez miydi?

Çağrı dedi ki...

Final oylamasında hangi ülke delegesinin kime oy verdiği kesin olarak belli mi, bilen-duyan varsa yazabilir mi ?

Adsız dedi ki...

Türk basını ve Platini çatışması 10 sene devam eder. Gerçi biz bu gazla Euro2016'da final oynar kupayı Platin'nin elinden alırız. :)

Sacit Tekin dedi ki...

Aceto,

İlk turda 6-4-3 olsaydı olabilirdi demişsiniz ama zaten film ilk turda kopmuş.

İlk oylama sonucucu Fransa 43, Türkiye 38, İtalya 23. 1. 5, 2. 2, 3. ye 1 puan verildiği hesaba katılırsa zaten ilk turda Fransa 7, Türkiye 1, İtalya tek 5 puan almış. Yalnız en az 1 puan ülke de Türkiye yalnızca 3 ülke tek puan vermiş. Fransa için bu rakam 4.

Fransa ilk turda aldığı 7 oun 2. tura taşımış. İtalya'ya çıkan 5 puanlık oy 2. turda Türkiye'ye kaymış ama yeterli olmamış. İlk turda 5 puanlar 6-5-2 olarak bile dağılsaydı o 2 oyun kayması bizi belki taşıyabilirdi.

Neyse, umutları naftalinleyip sandıklara kaldırma vaktidir. Kolay değildi, futbolun asla yalnızca futbol olmadığı unutulmamalı!!!

Sacit Tekin dedi ki...

Düzeltme: Bir önceki mesajda yanlış yazmışım. ilk turda türkiye için 5 tane 5 puan çıktı, fransa 7 doğru italya da 1 ama trkiye için 5 olacak.

cerkez1905 dedi ki...

bizim federasyon marka değeri marka değeri dolaşsın ülke milli takımları 80 bin kişi önünde hazırlık maçı yaparken bizimkiler amerika da bile amatör saha bulup Türkiyeyi hazırlık maçı oynatsın.o aldığımız 7-6 lık şerefli mağlubiyeti çerçeveletip asmak lazım lakin ilerde bu kadar az olmaz fark.!!

revadocki dedi ki...

acaba yine yunanistanla ortak day olup biribirimiz açıklarını kapatssak
hem de iş lobi faaliyeti ise 2 koldan lobi yapılsaydı daha iyi olmaz mı idi?rum kesimin oyunun dönmesi yeterli.böylece 2016 ya kadar planlanan statların yarısına kavuşmuş olurduk.şu anda ise büyük ihtimalle çoğu 2016 da olmayacak.belki yunanistanın krizde olması bile sonucu olumlu etkilerdi.

mecele dedi ki...

fransa dunya kupasi kadrosunda yer alan marc planus dun kampta gazetecilerin sorularini yanitlarken PERSEMBE AKSAMI OGRENDIK KAZANDIGIMIZI diyor. pot kirdigini farkedip cuma diye duzeltiyor ama goruntuden de anlasilcagi uzere paniklemis!!
http://www.lepost.fr/article/2010/05/28/2091572_bourde-de-marc-planus-les-joueurs-de-l-equipe-de-france-deja-au-courant-pour-l-euro-2016.html

mecele dedi ki...

yarim kaldi mesaj... planus dun aksami duzelteyim derken BU SABAH OGRENDIK diyor ama sabah da aciklanmamisti ki!!(karar aciklamasi ogleden sonra oldu malum)
fransizlarin onceden sonucu bildigine suphe yok sanirim..
bunu nasil yorumlamak lazim?
komplo teorilerinden biktik da komplolar insani birakmiyo:)

çağatay dedi ki...

yapılabilecek olanın en iyisinin yapıldığını sadece son sunumu izleyen cahil biri bile tespit edebilir.Oylama tabi ki objektif değildi. bu kadar emeği geçenlere neden h. şükür-terim-tugay-ş.güneş götürülmedi demek cehaletin ağababası. adamların zidanı götürdüğü yere işte bizim en büyük starımız şaban burada demek zaten baştan yenilgiyi kabul etmek demek. tugayı-ş. güneşi zaten avrupada tanıyan yok. terim desen bütün avrupa değil türkiye bile adama gıcık. bence organizasyon komitesinin en akıllı davranışlarından birir bunları oraya götürmemek olmuş. bu durumu eleştirenlere biraz el insaf diyorum.

Ersanlı dedi ki...

Bülent abi, platini'nin yüz ifadesinin olduğu bir görüntüyü nereden bulabiliriz acaba bir fikriniz varsa paylaşabilirseniz çok sevinirim, teşekkürler!

TeMPeSt dedi ki...

Bu asagılık kompleksimiz nedir anlamam gitti.Hele iş olumsuz oldu mu gucumuz bu kadardı demeleri.Biliyor muyuz ki olimpiyatlardan once barcelona nın icler acısı halini hele portekiz in avrupa samp oncesindeki varos stadlarını ya isvicre ve avusturya hele hele ukrayna polanya bu ulkelerde futbol potansiyeli nedir en azından kac takımı bilinir.Ulke altyapısında neyi neye gore karsılastırıyorz.Bal gb polonyanın da ukraynanın da 1500 katı hem ekonomik hem futbol kulturu hem de devlet destegi anlamında onundeyiz.13 samp nın 3.defa aynı ulkeye verilmesi gb hiç adil olmayan bir durum bile ortadayken bize verilmemesinin tek acıklaması var platini ve geleneksel Turk dusmanlıgı.Evet bu boyle polonya da hangi stadın adını biliyoruz bir soyleyin ya da fransa da stade de france dısında hangi stad ileri duzeyde bırakalım bu işleri adamlar buz gb bile bile bizim hakkımız olanı vermediler.Cunku sampiyona sonrası biliyolar ki futbolumuz ve ekonomimiz onlara kosar adım yaklasıcak bunu goze alamadılar.

adsumcu dedi ki...

2016 turnuvasını başa bela olarak gören ve işin içinde Sarkozy'nin bir numarası olduğunu iddia eden bir yazı için:

http://www.agoravox.fr/actualites/politique/article/le-foot-c-est-aussi-de-la-75723