"Bir İstanbul Masalı"ndan 3 gün sonra babam ölmüştü. Şimdi dönüp bakıyorum da geriye; bana bu masalın anlatıldığı tarihi hatırlatan, babamın gittiği sabah mı? Yoksa iflah olmaz bir futbolsever olarak ben babamın ölümü tarihini hep "Masaldan 3 gün sonra" diye mi hatırlıyorum? Ne soruya cevap bulabiliyorsun, ne de yokluğa...
25 Mayıs 2010
Bir İstanbul Masalı
Bana "Bir İstanbul Masalı" deseniz, "25 Mayıs 2005; Atatürk Olimpiyat Stadı" derim. Masalın bir parçasıydık o akşam. Ne böyle bir maç izledim; ne de bir daha izlerim diyerek çıkmıştım stadyumdan. Beş yıl geçmiş aradan... Tekrar izledim özeti. Ne garip; o gün masalın startını veren, santra noktasında topa ilk dokunan iki adam yıllar sonra Galatasaray'a gelmiş, geride kalan sezonda sakatlanıp, takımlarının kaderini çizmişler. Kewell o gün sakatlanıp erken çıkmıştı oyundan, bu sezon da yaşadığı operasyonun ilkini ertesi gün geçirmişti, zaten onbirde sahaya çıkması da Benitez'in bir sürpriziydi. Kewell kalsa oyunda Liverpool, Smicer ile nasıl 3-2 yapacaktı ki? 6 dakikada dünya tersine dönmüştü o gece İkitelli'de. "Asla yalnız yürümeyeceksin" diyen Liverpool taraftarından bir kısmı devre arasında stadı terketmiş, kupa törenini sonra Taksim'de izlemek zorunda kalmışlardı. Kadrolara bakıyorum şimdi, Milan'ın yarısı hala kadroda. Vefanın dozunu kaçıran kulüptür ya Milan! Dida, Nesta, Seedorf, Pirlo ve İnzaghi. Liverpool tarafında gemiyi terketmeyen iki bayrak adam kalmış bugünlere. Carragher ve Gerrard. Bir de teknik direktör Rafael Benitez...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
Silivri'deyiz. Aksam uzeri dibimizden bir taksi gecti, icinde balik istif oturmus 7 tane Ingiliz. (2'si soforun yaninda, 4'u arkada, sonuncusu da arkadakilerin bacaklarina yatmis durumda). Hepsi sarhos, sadece bir tanesi biraz ayik gibi.
Adama bize stada ne kadar var dedi. Sasirdik. Biraz uzaktasiniz, 1 saat falan surer dedik. Nerden geliyorsunuz deyince adam bana Taksim Square dedi. Marmara Otelinden binmisler 2 saatten beri Taksinin icindelermis. Sofore donup oha oldu olacak adamlari Edirne'ye gotur ordan donersin deyince Soforun bize bakip pis siritisini hic utamam.
O İstanbul masalı'nın bende çok daha ayrı bir anısı var. 24'ünde ölüm döşeğinde olan annemi son bir kez görebilmek için TEM'den havaalanına giderken İstanbul Belediyesinin her şeyi son ana bırakan organizasyonsuzluğundan dolayı uçağı kaçırdım. Annem o gün öldü. 25 Mayıs'ta toprağa verdim kendisini. O maçı seyretmedim, sizin gibi bu maçı her görüşümde ayrı bir sızlar içim.
Yorum Gönder