9 Mart 2014

Olmasaydı Sonumuz Böyle

Daniele Rossi ve Francesco Totti
Herkesin profesyonel futbolcu olmuş bir çocukluk arkadaşı yoktur ama herkesin çocukluğunda büyük futbolcu olacak bir arkadaşı mutlaka vardır bu hayatta. Mahalle maçlarında gazozu kazandıran kadife bilekli arkadaş; okul takımında kaleye geçip dünyaları kurtaran ve sınıfa omuzlarda giren arkadaş. Bazen sensindir o, bazen başkası... Kimse bir kulübün altyapı tesislerinde doğmaz bu dünyada ama birileri keşfeder seni. Mahalledeki çocuklara beleşe gazoz içiren çocuk artık gıcır gıcır formalar giyen harbi bir takımın parçasıdır. Elinde spor çantası idmanlardan yorgun geldiğini görürsün. Sokak arasında top oynama yasağı gelmiştir ona. "Betonda oynamam yasak" der yıldız adayı, küsersin. Yine de dayanamaz koşturur ama topun peşinden. Mahalle arkadaşları, takım arkadaşlarından önce gelir çünkü her zaman. Hayat bu, çabuk geçer, 15-16 yaş, futbolcu olacak mısın, yoksa ailenin dediği gibi "Okuyup, adam olacak mısın?" yıllarıdır. Bazı arkadaşları pes etmez, bazıları topun peşini bırakmaz. Çokça zaman da o yetenekli "Şimdi futbolcu olsa tribünleri ayağa kaldırır" dediğin; üç kişiyi çalımlayıp topu uzak köşeye plaseleyen arkadaş futbolcu olamaz. Olanı herkes hatırlar, gazeteden haberleri takip edilir, iş yerinde, taşınılan yeni semtte "Çocukken beraber oynardık" diye gururla bahsedilir, gün gelir çocukluk arkadaşından çocuğun için imzalı forma istenir. Büyük futbolcuların hikayesini herkes bilir ama o büyürken, artık oynadığı takıma sığmazken onunla oynayan ve onun kadar olamayan, okuyup mimar, avukat olan, baba mesleğini sürdüren, kramponlu bir hayat hayal ederken makosenlere mahkum kalanları kimse tanımaz, tanıdıysa da hatırlamaz... 

Marco Caterini ve Gigi Buffon 
Francesco Totti, 37 yaşında. Fransız şair Artur Rimbaud'un öldüğü yaş bu. Bütün şiirlerini 17'si ile 20 yaşı arasında yazan ve vazgeçip yollara düşen Rimbaud gibi adamlar var bu dünyada. Zero a Zero/Sıfır-Sıfır belgeseli de işte o vazgeçenlerin hikayesi. Onlar Francesco Totti'nin arkadaşları. 25 yıldır Roma'nın merkezine inip rahatça yürüyemeyen bir futbol ilahının bir zamanlar en yakın arkadaşlarıydı onlar. Danile Rossi, Andrea Capponi ve Marco Caterini. Üçü de Totti ile Roma altyapısında futbola başladı. Kulübün tesislerine Trigoria'ya geldiklerinde ufak birer çocuktular. Kulüpte başladıkları sezon itibariyle onlar 87 sınıfıydı. Danile Rossi, Totti'nin forvetteki partneriydi. Andrea Capponi için "Gelecekte Roma'nın kalesini 10 yıl korur" diyorlardı. Marco Caterini ise İtalya 16 yaş altı milli takımında bugün ülke tarihinin Dino Zoff ile birlikte gelmiş geçmiş en iyi kalecisi kabul edilen Gianluigi Buffon'un önünde kaleyi koruyan isimdi. Paolo Geremei, 30'ların ortasında. Totti ve arkadaşlarının kuşağından. Çocuk yaşta futbolcu olacak kadar yetenekli ama olamayanlardan o da. Bir gün Roma'da Vespa'sı üzerinde ağır ağır giden Andrea'ya rastladı ve ona "Sen büyük kaleciydin" dedi. Hayatını reklam filmleri çekerek kazanan ve kafasındaki senaryolar için film prodüktörlerinden "Hayır"ı duymaktan yorulan Paolo Geremei, bir zamanların büyük umudu kaleci Andrea'nın peşini bırakmadı. Zero a Zero belgeseli fikri o gün doğdu. Totti şehrin kralıydı ve Geremei, kralın çocukluk arkadaşlarının hikayesini anlatmalıydı. Andrea Capponi ve Marca Caterini projeyi duyunca şaşırdılar. Totti ile oynadığı Roma genç takımında Milan'a golü atıp şampiyonluk kupasını getiren Danile Rossi ise fikre karşı çıktı: "Bizim hikayemizi neden anlatmak istiyorsun ki? Başarılı insanların hayatını film yaparlar. Evet, biz Totti ile oynadık ama şimdi başka hayatlarımız var." 
Geremei pes etmedi, futbolla şöhreti de serveti de yakalayamayan bugün orta yaşlarını yaşayan üç Romalı'yı beyazperdeye taşıdı. Zero a Zero ona göre kaybedenlerin hikayesi değildi. Totti başarmıştı, onlar başka bir yolu tercih etmişti. Garsonluktan, markette tezgahtarlığa ufak semt takımlarında antrenörlükten, esnaflığa kadar çok şey denemişti üçü de. Roma sokaklarında onları kimse tanımıyordu ama Danile Rossi, Roma formasıyla A takıma çıktığı ve Santiago Bernabeu'da Real Madrid ile oynanan hazırlık maçında forma giydiğini hâlâ unutamıyordu. Yönetmen Geremei üçünü de çocukluk yıllarının geçtiği Roma tesisleri Trigoria'ya davet etti. Marco ve Daniele bir katilin cinayet mahalline dönmesi gibi gittiler yönetmen Geremei'ye göre tesislere. Andrea ise Trigoria'ya gitmemek için diretti ve yönetmene "Kapanmış bir yarayı o sahada tekrar açmak istemiyorum" diyerek hikayesini başka bir mekanda anlattı. Marco, genç yaş milli takımına yükseldiği günlerde idman yaptıkları Borghesiana'nın sahası ne halde olduğunu merak etti. Sakatlıklar, menajerlerin oyunları, kulüp yöneticilerinin ihmalleri, kendi vazgeçmişlikleri, kader, kısmet işte... 90'ların başında Totti, Roma Olimpiyat Stadı'nın ilahı olmaya hazırlanırken, onlar neden olmadığını, sonra ne olduğunu anlattılar. Marco hâlâ şaşkındı, "16 yaşında ülkenin en iyi kalecisiydim. O günlerde bana futboldan hayatımızı kazanamayacağımız söylense gülerdim ama oldu işte." Andrea ise iyimser bakıyordu o günlere: "Benim için kapanmayan bir yaradır ama güzel günlerdi böyle hatırlamak istiyorum." Danile ise diz sakatlığından sonra pes ettiği için kızgındı kendisine: "İtalya'nın en büyük kulüplerinden birinde yıllarca oynadım ama o sakatlık..." 



2012 yapımı Zero a Zero, Bologna'da Biografilm Festivali'nde ödül aldı. Mantova ve Torino'da da en iyi belgesel seçildi. Yönetmen Geremei, Totti'den belgesel için randevu aldığı gün "Kulüp biraz karışık" dediler ve Totti, üç eski arkadaşının hikayesinde yer almadı. Geremei ikinci bir randevu için ısrarcı olmadı. Danile Rossi, Andrea Capponi ve Marco Caterini'nin hikayesi o kadar çoktu ki, Francesco Totti fazla gelirdi! Zaten belgeselin adını da ilk Zero a Zero değil, Rimbaud'nun şiirinde dediği gibi "17'sinde ciddi olamaz insan" koymuştu... 


Hiç yorum yok: