3 Ocak 2013
2 Ocak 2013
Mourinho vs. Vilanova
Geçen sezon 38 haftada Guardiola'ya 9 puan fark atan Mourinho bu sezon Vilanova'dan 17 haftada neden 16 puan fark yedi?
Real Madrid & Barcelona: 2 resim arasındaki 16 fark
28 Aralık 2012
Hayat Güzel mi
Bugün Roma’da?
O eski güzel zamanların derbisi:
Roma-Lazio… Via del Corso’dan Flaminio’ya… Ultras Romani’den Irrudicibile’ye...
Biraz Gabriele; biraz “Totti’yi çıkarsana, golü atmış Lamela çıkar mı hiç?”
hikayesi… Tevere kıyısında dört renk, tek tutku…
Roma’da bir
Pazar sabahı… Piero, altmışlarında, taksici. Az önce Via del Corso’dan aldı
beni. “St. Pietro, Vatikan” diyorum.
Futbol muhabbeti açmanın en basit yolu elbette ki: “Hangi
takımı tutuyorsun?” “Roma
ama 30 yıl önce bıraktım futbolu”
diyor: “82 Dünya Kupası’nı kazandık, sonrası bana tad vermedi. 2001’deki
şampiyonluğa sevindim tabii. Eski futbol yok artık.” İhtiyar taksiciler hep böyle.
Barselona’daki Katalan ihtiyar da Piero gibiydi: “Franco dönemini özlüyorum, şimdi
sokakta içki yasak,restoranda sigara yasak, o eski güzel kadınlar da yok; hayatın
tadı kalmadı” demişti. Bizde yakalarsanız böylesini; kravatla çıkılan
Beyoğlu’na anlatırlar size, ama onlar da azaldı işte memlekette. Radyoda hararetli
bir sohbet var; konu Roma derbisi. “Roma’nın bu defansla işi zor” diyor bir
yorumcu, diğeri de “Lazio, Panathinaikos maçı yorgunu, şanslar eşit.” Çok
klişesiniz be kardeşim! Piero, “Bol şans
ama dikkat et stadın orada” diye sesleniyor arkamdan. “Forza Roma” diyorum,
elini kalbine götürüyor. Meydanda bir Japon’a yanaşıyorum, otuzlarında. “Roma derbisi, Lazio-Roma” diyorum en
ortak dille. Bir Japon klasiği, dediğimi tekrarlıyor (!) Biri, futboldan
soğuyan İtalyan; diğeri futbolla alakası olmayan, Nakata’yı bile tanımayan
Japon. Evet, havada derbi kokusu var ama toprağa inmemiş demek ki erken saatte.
Derbiden iki
gün önce... Ingazio, 50’lerinde. Pantheon yolu üzerinde Roma Store’dayım. İki
katlı mağazanın üst katında bilet satıyorlar derbiye. “Pasaport” diyor Ingazio, Ev sahibi takım Lazio. Roma Curva Sud
tribünü kombinelilerle dolu olduğundan, numaralı tribün diyelim biz ona “Monte
Mario” tribününden (110 Euro) başka şansımız kalmıyor. Stadın en pahalı bileti,
Şeref tribün çevresi 160 Euro. Bilet isminize
yazılı veriliyor. “Köşe tribünlerdeki (Distinti)
biletlerden (25 Euro) dün gelseydin bulurdun” diyor Ingazio ve ekliyor: “Pasaportun olmadan stada gitme, sadece
bilet yetmez.” İtalyanlar maçta forma giymeyi sevmiyor, çok satılan
ürünler, atkı, bayrak bir de belli ki çocuk kreasyonu. Şaka değil, şehirde
Lazio Store yok. Açılmasına pek imkan da yok! Ufak tefek mağazaların vitrininde
Lazio formasına (80 Euro) rastlarsanız ne ala...
Derbiye üç
saat kala... Roma’da yağmur çiseliyor. Şehir merkezinden tramvayla bitmek
bilmeyen Flaminio Caddesi üzerinden
Olimpiyat Stadı’na gitmek mümkün. Diyelim yürüdük demeyin çünkü maç çıkışında
mutlaka yürüyeceksiniz Flaiminio’da, o da bir saat. Tevere nehri kıyısındaki
Olimpiyat Stadı’na farklı köprülerden geçerek geliyor iki takım taraftarı.
Polis ve jandarma iş başında. Lazio ve Romalılar arasında şimdilik sıfır temas
var. Nicolo 30’larında. 10 Euro’ya atkı ve tişörtlerin satıldığı tezgahın
yanındaki büfede bizim memlekette bir şehir efsanesi olan klişe mi klişeyi kökünden
kazıma zamanı(!) “Siz Romalılar solcu musunuz?” diyorum; hani Lazio’lular sağcı;
bu da sağ-sol derbisi ya güya! Gülüyor, en hasından bir küfür sallıyor, “Baksana etrafına” diyor. Sağımız,
solumuz, Curva Sud’un müdavimleriyle dolu. “Bizde
eskisi gibi gruplar kalmadı ama eskiden sadece ufak grup olan Fedayn’in üyeleri solcudur, Roma Boys, Ultras Roma, Ultras Romani hepsi sağcıdır bu grupların. Bir de
bizden sonraki kuşakların pek de politikayla alakası yok ki” diye ekliyor. “Gruplar ne oldu peki?” diyorum. “Son
3 yılda çıkan fişleme uygulaması nedeniyle artık biletin yanında kimlik
gösterme zorunluluğu var. Polis, jandarma her yerde, her şeyi kayıt altına
alıyorlar. Eskisi gibi tribünde grupların pankartlarını göremezsin”
diyor Nicolo. Lazio tarafına geçebilmek için polis barikatını aşmak lazım. Derbiye
iki saat var ve Curva Sud’ün önündeki meydan doluyor. “Onlarda da Irriducibili kendini
fesh etti, ufak mahalle gruplarıyla idare ediyorlar, yine de derbi günü
başkadır, eskiler maça gelir ve havamızı buluruz, sıkı maç seçmişsin”
dediğinde Nicolo; sağdaki uzak köprünün oradan bir hareketlenme başlıyor:
Laziolular! Kalabalık bir grupla koşarak Curva
Sud grubunun üzerine doğru geliyorlar. Ses bombaları patlıyor, kısa süreli
bir meydan savaşı... Romalılar, Lazioluları püskürttüğünde cephe gerisinde
kalan Lazioluların hali yaman demeye kalmadan sirenler ötmeye başlıyor ve
canını seven kaçsın koşusu... Üniversite bahçesine doğru sağlam deparlarla uzarken
bir anda meydanı jandarma ve polisin zırhlı araçları dolduruyor. Sert çocuklar
en önde. Yüzleri kapalı ve molotof kokteyli yağdırıyorlar, şişeler havada
uçuşuyor, yağmur sağnağa çeviriyor ve ortalık yarım saatte ancak yatışıyor. Günün meydan raporu için La Gazzetta dello
Sport, biri ağır ikisi hafif üç Romalı’nın yaralandığını yazıyor ertesi gün.
Derbiye bir
saat kala... Üniversite bahçesinden Monte Mario tribününe açılan kapıdayım.
Önce bilet ve pasaport kontrol. Sonra
bir kontrol noktası daha. Elektronik turnikeler dışında her şey eski... Yürüdüğün
aşınmış yol, paslanmış tabela, Tevere’nin neminden yosun tutmuş duvarlar.
Giannini, Veron, Batistuta, Crespo olacak sahada deseler inanırsın. Zaman 20
yıl önce durmuş burada. Monte Mario
tribünün büfesinde Andrea ile laflarken fiyatlara bakıyorum. Bizim köfte ekmek
gibisi yok, burada da İspanya’da olduğu gibi sandviç, pizza ve hot dog. Bir
sandviç, bir içecek 7 Euro. Andrea 40’larında. “Nedir bu Roma’yı paylaşamamanız Lazio’lularla” diye başlıyorum. Lazio’lular “Roma bizimdir” der; Romalılar
da “Roma
tarihtir, Lazio ise coğrafya.” “Şehrin
çocukları biziz” diyor Andrea: “Onlar
Roma dışından geliyorlar, şehirde bile oturduğumuz mahalleler farklıdır.” Yüzyıllar
boyunca sınıf kavgası yapmış; farklı krallıkların hüküm sürdüğü bu topraklarda
paylaşılamayan tek şehir Roma olmadığından fazla üstelemiyorum. “Juventus”
dediğimde “Moggi” diye cevap veren
ilk İtalyan değil Andrea hayatımda tanıdığım: “Kuzeylilerde para var bizde yürek ama sahada para işliyor. Onlar kaç
şampiyonluğu nasıl kazandıklarını iyi bilirler.” Milenyum’da arka arkaya
şampiyon olan iki Roma takımının taraftarı da; Milan, Juventus ve Inter’den
ölesiye nefret ediyor.
Olimpiyat
Stadı tıklım tıklım değil ne yazık ki... Maraton tribünü dersek eğer Tevere’ye;
ev sahibi Lazio’lular yarısını boş bırakmış. Yan yana üç pankart güzel Tevere’de:
“Babalarımızın,
bizim ve çocuklarımızın renkleri” Bir takıma başka türlü sevdalanmanın
gereksizliğini ne güzel anlatıyor. İki kale arkası da hıncahınç dolu.
Laziolular, üç gün önce Roma’ya deplasmana gelen Panathinaikos’un taraftarına
şehirde arka çıkan, Roma’ya “Hoş
geldiniz Yunanlılar” pankartıyla sataşıyor. Sonrası aşıkların atışması
gibi... Koridorda sıcağı sıcağına pankart yazsalar, bu kadar olur! Roma’dan
cevap geliyor: “Arnavutlar, Roma’ya hoş
geldiniz.” İki takım da ısınmaya
çıktığında kıyamet kopuyor. Ses bombaları bir İtalya klasiği. Bir de uzun
sopalarla sallanan büyük nefis bayraklar. Takım geri de düşse sahada, o
bayraklar inmiyor aşağıya tribünde. Bu derbi, tarihi itibariyle özel bir derbi.
Gabriele Sandri, Lazio taraftarı, 11 Kasım 2007 tarihinde Arezzo otobanında bir
benzincide çıkan olayda polisin hatalı kurşunuyla hayatını kaybetmişti. Tam beş
yıl sonra Gabriele’yi ölüm yıldönümünde anmak için Lazio Başkanı Lotito da
iniyor sahaya. Bütün stadyum ayakta. Gianna Nannini’nin nefis şarkısı “Meravigliosa Creatura”* yükseliyor
stadın hoparlörlerinden. Gabriele’nin ağabeyi Cristiano, kucağında 3.5 yaşında
bir çocuk… Lazio Curva Nord tribününe doğru yürüyor. 1981 doğumlu Gabriele’nin
81 numaralı forması ağabeyi Cristiano’nun onun ölümünden birbuçuk yıl sonra
doğan oğlu Gabriele’nin üzerinde. Sağnak yağmur yağıyor, “Gabriele hasta olacak” diyorum içimden. Curva Nord’un ilk
sırasından eller uzanıyor minik Gabriele’ye, stadın dev ekranında çocuğun
korktuğunu ve babasının boynuna sarıldığını izliyorum. Roma tribünleri de en az 10 dakika boyunca ayakta alkışlıyorlar
Gabriele’nin hatırasına... Sonra herkes taraf olduğunu hatırlıyor ve karşılıklı
tezahüratlar...
Şimdi derbi
zamanı... İyi başlıyor Roma oyuna ama on dakika sonra gök deliniyor ve saha
ağırlaşmaya başlıyor ve sonra da stadın elektrikleri kesiliyor, hakem 2-3
dakika tınlamıyor ve devam ettiriyor maçı ama olacak gibi değil. Roma
tribünlerinden Lazio Başkanı Lotito’ya “Elektrik faturasını ödesene Lotito”
tezahüratı yükseliyor. “Aman derbi yarıda kalmasın” duamız kabul görüyor,
ışıklar tekrar yanıyor ve Roma, sezonun şık çocuğu Lamela ile golü buluyor.
Curva Sud de golle beraber yıkılıyor. Lazio, Hernanes ile orta sahada oyunu
dengeliyor ve Candreva’nın devrenin bitimine on dakika kala frikikten bazukası
Roma’nın duvarlarını paramparça ediyor. Soyunma odasına da oynadığı iki derbiyi
de kazandıran Klose’nin golüyle 2-1 önde gidiyorlar. Roma defansı yine dökülüyor, üstüne bir de
Lazio kaptanına dirseği çakan De Rossi kırmızıyı görüp oyundan atılmış . Yarım
saatte Olimpiyat Stadı’nda dünya tersine dönüyor. Balzaretti’nin hatırını (!)
soruyor hemen önümde oturan ellilerindeki Roberto. Kaptan Totti için ise bir
Alex de Souza efekti var: Ne onunla, ne onsuz işte. Montella’yı neden
gönderdiklerini, Luis Enrique’nin boş yere para harcattığını, Osvaldo’nun Roma
topçusu olmadığını kendi dilinin en güzel sinkaflarıyla süsleyip bitiriyor
devre arasını. 10 kişi kalan Roma’da Zeman, ikinci yarıya Lamela’ya kenara alıp
Tachsidis’i oyuna alınca Roberto çileden çıkıyor. “Çıkarsana Totti’yi, golü atmış
Lamela mı çıkar!” diye haykırıyor. Zeman’ı anti-Juventus bir futbol
adamı olduğu için çok seviyorlar ama derbi günü Zeman da alıyor payını skordan
dolayı. Dirseği yemiş ama ayakta kalmış
kaptan Mauri, Roma defansının hediyesini affetmiyor ve daha ikinci yarının
başında yayın ordan fişi çekiyor. İki fark Lazio için yeter. Samsun’da tefe
koyduğumuz Petkoviç, takımını çıkartmıyor rakip sahaya. Totti’nin yerine
70’lerden sonra oyuna giren Pjanic yağmurdan ağırlaşan zeminde derbi hatrına
ayakta kalan takım arkadaşlarını bitime 4 dakika kala attığı nefis frikikle
umutlandırıyor. Gol sevincini de gidip Zeman’a kendisini oyuna geç kaldığı için
hesap sorarak alıyor. Roma tribünü takımla birlikte yükleniyor ama +94’de sol
çaprazda “bizim” Roberto’yu haklı çıkartan bir vuruşla auta atıyor Osvaldo...
Derbi Lazio’nun...
Derbinin
ertesi sabahı.. Cinzio, altmışlarında. Taksisinden sıkı Roma taraftarı olduğu
belli. “Lazio kazanmış,maçla canını
sıkmayayım” diyorum kendi kendime.
Roberto Benigni’nin filmden emanet bir soru
soruyorum: “La vita e bella oggi a Roma?” (Hayat güzel mi bugün Roma’da? )
“Bugün değil” diyor ve ardından “Yarın başka bir gün” ile topu doksana takıyor.
Taksiden inerken dayanamıyorum; o meşhur pankart geliyor aklıma ve takılıyorum
Cinzio’ya: “No Totti No Party” (Totti
yoksa parti de yok) “Grande Capitano
Totti” (Büyük kaptan Totti) diye sesleniyor arkamdan...(FourFour Two /Aralık 2012)
Hafta Sonu Futbol
14:45 Sunderland - Tottenham @Ligtv 3
17:00 Manchester United - WBA @Ligtv 3
19:30 Arsenal - Newcastle United @Ligtv 3
30 Aralık Pazar
15:30 Everton - Chelsea @Ligtv 2
18:00 QPR - Liverpool @Ligtv 2
1 Ocak Salı
14:45 WBA - Fulham @Ligtv 3
17:00 Manchester City - Stoke City @Ligtv 3
19:30 Southampton - Arsenal @Ligtv 3
21:45 Chelsea - QPR @Ligtv 3
23 Aralık 2012
Kulübedeki Kaptan
Bu kazan geçen sene de kaynıyordu. Sergio Ramos, Casillas ve
Mourinho arasında yaşananlar ve Portekizli teknik adamı bombaladıkları satırlar
burada. O kazandan bir şampiyonluk çıktı, üstelik 9 puan farkla… Rijkaard’ı
tatile yollayan Schuster’den sonra Jose Mourinho da Pep Guardiola’ya “Bir ara”
dedirtti. Guardiola kalsa, rövanşı alırdı da yerine gelen Tito çok da üzerine
bir şey koymadan en iyi başlangıça imza attı. Real Madrid bugün itibariyle 16
puan geride. Geçen hafta Barça, Atletico Madrid’i devirip, Real Madrid,
Espanyol ile sahasında 2-2 berabere kalınca sezon finali erken gösterime girmişti.
“Pes diyor musun, bak bırakıyorum” derdik ya çocukluğumuzda. Döversin, pes
derse bırakırsın. Bir de pes dedikten sonra gelip sırtına yumruğu vuranlar
vardır. Onlar büyüyünce ne olur bilirsiniz…
Puan farkı 13 olduğunda Mourinho “Şampiyonluk imkansıza
yakın. Lig bitti” ile “pes” dedi. Casillas da “Şampiyonlar Ligi Kupası’nı
alacaksak, Barça’dan 25 puan fark yemeye razıyım” ile hedefi ortaya koydu. Bu
farkın Real Madrid, tüm maçlarını kazansa bile kapanmayacağını biliyorlar. İki
kulvarda idare edecekler ama orası Real Madrid. Hikayesi bol kulüp…
Mourinho’nun “Orada çalışmam” diye küçümsediği Malaga
deplasmanına gittiler. İşleri zordu, maçtan önce bomba haber patladı. Casillas
maça yedek başlıyordu. Geçem hafta Mourinho'ya "Ben Real Madrid'in iyiliği için medya karşısında dilimi ısırıyorum. Sen aynısını yapıyor musun? Bizi eleştireceksen medya karşısında yapma, gel yüzümüze konuş" diyen Casillas.
Real Madrid’in kaptanı, 2002 yılından beri 9 maçta forma
giymemiş ligde. 6 maç, sezon sonunda şampiyonluk hesabının olmadığı gazoz
maçlar, 2 maçta cezalı, bir maçta da sakat. Mourinho döneminde de ilk kez ligde
yedek kaldı Malaga deplasmanında. Kazansalar ne ala. İki attığın deplasmanda 3
yiyip Madrid’e dönüyorsun ve Casillas kulübede oturuyorsa, sona doğru bir adım
daha atmışsındır. Mourinho, basın toplantısında “Çocuk değilim, futbolun
hafızası yoktur. Yaptıklarınız çabuk unutulur. İstifa etmiyorum. Koltuğum için
de endişem yok” deyip kestirip atmış. Şimdi sırada Florentino Perez’in takım
kaptanlarıyla yapacağı “Beyler ne oluyor?” toplantısı var…
Zlatan ve Diğerleri
Zlatan’ın oynadığı hiçbir kulüpte “takım içi dengesi”
olmadı. Barcelona dışında her kulüpte
takım arkadaşlarıyla kendi kazandığı arasında uçurum vardı. Saha içinde
dengeleri bu kadar bozabilen bir adamın diğerlerinden fazla kazanması kadar
doğal bir şey yok tabii futbolda. Bir
takımda sadece kazandığınla ayrıcalıklı olmazsın. Tatilden geç dönersin ses
etmezler, loca istersin, ilk sana verirler, istemediğin futbolcu vardır, eninde
sonunda yollarlar, yeri gelir teknik adamı bile sen belirlersin, kulübün tesislerinde
sana özel menü bile çıkar, şef senin tabağına fazla özenir. Otobüste arka
tarafta oturursun, Reis’sindir, kaptansındır, yıldızsındır… Olmasa iyiydi ama olmuşu budur futboludur…
Bu düzenin son mağduru da Pastore. Paris Saint Germain’in
tesislerinde iki otopark varmış. Bir otopark futbolculara ait. İkinci otopark,
kulübün patronları ve üst düzey yöneticileri için. İkinci otoparka da arabasını
park edebilen tek futbolcu Zlatan İbrahimoviç…. Gereksiz bir ayrıcalık
tanımışlar kendisine. Pastore de denemiş, bakalım ben girebiliyor muyum diye
patronların otoparkına. Güvenlik “Yasak kardeşim” demiş. Audi R8’ile kapıda
kalınca gitmiş bariyerlere bindirmiş Pastore… Paris’ten ayrılıp Milano’ya,
Milan’a gitmek için yeterli sebep….
21 Aralık 2012
Hafta Sonu Futbol
21 Aralık Cuma
20:00 Beşiktaş - Kayserispor @Lig Tv
20:00 Akhisar - Orduspor @Lig Tv 2
21:00 Valencia - Getafe @NTV Spor
23:00 Atletico Madrid - Celta Vigo @NTV Spor
22 Aralık Cumartesi
14:00 Şanlıurfaspor - Kayseri Erciyesspor @TRT 1
14:45 Wigan Athletic - Arsenal @Lig Tv 3
15:00 Kasımpaşa - İstanbul BŞB @Lig Tv
16:00 Sampdoria - Lazio @TRT Spor
17:00 Manchester City - Reading @Lig Tv 3
19:00 Fenerbahçe - Karabükspor @Lig Tv
19:00 Valladolid - Barcelona @NTV Spor
19:00 Manisaspor - Adanaspor @TRT Spor
19:30 Liverpool - Fulham @Lig Tv 3
21:00 Malaga - Real Madrid @NTV Spor
21:45 Roma - Milan @Tivibu
23 Aralık Pazar
13:00 Sivasspor - Elazığspor @Lig Tv
13:00 1461 Trabzon - Çaykur Rizespor @TRT Haber
14:00 Adana Demirspor - Samsunspor @TRT Spor
15:30 Swansea City - Manchester United @Lig Tv 3
16:00 Bursaspor - Gençlerbirliği @Lig Tv
16:00 Gaziantepspor - Mersin İy @Lig Tv 2
18:00 Chelsea - Aston Villa @Lig Tv 3
19:00 Trabzonspor - Galatasaray @Lig Tv
19:00 Antalyaspor - Eskişehirspor @Lig Tv 2
19:00 Karşıyaka - Kartalspor @TRT Spor
20:00 Beşiktaş - Kayserispor @Lig Tv
20:00 Akhisar - Orduspor @Lig Tv 2
21:00 Valencia - Getafe @NTV Spor
23:00 Atletico Madrid - Celta Vigo @NTV Spor
22 Aralık Cumartesi
14:00 Şanlıurfaspor - Kayseri Erciyesspor @TRT 1
14:45 Wigan Athletic - Arsenal @Lig Tv 3
15:00 Kasımpaşa - İstanbul BŞB @Lig Tv
16:00 Sampdoria - Lazio @TRT Spor
17:00 Manchester City - Reading @Lig Tv 3
19:00 Fenerbahçe - Karabükspor @Lig Tv
19:00 Valladolid - Barcelona @NTV Spor
19:00 Manisaspor - Adanaspor @TRT Spor
19:30 Liverpool - Fulham @Lig Tv 3
21:00 Malaga - Real Madrid @NTV Spor
21:45 Roma - Milan @Tivibu
23 Aralık Pazar
13:00 Sivasspor - Elazığspor @Lig Tv
13:00 1461 Trabzon - Çaykur Rizespor @TRT Haber
14:00 Adana Demirspor - Samsunspor @TRT Spor
15:30 Swansea City - Manchester United @Lig Tv 3
16:00 Bursaspor - Gençlerbirliği @Lig Tv
16:00 Gaziantepspor - Mersin İy @Lig Tv 2
18:00 Chelsea - Aston Villa @Lig Tv 3
19:00 Trabzonspor - Galatasaray @Lig Tv
19:00 Antalyaspor - Eskişehirspor @Lig Tv 2
19:00 Karşıyaka - Kartalspor @TRT Spor
20 Aralık 2012
Son 8'i Bil
Çeyrek finale kalacak 8 takımı da ilk bilen istediği yerli yabancı futbol kitabını adresinde teslim alır. Buyrun tahminler.
19 Aralık 2012
Dört Efsane
RONALDO ve arkadaşları
Danrlei, Dida, Cafú, Serginho, Réver, Junior Baiano, Roque Junior, Roberto Carlos, William, Lucas, Juninho Paulista, Zinho, Djalminha, Roger, Zico, Denilson, Ronaldo, Neymar, Leandro Damião, Bebeto, Cacá Ferrari, Romário, Edmundo, Paulinho.
TD: Carlos Alberto Parreira.
ZIDANE ve arkadaşları
Vitor Baía, Juliano Belletti, Diego Cavalieri, Emerson, Fernando Hierro, Míchel Salgado, Fernando Couto, Juan Pablo Sorín, Paolo Montero, Carlos Gamarra, Hidetoshi Nakata, Zinédine Zidane, Deco, Santiago Solari, Fredrik Ljungberg, Juan Román Riquelme, Christian Karembeu, Alex de Souza, Pedro Pauleta, Sebastián Abreu, Hulk, Falcão, Mário Jardel.
TD: Luiz Felipe Scolari.
16 Aralık 2012
15 Aralık 2012
14 Aralık 2012
Real Madrid Kazanı #2
Casillas'tan Jose Mourinho'ya: "Ben Real Madrid'in iyiliği için medya karşısında dilimi ısırıyorum. Sen aynısını yapıyor musun? Bizi eleştireceksen medya karşısında yapma, gel yüzümüze konuş."
Bir yıl önce:
Real Madrid Kazanı
Bir yıl önce:
Real Madrid Kazanı
Hafta Sonu Futbol
14 Aralık Cuma
20:00 Eskişehirspor - Bursaspor @Lig TV
21:30 Bayern Münih - B.Mönchengladbach @TRT Haber
15 Aralık Cumartesi
14:00 Adanaspor - Karşıyaka @TRT 1
14:45 N.United - Manchester City @Lig TV 3
16:00 Mersin İY - Akhisar @Lig TV
16:30 Bayer Leverkusen - Hamburg @TRT Haber
17:00 Liverpool - Aston Villa @Lig TV 3
19:00 Gençlerbirliği - Beşiktaş @Lig TV
19:00 Elazığspor - Gaziantepspor @Lig TV 2
19:30 Schalke 04 - Freiburg @TRT Haber
23:00 Sevilla - Malaga @Ntv Spor
16 Aralık Pazar
12:30 Corinthians - Chelsea @Ictimai TV
13:30 İstanbul BŞB - Trabzonspor @Lig TV
13:30 Karabükspor - Sivasspor @Lig TV 2
14:00 Göztepe - Adana Demir @TRT Spor
16:00 Chievo - Roma @TRT Spor
16:00 Orduspor - Antalyaspor @Lig TV
16:30 Hoffenheim - B. Dortmund @TRT Haber
17:30 Willem II - Ajax @S Haber
18:00 WBA - West Ham @Lig TV 3
18:30 W. Bremen - Nürnberg @TRT Haber
20:00 Real Madrid - Espanyol @Ntv Spor
20:00 Galatasaray - Fenerbahçe @Lig TV
22:00 Barcelona - Atletico Madrid @Ntv Spor
17 Aralık Pazartesi
20:00 Kayserispor - Kasımpaşa @Lig TV
20:00 Çaykur Rizespor - Bucaspor @TRT Spor
22:00 Reading - Arsenal @Lig TV 3
22:30 Celta Vigo - Real Betis @Ntv Spor
9 Aralık 2012
Sneijder: Brüt mü Net mi?
![]() |
Karikatür: Gökçen Eke |
Wesley Sneijder, Real Madrid’e Portakal moda olduğu günlerde gelmişti. Ajax’ın kasasına koyduğu para 27 milyon Euro. O günden bu yana en fazla maça çıktığı sezonu Real Madrid’de ilk yılında oynadı. İkinci sezonun sonunda takımdan gönderilmesi, Real Madrid hovardalığından başka bir şey değil. Büyük tartışmalar çıkmıştı o giderken. Inter, bonservisine 15 milyon Euro ödedi. Yıllık 6 milyon Euro’ya imzayı attı. Bu rakam 2010’da takım içi dengesinde bile uçuktu. Bugün bile takımın en fazla kazanan adamı olan Sneijder, sözleşmelerini uzatanlar yaşları ilerlediği için fiyatını düşürdükçe diğerleriyle arasına uçurum koydu. Inter’de 30 maçın üstüne çıkabildiği sezon yok ama ilk iki sezonunda takıma çok şey verdiği kesin. Sonrasında 3-4-3’de ve 4-3-3’de oynamaz tartışmalarıyla kenara geldi. Her zaman sakatlığa açık bir oyuncu olduğu bilinir. Nasıl bir futbolcu olduğunu anlatmaya gerek var mı?
Inter, 2015 yılına kadar olan sözleşmesini bir yıl daha
uzatmasını istedi. Son sezon için para ödemeden, yıllık 6 milyonu kalan vadede
4 milyona düşürme amaçlı. Hollandalı kabul etmedi. Sezon başından beri forma
giyemiyor. 28 yaşında üst düzey bir oyuncu bu pazarlık yüzünden kulübede
çürüyor. Quaresma’dan pek farklı değil durumu. Ya da A. Bilbao’lu
LLorente. Quaresma’ya değil ama bu
ikisine sahip çıkanlar var. Profesyonel futbolcular birliği bunu mobbing olarak
görüyor ve kulüplerin peşini bırakmıyor. İtalya’da futbolcular birliği başkanı
Tommasi de Sneijder’in yanında. Inter’e
madem 6 milyon sözü verdiniz, ödeyin diyor kısaca Tommasi.
Bugün futbol dünyasında Sneijder’e yılda 5-6 milyon Euro
verecek kulüp sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Barcelona ve Real Madrid’i
geçelim, oralara yolu düşmez. İki Manchester kulübü, Zenit, Anzhi ve Paris
Saint Germain. Milan da dahil olmak üzere bu parayı ödeyecek kulüp yok İtalya’da…
Fenerbahçe’nin gündemine geldiğinden beri de bu 6 milyon
Euro tartışılıyor. Net mi brüt mü diye soruluyor. “Net” demek, kaynağını da
göstermek yetmiyor ki hala bu brüt diyenler var(!) Tartışılmayan ise Inter’in
isteyeceği bonservis. Sneijder’e 3-4’e gelir mi diye soruluyor ama Inter ne
diyecek, bunu hesaplayan yok. Inter, 2015’e kadar sözleşmesi olan Sneijder için
15 milyon Euro istiyor. “Lanet olsun, kurtulalım” deseler, 10 milyona kadar da
düşerler ama daha aşağısına değil…
Sneijder, mevcut oyun yapısında Fenerbahçe için biçilmiş
kaftan. Cristian’ın yapamadıklarını yapabilecek bir yetenek... Peki kaça?
Camp Nou Hatırası
Messi bütün rekorları kıracak. Biraz zaman vermek lazım. Bu kareyle de son noktayı koydu zaten. Maradona'nın Belçika maçındaki unutulmaz karesi vardır. İniesta bir benzerini vermişti İtalya maçında. 5 İtalyan peşinde. Hadi o İniesta, Khedira'nın peşine peki neden 6 kişiyle düştüler ki? Messi'nin pozisyonu Benfica maçında sakatlanmadan hemen önce. Karede olmayan tek Benfica'lı; kaleci... 9 Barcelona'lının girmediği, 10 Benfica'lının Messi ile savaş verdiği bir Camp Nou hatırası...
İki Bıçak

İki bıçak seç kendine
Biri yaralamak için
Biri öldürmek
Pusu kur gözlerinin
Karanlık gölgesine
Biri sevmek için
Biri ihanet
İki yürek seç kendine
Biri yaşamak için
Biri gizlenmek
Bir korkak,bir kaçak,bir firar
Kaç kişisin sen sevdiğim çocuk
İçimdeki bıçak iki kere daha dönüyor
Olduğu yerde
Kalırsan sel basar yataklarımı
Gidersen uçurum çiçekleri açar kalbimde
Kimi zamanlar olur sevgilim
İki bıçak bile yetmez bir tek ölüme / MURATHAN MUNGAN
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)