12 Ocak 2014
Brezilya'dan Abim Geldi
Futbolcuların kariyer hikayelerinin başlangıcı birbirinin kopyasıdır aslında. Dünyanın her yerinde yoksulluk içinde boğuşan bir ailenin sokak arasında, mahallenin boş arsasında, Adana'nın sıcağında, Erzurum'un ayazında, Rio'nun plajında, La Boca'nın betonunda top peşinde koşan yetenekli çocuk, hayatının ilk menajeriyle tanışır. Bu ya semtin futboldan, futbolcudan anlayan abisidir, ya bir kulüp çalışanıdır, ya bir gazeteci ya da işten elini ayağını çekmiş bir antrenör. Para pul da konuşulmaz. "Eti senin kemiği benim" hikayesidir: "Hele bir oynasın, pişsin de bakarız abisi..." Sonrası ise kurtlar sofrası. Çocuk iyiyse ilk profesyonel sözleşmesinde masaya baba dahil birden fazla 'abi' oturur. Biri keşfetmiştir, biri yokluk zamanlarında masraflarını karşılamıştır, biri mahalle takımındaki kaptanıdır, biri semtin takımından alıp, o koca kulübün altyapısına götüren ve elması işletendir. Bol sıfırlı sözleşme imzalandığında herkes pastadan kalın bir dilimle kalkmak için birbirini kollar ve genç yeteneğin yeni formasıyla verdiği ilk pozun ardından sırtı sıvazlanır...
Bizde Ahmet, Mehmet, Ali, Veli için de geçerlidir bu senaryo. Brezilya'da sonu -ho ile biten onlarcası, Arjantin'in Riquelme'si, Carlos'u için de hikayenin ilk paragrafı böyle yazılır. İlk kontratın bitimine doğru eğer büyük futbolcu kumaşın varsa devreye ülkenin, eşi bulunmaz yeteneklerden biriysen ise uluslararası menajerler devreye girer. Arda Turan'ın Atletico Madrid'e transferinde masaya oturan dünyanın bir numaralı menajeri Portekizli Jorge Mendes gibi... Bonservisin yüzde 15'ine varan menajer komisyonunu, elin oğluna kaptırmak istemeyen aileler ise (Neymar, Anelka, Mesut Özil, Messi) çocuklarının menajerliğini üstlenir. Aile içinden çıkan menajerlerin en ünlüsünü geçen hafta İstanbul'da ağırladık. Son 15 yılın en iyi beş futbolcusu diye sorulsa istisnasız her futbolseverin adını listeye yazacağı Ronaldinho'nun ağabeyi Robert de Assis Moreira. Beşiktaş ile pazarlık için geldiği İstanbul'da yöneticilerle şık restoranlarda poz veren, taraftarlarla fotoğrafı çektiren Assis, babalarının 1998'deki vefatından sonra kardeşi Ronaldinho'nun hem ağabeyi hem de babası rolüne soyunmuş eski bir futbolcu.
Büyük yetenek diye geldiği Gremio'dan Avrupa kıtasına ulaşmayı da başaran, silik İsviçre ve Portekiz kariyerinin ardından kardeşinin Paris Saint Germain'e transferine aracılık ettikten sonra, 29 yaşında futbolu bırakan bir futbol tüccarı. Real Madrid'in "Daha yakışıklı, forması daha çok satar" diyerek Barcelona'ya kaptırmadığı David Beckham, İspanya'nın başkentinin yolunu tutarken, Ronaldinho da Rüştü Reçber ile birlikte Barcelona'ya ilk adımını atmıştı. Hakkını vermek lazım iyi yönetti kardeşinin kariyerini Roberto Assis. Barcelona ile zirveye çıkan Ronaldinho'nun egosu bir gün soyunma odasına sığmadığı gün, kardeşini alıp Milano'nun yolunu tuttu. Beşiktaş ile günler süren pazarlıktan çok daha meşakkatlisini Milan Başkanı Galliani ile yaptı Roberto ve yıllık 6.5 milyon avroyu aile hesaplarına yazdırdı. İtalya'da birinde coştuğu birinde yattığı iki sezon geçirdi Ronaldinho. Brezilya ekonomisi ayağa kalkınca kürkçü dükkanının yolunu tutanlardan oldular ve Ronaldinho üç yıl önce Flamengo'ya imza attı. Güzel başladı, kötü bitti.
Mayıs 2012'de Flamengo'nun resmi ürünlerinin satıldığı mağazaya giren bir adam torbalara Ronaldinho formalarını doldurdu ve ödeme yapmadan dışarı çıkmak istedi. Durdurdular. Adam bağırmaya başladı: "Flamengo, kardeşime ödemesini geciktirdi. Ben de mağazayı boşaltacağım." Kulübün finans müdürü evinden koştu geldi, bir ay önce kara para aklamak ve vergi kaçakçılığı yüzünden beş yıl hapis cezasına çarptırılan Roberto Assis ile 25 forma alması için el sıkıştılar! Roberto kapıdan çıkarken kardeşinin fotoğrafının basılı olduğu iki havluyu da poşete attı. Ne koparsa kârdı! İşte Beşiktaş ile yaşanan transfer pazarlığının aslı da budur galiba. Atletico Mineiro ile biten sözleşmesini uzatırken Ronaldinho ve ailesinin zengin bir talipliye ihtiyacı vardı. 21 Mart'ta 34 yaşına girecek olan kardeşine dünyanın öbür ucunda yıllık 6 milyon veren bir kulübün yöneticisiyle bir hafta boyunca lüks restoranlarda kim yemek yemek istemez ki? Bir İstanbul masalının sonunda Ronaldinho kulübünde kaldı. Karnı doyan Roberto Assis'e afiyet; yine hayalleriyle oynanan taraftara da geçmiş olsun...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
türk yöneticilerinin ne kadar becereksiz,dünyadan haberleri olmadıgını gösteren bir yazıdır.
yöneticiler kendilerine danışman tutmaları lazım. futbol hakkında pek fazla bilgileri yok. bu işler belediyede imar izni almaya benzemez.
Yorum Gönder