18 Ağustos 2009

Gazetecilik Kazası

Zor iştir gazetecilik. Aynı zamanda herkesin ne var ben de yaparım diyebileceği kadar da kolay! Hayatında manşet atmadan, spot yazmadan, haber yazmadan, haber atlatmadan ben gazeteciyim diye ortalıkta dolaşanlar şu kazanın acısına ortak olamaz işte. Okuyan güler, gazeteci oturur, beraber ağlar...

18 yorum:

Unknown dedi ki...

basın aracılığıyla kurulan t.direktör oyuncu başkan iletişimine imrenmişler. yarında hakan abi nin cevabını beklemekteyiz, ne diyecek bu işe bakalım. aman başkan karışmasın.

keyalcindag dedi ki...

Adam ünlü olmak istemiş herhalde :) amacına ulaştıda sayılır

aşkın dedi ki...

Project Mayhem.
Başka açıklaması olabilemez.

Hailsematary Beyefendi dedi ki...

Zürriyet gazetesi okur yorumları gibi olsun istemiyorum ama "hakikaten pes dedirten cinsten" olmuş bu haber..

Ya gerçekten insanlar görgüden, dikkatten, yaptıkları işi sevgiyle yaparak onu sahiplenmekten zerre nasiplerini almamışlar mı ki bu kadar göze batacak bir hatayı yapabiliyorlar?

Yoksa tepelerine kakılan onca işi halletmeye çalışırken kocaman puntoluk başlığa bile dikkat edemeyecek kadar işleri başlarından mı aşkın? bilemedim.

bezgin zor dedi ki...

Fena dram olmuş lol

myxomina dedi ki...

Sabah gazete okurken ben de farkedip kahkahalarla güldüm, şimdi blogda görünce tekrar ilk defa okumuş gibi güldüm. Çok yaşasın bunu yapan her kimse!

mustafa taha dedi ki...

2014 Kış Olimpiyatlarının düzenleneceği 330 bin şehri liman kenti Sochi'den haberi olmayan ve söz konusu şehre "tatil kasabası" diyen spor medyası mensuplarının olduğu bir ülkede olduğumuzu hatırlatmak gerekiyor galiba...

ergin aslan dedi ki...

Abi gazetecilik hakkında yazdıkların çok yerinde. Sen konuyu açmışken, ben de -bir gazeteci olarak- bazı ortamlarda konuşulan gazeteciliğin meslek olup olmadığı konusunu irdeleyeyim blogumda...

arcduke dedi ki...

ismet berkan "iş kazası" dese geçse aklıma sinan engin gelse. 8-0'dan sonra istifa etmeyen teknik direktör de "adam gibi adam" olsa. hayat bayram olsa.

rustukursad dedi ki...

başlarken ilk öğütlerden biriydi: "tashih, un cuvali gibidir ne kadar silkelersen silkele her zaman un dokulur" diye.
isterse 100 farklı gözün kontrolunden geçsin derginin kapağında at nalı gibi hata çıkar bazen.
gazeteciliğin de cezası bu işte. geçmiş olsun

pseudomondo dedi ki...

internet sitesine de bu şekilde yazılmış...
Or yazan için bir yerin adı falan mı acaba :)
"cote d'or" gibi hani diyorum....

Kurt dedi ki...

ne olur yazılırken bazen n'olur şeklinde de yazılıyor. burada da "orada" yerine "or'da" yazımının doğru olduğu düşünülmüş olabilir...

Kurt dedi ki...

pardon ya üstteki editör notunu görmemişim. cidden süper olmuş ellerine sağlık...

cem dedi ki...

goremeyenler icin gostermis olalim. alay konusu edilen basliktaki imla hatalari degil, basligin hemen ustundeki, yazarin Hakan abisine yazdigi not. fotografin ustune tiklayinca daha iyi goruluyor

tornacı dedi ki...

ufak bir kaza bence, erman ve şansal her hafta sonu bu moddalar.."her an mangal yapacaklar gibi bi hava var" diyordu ata demirer bu ikili için..

Seçkin dedi ki...

Ben şöyle bir göz gezdirip hemen acetonun yazısını okumaya başladım. Tercümesi vardır altta sonra bakarım dedim, zira yazı ""Spinoza hey or'da ....... "" ile başlıyordu, ispanyolca sandım. (orada yazamayan gazeteci :))Çok güldüm ve sonra büyük ekran alınca üstteki yazıyı da bulunca zaten sandalyeden düşüyor insan.

L.E.N. dedi ki...

Başlıktaki kullanım sesli yutumunun imlâsına doğru bir örnektir. "Ne oldu" > "N'oldu"

Asıl sıkıntı üst başlıkta. Leziz bir serzeniş, ahah.

Uğur dedi ki...

Bülent abi bu yorumu koyarsan ya tek koy koymayacaksan yanına kavun, beyaz peynir ve rakı ile beraber koyarsın :)