Jacobus
Rentmeester, ABD’de muteber bir gazeteci
ve fotoğrafçı. Amsterdam’da doğan ve spor aşığı olan Rentmeester, 1960
Olimpiyatları’nda Hollanda adına kürek çekti ve ABD’ye göç etti. Los Angeles’ta
sanat fakültesinde okuyan ve fotoğrafçılık bölümünden mezun olan Rentmeester,
1965 yılında Life dergisine dışardan iş yapmaya başladı. Dergi onu 1966 yılında
Vietnam’a yolladı. Üç yıl Vietnam’da kalan ve 1967’de World Press Photo
yarışmasında birinci olan Hollandalı, 70’li yıllarda Life’ın yanı sıra Sport
Illustrated, People, Stern ve New York Times Magazine için de deklanşöre bastı.
1984’de ABD’de düzenlenen Olimpiyatlar öncesinde Life dergisi farklı dallarda
yarış verecek sporcularla özel çekimler yapmasını istedi. Rentmeester, kendisine
ayrılan 18 sayfada harikalar yarattı ve Leica’nın büyük ödülüne layık görüldü.
Asıl ödülü için ise Hollandalı’dan topu kısa süreliğine Phil Knight’a atalım.
1971’de spor
malzemeleri üreten ufak şirketinden elde ettiği gelir yeterli olmayan ve ek iş
olarak Portland State Üniversitesi’nde muhasebe dersleri veren Phil Knight, Meksika’da
imal ettirdiği spor ayakkabılarına bir logo tasarlaması için üniversitede
eğitimine devam eden Carolyn Davidson ile anlaştı. Knight, Davidson’dan
hareketi temsil eden bir logo istedi ve markalar tarihinin en unutulmaz
logolarından biri Carolyn Davidson’un elinden çıktı. Ortalıkta daha Nike diye
bir şirket yoktu ve Phill Knight, Blue Ribbon Sports adını taşıyan şirketinden genç
tasarımcıya 35 dolarlık gider makbuzu kesti tasarımı için. Yunan mitolojisinde
zafer tanrıçası olan Nike’ın adını alan şirket, “swosh” olarak bilinen
logosuyla 70’lerde atağa kalktı ve 1984 Olimpiyatları sonrasında genç bir
yıldızla yaptığı sponsorluk anlaşmasıyla global bir marka olmanın en büyük
adımı attı. Logoyu tasarlayan Davidson, şirket büyüyüp reklam ajansıyla
çalışmaya başlayınca Nike’dan uzaklaşmıştı. Patron Phil Knight onu 12 yıl sonra
şirket merkezine davet etti ve Nike logosunun olduğu taşlarla bezenmiş bir
altın yüzük ve miktarı ikili arasında gizli kalan şirket hisselerini hediye
etti. 29 yıllık tasarım kariyerinin ardından Nike’ın merkezinin bulunduğu
Portland, Oregon’da hayatını devam ettiren iki çocuk annesi Carolyn Davidson, Phil
Knight’ın ona olan vefasını hiç unutmadı ama Hollandalı fotoğrafçı Jacobus
Rentmeester öyle düşünmüyor. Gelin o
zaman 1984 yazına dönelim.
North
Carolina Üniversitesi formasıyla şampiyon olduğu sezonun ardından 1984
Olimpiyatları’nda ABD Milli Takımı’na çağrılan genç bir basketbolcunun
fotoğraflarını çekmek için kampüse geldiğinde Rentmeester’a Michael Jordan’ın
20 dakika sonra hazır olacağını söylediler. Evet, Hollandalı bir süperstarın
doğuşunun ölümsüzleştiren kareleri çekmeye hazırlanıyordu. Çekimi salonda değil
açık havada yapmak istediğini söyledi ve iki asistanıyla defalarca deneme
yaptıktan sonra Michael Jordan’a istediği pozu, çektiği polaroidlerle anlattı.
Rentmeester, açık havada güneşin yarattığı kontrastı kullanmak istemiş ve
Michael Jordan’dan balede “Grand Jete” olarak bilinen sıçrayıp bacaklarını
havada açmasını söylemişti. Bu Jordan’ın smaç stili değildi, fotoğraflar
çekildi, çok beğenildi, sağ elini kullanan Jordan’ın fotoğraftaki smacı sol
eliyle vurmasına da kimse takılmadı o günlerde. O yıl NBA Draft’ında Chicago
Bulls tarafından seçilen Michael Jordan ile Nike 5 yıllık bir sponsorluk
anlaşması imzaladı. 2.5 milyon dolarlık anlaşma abartılı bulundu ama Nike kısa
zamanda haklı çıktı. Şirketin baş
tasarımcısı Peter Moore’un elinden çıkan Air Jordan basketbol ayakkabıları için
bir logo arayışında olan Nike yönetimi, Life dergisinde gördükleri Michael
Jordan fotoğraflarının iki yıl kullanmak için Rentmeester’a önce sadece 150
dolar ödediler ama fotoğraftan üretilen “Air Jordan” logosu bilboard’lara
çıkınca Hollandalı fotoğrafçının hesabına 15 dolar daha havale ettiler. Michael
Jordan, NBA’i sallamaya başlayınca her yıl farklı bir Air Jordan modeli
tasarlayan ve logosunu ayakkabıdan kaldırıp ve kendi içinde “Jumpman” markasını
yaratan Nike’ın patron katına 30 yıl sonra bir mahkeme tebligatı ulaştı.
Nike, Air
Jordan logosunun patentini 1989 yılında almıştı. Hollandalı fotoğrafçı Rentmeester
ise 1984’de çektiği Michael Jordan fotoğraflarının patentini almak için 2014
yılının sonunda başvuru yapmıştı. ABD’de federal telif yasasına göre telif ihlalinin
başlangıcından itibaren hak iddia eden taraf 3 yıl içinde bunu mahkemeye
taşımak zorunda. Rentmeester’ın 30 yıl sonra Nike’ın kapısını aşındırmasına
sebep olan ise ABD Yüksek Mahkemesi’nin Mayıs 2014’te verdiği bir karar: Telif
hakkının zararı için karşı taraf üründen kar ettiği sürece dava yolu açıktır.
Nike, 30 yıl sonra Air Jordan modellerini yenileyerek piyasaya sürdüğü
bugünlerde Jacobus Rentmeester’a hakimin vereceği cevap ne olur sizce?
1 yorum:
Teşekkürler güzel bir makale olmuş
Yorum Gönder