Engin Ardıç'ı severim. Tipik Galatasaray Liseli'dir. Nokta dergisinde çalıştığı yıllarda alayına giydirdiği Doğru söyleyeni dokuz köyden'i yıllardır arar dururum. Israrla basmazlar bu adamın kitabını. Akşam gibi anlamsız bir gazetede yazıyor, Şakir Süter, Burhan Ayeri gibi adamlarla aynı gazeteyi paylaştığı için küfür ediyordur kendine. Haftada 3 gün ona buna sallar. Şişe bir sosyal demokrat, bir biber, bir sosyal demokrat bir domates takar. Ukala tavrı kimi zaman duvara toslar. Bu
Pazar yazdığı yazıda olduğu gibi. Oscar'ı iti götüne koyduğu yazıda o çok bilmişliğiyle buyurmuş:
"Benim iki adayım var: Biri elbette Clint Eastwood, diğeri de “Babil” ve yöneten İspanyol çocuk, Alejandro Gonzalez İnarritu... Pardon, “Bask” çocuk demeliydim." "Bask" ile hava yapana kadar şuna Meksikalı deseydin Engin abim. Bir de demişsin ki:
"Kanımca Martin Scorsese bu yıl da babayı alır ve suratı gene çarşamba pazarına döner. Seyirciler arasında öylece kalakalır."
Departed ile Scorsese Oscar'ı aldı. Bugün Salı Pazarı var Engin Bey. Akşam vakti babanın kilosunu 5'den veriyorlar.
345 Engin otur yerine sıfır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder