1 Eylül 2019

Eylül'de Gel


Bütün genellemeler yanlıştır, haksızlık içerir o yüzden sonda değil başta söyleyeyim.
Sevdalısı oldukları takımlarının peşinden onlarca saat yola deplasmana gidenler, kar kış dinlemeden tribünleri dolduranlar, tatillerini, hafta sonlarını takımlarının fikstürüne göre ayarlayanlar üstüne alınmasın...
Şimdi madalyonun öteki yüzüne gelebiliriz.
 dönemini futbolun kendisinden daha çok sevenler, tuttukları takımlara emek vermiş ter dökmüş, kupalar kazanmış futbolculara hakaret eden bir kalemde silenlere...
***
Uzun zamandır bu oyunu 90 dakika seyretmeyenler, baksa bile bir gözü sürekli akıllı telefonunda olduğu için görmeyenler var hayatta. Kimse artık güzel bir çalımın, akıl dolu bir pasın peşinde değil, kafalar o telefonlardan ancak spikerin sesinin yükseldiği gol pozisyonlarında kalkıyor, sonra ver elini yine . Twitter'da gol kaçıran futbolcuya, hatalı gol yiyen kaleciye hakaret... Bilgisayar ekranında menajerlik oyunlarında olup iki şampiyonluk yaşayanlar, kendilerini  ile kantara çıkartıyor...
40 yıldır futbolun içinde olanlar futbolu bilmiyor, 40 aydır menajerlik oynayanlar Lippi, Capello oluyor...

***
Yeni transferler için bu oyunların datalarına bakmak oyuncuyu tanımak için yeterli oluyor. Medyada üç bin futbolcu hakkında fikri olan ama haftada üç maç izlemeyen bir kesim dilinde balta ahkam kesiyor... Transfer dönemi baş aktör,  sezonu yardımcı oyuncu artık...
 kriterleri, al-sat dengeleri, yüksek yıllık ücretler, futbolcuların menajerleri...
Taraftar sosyal medyada kulüp yönetiyor ya da yönettiğini sanıyor. Oyunda böyle çünkü. Dünyanın seçmece santrforlarından birinin transferi sözkonusu olduğunda yıllık ücretini fazla bulanlar, marka bir orta saha geldiğinde ağır bu diyenler, oyuncu izleme komitesi bir isim verdiğinde benim listemde bundan daha iyi altı-yedi futbolcu var diye yönetimlere mesaj atanlar...

Eski tribünler yok, eski stadyumlar da... Her şeyin zamana yenik düştüğünün, suyun akıp yolunu bulduğunun elbette farkındayım. Oyunlara da karşı değilim, genç yaşta ekran başında teknik direktör olup kendi maçını yaparken, televizyonda naklen yayınlanan maçı izlemeyen oğlumu da anlayabiliyorum.
Artık herkes kendi galibiyetinin peşinde.
YouTube'da iki video yayınlayınca, televizyoncu, Twitter'da 280 karakter yazınca yorumcu, hiçbir kuruma bağlı değilken, adının altına gazeteci yazınca gazeteci olunuyor bu hayatta. Sağlaması yok bunun... Taraftar da bu yüzden seviyor transfer mevsimini. Roma'nın genç Türk stoper  için düzenlediği basın toplantısını canlı yayınladığı kulüp televizyonunun yorum bölümünde Fenerbahçeli taraftarın "Kolarov'u yollayın" mesajını görünce şaşırmıyoruz.
Falcao'nun arkadaşı Türk iç mimar, transferi bitirmesi için yüzlerce mesaj alıyor. Kolombiyalı Galatasaray'a gelsin diye Sevilla'da oynayan Ben Yedder'e binlerce taraftar "Monaco'ya imza at" baskısı yapıyor. Ben Yedder imzayı atıyor da ya sonra...
***
'da adının geçtiği kulüpten bir futbolcuyu takip edenler, o kulübün fotoğrafını beğenip flört edenler, yeni takımına gittiğinde eski takımından hatıra kalan tüm arşivi çöpe yollayanlar, dört-beş emojiyle -biri mutlaka yangın emojisi- her gün sosyal medyada transfer müjdesi veren genç muhabirler, başkanın berberi, uçağın pilotu, menajerin yeğeni, yöneticinin oğlu, duyumcular... 2 'de herkes köşesine çekilecek çünkü transfer mevsimi sona erecek. Futbola, güzel oyuna Alpay şarkısında olduğu gibi "Eylül'de gel" diyorum çünkü Temmuz- Ağustos'ta güzel deliriyoruz...

Hiç yorum yok: