Volkan: İlk
çeyrekte Selçuk’un ikinci yarıda Yasin’in toplarını nefis çıkartıp galibiyette
Kuyt kadar pay sahibi oldu.
Gökhan
Gönül: Önünde oynayanlar değişse de yardım da almasa 80 metrelik kulvarı nakış
gibi işliyor. İlk yarıda Telles-Olcan
karşısında sallandı ama tecrübesiyle yıkılmadı.
Bruno Alves:
Galatasaray’ın ilk 15 dakika dışında hücuma çıkamadığı oyunda tek forvet
Burak’ı Egemen ile kolay etkisiz hale getirdi.
İlk yarıdaki derbinin sabıkalı ismiydi, dün görevini yaptı.
Egemen:
Herkes yüreğini sahaya koyuyor ama Egemen bir başka türlü koyuyor. Serbest vuruşlarda gol aradı, savaştı, sadece
iki pozisyonda rakipleri arkasına sarkabildi.
Caner:
Fenerbahçe ilk yarıda oyunu sağ kanadına yıkarken kalitesinden uzaktı ama
ikinci yarıda Alper’in girişiyle birlikte sol önde pas üçgenlerini kuran futbol
aklıydı.
Mehmet
Topal: Türkiye’nin tartışmasız en iyi ön liberosu diyenleri hiç haksız
çıkartmıyor. Her topa bastı, Sneider’in şut kanallarını tıkadı ve golün
asistini yaparken nefis bir uzun top attı.
Emre:
Yaratıcılığı forvet arkasında Diego’dan beklendiği onbirde sürekli
sakatlıkların getirdi güçsüzlük vardı ama derbi motivasyonu ile ayakta kaldı.
Frikiği direkten dönmese tabela önce çözülürdü.
Diego:
İsmail Kartal ona güvendi o da 20-45 arasında Galatasaray’ı bunaltan takımının
pas istasyonu oldu. Muslera bir şutunu çıkardı. İkinci yarının ortalarından
itibaren oyundan düştü ve kenara geldi.
Kuyt: Ne
yapacağını bildiği zaman ondan iyisi yok.
Bu yaşta bu kadar savaşırken bir zamanlar santrfor oynamanın tecrübesiyle
Muslera’nın kapattığı köşeye topu nefis kapattı.
Sow: Ateş
hattında olan Emenike ama Sow da ondan iyi futbol oynamıyor. Santrfor
noktasında daha diri bir Sow işi erken çözerdi. Muslera nefis bir şutunu
çıkardı.
Emenike:
Üzerindeki büyük baskı bu derbide de sürdü. Kanatta iyi boğuştu ama taraftarı
ondan son vuruşu bekliyor. Golü atabileceği pozisyonda da Olcan son adam olarak
indirdi ve ıslıklarla kenara geldi.
İsmail
Kartal: Diego hamlesi önemliydi. Kadıköy’deki doğal motivasyon ve 4 puan farkın
etkisiyle takımı rakibi ablukaya aldı.
Beşiktaş’tan sonra Galatasaray’ı da devirmeyi başardı ve tartışılan
ismini düzlüğe çıkardı.
Muslera: Sadece Kuyt’un golünü izleyen bir kapattığı
köşeden gol yiyen Muslera’yı suçlu ilan edebilir ama Uruguaylı kaleci bir
derbide daha kalesinde devleşti. Bir kaleci bundan daha iyi Kadıköy’de
oynayamaz.
Sabri:
Önündeki Umut ile birlikte ilk görevi Caner’i durdurmak olunca işin hücum
tarafında görünmedi. İyi mücadele etti
ve kısa boylu fiziğiyle soldan kim gelse sallandı.
Hakan Balta:
Semih sakatlanınca tecrübesiz Koray’ın yerine görev yapıp ustalığını konuşturdu
ama Hamit hatalı pasıyla Hakan Balta’nın sakatlandığı pozisyonu yarattı.
Emenike’yi düşürdüğü pozisyonda son adamdı.
Chedjou:
Yanındaki partneri sürekli değişiyor ve her seferinde farklı dil konuşmaktan
Chedjou da sallanıyor. O olmasa Galatasaray defansı yıkılırdı. Bir pozisyonda
Sow’u kaçırdı, imdadına Muslera yetişti.
Olcan:
Galatasaray kalesinin abluka altına alındığı dakikalarda kanadında yaptığı top
kayıplarıyla vasatın üzerine çıkamadı. Skora asistle katkı yapması beklenen
oyun yapısından uzak olması Hamzaoğlu’nun hatasıydı.
Hamit: Bir
Melo olmadığı kesin ama iki maçtır yükselen formunu iki hayati pas hatası
dışında sürdürdü. Topu harmanlayıp çıktığı pozisyonlarda ne Sneijder ne Burak
pas istasyonu olamayınca uzaktan bir şutu dışında etkili olamadı.
Selçuk:
Maçın başında kaçırdığı değil Volkan’ın nefis kurtardığı pozisyon derbinin
kader anlarından biri oldu. Fenerbahçe orta sahasından büyük baskı yedi. Yüzünü
rakip kaleye döndürmediler, o da işin savunma tarafında tıkandı.
Umut Bulut:
Santrfordan sağ açık yaratmak iyi fikir değil elbette. İri ve güçlü fiziği var
ama rakibi karşılarken bile sahada yoktu. Hamzaoğlu, Dzemaili’yi onun yerine
oynatmayarak kendi kendini yaktı.
Sneijder:
İlk yarıdaki derbinin kahramanı ilk 15 dakikada yüklenen G.Saray’da bile en
silik isimdi. Her maç ortalama 8-10 şut
atan Hollandalı, Mehmet Topal duvarına çarptı ve iki isabetsiz şutla adının ve
kariyerinin uzağında kaldı.
Alex
Telles: Yasin’in yerine forma giymesi
sürprizdi. İlk yarıda iyi çıkışlar yaptı ama bu fizikle Türk futbolunda her
zaman dayak yersiniz. Bir kanadı Umut bir kanadı Telles olan bir takım nasıl
hücuma çıkabilir ki?
Burak: İlk
çeyrekte dışarı attığı aşırtma vuruşla takımının kader adamlarınan oldu.
Sakatlık onu geri götürmüş. Alves-Egemen arasında ezildi, orta sahaya top
almaya geldiğinde de hep ikili sıkıştırmalarda kaldı.
Hamza
Hamzaoğlu: Diego’lu Fenerbahçe karşısına Melo yokken, Umut ile çıkmak 4 puan önde
olmanın ve kahraman olmak istemenin tezahürü. Fenerbahçe’ye nasıl gol atacağını
çalışmamış, 4 puan önde olunca cepten yedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder