27 Eylül 2015

Uzaklarda Arama


Bu akşam sezonun ilk derbisinde Beşiktaş ile Fenerbahçe karşı karşıya gelecek. İlk derken, Trabzonspor'un Beşiktaş ve Galatasaray ile oynadığı 'büyük maç'ları elbette unutmadım. Bizim futbol sözlüğümüzde, derbi, ezeli rekabet, büyük maç terimleri serpme kullanıldığından, oyunu icat edenlerin sözlüğüne başvurmak lazım. Derbi'nin Derby şehrinden geldiğini kabul etmez Oxford sözlüğü. Futboldaki şehir, olmadı bölgesel rekabeti tanımlamak için kullanılan derbi, adını 1780'de bugün bir numaralı klasik at yarışı The Derby'i başlatan 12. Earl of Derby, Edward Smith Stanley'den alır. Dünyanın en iyi, en ateşli, en çok izlenen, en büyük, en kocaman derbi listeleri yıllardır yayınlanır dünyanın dört bir köşesinde. Futbolsever için de esaslı bir polemik konusudur. Bizim derbiler ilk 10'da yer alır mı almaz mı, Boca-River mı Celtic-Rangers mı yok yok aslında Kızılyıldız-Partizan ile devam eder polemikler ve sonunda tek bir doğru olmadığından tartışma 'her şehrin derbisi yaşayanına en büyük' ile çaylar tazelenir. 

 
Biraz ülke dışına uzanalım, Boca- River, Nacional-Penarol gibi güzel ama uzak kıta, Güney Amerika'ya selam duralım ve yakın coğraflardaki derbileri turlayalım. Ada'da taraftarlık kültürü tavan yaptığından ve doğduğun kasabanın şehrin takımının taraftarı olmak esasken, ortalık elbette ki derbi kaynar. Çok sayıda Londra kulübünün Premier Lig'deki varlığı, yüzyıllık ezeli rekabetler ve büyük maç sınıfına giren 90 dakikalar neredeyse fikstürün her haftasında karşımıza çıkar. Benim favorim en sert derbi olan Millwall-West Ham'ın Dockers derbisi. Filmlere de konu olan bu derbinin arkasına Kuzey Londra derbisi Arsenal- Tottenham'ı yazalım. Batı Londra'da Chelsea-Fulham'ı da unutmamak lazım. Ülkenin kuzeyinden, Manchester şehrinin derbisini ilk sıraya koyalım. Everton-Liverpool'u, onun önüne yazanlar olabilir elbette. Tyne-Wear derbisi, Newcastle United-Sunderland de esaslı derbilerdendir. Güney Galler'de Cardiff City- Swansea City derbisi unutulur mu? Derbi kabul edilmez ama ülkenin en büyük futbol rekabeti iki liman şehri Manchester ve Liverpool arasında United ve Liverpool arasındadır deyip İspanya'nın yolunu tutalım. İspanya, şehir kadar bölgesel derbiler cenneti de. Madrid'de Real Madrid ve Atletico Madrid'in yüzyıllık derbisine kafa tutabilecek kalibrede derbi Sevilla şehrinde Sevilla ile Real Betis arasında oynanır. Barselona'da Barcelona-Espanyol şehir derbisidir ama Kuzey'e Bask bölgesine gittiğinizde Bilbao'nun gururu karşısında San Sebastian'ın temsilcisi Real Sociedad'ı bulur karşısında. Yine bir bölgesel derbi, Endülüs'te Granada ile Malaga arasında oynanır. Akdeniz kıyısına gittiğinizde Valencia bölgesinde Levante-Valencia, Asturian derbisinde Real Oviedo ile Real Sporting kapışır. Galiçya'nın ağır ağabey derbisi, Celta Vigo ile Deportivo La Coruna'yı karşı karşıya getirir. Ülkenin en büyük ezeli rekabetini hatırlatmaya gerek var mı? El Clasico: Real Madrid-Barcelona. 

Derbinin Avrupa'da hakkını veren ülke bence İtalya'dır. Roma ve Lazio arasında oynanan Derby della Capitale, Milano'da Inter ve Milan arasında oynanan Derby dellla Madonnina, Cenova'da Sampdoria ve Genoa'nın kapışması Derby dele Lanterna, Torino'da Juventus ve Torino'nu karşı karşıya getiren Derby Della Mole ce Chievo ile Verona arasındaki Derby della Scala... Şehir derbileri kadar rekabeti yüksek tutan bölge derbileridir ki say say bitmez. Gazeteci Gianni Brera'nın en çok kupa kazanmış iki takımın randevusu için yazdığı üzere İtalya derbisi demek Inter-Juventus demektir. Güneş Derbisi deyince elbette akla Napoli-Roma gelir. Palermo ve Catania arasında Sicilya derbisi, Palermo-Cagliari arasında oynanan Adalar Derbisi... Çizme'de derbilerin sayısı 150'den fazladır, bir yerde durmak lazım elbette. Almanya'ya adım attığımızda ilk karşımıza çıkan elbette Ruhr derbisi olarak bilinen Borussia-Dortmund-Schalke 04 derbisidir. Bavyera'da Bayern Münih taraftarı için derbiye bölgesel bakarlar, Nürnberg ilk rakiptir. 1860 Münih, Augsburg ile oynananlar küçük kabul edilir. Hamburg'da St. Pauli-Hamburg kapışması, Kuzey ile Güney'in ezeli rekabetinden Hamburg- Bayern Münih ve İspanya'daki El Clasico'nun muadili, Der Klassiker'de Borussia Dortmund-Bayern Münih deyip rotayı Almanya'dan Fransa'ya kıralım. Ligue 1'de aynı şehrin iki takımını bulmak imkansıza yakın olduğundan Fransızlar, bölgesel derbiler ve büyük maçlarla idare ederler. Atlantik Derbisi, Nantes ile Bordeaux, sosyetik derbi, Cote D'Azur derbisinde ise Monaco ile Nice oynar. Kuzey'de Lens-Lille rekabeti fena değildir. O. Marsilya-St. Etienne, taraftar grupları nedeniyle sert rekabettir ama ülkenin en iki muteber kapışması, 'Choc des Olympiques'de O. Marsilya-O. Lyon ile ülkenin klasiği olarak kabul edilen Paris Saint Germain'in Olympique Marsilya ile olan randevusudur. Komşu'dan Atina ve Pire şehrini karşı karşıya getiren ülkenin en büyük rekabeti, Olympiakos-Panathinaikos ve Atina'da Pana-AEK, Selanik'te Aris-PAOK derbilerine selam duruyor, Sırbistan'ın efsane derbisi Kızılyıldız- Partizan'a saygılarımızı sunuyoruz. Di Stefano'nun dediği gibi "Derbiyi kazandığının ertesi sabahı kızdırıp, takılacağın arkadaşların ya mahallende ya okulunda, ya da iş yerindedir." Derbileri "Uzaklarda aramayın" Bir takımı sevmek mi? Esengül'den bu şarkıyı dinleyin. İyi bayramlar: "Uzaklarda arama/ Çünkü sen içimdesin/ Taht kurmuşsun kalbime/ En güzel yerindesin..." (SABAH PAZAR)

1 yorum:

Fikri Semih EVRANLI dedi ki...

Keşke bizimde bir kaç şehrimizden birkaç takım çıksa da derbi heycanı çoğalsa hatta kupa maçlarında karşılaştıklarında bile o heycan olsa seyirci doldursa tirbünleri. Malesef bizde bir avuç oda sonucu az çok belli olan derbilerimiz var öyle ki daha lig başlamadan ligi kimlerin alabileceği belli tarihte bu kupayı kazanan 5 klüp var. Klüpler rant işlerini bırakıp birazdaha futbola yönelseler hem daha iyi türk futbolcularına hem de seyir zevki daha kaliteli olan bir lig izlemeye başlasak...